Ancak, Avrupa’da bu tür istatistiklerin bilinçli olarak tutulmadığı anlaşılıyor. Özellikle AGİT gibi kurumların Müslümanlara yönelik ayrımcılık, nefret suçları ve nefret söylemleri için güçlü izleme ve kayıt mekanizmaları kurmaları gerekiyor. Güvenilir veriler elde edebilmek için bu mekanizmalar cinsiyet ve ön yargı temelli farklı kategorileri kapsamalı. Ne var ki ortada böyle bir niyet gözükmüyor.
Bu gidişat nasıl önlenebilir? Raporda bu konuda da bazı önermelerde bulunulmuş:
-Avrupa kamuoyunun büyük kesimi İslam ve Müslümanlar hakkında temel bilgilere bile sahip değil. Resmi ve gayri resmi eğitim ortamlarında karşılaştırmalı din dersleri veya eğitimlerinin sayısının arttırılması gerekiyor.
-Avrupa sadece aşırı sağcı ve popülist partilerin nefret söylemlerine meydan okuyan siyasetçilere değil, istihdam, eğitim, bürokrasi ve medya alanında Müslümanları hedef alan İslamofobik kurumsallaşmış ırkçılığa karşı da mücadele eden daha cesur siyasetçilere ihtiyaç duyuyor…
Raporun ortaya koyduğu değerlendirmeler gidişatın iyi olmadığını açıkça gözler önüne seriyor. Başta Türkiye olmak üzere diğer Müslüman ülkeler bu gidişatı gürültü-patırtıyla geçiştiremezler. Herkesin daha sorumlu ve dikkatli olması gereken bir sürecin içinde olduğumuz görülmelidir. Bu bağlamda;
-Avrupa ve Amerika’daki Müslümanların varlığını korumak öncelikli bir mesele görülmeli ve bu konuda radikal çıkışlardan kaçınılmalıdır.
-Türkiye’deki Müslüman mültecileri Avrupa’ya göndermek onlara yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
-Avrupa’daki Türk vatandaşlarının ve diğer Müslümanların uğradığı saldırılar ve her türlü ötekileştirme ve kısıtlama Türk devletinin ilgili kurumları tarafından Avrupa genelinde izlenerek yıllık raporlar olarak yayınlanmalıdır.
-İslam ülkelerinin, Avrupa ve Amerika’daki Müslümanların varlığına yönelik tehditleri merkezi bir ofis aracılığıyla takip etmesi ve ortak bir tavır geliştirilmesi gerekir.
-Diyanet işleri Başkanlığı Avrupa’nın büyük yayın evleriyle anlaşarak Avrupa dillerinde İslami anlatan eserler çıkarmalı ve bunların dağıtımını gerekirse kendi kuruluşları aracılığıyla da yapmaya çalışmalıdır.
-Kuran’ın başta cihat ayetleri olmak üzere istismar edilen ve yanlış değerlendirilen kimi ayetleri izah edilerek Kuran’ın istismarı önlenmeye çalışılmalıdır.
Bu gidişat nasıl önlenebilir? Raporda bu konuda da bazı önermelerde bulunulmuş:
-Avrupa kamuoyunun büyük kesimi İslam ve Müslümanlar hakkında temel bilgilere bile sahip değil. Resmi ve gayri resmi eğitim ortamlarında karşılaştırmalı din dersleri veya eğitimlerinin sayısının arttırılması gerekiyor.
-Avrupa sadece aşırı sağcı ve popülist partilerin nefret söylemlerine meydan okuyan siyasetçilere değil, istihdam, eğitim, bürokrasi ve medya alanında Müslümanları hedef alan İslamofobik kurumsallaşmış ırkçılığa karşı da mücadele eden daha cesur siyasetçilere ihtiyaç duyuyor…
Raporun ortaya koyduğu değerlendirmeler gidişatın iyi olmadığını açıkça gözler önüne seriyor. Başta Türkiye olmak üzere diğer Müslüman ülkeler bu gidişatı gürültü-patırtıyla geçiştiremezler. Herkesin daha sorumlu ve dikkatli olması gereken bir sürecin içinde olduğumuz görülmelidir. Bu bağlamda;
-Avrupa ve Amerika’daki Müslümanların varlığını korumak öncelikli bir mesele görülmeli ve bu konuda radikal çıkışlardan kaçınılmalıdır.
-Türkiye’deki Müslüman mültecileri Avrupa’ya göndermek onlara yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
-Avrupa’daki Türk vatandaşlarının ve diğer Müslümanların uğradığı saldırılar ve her türlü ötekileştirme ve kısıtlama Türk devletinin ilgili kurumları tarafından Avrupa genelinde izlenerek yıllık raporlar olarak yayınlanmalıdır.
-İslam ülkelerinin, Avrupa ve Amerika’daki Müslümanların varlığına yönelik tehditleri merkezi bir ofis aracılığıyla takip etmesi ve ortak bir tavır geliştirilmesi gerekir.
-Diyanet işleri Başkanlığı Avrupa’nın büyük yayın evleriyle anlaşarak Avrupa dillerinde İslami anlatan eserler çıkarmalı ve bunların dağıtımını gerekirse kendi kuruluşları aracılığıyla da yapmaya çalışmalıdır.
-Kuran’ın başta cihat ayetleri olmak üzere istismar edilen ve yanlış değerlendirilen kimi ayetleri izah edilerek Kuran’ın istismarı önlenmeye çalışılmalıdır.