ÖRGÜT, ÖRGÜT GELİŞTİRME FAALİYETİ VE AK PARTİ TEŞKİLATLARI -VI-
Dünkü yazımızda, Ak Parti örgütünün/teşkilatının, son yıllarda neden fonksiyonel ve üretken olamadığını, önceki dört yazımızda ortaya koyduğumuz yaklaşımlar çerçevesinde ele aldık. Bugün ona devam edeceğiz.
2- Yukarıda belirttiğimiz, ‘kurumların ve örgütlerin donuklaşmalarının ve fonksiyonel olamamalarının sebepleri’ açısından konuya yaklaşırsak, şunları görürüz:
Kurulur kurulmaz, hemen iktidara gelen Ak Parti’nin, yirmi yıla yaklaşan tarihi boyunca çok fazla büyümüş, istikrar bulmuş ya da yerli yerine oturmuş olması da bu olumsuz durumu hazırlayan önemli sebeplerden birisidir. Nitekim yukarıda şu tespitin altını çizmiştik: ‘Kurumlar büyüyüp geliştikçe ve kurumsallaştıkça merkezileşme durumları, hiyerarşik basamaklar, bürokratik işlemler ve formelleşme dereceleri artar. Her şey kurallara göre yürür, herkesin yapacağı işler de bu kurumlarda aşağı-yukarı belli olmuş olur. İlk bakışta bu durum çok iyi olarak değerlendirilebilir. Ancak örgüt sosyolojisi açısından bakıldığında da bu durum inisiyatif almayı ve kurumu daha ileriye götürme arayışını, sorunları tespit ve teşhis etmeği, çözüm arama istek ve arzusunu, yenilik üretme ve geliştirme çabasını, kısaca kurum dinamizmini ortadan kaldıran, kurumu donuklaştıran, statik bir yapıya sürükleyen bir durum olarak karşımıza çıkar’, demiştik. Bugün Ak Parti’de bu durumun yaşandığı kanaatindeyim.
Bu durumun önüne geçmek için illerdeki kongre, Genel Merkez’de de Büyük Kongre sonrası, yukarıda belirtilen özellikteki ‘insan kaynaklarından’ oluşan il yürütme kurullarına ve MYK’ya yönelik özel bir program uygulanmalıdır. Bu program bir bütün halinde Ak Parti’nin Kuruluş Felsefesinde yatan dava, dava ruhu ve dava insanı, değişim, gelişim, girişimcilik, liderlik, sosyal girişimcilik, yenilik ve üretkenlik gibi konuları içeren dersler konulmalıdır. Ayrıca düşünceyi tanımlayıp, onu yeniden harekete geçiren ve var olanın üzerine yeniden düşündürüp, eksiklerini ve yanlışlarını görmesine yarayan seminerler düzenlenmelidir. Böylece onları hem dinamik kılan, hem de örgütü daha da ileriye taşıyabilmelerine yarayan bu bilgi ve deneyimler, en ileri düzeydeki uzmanlar tarafından kendilerine takdim edilmelidir. Bu program, sürekli olarak geliştirilip il ve Genel Merkez MYK üyelerine uygulanmalıdır ki, bu kurullar dinamik olsun ve bunlar da kendi örgütlerini hareketlendirebilsin. Böylece Ak Parti Örgütü de sürekli olarak dinamik kalabilsin.
3- Çağımıza hızlı gelişme, ilerleme ve değişim iklimi hâkimdir. Bugün, varlığını ‘etkin bir şekilde’ devam ettirebilen kurumlar, bu iklimi ve etkisini iyi okuyabilmiş ve ona göre kendisini sürekli yenileyebilmiş, geliştirebilmiş, dolayısıyla girişimci, değişimci, yenilikçi, üretken ve vizyoner; düşünen, öğrenen, bilgiyi en hızlı ve iyi şekilde kullanan ve üreten kurumlardır. Bu açıdan baktığımızda, günümüzde bir kurumun yaşayabilmesi ve işlevlerini tam olarak gerçekleştirebilmesi için, şu iki hususa dikkat etmesi gerektiği görülür. Bunlar:
a- Çevresini izlemesi, değişimi görmesi, onu yakalaması ve ona uygun aktif pozisyonlar alması,
b- Gelişme ve ilerleme olgusunu kavrayıp, özümsemiş ve kendi kurumunda uygulamaya geçirmiş olması gerekir. Eğer kurumlar, bu iklimi ve etkisini iyi okuyamazlarsa etkin olarak yaşayamazlar. Bu açıdan, yoğun çalışmalar sonucu Ak Parti, başkalaşmadan, kendi çizgisinde kendisini sürekli yenilemeli ve geliştirmelidir, denebilir.
