“…O, Mevla’nızdır, ne güzel Mevla’dır ve ne güzel yardımcıdır.” (Hac 78)
Hac suresinin son beş ayeti (74-78) şu şekildedir:
“Ey insanlar! Size misal verildi; şimdi dinleyin: Allah’ı bırakıp yalvardıklarınız bir araya gelse bir sinek yaratamazlar ve sinek onlardan bir şey kapsa, sinekten geri alamazlar. İsteyen âciz, kendinden istenen de!
Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla bilemedi. Allah, kuvvetlidir, üstündür.
Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.
Onların önlerindekini arkalarındakini bilir. Bütün işler Allah’a döner.
Ey iman edenler! Rükû edin. Secdeye kapanın. Rabbinize ibadet edin. Hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti. Din hususunda üzerinize zorluk yüklemedi. Babanız İbrahim’in dininde. Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce gerekse Kur’an’da size Müslümanlar adını verdi. Öyleyse namazı kılın. Zekâtı verin. Allah’a sımsıkı sarılın. O, Mevla’nızdır; ne güzel Mevla’dır, ne güzel yardımcıdır!”
Din zorluk içermez. Yapılmasında zorluk olan Kuran emri yoktur. Allah insana öğretmektedir; Kuran, peygamberler ve ilham yoluyla kalbi besleyen melekler Rabbin öğretmesidir. Kâinat baştan sona bir tefekkür nesnesidir. Rabbinden öğrenen namaz kılar, ameller yapar; din uğrunda fedakârlıklarda bulunur; cihad eder. Cihad; Allah yoluna uymaktan alıkoyanlara karşı koymaktır. Cihad, kişinin nefsinde başlar ve cemiyete intikal eder. Nefsine söz anlatamayan başkasına söz anlatamaz.
Hazreti İbrahim, Hakka teslim olmuş ve O’nun emirlerini kolayca yapmıştır. Rabbimiz, ‘Hanif Müslüman’ diye tanıttığı Hz. İbrahim’i örnek vererek, onun gibi, ‘Hanif bir Müslüman’ olmamızı istemektedir. Hanif Müslüman; iyi ve kötü günde kulluk görevlerini sevinçle yapan, iyiye yönelen, içi dışı temiz, takvalı, hayra koşan, samimiyetle İslamiyet’e uyan kimse demektir.
Sonuç: Nefsine hizmet eden ne kendini ne de Rabbini bilebilir. Kendini ve Yaratıcıyı bilemeyen kurtuluşa eremez. Varoluşun kaynağı Rabbimizdir; O’nu bilen, emrine sarılan güven ve saadete erişmiştir. “Allah’a sarılın” emri Kuran’a uyun demektir. Kuran, Allah’ın sözüdür ve Kuran, hidayet kaynağıdır. Kuran’a itaat olmadan Allah’a itaat olmaz, kul hidayete eremez. Başkası değil, sadece O, ‘Mevla’mızdır; ne güzel Mevla’dır, ne güzel yardımcıdır O!’
Hac suresinin son beş ayeti (74-78) şu şekildedir:
“Ey insanlar! Size misal verildi; şimdi dinleyin: Allah’ı bırakıp yalvardıklarınız bir araya gelse bir sinek yaratamazlar ve sinek onlardan bir şey kapsa, sinekten geri alamazlar. İsteyen âciz, kendinden istenen de!
Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla bilemedi. Allah, kuvvetlidir, üstündür.
Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.
Onların önlerindekini arkalarındakini bilir. Bütün işler Allah’a döner.
Ey iman edenler! Rükû edin. Secdeye kapanın. Rabbinize ibadet edin. Hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti. Din hususunda üzerinize zorluk yüklemedi. Babanız İbrahim’in dininde. Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce gerekse Kur’an’da size Müslümanlar adını verdi. Öyleyse namazı kılın. Zekâtı verin. Allah’a sımsıkı sarılın. O, Mevla’nızdır; ne güzel Mevla’dır, ne güzel yardımcıdır!”
Din zorluk içermez. Yapılmasında zorluk olan Kuran emri yoktur. Allah insana öğretmektedir; Kuran, peygamberler ve ilham yoluyla kalbi besleyen melekler Rabbin öğretmesidir. Kâinat baştan sona bir tefekkür nesnesidir. Rabbinden öğrenen namaz kılar, ameller yapar; din uğrunda fedakârlıklarda bulunur; cihad eder. Cihad; Allah yoluna uymaktan alıkoyanlara karşı koymaktır. Cihad, kişinin nefsinde başlar ve cemiyete intikal eder. Nefsine söz anlatamayan başkasına söz anlatamaz.
Hazreti İbrahim, Hakka teslim olmuş ve O’nun emirlerini kolayca yapmıştır. Rabbimiz, ‘Hanif Müslüman’ diye tanıttığı Hz. İbrahim’i örnek vererek, onun gibi, ‘Hanif bir Müslüman’ olmamızı istemektedir. Hanif Müslüman; iyi ve kötü günde kulluk görevlerini sevinçle yapan, iyiye yönelen, içi dışı temiz, takvalı, hayra koşan, samimiyetle İslamiyet’e uyan kimse demektir.
Sonuç: Nefsine hizmet eden ne kendini ne de Rabbini bilebilir. Kendini ve Yaratıcıyı bilemeyen kurtuluşa eremez. Varoluşun kaynağı Rabbimizdir; O’nu bilen, emrine sarılan güven ve saadete erişmiştir. “Allah’a sarılın” emri Kuran’a uyun demektir. Kuran, Allah’ın sözüdür ve Kuran, hidayet kaynağıdır. Kuran’a itaat olmadan Allah’a itaat olmaz, kul hidayete eremez. Başkası değil, sadece O, ‘Mevla’mızdır; ne güzel Mevla’dır, ne güzel yardımcıdır O!’