Onca mal varlığına rağmen koskoca PTT, kiraya çıkmak zorunda kaldı..
Hem de PTT.
Bir gariplik var bu işte!
Türkiye’nin en eski kurumlarından birisidir PTT. İlk olarak 28 Ekim 1840 tarihinde Posta Nezareti olarak kurulduğu bilinir. Sadece illerde değil, ilçe ve beldelerde de illa ki şubeleri olan kurumdur da. Kuşkusuz eski olması sebebiyle de önemli bir taşınmaza sahiptir. 1995 yılında Türk Telekomünikasyon AŞ’nin kurulması ile yeniden yapılandırılan PTT’nin Erzurum’da da Telekom’a gidenlerinin haricinde hatırı sayılı bir taşınmazı mevcuttur. Geçtiğimiz günlerde vefat eden Mehmet Çakmak ile rahmetli İbrahim Ethem Uzunoğlu’nun efsane müdürleri olarak Erzurumluların da sahiplendiği ve aidiyet duyguları içerisinde oldukları PTT, ne var ki bugün varlık içinde yokluk çekiyor. Lalapaşa semtindeki mevcut hizmet binası depreme dayanıklı değil diye tahliye edilmek zorunda kalınca çalışanlar biranda kendini kirada buldu. Hem de kurumda çalışanların ‘Bizi bu şartlarda çalıştırmanız doğru değil. Bina sağlıklı değil, yıkılırsa altında sadece biz değil, sizler de kalırsınız’ şeklindeki tatlı sert uyarılarının da etkisiyle taşınma gerçekleşti. Evet. Koskoca PTT Erzurum’da artık eski hapishanenin olduğu Yenikapı semtinde Erkal Grup’a ait yeni yapılan 3 katlı binanın birinci katında kirada oturacak.
10 yılı bir aşkın süredir Erzurum Gazeteciler Cemiyeti lokali olarak da hizmet veren lokal ile birlikte 60 yıllık bina boşaltıldı ve yakında yıkılarak kentsel dönüşüm alanı kapsamına dahil edilecek. Şaşırdım mı, evet! PTT gibi bir kurumun bugüne kadar bir B planının olmaması, onca taşınmazı ve de arsası bulunmasına rağmen kendisine ait bir hizmet binası yaptırılmamış olması hem tuhaf hem de koca bit ayıptır. Bugün bir çoğu da PTT’den neredeyse bir asır sonra kurulmuş olan kırımların dahi kendine ait hizmet binaları varken, PTT idarecilerinin bugünü düşünüp bir hizmet binası yaptırmamış olmasını elbette yadırgarım. Binanın depreme dayanaksız olduğunu sağır sultanlar bile duymuşken, ayda 120 bin liraya kirada hizmet vermek kendilerine ait bir binalarının olmaması kurum amirlerinin bugüne kadar hep günlük yaşadıkları hissini uyandırdı. Özellikle son 20 yılda çalışan buradaki müdürler işini bilmeyen esnaf gibi geldi bana. TT olmak meşhur ya son zamanlarda. Bu defa PTT bana göre TT oldu. Bunu nasıl becerdiler doğrusu merak ettim. Bari ‘bir süre kirada oturacağız, yeni binamız yapılıyor’ diyen bir PTT’ci çıksa diye de dua da etmiyor değilim. Bu benim son kararımdır.
En azından dayatılan ezberleri sildim attım..
Buhara’ya bir teşekkür borcum vardı, peşinen ödedim!
Yıllardır Buhara Hastanesi’nin tek tabanca olmasına hayıflanır, nedense de hotular dururuz.
Sanki başka özel hastanelerin açılmasını o engelliyormuş diye ağzımıza geleni de söyler, yöneticilerine demediğimizi bırakmayız.
Hem Buhara Hastanesine silah zoruyla gidiliyormuş gibi şehirde dezenformasyon yapan da kimse değil, bizzat hep biz olmuşsuzdur.
Farklı klinikleriyle hem de bir devlet hastanesi mantığıyla 24 saat sağlık hizmeti veren bu hastaneyi, onca ekmek yedirdiği bu yörenin insanına da faydalı tarafını görmez, durduk yere vur Allah vur ederiz.
Birilerinin ekmeğiyle oynamışlarmış gibi acayip kızgınlık duyarız, neredeyse açığını bulmak için can atar dururuz.
Ama ben mevcut binalarının yanında yeni taşındıkları merkezi görünce Buhara ile ilgili tüm düşüncelerimizin birer ezberden öte bir şey olmadığını anladım.
Olduğu yerde kalabilir, bu bana yeter mantığıyla hareket edebilirlerdi.
Sizi bilmem ama, vicdanım beni çok tahrik ediyor, susamıyorum artık.
Milyonlarca lira para harcanarak daha modern bir sağlık merkezi haline dönüştürülen Buhara’ya bu defa bir teşekkür borcumuz olduğuna inandım.
