ÖRGÜT, ÖRGÜT GELİŞTİRME FAALİYETİ VE AK PARTİ TEŞKİLATLARI -V-
Bugünkü yazımızda, Ak Parti örgütünün/teşkilatının, son yıllarda neden fonksiyonel ve üretken olamadığını, önceki dört yazımızda ortaya koyduğumuz yaklaşımlar çerçevesinde ele alacağız. Bu çerçevede, AK Parti’ye yönelik olarak birçok önerimiz de olacaktır.
1- Önce konuya, Ak Parti Genel Başkanı ve Ak Parti Örgütü’nün dünkü ve bugünkü ilişkileri açısından bakalım:
Ak Parti’nin çok güçlü, değişimci, girişimci, üretken ve tam anlamıyla da ‘Lider’ profili çizen bir Genel Başkanı vardır. Kendileri, çok güçlü bir ‘dava adamı’, ve bir nitelikli bir ‘İslamcı’dır. İlk gençlik dönemlerinden beri, siyasetin labirentlerinde hem fikir, hem de uygulamaya yönelik mücadelelerle hayatını sürdürmüş, birçok tecrübe kazanmış, pek çok engeli, bin bir türlü zorlukları aşmış ve kendisini öyle yetiştirmiştir. Şu anda da geçmişte ve günümüzdeki Dünyanın tanıdığı en güçlü İslamcı ve seküler liderlerin ilk sıralarında yer alır.
İşte Sayın Genel Başkan, Ak Parti’yi, çok büyük ölçüde, değişimci, dönüşümcü ve İslamcı kanaati paylaşan insanlarla ve bir ‘dava aşkıyla’ kurmuş, örgütünü de böyle oluşturmuştu. Halk ta onu böyle sevmiş ve benimsemişti. Böyle özellikli bir Genel Başkan, böyle ulvi bir çizgi ve böyle bir örgüt, Ak Parti’nin en büyük avantajı idi. Aslında Ak Parti’nin Sayın Genel Başkanı ve oluşturulan ilk örgüt yapısı, aynı çizgide geliştirilerek devam etmeliydi. Sayın Genel Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı, ilk gençlik günlerinden itibaren sürekli gelişen ve gelişimini de sürekli ileriye taşıyan bir insandır. Şu anda da Kendileri açısından gelişim ve ilerlemesini, zirveye taşımış durumdadır. Ancak örgüt için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Aslında Ak Parti Yönetiminin diğer unsurları da Genel Başkanla aynı gelişim çizgisinde olması gerekirdi, en azından umulurdu. Genel Başkan açısından da teşkilat açısından da bu böyle olmalıydı. Nitekim parti yönetimi/örgütü, belli bir dönem, O’nunla aynı çizgide yürümeğe çalışmıştır. O dönemde bir bütün halinde, hem çok büyük başarılar sağlanmış, hem de halkla bütünleşilmiştir. Halk ta bu partiyi çok sevmiş ve hiçbir partiye nasip olmamış bir desteği vermiştir.
Ancak, belli bireyleri istisna edersek, yaklaşık 2010’lu Yıllardan itibaren yavaş, yavaş örgüt, hem Genel Başkan’ın temposundan hem de Ak Parti’nin bu kuruluş felsefesinden kopmağa başladı. O süreçte pek çok dava insanı da Ak Parti’den değil ama Ak Parti yönetiminden koptu. Aslında bu, bir uyarıdır. Özellikle bu kesimin yönetimden kopması, asırlık bir davayı yürüten, içeride vesayetçi sisteme, dışarıda da emperyalizme karşı mücadele eden Ak Parti için çok, hem de çok büyük bir kayıptır. Çünkü bu işler ancak ibadet aşkıyla yapılırsa başarılı olunur. Aksi halde ‘metal yorgunluğu’ yaşanır. İşte bu süreçte örgüt, artık Genel Başkanı ‘seyretmeğe’ ve ‘O’nunla gurur duymağa’ yöneldi. Böylece örgüt, giderek hem donuklaşmağa, hem de ortaya çıkacak açığı kapatma hususunda Genel Başkanı, bir ‘güvence’ olarak görmeğe başladı. İşte bugünkü sorunların o zaman ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı görüldü.