4- Önceki yazılarımızda şunu belirtmiştik: ‘Kurumlarda bir bütün halinde örgütler (teşkilatlar) ya da yönetim hiyerarşisi, kurumun amaçlarını gerçekleştirmek ve onun ilerlemesini sağlamak üzere oluşturulmuş yapılardır. Var oluş nedenleri budur. Onlar, bütün güçlerini bu amaca yönelik olarak harcarlar’. İşte bu örgütler, bazen varoluş amaçlarını gerçekleştirmek üzere bütün güçleriyle çalışırken, bazen de, kendi amaçlarını gerçekleştirecek bir güvence bulduklarında davayı ama aslında kendilerini ve kendi gelişimlerini ihmal ederler. Davanın ve ‘yürüyüşün’ gerisine düşerler. Nitekim Ak Parti Örgütü, kuruluş amaçlarının, Ak Parti’den çıkmış olan Hükümetlerce ve TBMM Grubunca bir bir yerine getirildiğini görmeğe başlayınca, yürüyüşten koptu, daha da ileriye götürmek davaya daha çok çalışmayı, dolayısıyla kendisini ihmal etmeğe başladı, gelişemedi ve belirttiğimiz sonuca ulaştı. Bu durum ya da kopuş, Ak Parti Örgütünün davaya sahip çıkma, yönetme, sorun çözme, değişim, iyileştirme ve geliştirme gücünü, giderek zayıflattı. Bu zayıflama durumu, Ak Parti’ye ve Ak Parti’nin hedeflerini gerçekleştirmeye de olumsuz olarak yansıdı. Giderek halktan uzaklaşılmağa ve oy bakımından da gerilemeğe başlandı.
Aslında hükümetler, TBMM grubu ve belediyeler, bir parti açısından var olabilir, ya da olmayabilir. Bunlar, partilerin asli unsurları değildirler. Bunlarsız da partiler varlıklarını sürdürebilirler. Bunlar, partilerin belli bir güce ulaştıklarında, ülkeye hizmet üretmek için oluşturdukları yapılardır. Ancak asli unsur, bir bütün halinde parti teşkilatıdır, parti örgütüdür. Partiler, ancak örgütlerle var olur, gelişir, ilerler, üretirler. En önemlisi de örgütler ve onların oluşturdukları üyeler, partilerin halkla ilişkilerdeki eli, kolu ve gözüdür. Onlarla halka dokunurlar. Bunların olumlu olup olmamasına göre de partiler varlıklarını devam ettirirler.
Yarın devam edelim.
Dünkü yazımızda, Ak Parti örgütünün/teşkilatının, son yıllarda neden fonksiyonel ve üretken olamadığını, önceki dört yazımızda ortaya koyduğumuz yaklaşımlar çerçevesinde ele aldık. Bugün ona devam edeceğiz.
2- Yukarıda belirttiğimiz, ‘kurumların ve örgütlerin donuklaşmalarının ve fonksiyonel olamamalarının sebepleri’ açısından konuya yaklaşırsak, şunları görürüz:
Kurulur kurulmaz, hemen iktidara gelen Ak Parti’nin, yirmi yıla yaklaşan tarihi boyunca çok fazla büyümüş, istikrar bulmuş ya da yerli yerine oturmuş olması da bu olumsuz durumu hazırlayan önemli sebeplerden birisidir. Nitekim yukarıda şu tespitin altını çizmiştik: ‘Kurumlar büyüyüp geliştikçe ve kurumsallaştıkça merkezileşme durumları, hiyerarşik basamaklar, bürokratik işlemler ve formelleşme dereceleri artar. Her şey kurallara göre yürür, herkesin yapacağı işler de bu kurumlarda aşağı-yukarı belli olmuş olur. İlk bakışta bu durum çok iyi olarak değerlendirilebilir. Ancak örgüt sosyolojisi açısından bakıldığında da bu durum inisiyatif almayı ve kurumu daha ileriye götürme arayışını, sorunları tespit ve teşhis etmeği, çözüm arama istek ve arzusunu, yenilik üretme ve geliştirme çabasını, kısaca kurum dinamizmini ortadan kaldıran, kurumu donuklaştıran, statik bir yapıya sürükleyen bir durum olarak karşımıza çıkar’, demiştik. Bugün Ak Parti’de bu durumun yaşandığı kanaatindeyim.
