CAFERİYE MAHALLESİ
Erzurum’da mevcut otuz altı mezarlık alanlardan biri üzerine kurulan Caferiye Mahallesi, Cumhuriyet Caddesinde, Cami-i Kebir Mahallesi’nin yanında yer alır. Mahalle önceleri Cami-i Kebir Mahallesine bağlıyken daha sonraları ismini Cafer Efendi’den alarak onun yaptırdığı cami etrafında kümelenerek bağımsız olarak kurulmuştur. Cafer Efendi, XVII. yy’ da Erzurum’un önde gelen şahsiyetlerden birisi olup, alimliği ve hayırseverliği ile tanınan bir kişidir. Nereli olduğu tam olarak tespit edilememiş olan Cafer Efendi’nin maliyeci olduğu ve 1635 yılında Erzurum mukataacılığına tayin edildiği bilinmektedir. Evliya Çelebi onu bilgin bir zat olarak anlatmakta, mukataacılık ve vilayet muharrirliği uhdesinde bulunduğunu yazmaktadır. Cafer Efendi şehirde ilk olarak bugün Kaya Şeyh Mescidi karşısında yer alan Caferiye Camisini yaptırmıştır. Cafer Efendi, cami dışında da birçok hayır eseri de yaptırmış ve onların devamını sağlamak amacıyla da padişahın temlik ettiği Tercan’ın Pürk köyü ’nün tamamını vakfetmiştir. Aynı zamanda bu köyde yer alan boyahaneyi, tuzlayı ve neft kuyularını esaslı bir şekilde tamir ettirerek yüzyıllar önce Türklerin petrolle uğraşmasına vesile olmuştur. Cafer Efendi’nin hayır müesseselerinden birisi de camiye bitişik olarak yaptırılan; ama bugün ayakta olmayan hamamdır.
CAMİ-İ KEBİR MAHALLESİ
Şehirleri geliştirici fonksiyonlar iktisat, kültürel hizmet, kamu binaları ve tarımdır. Şehirlerin fiziksel yapısı, sosyal yapısıyla bağlantılı olarak şehrin ticaret ve askeri fonksiyonunu da tayin etmektedir. Bunun içindir ki fiziksel bir tanım içermeyen bir şehir tarihinin yazılması mümkün olmayacaktır. Şehrin genel görünümü içerisinde göze çarpan eserler arasında yönetim birimlerine ait yapılar ki; kale, saray ve mahkeme binası, idari ve sosyal açıdan günlük hayatın meydana geldiği yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalesi, mescidi, tepsi minaresiyle Cami-i Kebir mahallesi bu göze çarpan şehrin sur içi mahallelerinden biridir. Mahalle de kale ve kaleye bağlı birimlerin yer alması, mahalleye askeri ve ümera zümrelerinin yerleşmesine neden olmuştur. Bu durum Osmanlı Devleti döneminde de aynen devam etmiştir. Şehrin en büyük mahallelerinden biri olan Cami-i Kebir Mahallesi ismini 1179 yılında yapılan Ulu Camii den alır. Kale ve etrafına yapılan yapılarla birlikte şekillenmeye başlayan mahallenin tarihi, şehrin tarihi kadar eskidir. XVII. yüzyıldan itibaren kaynaklarda Cami-i Kebir adıyla geçen mahalle de en önemli yapı ise V. yüzyılda yapımına başlanan Kale’dir.
DERVİŞ AĞA MAHALLESİ
Ortaçağ da etrafı surlarla çevrili olan şehirler yeterli mekân bulamayan ekonomik faaliyet ya da tekke ve zaviyeler gibi dini kolonizasyon yapıları ya da Sultan veya diğer devlet görevlilerince vakıf kurumu kapsamında örgütlenen anıtsal-kamusal yapı faaliyetleri ile gerçekleştirilen cami-medrese gibi erken dönem külliyeleri öncülüğünde sur dışına yayılmıştır. İşte bu sur dışına yayılarak büyüyen şehirlerden biride Erzurum’dur. Sur dışında iskân gören ve mahalleye bürünen yerlerden biride Derviş Ağa Mahallesidir. Mahalle bugün Cedit Mahallesi, Kadana mahallesi, Ali Paşa Mahallesi arasında sıkışıp kalmış durumdadır. Kimine göre kunduracıdır, kimine göre iyi bir sarraftır, mahalleye ismini veren Derviş Ağa. Asıl adı Hacı Derviş İbrahim’dir. Derviş Ağa Erzurum da kendi adını taşıyan camiyi, Gümrük camisini ve Serçeme Çayı üzerindeki köprüyü yaptırarak 1736 yılında vefat etmiştir. Derviş Ağa mahallesinde bugün tespit edilebilen ortaçağdan kalma tek mimari yapı Karanlık Kümbettir.
