Türk-İslam tarihine yapmış olduğu hizmetleriyle çığır açan Fuat Sezgin, 30 Haziran 2018 tarihinde hayata veda ederken geride ömrünü feda ederek inşa ettiği bir kültür hazinesi bırakmıştır. Hoca’nın 24 Ekim 1924’de Bitlis de başlayan dünya yolculuğunda önemli duraklardan biridir Erzurum ve hoca ortaokul ve lise yıllarını burada tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi mezunu olan Fuat Sezgin’in hayatında dönüm noktası ise oryantalist Alman bilim adamı HELMUT RİHTER ile tanışması olmuştur. Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü ise hayatında vazgeçemediği yerlerden biri haline gelmiş mezun olduktan sonra da Arap Dili ve Edebiyatında ilk doktorasını yapmıştır. Fuat Sezgin’i dünyaya tanıtan ise İslam âlimi Buhari’nin hadis kitabının sadece sözlü kaynaklara değil; aynı zamanda yazılı kaynaklara da dayandığını ispat etmesi olmuştur. Fuat Sezgin, MECAZ’ÜL KUR’ANLA ilgili bir çalışma yaparken bu gerçeğe ulaşmış ve üzerinde titiz bir çalışma yaparak hadislerin yazılı kaynaklara dayandırılarak Buhari tarafından KÜTÜBİ SİTTE adlı esere alındığını ispat etmiştir. İslam dünyasında itibarinin arttığı yıllarda ise Türkiye’de 27 Mayıs 1960 askeri darbesi olmuş, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmiş, Celal Bayar gibi bazı devlet adamları ise ya sürgüne gönderilmiş veyahut hapis cezasına çaptırılmıştır. Bu süreçte en acı olan adım ise sakıncalı ve tehlikeli görülerek 147’ler diye bir listenin hazırlanıp üniversitelerden bilim adamların ihraç edilip yurtdışına sürülmesi olmuştur. İşte bu 147’ler içinde Fuat Sezgin hoca da yer almış ve bir anda kendini Almanya’da bulmuştur. Almanya, Frankfurt’ta bir üniversiteye misafir öğretim üyesi olarak kabul edilen hoca için eğitimde bu ikinci devre, 17 ciltlik dev bir eserin bilim dünyasına kazandırılmasına zemin hazırlamıştır. Arap-İslam uygarlığının tarihi sürecini ele alan bu dev eserin 18. cildini tamamlamak ise hocaya nasip olmamıştır. Fuat Sezgin’in bu özverisi Suudi Arabistan’da tarafından Kral Faysal ödülü ile taçlandırılmış ve ödül İslam devletlerinde çalışma yapabilme yolunu hocaya açmıştır. İşin garip tarafı 17 ciltlik eser İngilizce, Fransızca, Arapça, Farsça ve başka dillere çevrilmesine rağmen henüz Türkçeye çevrilmemiş olmasıdır. 17 ciltlik eserin dışında Amerikan Kıtasının Kolomp öncesi Müslüman denizciler tarafından keşfi ve Piri Reis, Bilim tarihi sohbetleri, Tanınmayan Büyük Çağ, Buhari’nin Kaynakları, İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, İslam’da Bilim ve Teknik ( 5 cilt) gibi sayısız eserlere imza atan Sezgin’in en büyük hayali ise Müslüman alimlerin eserleri ve kullandıkları aletlerin içerisinde sergilendiği bir İslam uygarlığı müzesi kurmak olmuştur. Sezgin, bu hayaline ne yazık ki önce Almanya’da kavuşur ve Frankfurt’ta bir müze açılmasına ön ayak olur. Aynı hayaline ise yıllar sonra Türkiye’de İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini kurarak kavuşur. Gülhane Parkı Has Ahırlar kısmında açılan müzenin bahçesi ise Fuat Sezgin’in ebedi uykusuna uyuduğu mekân olur. Çalışmak ve üretmek Fuat Sezgin’in hayatının manası ve kendisinin varlık nedenidir. 82 yaşındayken sorulan bir soruya verdiği cevap onu tanımlamak için yeter de artar. Muhabirinin günde kaç saat çalışıyorsunuz sorusuna: “Eskiden günde 17 saat çalışıyordum, bu aralar tembellik ediyorum. Çalışma saatlerimi 3-5 saat azalttım.” Diye cevap vermiştir. Bugün günün 24 saat olmasından yakınanlara Fuat Sezgin’in verdiği cevabı çerçeveletip herkesin görebileceği mekânlara asmak lazımdır. Bu çalışma aşkı Nobel ödüllü Aziz Sancar’ında dediği gibi çoğu insan zekâya inanır, ben inanmıyorum. Bizi birbirimizden ayıran emektir. Ben çalışmaya inanıyorum sözüyle ancak açıklanabilir. Fuat Sezgin, Şerif Mardin, Halil İnalcık, Semavi Eyice, Gazi Yaşargil, İlber Ortaylı gibi bilim dünyasının önde gelen isimleri hep çalışmaya inanmış ve başarmışlardır. Dolayısıyla bizler 7’sinden 77’sine tüm insanlarımıza tek bir şeyi aşılamalıyız, oda ÇALIŞMAK, ÇALIŞMAK, ÇALIŞMAK
Fuat Sezgin Süryanice, Arapça, İbranice gibi 27 dil bilmekte ve bunları konuşabilmekteydi. Fuat Sezgin’in temel gayesini ise kendisinin kaleminden okursak onun mücadelesinin hangi amaca yönelik olduğunu daha iyi anlayabiliriz. “Gayretimin bir kısmı bilim dünyasına hizmet, ama diğer çok mühim bir gayesi ise; koskoca bir İslam aleminin yitirmiş olduğu kendine hürmeti, güveni ve İnsanlık tarihindeki yerini hatırlatmak, kaybettiklerini iade etmek içindir.” Ruhun şad mekânın uçmağ olsun.
Fuat Sezgin Süryanice, Arapça, İbranice gibi 27 dil bilmekte ve bunları konuşabilmekteydi. Fuat Sezgin’in temel gayesini ise kendisinin kaleminden okursak onun mücadelesinin hangi amaca yönelik olduğunu daha iyi anlayabiliriz. “Gayretimin bir kısmı bilim dünyasına hizmet, ama diğer çok mühim bir gayesi ise; koskoca bir İslam aleminin yitirmiş olduğu kendine hürmeti, güveni ve İnsanlık tarihindeki yerini hatırlatmak, kaybettiklerini iade etmek içindir.” Ruhun şad mekânın uçmağ olsun.