Bu durumun önüne geçmek için illerdeki kongre, Genel Merkez’de de Büyük Kongre sonrası, yukarıda belirtilen özellikteki ‘insan kaynaklarından’ oluşan il yürütme kurullarına ve MYK’ya yönelik özel bir program uygulanmalıdır. Bu program bir bütün halinde Ak Parti’nin Kuruluş Felsefesinde yatan dava, dava ruhu ve dava insanı, değişim, gelişim, girişimcilik, liderlik, sosyal girişimcilik, yenilik ve üretkenlik gibi konuları içeren dersler konulmalıdır. Ayrıca düşünceyi tanımlayıp, onu yeniden harekete geçiren ve var olanın üzerine yeniden düşündürüp, eksiklerini ve yanlışlarını görmesine yarayan seminerler düzenlenmelidir. Böylece onları hem dinamik kılan, hem de örgütü daha da ileriye taşıyabilmelerine yarayan bu bilgi ve deneyimler, en ileri düzeydeki uzmanlar tarafından kendilerine takdim edilmelidir. Bu program, sürekli olarak geliştirilip il ve Genel Merkez MYK üyelerine uygulanmalıdır ki, bu kurullar dinamik olsun ve bunlar da kendi örgütlerini hareketlendirebilsin. Böylece Ak Parti Örgütü de sürekli olarak dinamik kalabilsin.
3- Çağımıza hızlı gelişme, ilerleme ve değişim iklimi hâkimdir. Bugün, varlığını ‘etkin bir şekilde’ devam ettirebilen kurumlar, bu iklimi ve etkisini iyi okuyabilmiş ve ona göre kendisini sürekli yenileyebilmiş, geliştirebilmiş, dolayısıyla girişimci, değişimci, yenilikçi, üretken ve vizyoner; düşünen, öğrenen, bilgiyi en hızlı ve iyi şekilde kullanan ve üreten kurumlardır. Bu açıdan baktığımızda, günümüzde bir kurumun yaşayabilmesi ve işlevlerini tam olarak gerçekleştirebilmesi için, şu iki hususa dikkat etmesi gerektiği görülür. Bunlar:
a- Çevresini izlemesi, değişimi görmesi, onu yakalaması ve ona uygun aktif pozisyonlar alması,
b- Gelişme ve ilerleme olgusunu kavrayıp, özümsemiş ve kendi kurumunda uygulamaya geçirmiş olması gerekir. Eğer kurumlar, bu iklimi ve etkisini iyi okuyamazlarsa etkin olarak yaşayamazlar. Bu açıdan, yoğun çalışmalar sonucu Ak Parti, başkalaşmadan, kendi çizgisinde kendisini sürekli yenilemeli ve geliştirmelidir, denebilir.
4- Önceki yazılarımızda şunu belirtmiştik: ‘Kurumlarda bir bütün halinde örgütler (teşkilatlar) ya da yönetim hiyerarşisi, kurumun amaçlarını gerçekleştirmek ve onun ilerlemesini sağlamak üzere oluşturulmuş yapılardır. Var oluş nedenleri budur. Onlar, bütün güçlerini bu amaca yönelik olarak harcarlar’. İşte bu örgütler, bazen varoluş amaçlarını gerçekleştirmek üzere bütün güçleriyle çalışırken, bazen de, kendi amaçlarını gerçekleştirecek bir güvence bulduklarında davayı ama aslında kendilerini ve kendi gelişimlerini ihmal ederler. Davanın ve ‘yürüyüşün’ gerisine düşerler. Nitekim Ak Parti Örgütü, kuruluş amaçlarının, Ak Parti’den çıkmış olan Hükümetlerce ve TBMM Grubunca bir bir yerine getirildiğini görmeğe başlayınca, yürüyüşten koptu, daha da ileriye götürmek davaya daha çok çalışmayı, dolayısıyla kendisini ihmal etmeğe başladı, gelişemedi ve belirttiğimiz sonuca ulaştı. Bu durum ya da kopuş, Ak Parti Örgütünün davaya sahip çıkma, yönetme, sorun çözme, değişim, iyileştirme ve geliştirme gücünü, giderek zayıflattı. Bu zayıflama durumu, Ak Parti’ye ve Ak Parti’nin hedeflerini gerçekleştirmeye de olumsuz olarak yansıdı. Giderek halktan uzaklaşılmağa ve oy bakımından da gerilemeğe başlandı.
Aslında hükümetler, TBMM grubu ve belediyeler, bir parti açısından var olabilir, ya da olmayabilir. Bunlar, partilerin asli unsurları değildirler. Bunlarsız da partiler varlıklarını sürdürebilirler. Bunlar, partilerin belli bir güce ulaştıklarında, ülkeye hizmet üretmek için oluşturdukları yapılardır. Ancak asli unsur, bir bütün halinde parti teşkilatıdır, parti örgütüdür. Partiler, ancak örgütlerle var olur, gelişir, ilerler, üretirler. En önemlisi de örgütler ve onların oluşturdukları üyeler, partilerin halkla ilişkilerdeki eli, kolu ve gözüdür. Onlarla halka dokunurlar. Bunların olumlu olup olmamasına göre de partiler varlıklarını devam ettirirler.
Yarın devam edelim.