EMİRŞEYH MAHALLESİ
Emir Şeyh Mahallesi, Tebriz kapıda Sultan Melik Mahallesi yanında Hasani Basri Mahallesinin alt başında yer alan bir mahalledir. Mahalle ismini Emir Şeyhten almıştır. Emir Şeyh’in kim olduğu hakkında kesin bilgilere ulaşmak mümkün değildir. Mahallede türbesi de bulunan Emir Şeyh rivayetlere göre Abbasiler döneminde yaşamış, emir üzerine de Erzurum’a irşat vazifesi ile gelmiştir. Şeyhinin emri üzerine Kars’tan Erzurum’a mürit yetiştirmek için gelen şeyh ölünce bugün türbesinin bulunduğu yere gömülmüştür. Şeyhinin emri üzerine geldiğinden dolayı da kendisine Emir Şeyh denilmiştir. Erzurum’da Emir Şeyh’e Abbasi Şeyhi adı da verilmiş türbesi de bu adla anılmıştır. Emir Şeyh, Bağdat’ta bir gün geziniyormuş. Karşısına piri fani bir adam çıkar. “Sen buralarda ne geziyorsun?” diye sorar. O da “Ben Seyyahım” cevabını verir. İhtiyar: “Seyyahtan kastın nedir?” diye tekrarlar. Ben yetmiş bin evliya arıyorum. Bu söz üzerine ihtiyar: “Sen git Erzurum eline orada yetmiş bin evliyayı bulursun.” demiş. Şeyh, Erzurum’a gelir ve Palandöken dağlarının tepesinde müritleriyle birlikte çadır kurar. Gözü açılır bakar ki yetmiş bin evliya Erzurum ilinde yatmaktadır. Bunun üzerine Erzurum’da kalmaya karar verir.
Erzurum’da mevcut otuz altı mezarlık alanlardan biri üzerine kurulan Caferiye Mahallesi, Cumhuriyet Caddesinde, Cami-i Kebir Mahallesi’nin yanında yer alır. Mahalle önceleri Cami-i Kebir Mahallesine bağlıyken daha sonraları ismini Cafer Efendi’den alarak onun yaptırdığı cami etrafında kümelenerek bağımsız olarak kurulmuştur. Cafer Efendi, XVII. yy’ da Erzurum’un önde gelen şahsiyetlerden birisi olup, alimliği ve hayırseverliği ile tanınan bir kişidir. Nereli olduğu tam olarak tespit edilememiş olan Cafer Efendi’nin maliyeci olduğu ve 1635 yılında Erzurum mukataacılığına tayin edildiği bilinmektedir. Evliya Çelebi onu bilgin bir zat olarak anlatmakta, mukataacılık ve vilayet muharrirliği uhdesinde bulunduğunu yazmaktadır. Cafer Efendi şehirde ilk olarak bugün Kaya Şeyh Mescidi karşısında yer alan Caferiye Camisini yaptırmıştır. Cafer Efendi, cami dışında da birçok hayır eseri de yaptırmış ve onların devamını sağlamak amacıyla da padişahın temlik ettiği Tercan’ın Pürk köyü ’nün tamamını vakfetmiştir. Aynı zamanda bu köyde yer alan boyahaneyi, tuzlayı ve neft kuyularını esaslı bir şekilde tamir ettirerek yüzyıllar önce Türklerin petrolle uğraşmasına vesile olmuştur. Cafer Efendi’nin hayır müesseselerinden birisi de camiye bitişik olarak yaptırılan; ama bugün ayakta olmayan hamamdır.
