Van'ın Edremit, Gevaş, Erciş, Muradiye ile Bitlis'in Tatvan ilçelerindeki kıyılarda son yıllarda kuraklık nedeniyle ortaya çıkan iskele ve yapılar, gölün su seviyesindeki düşüklüğün boyutunu gözler önüne seriyor.
Küresel iklim değişikliği ve yağışların azalmasıyla oluşan kuraklık, Van Gölü'nün su seviyesinde düşmeye neden oldu. Geçen yıllara oranla sıcaklığın yükselmesine bağlı buharlaşmanın artması dolayısıyla Van Gölü'ndeki su çekilmesi devam ediyor.
Suyun sığ olduğu noktalarda çekilmenin ciddi boyutlara ulaşmasıyla Van'ın Edremit, Gevaş, Erciş ve Muradiye ile Bitlis'in Tatvan ilçesindeki kıyılarda binlerce yılda oluşan mikrobiyalitler, tarihi kalıntı ve iskeleler ortaya çıktı.
Uzmanlık alanı coğrafya olan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, dünyada ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi Van Gölü havzasında da küresel ısınmanın etkisini göstermeye başladığını söyledi. Van Gölü'nün geçmişine bakıldığında, su seviyesinin yıllara ve dönemlere göre değiştiğini anlatan Elmastaş, şöyle konuştu:
"Genel anlamda alçalma ve yükselmeler yaşanmış ama sürekli bir yükselme eğiliminde olmuş. Bazı yıllarda aşırı yükselme meydana gelmiş. 1992-1993 yıllarında çok daha yüksek bir seviyeye çıkmış ve bazı kıyılar Afet Bölgesi ilan edilmişti. 1992-1993 yıllarında su seviyesi şimdiki seviyenin yaklaşık 3-4 metre üzerindeydi. Yıllar içinde bu azaldı. Son iki yılda birkaç metre gibi çok ciddi bir seviye alçalması var. Gölün çevresinde alçalmayı görebiliyoruz. Önceden hiç görülmeyen iskelelerin ayak kısımları, mikrobiyalitler bugün suyun yüzeyine çıkmış durumda. Bu seviyenin çok alçaldığını gösteriyor."
Van Gölü ve çevresini besleyen en önemli faktörün yağış ve kaynak suları olduğunu ifade eden Elmastaş, şunları kaydetti:
"Yağışların azalması ve sıcaklığın artmasına bağlı daha fazla buharlaşma olduğunda seviye düşüyor. Yer altı ve sulama alanlarıyla ilgili çalışma yaptık. Ahlat, Adilcevaz ve Erciş çevrelerindeki çalışmalarımızda, bölgede binlerce sondaj kuyusunun açıldığını ve suyun fazla kullanılmasıyla seviyenin düştüğünü gördük. Gölleri besleyen bazı kaynakların kuruma noktasına geldiğini tespit ettik. Bu da seviyenin düşmesine bir etken olarak ifade edilebilir. Yağışın azalması, beşeri nedenlerle bazı kaynakların kuruma noktasına gelmesi, sıcaklığın artması bu neticeyi verdi."
- "Gölün yüzeyinde küçülme devam edecek"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu da küresel ısınma nedeniyle su kaynaklarının giderek kurumaya başladığını belirtti.
Son 30 yıldır Van Gölü'nün alan kaybetmeye devam ettiğini anlatan Alaeddinoğlu, "Maalesef bundan sonra da çekilme süreci devam edecek. Van Gölü'nün tekrar yüzey alanında bir genişleme ya da göl seviyesinde bir yükselmenin yaşanabileceğine ilişkin hiçbir bulgu yok çünkü yağışların ve buharlaşmanın şekli ile miktarı değişti. Düşen yağış azaldı, mevcut su kaynaklarının bir kısmı buharlaşmayla kayboldu. Geçmişte kar şeklinde düşen yağışlar yer altı sularını beslerken artık kaynak sularını besleyemiyor. Dolayısıyla yağmur şeklinde düşen yağışlar eğim doğrultusunda göle akıp ardından buharlaşıyor. Yani gölü besleyen büyük kaynaklar artık gölün aleyhine işliyor." şeklinde konuştu.AA
Küresel iklim değişikliği ve yağışların azalmasıyla oluşan kuraklık, Van Gölü'nün su seviyesinde düşmeye neden oldu. Geçen yıllara oranla sıcaklığın yükselmesine bağlı buharlaşmanın artması dolayısıyla Van Gölü'ndeki su çekilmesi devam ediyor.