Şu anda Ak Parti’de fikir ve davaya bağlı insan olmakta, değişimci ve dönüşümcülükte, ülkede vesayetçi sisteme, dünyada da emperyalizme karşı mücadele vermekte, Genel Başkan’la aynı çizgide ve aynı tempoda olamayan, yürüyemeyen bir örgüt söz konusudur. Bu durumdan Sayın Genel Başkan’ın da çok muzdarip olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda ‘Bana Ömer’leri bulun getirin’, derken de, belirttiğimiz eksikliğe işaret etmek istediği açıktır. Çünkü burada Ömer, bir zihniyeti, bir ‘dava’ya ve ‘çalışmaya’ adanmışlığı ifade etmektedir.
Ak Parti, 7. Olağan Kongresine hazırlanmaktadır. Bu süreçte ilçe, il ve büyük kongre çalışmaları yapılmaktadır. Bu, bir fırsata çevrilebilir. Böylece bütün bu kongrelerde Ömer’ler yeniden bulunabilir, her kademedeki örgüte alınabilir ve mevcutlarla beraber örgüt yeniden canlandırılabilir. Ayrıca bu arayıp bulma, Ömer’in temsil ettiği zihniyetin, yeniden Ak Parti’de canlandırılmasıdır, ya da Ak Parti’nin canlandırılmasıdır. Bunun için Genel Başkanvekili Çok Muhterem Numan Kurtulmuş Bey ve Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir bey’lerin bizzat ilgilenmeleri ve talimatlarıyla ilçelerde, illerde ve büyük kongrede bu özellikteki insanlar yeniden bulunup örgüte kazandırılabilir. Ayrıca dinlendirilmesi gereken insanlar varsa ki muhakkak vardır, onların da uygun bir dille yerlerini başka arkadaşlara devretmeleri istenebilir. Böylece, insan kaynakları yönünden, mevcutlarla beraber yepyeni bir örgüt oluşturulabilir. Bu aşamada buna acilen çok büyük bir ihtiyaç söz konusudur. Çünkü önümüzde 2023 gibi önemli bir ‘aşama’ var.
Yarın devam edelim.
Bugünkü yazımızda, Ak Parti örgütünün/teşkilatının, son yıllarda neden fonksiyonel ve üretken olamadığını, önceki dört yazımızda ortaya koyduğumuz yaklaşımlar çerçevesinde ele alacağız. Bu çerçevede, AK Parti’ye yönelik olarak birçok önerimiz de olacaktır.
1- Önce konuya, Ak Parti Genel Başkanı ve Ak Parti Örgütü’nün dünkü ve bugünkü ilişkileri açısından bakalım:
Ak Parti’nin çok güçlü, değişimci, girişimci, üretken ve tam anlamıyla da ‘Lider’ profili çizen bir Genel Başkanı vardır. Kendileri, çok güçlü bir ‘dava adamı’, ve bir nitelikli bir ‘İslamcı’dır. İlk gençlik dönemlerinden beri, siyasetin labirentlerinde hem fikir, hem de uygulamaya yönelik mücadelelerle hayatını sürdürmüş, birçok tecrübe kazanmış, pek çok engeli, bin bir türlü zorlukları aşmış ve kendisini öyle yetiştirmiştir. Şu anda da geçmişte ve günümüzdeki Dünyanın tanıdığı en güçlü İslamcı ve seküler liderlerin ilk sıralarında yer alır.
