ABDURRAHMAN AĞA MAHALLESİ
Abdurrahman Ağa Mahallesi Gölbaşından Mahallebaşına giden yol üzerinde, Yeğen Ağa Mahallesinin altında yer alan bir mahalledir. Mahalle Libya Caddesi, Büyük Sokak, Gümrük Camii Sokak, Gölbaşı Caddesi, Fener Sokak, Korucuk Sokak, Mumcu Hasan Sokak, Sümbül Sokak, Menekşe Sokak, Enveriye Sokak, Tamirhane Sokak, Topdagı Caddesi gibi bölümlerden oluşmaktadır. Mahalle ismini Abdurrahman Ağa mescidinden almıştır. Abdurrahman Ağa Mescidinin yeri belediye tarafından mahalle için çocuk bahçesi haline getirilmiş ise de, halen alçak duvarlarla çevrilmiş boş ve bakımsız bir yer durumundadır. Abdurrahman Ağa Mescidi zaman içerisinde şehrin yeniden yapılanma sürecinde tamamen yok olup giden tarihi eserlerimizden biri olmuştur. Rivayete göre Lambert kendisinden istenen bugünkü şehir merkezindeki yapılanma ve planlama tekliflerine şöyle demişti: “Bu muhteşem tarihi dokuya ilişmeyiniz. Ben size şehrin batısında yeni ve planlı bir yerleşim yeri kurayım.” Lambert’in muhteşem tarihi doku dediği, savaşlar, depremler, yangınlardan arat kalan gördüğü tarihi dokuydu. Bugün harabe hale getirdiğimiz mahallelerimizdi.
ESAT PAŞA MAHALLESİ
Kale arkasında Rüstem Paşa Hanının hemen yakının da yer alır Esat Paşa Mahallesi. Hacı Salih Efendinin na’şının kaçırılmasıyla Türkiye gündemine oturan mahalle ismini nerden almıştır. Kimdir bu Esat Paşa? 1830’da Rusların harabe olarak terk ettiği Erzurum’un valisi Mehmet Esat Muhlis Paşadır. Asıl adı Mehmet Esad’dır. Bir süre Ayaş müftülüğü yapan babası Hasan Efendiden dolayı Ayaşlı Müftüzade olarak tanınır. Öğrenimini tamamladıktan sonra dönemin vezirlerinin yanında çeşitli görevlerde bulundu. 1824’te vezirliğe yükselerek Edirne muhafızı ve Çirmen mutasarrıfı oldu. 1826’da Karaman beylerbeyi olarak Konya’ya gönderildi. 1828 yılındaki Rusya seferine katıldı.1830’da ise Erzurum beylerbeyi oldu. Ahmet Lütfü Efendiye göre Esat Paşa’nın Erzurum’a tayininde buranın imarında muvaffak olacağı kanaati rol oynamıştır. Yozgat çevresindeki eşkıya Kadıkıranı yakalayınca müşirlikle ödüllendirildi. 1837 yılında Erzurum’dan alınarak Gelibolu gönderildi. Sırasıyla Sivas, Halep, Musul ve Diyarbakır beylerbeyi görevlerinde bulunan Esat Paşa, Muhlis mahlasıyla şiirler yazmış ölümünden sonra şiirleri Divançe-i Esat Paşa adıyla yayınlanmıştır. Erzurum kalesini tahkim ettirmiş ve topçu yerleştirmiştir. Tophane-i amireden subaylar getirtmiş ve mahalli topçulara dersler verdirtmiştir. Erzurum’a büyük hizmetleri bulunan paşanın ismi kalenin alt başındaki mahallede yaşatılmaya çalışılıyor.
