Şimdi diyeceksiniz ki kışa hazırlandığımız bu günlerde ‘Kuş Cenneti’ de nereden çıktı.
Bakın anlatayım…
Cumartesi günkü Pusula Gazetesinde, meslektaşımız Talat Uzunyaylalı ‘Erzurum Sazlığı’ başlıklı şiirini yayımlamıştı.
Şiirde bir zamanlar Erzurum Ovası’nda bulunan ‘Sazlık’ konu alınmıştı… Talat Bey, bir anlamda bir zamanların Erzurum Ovası’nı ve çocukluğunu şiire taşımış; nostalji yapmıştı…
*
1600’lü yılların ortalarında Erzurum’da bulunan ünlü seyyah Evliya Çelebi diyor ki ; ‘Erzurumlular sandalı olmayana kız vermezlerdi…’
Efendim Erzurum Ovası, bataklıkmış ve sazlarla kaplıymış…
60’lı yıllarda havaalanın yapımı için kanallar açılmış ve sazlar kesilerek, bataklık kurutulmuş…
Bu gün bile Havalimanın çevresinde yükselen sulardan korunmak için kanallar mevcuttur…
Şimdilerde havalimanının doğusundaki ‘Kuş Cenneti’ne Haziran-Temmuz aylarında Atatürk Üniversitesi’nin araştırması ile 250 çeşit civarında kuş geliyor; konaklıyor, yumurtluyor, çoğalıyor ve yollarına devam ediyorlar…
Ve, şehre nazaran ovanın birkaç derece daha soğuk olması sulak ve tarımsal alan üzerinde yapılaşmanın olmasındandır.
*
Yine Evliya Çelebi, hatıralarında diyor ki; ‘Erzurum’un pide ekmeği meşhurdur. Pide fırınının ateşi cılız olur. Bu açıdan pide fırınlarında saz yakılır… Erzurumlular sandallarla gidip, ovadaki sazlıktan kestikleri sazları yakılmak için fırınlara satarlar. Bu aynı zamanda iş kapısıdır da…’
Ova köylerinin bir başka iş kapısı da binlerce kuşun ve çoğunlukla ‘kaz’ların bıraktığı yumurtaları toplamak; bugünkü Hasırhanı çevresinde oluşan pazarda satmaktır.
……
Erzurum Ovası’nın orta yerindeydi saz,
Katar katar gelirdi leylek, ördek, kurna ,kaz…
İki yüz çeşit kuş ağırlardı, bahar ve yaz.
‘Kuş senfonisiydi’ yerdeki gökteki avaz.
…….
Çok geniş bir alanı kapsayan ovadaki bataklık ve sazlarla kaplı bölge geçit vermez…
Bunun için sulak alanlar üzerinde bugün çoğu yıkılmış olan ve sanat değeri yüksek köprüler inşa edilmiştir.
Bunların ayakta kalabilenleri Karaz ve suyu dahi bulunmayan Tivnik köprüsüdür…
Bugün dahi halk arasında anlatılana göre Rivâyet o ki 4.Murat, Bağdat seferi sırasında Erzurum’a girerken Tivnik Köprüsünden geçerek şehre girmiştir…
*
Evet , bugün az da olsa ‘Bir zamanların Erzurum’u üzerine kısa bir nostalji yapalım dedik…
Sözümüzü Talat Uzunyalalı’nın şiirinden bir dörtlükle bitirelim…
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…
Firuz Bey, Tivnik, Karaz, Ağaver’di köprüsü
Köprülere bağlıydı yirmi köyün üyküsü
Göl suyu yükseldi mi geçit vermez köprüler
Denir elbet, ey sazlık, sensin ömür törpüsü…
Bakın anlatayım…
Cumartesi günkü Pusula Gazetesinde, meslektaşımız Talat Uzunyaylalı ‘Erzurum Sazlığı’ başlıklı şiirini yayımlamıştı.
Şiirde bir zamanlar Erzurum Ovası’nda bulunan ‘Sazlık’ konu alınmıştı… Talat Bey, bir anlamda bir zamanların Erzurum Ovası’nı ve çocukluğunu şiire taşımış; nostalji yapmıştı…
*
1600’lü yılların ortalarında Erzurum’da bulunan ünlü seyyah Evliya Çelebi diyor ki ; ‘Erzurumlular sandalı olmayana kız vermezlerdi…’
Efendim Erzurum Ovası, bataklıkmış ve sazlarla kaplıymış…
60’lı yıllarda havaalanın yapımı için kanallar açılmış ve sazlar kesilerek, bataklık kurutulmuş…
Bu gün bile Havalimanın çevresinde yükselen sulardan korunmak için kanallar mevcuttur…
Şimdilerde havalimanının doğusundaki ‘Kuş Cenneti’ne Haziran-Temmuz aylarında Atatürk Üniversitesi’nin araştırması ile 250 çeşit civarında kuş geliyor; konaklıyor, yumurtluyor, çoğalıyor ve yollarına devam ediyorlar…
Ve, şehre nazaran ovanın birkaç derece daha soğuk olması sulak ve tarımsal alan üzerinde yapılaşmanın olmasındandır.
*
Yine Evliya Çelebi, hatıralarında diyor ki; ‘Erzurum’un pide ekmeği meşhurdur. Pide fırınının ateşi cılız olur. Bu açıdan pide fırınlarında saz yakılır… Erzurumlular sandallarla gidip, ovadaki sazlıktan kestikleri sazları yakılmak için fırınlara satarlar. Bu aynı zamanda iş kapısıdır da…’
Ova köylerinin bir başka iş kapısı da binlerce kuşun ve çoğunlukla ‘kaz’ların bıraktığı yumurtaları toplamak; bugünkü Hasırhanı çevresinde oluşan pazarda satmaktır.
……
Erzurum Ovası’nın orta yerindeydi saz,
Katar katar gelirdi leylek, ördek, kurna ,kaz…
İki yüz çeşit kuş ağırlardı, bahar ve yaz.
‘Kuş senfonisiydi’ yerdeki gökteki avaz.
…….
- MURAT DA KULLANMIŞ…
Çok geniş bir alanı kapsayan ovadaki bataklık ve sazlarla kaplı bölge geçit vermez…
Bunun için sulak alanlar üzerinde bugün çoğu yıkılmış olan ve sanat değeri yüksek köprüler inşa edilmiştir.
Bunların ayakta kalabilenleri Karaz ve suyu dahi bulunmayan Tivnik köprüsüdür…
Bugün dahi halk arasında anlatılana göre Rivâyet o ki 4.Murat, Bağdat seferi sırasında Erzurum’a girerken Tivnik Köprüsünden geçerek şehre girmiştir…
*
Evet , bugün az da olsa ‘Bir zamanların Erzurum’u üzerine kısa bir nostalji yapalım dedik…
Sözümüzü Talat Uzunyalalı’nın şiirinden bir dörtlükle bitirelim…
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…
Firuz Bey, Tivnik, Karaz, Ağaver’di köprüsü
Köprülere bağlıydı yirmi köyün üyküsü
Göl suyu yükseldi mi geçit vermez köprüler
Denir elbet, ey sazlık, sensin ömür törpüsü…