Kemâl-i cehl ile dava-yı irfân eylemek olmaz
Fuzulî
(Cehaletin son mertebesinde iken irfan davasında bulunmak olmaz)
Milli Eğitimi Bakanlığı sözleşmeli öğretmen alacağını, öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan KPSS puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun 3 katına kadar aday arasından, bakanlıkça yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre öğretmen atayacağını ilan etti. Böylece Güneydoğu’ya atanacak sözleşmeli öğretmenler bu kadroda üç yıl görev yapacak, eğer asıl kadroya geçerler ise iki yıl daha aynı şehirde kaldıktan sonra tayin isteme hakkını elde etmiş olacaklar. Böylece bir öğretmenin beş yıl süre ile aynı bölgede öğretmenlik yapması kesinleşmiş olacak.
Hükumet gittikçe aklını kaybetmeye, yaptığı hareketlerde adalet, hukuk çizgisinden süratle uzaklaşmaya başlamaktadır. Çünkü bu uygulamanın kabul edilebilir, akla mantığa ve adalete uygun hiçbir tarafı yoktur.
Atanmayı bekleyen dört yüz binden fazla öğretmen adayı varken öğretmen alımlarında mülakatın devreye sokulmasının nasıl bir izahı olabilir? Eğer KPSS ile vatan ve millet düşmanı hain kişilerin kadrolara atandığına dair bir şüphe var ise, devlet olmanın gereği olarak bu kişilerin illegal bağlantıları tespit edilip ve gerekli hukuki dayanak elde edildikten sonra bunlar memurluktan atılabilirler.
Bunu önlemek için mülakata başvurmanın nasıl bir izahı olabilir? Mülakatın ölçütü nasıl olacak? Siyasilerin her şeye müdahil olduğu bir ortamda yüzde yüz adaleti sağlayan bir mülakat ile öğretmen alımı gerçekleştirilmiş olsa bile buna kim inanacak? Bir kişi hakkı ile atansa bile buna atanamayan diğer öğretmen adayları ikna olacak mı? Mülakat ile elenen kişilerin bu memlekete olan duygusal bağları nasıl olacak? Bu gençlerin hukuka, adalete, sisteme, vatana ve millete karşı zedelenen duyguları hangi yöntemle düzeltilecek?
Erzurumlu halk ozanının “insan şaşırınca hanımına bacı dermiş” sözünde olduğu gibi milli eğitim büyük bir şaşkınlık içine girmiş durumundadır.
Üniversiteler yıllardır, öğrencileri sığdıracak sınıflarının, derse girecek hocalarının yeterliği olmadığını, yurt sıkıntısının had safhada olduğunu bu nedenle öğrenci alımlarında kontenjan sayısının düşürülmesini talep etmesine rağmen, bu yıl da dahil olmak üzere tüm bölümlerin kontenjanları en üst seviyede tutularak üniversitelerin talepleri ve durumun ciddiyeti dikkate alınmamıştır.
Fen ve Edebiyat fakülteleri gece ve gündüz eğitimleri olmak üzere öğrenci alımlarına hâlen devam etmekte, eğitim fakültelerinde öğrenciler sınıflara sığmamaktadır. Hükümetin bu durumun ıslahı için getirmiş olduğu hâl çaresi ise problemin kendisinden daha büyük bir sorun olarak durmaktadır.
Okullara atanacak yöneticiler için yapılan mülakatların şayiası daha tazeliğini korurken, atanmayı bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı var iken, hükümetin böyle bir uygulamaya gitmesinin mantıklı bir izahı yoktur. Sadece KPSS’nin baz alındığı atama şeklinin devreye sokulması gerekmektedir. Aksi takdirde çok büyük sorunlar ile karşı karşıya kalınacağı kesindir.