GAVURBOĞAN MAHALLESİ
Erzurum’un servet ve devlet pahasına, evlat ve ayal pahasına ırz ve vatan hariç her şeyden azizi olan canı ve hayatı pahasına tarihleştiği günlerin ihtişamını, Erzurum’un sinesinde yer alan ve karşı karşıya duran iki tepe, Aziziye ve Hasan Basriler ne kadar manalı olarak temsil ve ifade ediyor Erzurum’u. 1856 yılında Ruslar, bir antlaşma ile askerlerinin Erzurum’da kışlamasını ister. Bu talebin bir hile ve kandırmaca olduğunu anlayan Osmanlı hükümeti muvafakat vermeyince, Rus orduları Erzurum’u ele geçirmeyi planlar. Böyle bir tehlikeyi sezen Erzurum’un kahraman evlatları Gülahmet caddesindeki Abdurrahman Ağanın, Kırmacı mahallesinde Ahmet Bey’in, Leblebici yokuşunda Alemdar Ahmet Bey’in evinde düşmana nasıl karşı koyacaklarını tartıştılar. Şehrin Kars Kapısını tahkim olduğunu gören Ruslar, şehre güneyden girdi. Haberi alan Erzurumlular, Rus ordusunu Hasanı Basri Mahallesinde karşıladı. O gün Hasanı Basri Mahallesinde coşup taşan kabına sığmayan tüfeğe, süngüye, değnekle ve nihayet yumruğuyla karşı koyan bir halk ordusu vardı. Erzurum’a ilerleyen Rus ordusuna mensup bir fırka Abdurrahman Gazi türbesini tahrip ve buradaki Erzurum kalesine hâkim tepeleri işgal ettikten sonra, gece karanlığında Toprak tabyaya iki taburunu yaklaştırmıştır. Ermeni kılavuzlarının yardımıyla toprak tabyanın zayıf tutulan kısmından şehrin güneydoğusundaki Hasanı Basri Ülya ve Hasanı Basri Süflaya girmeye muvaffak olmuşlardır. Ruslar Rabia Ananın kümbetini ve üst kısmını tahribe ve gece yarısı evlere saldırmaya başlamıştır. Mevsim sonbahar hava karlı ve soğuk idi. Gecenin karanlığı içinde beklenmedik durum karşısında iki mahalle halkı gece yarısı evlerinden fırladılar. Yedi yaşında çocuğundan yetmiş yaşındaki ihtiyarına kadar kadın-erkek ellerine geçirdikleri sopa, kazma, baltadan başka, birçok kılıç ve eski zaman sis hane tüfeklerine kadar ne buldularsa bu iki Rus taburunun yüzde doksanı katledildi veya yaralandı. Geriye kalan ancak birkaç yüz kişi Abdurrahman Gazi sırtlarına kaçtı. Güneş, Erzurum’un doğusundaki bu iki mahalleyi aydınlattığı zaman Hasanı Basri deresinin içinde ve kenarlarında binlerce Rus ölüsü yatmaktaydı. Erzurumlu yine üzerine düşeni yapmış vatanı uğrunda can vermiş can almıştır. Dönemin Erzurum Valisi ve kumandanı Feyzullah Paşa kahraman Hasanı Basri Mahallesi halkını tebrik ve takdir etmiş ve ayrıca ordu emriyle de Erzurum ve civarındaki bütün askeri birliklere bu büyük şahamet ve şecaat eserini yayınlamıştır. Sultan Abdülmecit’e mahallenin isminin Gavurboğan Mahallesi olarak değiştirilmesi teklif edilmiş halifede bu kahraman evlatların yaptıklarını görerek bunu kabul etmiştir. Böylelikle Teprizkapı varoşunda en eski mahallenin ismi değişmiştir.
Abdurrahman Ağa Mahallesi Gölbaşından Mahallebaşına giden yol üzerinde, Yeğen Ağa Mahallesinin altında yer alan bir mahalledir. Mahalle Libya Caddesi, Büyük Sokak, Gümrük Camii Sokak, Gölbaşı Caddesi, Fener Sokak, Korucuk Sokak, Mumcu Hasan Sokak, Sümbül Sokak, Menekşe Sokak, Enveriye Sokak, Tamirhane Sokak, Topdagı Caddesi gibi bölümlerden oluşmaktadır. Mahalle ismini Abdurrahman Ağa mescidinden almıştır. Abdurrahman Ağa Mescidinin yeri belediye tarafından mahalle için çocuk bahçesi haline getirilmiş ise de, halen alçak duvarlarla çevrilmiş boş ve bakımsız bir yer durumundadır. Abdurrahman Ağa Mescidi zaman içerisinde şehrin yeniden yapılanma sürecinde tamamen yok olup giden tarihi eserlerimizden biri olmuştur. Rivayete göre Lambert kendisinden istenen bugünkü şehir merkezindeki yapılanma ve planlama tekliflerine şöyle demişti: “Bu muhteşem tarihi dokuya ilişmeyiniz. Ben size şehrin batısında yeni ve planlı bir yerleşim yeri kurayım.” Lambert’in muhteşem tarihi doku dediği, savaşlar, depremler, yangınlardan arat kalan gördüğü tarihi dokuydu. Bugün harabe hale getirdiğimiz mahallelerimizdi.