Suyun sığ olduğu noktalarda çekilmenin ciddi boyutlara ulaşmasıyla Van'ın Edremit, Gevaş, Erciş ve Muradiye ile Bitlis'in Tatvan ilçesindeki kıyılarda binlerce yılda oluşan mikrobiyalitler, tarihi kalıntı ve iskeleler ortaya çıktı.
Uzmanlık alanı coğrafya olan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, dünyada ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi Van Gölü havzasında da küresel ısınmanın etkisini göstermeye başladığını söyledi. Van Gölü'nün geçmişine bakıldığında, su seviyesinin yıllara ve dönemlere göre değiştiğini anlatan Elmastaş, şöyle konuştu:
"Genel anlamda alçalma ve yükselmeler yaşanmış ama sürekli bir yükselme eğiliminde olmuş. Bazı yıllarda aşırı yükselme meydana gelmiş. 1992-1993 yıllarında çok daha yüksek bir seviyeye çıkmış ve bazı kıyılar Afet Bölgesi ilan edilmişti. 1992-1993 yıllarında su seviyesi şimdiki seviyenin yaklaşık 3-4 metre üzerindeydi. Yıllar içinde bu azaldı. Son iki yılda birkaç metre gibi çok ciddi bir seviye alçalması var. Gölün çevresinde alçalmayı görebiliyoruz. Önceden hiç görülmeyen iskelelerin ayak kısımları, mikrobiyalitler bugün suyun yüzeyine çıkmış durumda. Bu seviyenin çok alçaldığını gösteriyor."
Van Gölü ve çevresini besleyen en önemli faktörün yağış ve kaynak suları olduğunu ifade eden Elmastaş, şunları kaydetti:
"Yağışların azalması ve sıcaklığın artmasına bağlı daha fazla buharlaşma olduğunda seviye düşüyor. Yer altı ve sulama alanlarıyla ilgili çalışma yaptık. Ahlat, Adilcevaz ve Erciş çevrelerindeki çalışmalarımızda, bölgede binlerce sondaj kuyusunun açıldığını ve suyun fazla kullanılmasıyla seviyenin düştüğünü gördük. Gölleri besleyen bazı kaynakların kuruma noktasına geldiğini tespit ettik. Bu da seviyenin düşmesine bir etken olarak ifade edilebilir. Yağışın azalması, beşeri nedenlerle bazı kaynakların kuruma noktasına gelmesi, sıcaklığın artması bu neticeyi verdi."
- "Gölün yüzeyinde küçülme devam edecek"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu da küresel ısınma nedeniyle su kaynaklarının giderek kurumaya başladığını belirtti.
Son 30 yıldır Van Gölü'nün alan kaybetmeye devam ettiğini anlatan Alaeddinoğlu, "Maalesef bundan sonra da çekilme süreci devam edecek. Van Gölü'nün tekrar yüzey alanında bir genişleme ya da göl seviyesinde bir yükselmenin yaşanabileceğine ilişkin hiçbir bulgu yok çünkü yağışların ve buharlaşmanın şekli ile miktarı değişti. Düşen yağış azaldı, mevcut su kaynaklarının bir kısmı buharlaşmayla kayboldu. Geçmişte kar şeklinde düşen yağışlar yer altı sularını beslerken artık kaynak sularını besleyemiyor. Dolayısıyla yağmur şeklinde düşen yağışlar eğim doğrultusunda göle akıp ardından buharlaşıyor. Yani gölü besleyen büyük kaynaklar artık gölün aleyhine işliyor." şeklinde konuştu.AA