CAMİ-İ KEBİR MAHALLESİ
Şehirleri geliştirici fonksiyonlar iktisat, kültürel hizmet, kamu binaları ve tarımdır. Şehirlerin fiziksel yapısı, sosyal yapısıyla bağlantılı olarak şehrin ticaret ve askeri fonksiyonunu da tayin etmektedir. Bunun içindir ki fiziksel bir tanım içermeyen bir şehir tarihinin yazılması mümkün olmayacaktır. Şehrin genel görünümü içerisinde göze çarpan eserler arasında yönetim birimlerine ait yapılar ki; kale, saray ve mahkeme binası, idari ve sosyal açıdan günlük hayatın meydana geldiği yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalesi, mescidi, tepsi minaresiyle Cami-i Kebir mahallesi bu göze çarpan şehrin sur içi mahallelerinden biridir. Mahalle de kale ve kaleye bağlı birimlerin yer alması, mahalleye askeri ve ümera zümrelerinin yerleşmesine neden olmuştur. Bu durum Osmanlı Devleti döneminde de aynen devam etmiştir. Şehrin en büyük mahallelerinden biri olan Cami-i Kebir Mahallesi ismini 1179 yılında yapılan Ulu Camii den alır. Kale ve etrafına yapılan yapılarla birlikte şekillenmeye başlayan mahallenin tarihi, şehrin tarihi kadar eskidir. XVII. yüzyıldan itibaren kaynaklarda Cami-i Kebir adıyla geçen mahalle de en önemli yapı ise V. yüzyılda yapımına başlanan Kale’dir.
DERVİŞ AĞA MAHALLESİ
Ortaçağ da etrafı surlarla çevrili olan şehirler yeterli mekân bulamayan ekonomik faaliyet ya da tekke ve zaviyeler gibi dini kolonizasyon yapıları ya da Sultan veya diğer devlet görevlilerince vakıf kurumu kapsamında örgütlenen anıtsal-kamusal yapı faaliyetleri ile gerçekleştirilen cami-medrese gibi erken dönem külliyeleri öncülüğünde sur dışına yayılmıştır. İşte bu sur dışına yayılarak büyüyen şehirlerden biride Erzurum’dur. Sur dışında iskân gören ve mahalleye bürünen yerlerden biride Derviş Ağa Mahallesidir. Mahalle bugün Cedit Mahallesi, Kadana mahallesi, Ali Paşa Mahallesi arasında sıkışıp kalmış durumdadır. Kimine göre kunduracıdır, kimine göre iyi bir sarraftır, mahalleye ismini veren Derviş Ağa. Asıl adı Hacı Derviş İbrahim’dir. Derviş Ağa Erzurum da kendi adını taşıyan camiyi, Gümrük camisini ve Serçeme Çayı üzerindeki köprüyü yaptırarak 1736 yılında vefat etmiştir. Derviş Ağa mahallesinde bugün tespit edilebilen ortaçağdan kalma tek mimari yapı Karanlık Kümbettir.
EMİRŞEYH MAHALLESİ
Emir Şeyh Mahallesi, Tebriz kapıda Sultan Melik Mahallesi yanında Hasani Basri Mahallesinin alt başında yer alan bir mahalledir. Mahalle ismini Emir Şeyhten almıştır. Emir Şeyh’in kim olduğu hakkında kesin bilgilere ulaşmak mümkün değildir. Mahallede türbesi de bulunan Emir Şeyh rivayetlere göre Abbasiler döneminde yaşamış, emir üzerine de Erzurum’a irşat vazifesi ile gelmiştir. Şeyhinin emri üzerine Kars’tan Erzurum’a mürit yetiştirmek için gelen şeyh ölünce bugün türbesinin bulunduğu yere gömülmüştür. Şeyhinin emri üzerine geldiğinden dolayı da kendisine Emir Şeyh denilmiştir. Erzurum’da Emir Şeyh’e Abbasi Şeyhi adı da verilmiş türbesi de bu adla anılmıştır. Emir Şeyh, Bağdat’ta bir gün geziniyormuş. Karşısına piri fani bir adam çıkar. “Sen buralarda ne geziyorsun?” diye sorar. O da “Ben Seyyahım” cevabını verir. İhtiyar: “Seyyahtan kastın nedir?” diye tekrarlar. Ben yetmiş bin evliya arıyorum. Bu söz üzerine ihtiyar: “Sen git Erzurum eline orada yetmiş bin evliyayı bulursun.” demiş. Şeyh, Erzurum’a gelir ve Palandöken dağlarının tepesinde müritleriyle birlikte çadır kurar. Gözü açılır bakar ki yetmiş bin evliya Erzurum ilinde yatmaktadır. Bunun üzerine Erzurum’da kalmaya karar verir.