-Melike Hoca: -Çocuklar kına gecesi düğünden bir gün önce yapılan keyifli ve kültürel kutlama eğlenceleriydi. Yarın herkes ninelerine ve annelerine bu konu hakkında soru sormuş ve bir şey öğrenmiş olarak okulumuza gelsin çocuklar tamam mı? Zil çalmış, çocuklar apar topar çantalarını hazırlamış ve kapıda bekleyen babalarının yanlarına gitmişlerdi. Kızlar eve vardıklarında Zehra Ninelerinin yanına koştular. Nine nine sana bir şey sorabilir miyiz? Zehra Nine: -Sorun güzel kızlarım dedi. -Fatma: -Bugün sınıfta hocamız Erzurum’un kına gecesi kültüründen bahsetti ve bizden kına gecesinin nasıl olduğunu öğrenmemizi ve öğrendiklerimizi daha sonra sınıfta arkadaşlarımıza anlatmamızı istedi. Zehra Nine bir an durakladı ve bu akşam yakın akrabalarından birinin kına gecesi olduğu aklına geldi. Kızlar kalkıp hazırlanın sizi bir yere götüreceğim dedi. Kızlar çok merak etmişlerdi, ısrar etmelerine rağmen, Zehra Nine onları nereye götüreceğinin bir sürpriz olduğunu ve orayı çok seveceklerini söyledi. Yaren ve Fatma kalkıp hazırlandılar. Nineleri ile birlikte daha önce görmediklerini ve hayli bir kalabalık olan bir eve gittiler. Evde birçok kişi vardı ve bugün Melike Hocanın giyindiği kıyafetin aynısını giyinen bir kız köşede oturuyordu. Odanın içerisinde Erzurum yöresi ’ne ait farklı müzikler çalıyordu ve insanlar müziğe uygun bir şekilde ritim tutup halay çekiyorlardı. Herkes gerçekten çok mutlu görünüyordu. Bir kişinin mutluluğu insanların birlik içerisinde bu kadar eğlenmelerini sağlıyordu. Bir an halay çekmeyi durdurup gelini içeri aldılar. Misafirlerden biri öne çıktı ve türkü söylemeye başladı. Daha sonra bindallı giyinen kızlar, ortalarında gelinle birlikte içeri girdiler. Türkü eşliğinde ellerinde mumlarla gelinin çevresinde dönmeye başladılar. Gelini ağlatmaya çalışıyorlardı. Bir anda gelin de annesi de gözyaşlarını tutamadı ve birbirlerine sarılarak ağlamaya başladılar. İçlerinden birisi kızın karşısına oturdu ve elinde hazırlanmış bir kına tepsisi ile kızın eline kına yakmaya başladı fakat kız elini açmıyordu. Bunu sonucunda gelinin kayınvalidesi cebinden bir altın çıkararak kızın eline koydu. Gelin bu sayede elini açtı ve kına gelinin eline yakıldı. Ardından halaylarla insanlar eğlenmeye devam ettiler. Yaren onlara eşlik edip halay çekmeyi öğrendi. Sıra eğlenceli bir gösterideydi. Bir grup, farklı kılığa girip odada bir oyun düzenledi. Oyun herkesi çok eğlendirmişti. Bu eğlenceyle kına gecesinin sonuna gelinmişti. Gelinin yakın akrabaları evde kaldılar, diğerleri de evlerine gitmeye başladı. Zehra nine de gelinin annesine, ‘’Hayırlı Olsun.’’ dedi ve onlarda eve gitti. Kına gecesi, insanların birlik ve beraberlik içinde mutluluklarının çoğalmasının sağlandığı güzel bir organizasyondu. Eve gittiklerinde hepsi çok yorgundu. Kızlar direkt yataklarına girip uyudular. Sabah okula gittiklerinde kına gecesindeki gözlemlerinden faydalanarak iyi bir sunum yaptılar. Melike Hoca ve Yarenin öğretmeni Ayfer Hoca bu bilgileri nerden aldıklarını sorduğunda kızlar: “Küçük sıcak bir odadan, mutlu olan insanların arasında, bunları öğrendik.” Dediler. Çocukların mutlu halleri öğretmenlerini de mutlu etmiş, kültürel değerlerimizin yaşatıldığını duymak ise ayrı bir heyecana sebep olmuştu. Bundan sonra çocuklara bu tarz ödevleri daha çok vermeye karar verdiler. Tüm sınıfla beraber çocuklarda mutluluktan o geceyi sessiz ve sedasız bir şekilde derin bir uyku haliyle geçirmişlerdi.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 19 Nisan 2021 - 01:02
KURBAN BAYRAMINDA İKİ ÇOCUK -4
-Melike Hoca: -Çocuklar kına gecesi düğünden bir gün önce yapılan keyifli ve kültürel kutlama eğlenceleriydi
Köşe Yazıları
19 Nisan 2021 - 01:02
İlginizi Çekebilir