mevsimlik tohumlar atma dünyaya
“Ve sabret, sonuna kadar dayan: çünkü Allah iyilik yapanların hak ettiği karşılığı hiçbir şekilde zayi etmez!” Hûd Suresi / 115
“Sabr ile selâmet buldu erenler
Belâları baldan tatlı görenler
Her ne gelse Hak’dan lezzet bulanlar
Dergâhında anı ictibâ eyler” HÂCE MUHAMMED LUTFÎ
“Hayat yediğin kazıkların bileşkesidir!” diyenler var ya, yalan söylüyorlar!
Onlar modern zamanların oyuncağı yapmaya çalışıyorlar seni…
Bir kalbin olduğunu ancak kriz geçirdiğinde hatırlaman için gayretleri!
Oysa sen kalbini unuttuğun her an krizdesin.
Sana “iyilik yaparsan başına bela alırsın” diye ezber yaptırmaya çalışıyorlar…
Buz gibi bir insan bozması olmanı öğütlüyorlar.
Çünkü onlar karşılıksız sevmek nedir…
Gönülden iyilik neden yapılır…
Niçin çıkarsız destek olunur bilmiyorlar!
Sabretmeyi ahmaklık sanmanı istiyorlar.
İyilikte neden direnir insan akılları yetmiyor.
Her işlerini fani olanda bitirip öylece toprağa karışacaklarını sanıyorlar.
İyiliği Allah için yapmak, karşılığını sonsuzca almak demektir.
Sen mevsimlik tohumlar atma dünyaya…
Sonsuzca hasat edebileceğin iyilikler saçmayı yeğle…
Bırak onlar seni ziyanda sansınlar!
Allah, iyilikleri hiçbir şekilde zayi etmez nasılsa!
Sabret zira kendine ‘çıkarsız iyilikten’ daha sağlam bir iyilik yapamazsın
Egonun Kollarında
“yalnız yakıcı bir ümitsizlik ve buz gibi bir karanlık”
Nebe Suresi / 25
Hatırladın değil mi…
yakıcı bir ümitsizlik…
Buz gibi bir karanlık…
Yaşadın sen onları!
Yaşamaktasın belki…
Bir gün gelecek tekrar yaşayacaksın!
Ümidini yanlış tarafa çevirdiğin her zaman…
Aydınlığı nefsinin, şehvetinin, hırsının karanlığında aradığında…
Senin kalbine misafir olur cehennem!
Demek ister ki, ateşi çağırma!
Merhamete ram ol!
Kötü hesaplarının bir dökümü olmasın hayatın.
Yoksa seni bekleyecek olan, şimdi hissettiklerinin sonsuzca fazlası…
Üstelik bir gün biteceğine hiç ümidin kalmayacak olanı!
Egonun kollarına bırakmışsan kendini…
İki karanlığın olacak…
Biri bu dünyada, öteki sonsuza değin!
İki cehennemin yani…
İki yakıcı ümitsizliğin…
Biri kalbine dönersen ümide dönüştürebileceğin…
Diğeri ebeden çaresizce içinde boğulmak zorunda kalacağın!
Karar şimdilik senin…
Ümitsizlik ve karanlık mı?
Ümit ve ferahlık mı!
“Ve sabret, sonuna kadar dayan: çünkü Allah iyilik yapanların hak ettiği karşılığı hiçbir şekilde zayi etmez!” Hûd Suresi / 115
“Sabr ile selâmet buldu erenler
Belâları baldan tatlı görenler
Her ne gelse Hak’dan lezzet bulanlar
Dergâhında anı ictibâ eyler” HÂCE MUHAMMED LUTFÎ
“Hayat yediğin kazıkların bileşkesidir!” diyenler var ya, yalan söylüyorlar!
Onlar modern zamanların oyuncağı yapmaya çalışıyorlar seni…
Bir kalbin olduğunu ancak kriz geçirdiğinde hatırlaman için gayretleri!
Oysa sen kalbini unuttuğun her an krizdesin.
Sana “iyilik yaparsan başına bela alırsın” diye ezber yaptırmaya çalışıyorlar…
Buz gibi bir insan bozması olmanı öğütlüyorlar.
Çünkü onlar karşılıksız sevmek nedir…
Gönülden iyilik neden yapılır…
Niçin çıkarsız destek olunur bilmiyorlar!
Sabretmeyi ahmaklık sanmanı istiyorlar.
İyilikte neden direnir insan akılları yetmiyor.
Her işlerini fani olanda bitirip öylece toprağa karışacaklarını sanıyorlar.
İyiliği Allah için yapmak, karşılığını sonsuzca almak demektir.
Sen mevsimlik tohumlar atma dünyaya…
Sonsuzca hasat edebileceğin iyilikler saçmayı yeğle…
Bırak onlar seni ziyanda sansınlar!
Allah, iyilikleri hiçbir şekilde zayi etmez nasılsa!
Sabret zira kendine ‘çıkarsız iyilikten’ daha sağlam bir iyilik yapamazsın
Egonun Kollarında
“yalnız yakıcı bir ümitsizlik ve buz gibi bir karanlık”
Nebe Suresi / 25
Hatırladın değil mi…
yakıcı bir ümitsizlik…
Buz gibi bir karanlık…
Yaşadın sen onları!
Yaşamaktasın belki…
Bir gün gelecek tekrar yaşayacaksın!
Ümidini yanlış tarafa çevirdiğin her zaman…
Aydınlığı nefsinin, şehvetinin, hırsının karanlığında aradığında…
Senin kalbine misafir olur cehennem!
Demek ister ki, ateşi çağırma!
Merhamete ram ol!
Kötü hesaplarının bir dökümü olmasın hayatın.
Yoksa seni bekleyecek olan, şimdi hissettiklerinin sonsuzca fazlası…
Üstelik bir gün biteceğine hiç ümidin kalmayacak olanı!
Egonun kollarına bırakmışsan kendini…
İki karanlığın olacak…
Biri bu dünyada, öteki sonsuza değin!
İki cehennemin yani…
İki yakıcı ümitsizliğin…
Biri kalbine dönersen ümide dönüştürebileceğin…
Diğeri ebeden çaresizce içinde boğulmak zorunda kalacağın!
Karar şimdilik senin…
Ümitsizlik ve karanlık mı?
Ümit ve ferahlık mı!