İşte Sayın Genel Başkan, Ak Parti’yi, çok büyük ölçüde, değişimci, dönüşümcü ve İslamcı kanaati paylaşan insanlarla ve bir ‘dava aşkıyla’ kurmuş, örgütünü de böyle oluşturmuştu. Halk ta onu böyle sevmiş ve benimsemişti. Böyle özellikli bir Genel Başkan, böyle ulvi bir çizgi ve böyle bir örgüt, Ak Parti’nin en büyük avantajı idi. Aslında Ak Parti’nin Sayın Genel Başkanı ve oluşturulan ilk örgüt yapısı, aynı çizgide geliştirilerek devam etmeliydi. Sayın Genel Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı, ilk gençlik günlerinden itibaren sürekli gelişen ve gelişimini de sürekli ileriye taşıyan bir insandır. Şu anda da Kendileri açısından gelişim ve ilerlemesini, zirveye taşımış durumdadır. Ancak örgüt için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Aslında Ak Parti Yönetiminin diğer unsurları da Genel Başkanla aynı gelişim çizgisinde olması gerekirdi, en azından umulurdu. Genel Başkan açısından da teşkilat açısından da bu böyle olmalıydı. Nitekim parti yönetimi/örgütü, belli bir dönem, O’nunla aynı çizgide yürümeğe çalışmıştır. O dönemde bir bütün halinde, hem çok büyük başarılar sağlanmış, hem de halkla bütünleşilmiştir. Halk ta bu partiyi çok sevmiş ve hiçbir partiye nasip olmamış bir desteği vermiştir.
Ancak, belli bireyleri istisna edersek, yaklaşık 2010’lu Yıllardan itibaren yavaş, yavaş örgüt, hem Genel Başkan’ın temposundan hem de Ak Parti’nin bu kuruluş felsefesinden kopmağa başladı. O süreçte pek çok dava insanı da Ak Parti’den değil ama Ak Parti yönetiminden koptu. Aslında bu, bir uyarıdır. Özellikle bu kesimin yönetimden kopması, asırlık bir davayı yürüten, içeride vesayetçi sisteme, dışarıda da emperyalizme karşı mücadele eden Ak Parti için çok, hem de çok büyük bir kayıptır. Çünkü bu işler ancak ibadet aşkıyla yapılırsa başarılı olunur. Aksi halde ‘metal yorgunluğu’ yaşanır. İşte bu süreçte örgüt, artık Genel Başkanı ‘seyretmeğe’ ve ‘O’nunla gurur duymağa’ yöneldi. Böylece örgüt, giderek hem donuklaşmağa, hem de ortaya çıkacak açığı kapatma hususunda Genel Başkanı, bir ‘güvence’ olarak görmeğe başladı. İşte bugünkü sorunların o zaman ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı görüldü.
Şu anda Ak Parti’de fikir ve davaya bağlı insan olmakta, değişimci ve dönüşümcülükte, ülkede vesayetçi sisteme, dünyada da emperyalizme karşı mücadele vermekte, Genel Başkan’la aynı çizgide ve aynı tempoda olamayan, yürüyemeyen bir örgüt söz konusudur. Bu durumdan Sayın Genel Başkan’ın da çok muzdarip olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda ‘Bana Ömer’leri bulun getirin’, derken de, belirttiğimiz eksikliğe işaret etmek istediği açıktır. Çünkü burada Ömer, bir zihniyeti, bir ‘dava’ya ve ‘çalışmaya’ adanmışlığı ifade etmektedir.
Ak Parti, 7. Olağan Kongresine hazırlanmaktadır. Bu süreçte ilçe, il ve büyük kongre çalışmaları yapılmaktadır. Bu, bir fırsata çevrilebilir. Böylece bütün bu kongrelerde Ömer’ler yeniden bulunabilir, her kademedeki örgüte alınabilir ve mevcutlarla beraber örgüt yeniden canlandırılabilir. Ayrıca bu arayıp bulma, Ömer’in temsil ettiği zihniyetin, yeniden Ak Parti’de canlandırılmasıdır, ya da Ak Parti’nin canlandırılmasıdır. Bunun için Genel Başkanvekili Çok Muhterem Numan Kurtulmuş Bey ve Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir bey’lerin bizzat ilgilenmeleri ve talimatlarıyla ilçelerde, illerde ve büyük kongrede bu özellikteki insanlar yeniden bulunup örgüte kazandırılabilir. Ayrıca dinlendirilmesi gereken insanlar varsa ki muhakkak vardır, onların da uygun bir dille yerlerini başka arkadaşlara devretmeleri istenebilir. Böylece, insan kaynakları yönünden, mevcutlarla beraber yepyeni bir örgüt oluşturulabilir. Bu aşamada buna acilen çok büyük bir ihtiyaç söz konusudur. Çünkü önümüzde 2023 gibi önemli bir ‘aşama’ var.
Yarın devam edelim.