ESAT PAŞA MAHALLESİ
Kale arkasında Rüstem Paşa Hanının hemen yakının da yer alır Esat Paşa Mahallesi. Hacı Salih Efendinin na’şının kaçırılmasıyla Türkiye gündemine oturan mahalle ismini nerden almıştır. Kimdir bu Esat Paşa? 1830’da Rusların harabe olarak terk ettiği Erzurum’un valisi Mehmet Esat Muhlis Paşadır. Asıl adı Mehmet Esad’dır. Bir süre Ayaş müftülüğü yapan babası Hasan Efendiden dolayı Ayaşlı Müftüzade olarak tanınır. Öğrenimini tamamladıktan sonra dönemin vezirlerinin yanında çeşitli görevlerde bulundu. 1824’te vezirliğe yükselerek Edirne muhafızı ve Çirmen mutasarrıfı oldu. 1826’da Karaman beylerbeyi olarak Konya’ya gönderildi. 1828 yılındaki Rusya seferine katıldı.1830’da ise Erzurum beylerbeyi oldu. Ahmet Lütfü Efendiye göre Esat Paşa’nın Erzurum’a tayininde buranın imarında muvaffak olacağı kanaati rol oynamıştır. Yozgat çevresindeki eşkıya Kadıkıranı yakalayınca müşirlikle ödüllendirildi. 1837 yılında Erzurum’dan alınarak Gelibolu gönderildi. Sırasıyla Sivas, Halep, Musul ve Diyarbakır beylerbeyi görevlerinde bulunan Esat Paşa, Muhlis mahlasıyla şiirler yazmış ölümünden sonra şiirleri Divançe-i Esat Paşa adıyla yayınlanmıştır. Erzurum kalesini tahkim ettirmiş ve topçu yerleştirmiştir. Tophane-i amireden subaylar getirtmiş ve mahalli topçulara dersler verdirtmiştir. Erzurum’a büyük hizmetleri bulunan paşanın ismi kalenin alt başındaki mahallede yaşatılmaya çalışılıyor.
GAVURBOĞAN MAHALLESİ
Erzurum’un servet ve devlet pahasına, evlat ve ayal pahasına ırz ve vatan hariç her şeyden azizi olan canı ve hayatı pahasına tarihleştiği günlerin ihtişamını, Erzurum’un sinesinde yer alan ve karşı karşıya duran iki tepe, Aziziye ve Hasan Basriler ne kadar manalı olarak temsil ve ifade ediyor Erzurum’u. 1856 yılında Ruslar, bir antlaşma ile askerlerinin Erzurum’da kışlamasını ister. Bu talebin bir hile ve kandırmaca olduğunu anlayan Osmanlı hükümeti muvafakat vermeyince, Rus orduları Erzurum’u ele geçirmeyi planlar. Böyle bir tehlikeyi sezen Erzurum’un kahraman evlatları Gülahmet caddesindeki Abdurrahman Ağanın, Kırmacı mahallesinde Ahmet Bey’in, Leblebici yokuşunda Alemdar Ahmet Bey’in evinde düşmana nasıl karşı koyacaklarını tartıştılar. Şehrin Kars Kapısını tahkim olduğunu gören Ruslar, şehre güneyden girdi. Haberi alan Erzurumlular, Rus ordusunu Hasanı Basri Mahallesinde karşıladı. O gün Hasanı Basri Mahallesinde coşup taşan kabına sığmayan tüfeğe, süngüye, değnekle ve nihayet yumruğuyla karşı koyan bir halk ordusu vardı. Erzurum’a ilerleyen Rus ordusuna mensup bir fırka Abdurrahman Gazi türbesini tahrip ve buradaki Erzurum kalesine hâkim tepeleri işgal ettikten sonra, gece karanlığında Toprak tabyaya iki taburunu yaklaştırmıştır. Ermeni kılavuzlarının yardımıyla toprak tabyanın zayıf tutulan kısmından şehrin güneydoğusundaki Hasanı Basri Ülya ve Hasanı Basri Süflaya girmeye muvaffak olmuşlardır. Ruslar Rabia Ananın kümbetini ve üst kısmını tahribe ve gece yarısı evlere saldırmaya başlamıştır. Mevsim sonbahar hava karlı ve soğuk idi. Gecenin karanlığı içinde beklenmedik durum karşısında iki mahalle halkı gece yarısı evlerinden fırladılar. Yedi yaşında çocuğundan yetmiş yaşındaki ihtiyarına kadar kadın-erkek ellerine geçirdikleri sopa, kazma, baltadan başka, birçok kılıç ve eski zaman sis hane tüfeklerine kadar ne buldularsa bu iki Rus taburunun yüzde doksanı katledildi veya yaralandı. Geriye kalan ancak birkaç yüz kişi Abdurrahman Gazi sırtlarına kaçtı. Güneş, Erzurum’un doğusundaki bu iki mahalleyi aydınlattığı zaman Hasanı Basri deresinin içinde ve kenarlarında binlerce Rus ölüsü yatmaktaydı. Erzurumlu yine üzerine düşeni yapmış vatanı uğrunda can vermiş can almıştır. Dönemin Erzurum Valisi ve kumandanı Feyzullah Paşa kahraman Hasanı Basri Mahallesi halkını tebrik ve takdir etmiş ve ayrıca ordu emriyle de Erzurum ve civarındaki bütün askeri birliklere bu büyük şahamet ve şecaat eserini yayınlamıştır. Sultan Abdülmecit’e mahallenin isminin Gavurboğan Mahallesi olarak değiştirilmesi teklif edilmiş halifede bu kahraman evlatların yaptıklarını görerek bunu kabul etmiştir. Böylelikle Teprizkapı varoşunda en eski mahallenin ismi değişmiştir.