Pek çok yeteneğe ve imkâna sahibiz. Akıl, gönül, zihin, zeka, düşünme, konuşma, öğrenme, yapma vb. istidatlar eğitim ve uygulama olmadan yeterli ölçüde açığa çıkamaz. Eğitim ve uygulama süreçleriyse sabır ister. Herkes bilir: toprağın altında yeteri kadar kalmayan tohumun içinde saklı kabiliyet açığa çıkmaz. Tabiatta her şey zamanla mükemmel hale gelir. İnsan tabiattan ders almalı. İçindeki potansiyellerin açığa çıkması için bir yol tutup o yolda sabretmelidir.
İki yaramaz huy gelişiyor: Sabırsızlık ve şükürsüzlük. Sohbet ediyorsunuz; kimi iş ortamındaki kişilerden dertli, kimi amirinden memurundan, kimi esnafında komşusundan, kimi oğlundan kızından, kimi hısımından akrabasından… Şikâyet ettiği çevresinden ve yaptığı işten elde ettiği imkanı, rahatı, lezzeti ise kimse pek dillendirmez. İşte bu tip insanlar sabırsız ve şükürsüzdür.
Tecrübeyle sabittir: sabırsızlık dert getirir, sabır ve şükür ise mutluluk ve huzur. Sabırsız ve şükürsüz kimse bir türlü mutlu bir insan olmadığı gibi çevresine de çeşitli tonlarda zahmet verir. Şikayet, eleştiri, aşağılayıcı üslup, alay kalay, gönül yaralamak, sabırsızın akortsuz sazından dökülen teraneler.
Eğer bu tiplerin söylediklerini araştırsanız, dövülmeden ağlayan tiplerden oldukları da hemen anlaşılır. Yani abartmak sabırsızların huyudur. Sabırsızların, işleri her ne ise, işlerinde liyakat sorunları da vardır! Sabredip yaptıkları işi iyice öğrenseler, maddi ve manevi tatminleri ve hoşgörüleri artacaktır.
Modern insanın sabrı çok az... Nerdeyse kimse kimseye tahammül edemiyor. Bu duruma kavganın şamatanın eksik olmadığı sokaklarımızda caddelerimizde her gün şahit oluyoruz. Hele sosyal medya! Sanki tüm sabırsızlar bu âleme toplanmış gibi. Sabırla savuşturulacak nice küçük hadise sabırsızlıkla büyütülerek, kalp kırılıyor, dostluk bitiriliyor. Hatta sabırsızlık insanı cinayet işlemeye kadar sürükleyebiliyor.
Velhasıl… Sabırsız kişiler hayatı yoran tiplerdir! Geliştirilmiş ve kontrol sistemine dönüştürülmüş sabır çok önemlidir. Ne var ki sabır eğitimi üzerinde yeteri kadar durulmaz. Aile, okul, cami sabır eğitimine önem vermelidir. Sabırsızlar, edindikleri kötü huyları bir yana koyup irade, akıl, zaman gibi bütün imkanları ve kuvvetleri, yaptıkları işe harcasalar, hayatlarında büyük değişimler gerçekleşir. Sabırla gelen başarı, hem kendilerini mutlu ve huzurlu kılar, hem de çevrelerine aynı hisleri yaşatırlar.
İki yaramaz huy gelişiyor: Sabırsızlık ve şükürsüzlük. Sohbet ediyorsunuz; kimi iş ortamındaki kişilerden dertli, kimi amirinden memurundan, kimi esnafında komşusundan, kimi oğlundan kızından, kimi hısımından akrabasından… Şikâyet ettiği çevresinden ve yaptığı işten elde ettiği imkanı, rahatı, lezzeti ise kimse pek dillendirmez. İşte bu tip insanlar sabırsız ve şükürsüzdür.
Tecrübeyle sabittir: sabırsızlık dert getirir, sabır ve şükür ise mutluluk ve huzur. Sabırsız ve şükürsüz kimse bir türlü mutlu bir insan olmadığı gibi çevresine de çeşitli tonlarda zahmet verir. Şikayet, eleştiri, aşağılayıcı üslup, alay kalay, gönül yaralamak, sabırsızın akortsuz sazından dökülen teraneler.
Eğer bu tiplerin söylediklerini araştırsanız, dövülmeden ağlayan tiplerden oldukları da hemen anlaşılır. Yani abartmak sabırsızların huyudur. Sabırsızların, işleri her ne ise, işlerinde liyakat sorunları da vardır! Sabredip yaptıkları işi iyice öğrenseler, maddi ve manevi tatminleri ve hoşgörüleri artacaktır.
Modern insanın sabrı çok az... Nerdeyse kimse kimseye tahammül edemiyor. Bu duruma kavganın şamatanın eksik olmadığı sokaklarımızda caddelerimizde her gün şahit oluyoruz. Hele sosyal medya! Sanki tüm sabırsızlar bu âleme toplanmış gibi. Sabırla savuşturulacak nice küçük hadise sabırsızlıkla büyütülerek, kalp kırılıyor, dostluk bitiriliyor. Hatta sabırsızlık insanı cinayet işlemeye kadar sürükleyebiliyor.
Velhasıl… Sabırsız kişiler hayatı yoran tiplerdir! Geliştirilmiş ve kontrol sistemine dönüştürülmüş sabır çok önemlidir. Ne var ki sabır eğitimi üzerinde yeteri kadar durulmaz. Aile, okul, cami sabır eğitimine önem vermelidir. Sabırsızlar, edindikleri kötü huyları bir yana koyup irade, akıl, zaman gibi bütün imkanları ve kuvvetleri, yaptıkları işe harcasalar, hayatlarında büyük değişimler gerçekleşir. Sabırla gelen başarı, hem kendilerini mutlu ve huzurlu kılar, hem de çevrelerine aynı hisleri yaşatırlar.