Hastane fiziki şartlarını bu kadar iyileştiren bir hastane yönetimine sitem değil, teşekkür yakışır aslında.
En azından ben kendi adıma hastane yönetiminin başındaki isim olan Dr.Serdar Kömeç’e teşekkür ettim, o yükü sırtımdan attım.
İşleri kolay gelsin, kazançları bol olsun.
Gözler doldu, gönüller hoş oldu!
Hep de farkındalık oluşturan işlere imza atan Yıldızkent Nafizbey Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, bu defa anlamlı bir kısa tiyatro oyunu ile gönülleri fethetti. Osmanlı rus harbinin sembollerinden Nenehatun ile başlayan, 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir ile biten yakın tarihin kronolojisini anlatan duygulu bir kısa oyun, okulun sahnesinde gerçekleşti. Liseli oyuncuların profesyonel oyunculara taş çıkartırcasına sergiledikleri oyun, izleyicilere duygulu anlar yaşattı. Fotoğraf ve müzikler ile süslenen oyunda genç liseliler, oyunculukları ile dakikalarca alkışlandı. Oyunu izleyenlerden Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar, Devlet Tiyatroları Erzurum Müdürü Sezai Yılmaz, Mümtaz Turhan Anadolu Lisesi Müdürü Ümit Gergit ile birlikte okulun müdürü Ayhan Akbulut’un gözlerinin dolduğu ve gözyaşı akıttıkları gözlendi.
Vekil aday adayları sanmam ki söz almadan yola çıkmış olsunlar..
Mutfakta illa ki biri var!
14 Mayıs’ta yapılacak olan 28.dönem milletvekili genel seçimi için hergün yeni bir aday adayı ile tanışıyor, karşılaşıyoruz. AK Parti başta olmak üzere MHP, CHP ve İYİ Parti’de adaylık için müracaatlar devam ederken, her bir aday adayının mutlaka Ankara’da bir destekçisi olduğunu sanıyoruz. Özellikle Genel merkezde aday tespitinde etkili olacak olan isimler ile temas halinde olduğunu bildiğimiz aday adayları, adaylıklarının ancak bu şekilde garanti olacağına inanıyor. Ben sanmıyorum ki özellikle Ankara’da güvendikleri bir isim olmasın. Mutlaka bir isimden işaret almış olmalılar ki aday adaylık müracaatında bulundular.
Bu belki şimdilik Genel başkanlar düzeyinde olmasa bile kesinlikle genel başkan yardımcıları veya MKYK üyeleri kanalıyla bir intisaplık sözkonusu. Konuştuğum çoğu aday adayı isim vermese bile mutlaka bir arkası olduğuna ve ona da çok güvendiğine inanıyor. Vekillik için aday adayı olanların bir çoğunun da sadece genel başkan, başkan yardımcıları veya MYK üyeleriyle değil, partilerin ağır toplarıyla da temas halinde. Çoğusu da genel başkanlara sözünün geçeceğine inanan isimler. Bu arada, milletvekili adaylıkları için her ne kadar her yerde olduğu gibi Erzurum’da da temayül olsa dahi, yine son kararın genel merkezler tarafından verileceğine inanıyor ama temayülü de prestij meselesi görüyorlar.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Seviyorsan nazlanmaya hakkın yok. Naz çekmeye talip olacaksın ( İmam-ı Rabbani)
DUVARIN DİLİ : Deli deliyi çeker!
Hem de PTT.
Bir gariplik var bu işte!
Türkiye’nin en eski kurumlarından birisidir PTT. İlk olarak 28 Ekim 1840 tarihinde Posta Nezareti olarak kurulduğu bilinir. Sadece illerde değil, ilçe ve beldelerde de illa ki şubeleri olan kurumdur da. Kuşkusuz eski olması sebebiyle de önemli bir taşınmaza sahiptir. 1995 yılında Türk Telekomünikasyon AŞ’nin kurulması ile yeniden yapılandırılan PTT’nin Erzurum’da da Telekom’a gidenlerinin haricinde hatırı sayılı bir taşınmazı mevcuttur. Geçtiğimiz günlerde vefat eden Mehmet Çakmak ile rahmetli İbrahim Ethem Uzunoğlu’nun efsane müdürleri olarak Erzurumluların da sahiplendiği ve aidiyet duyguları içerisinde oldukları PTT, ne var ki bugün varlık içinde yokluk çekiyor. Lalapaşa semtindeki mevcut hizmet binası depreme dayanıklı değil diye tahliye edilmek zorunda kalınca çalışanlar biranda kendini kirada buldu. Hem de kurumda çalışanların ‘Bizi bu şartlarda çalıştırmanız doğru değil. Bina sağlıklı değil, yıkılırsa altında sadece biz değil, sizler de kalırsınız’ şeklindeki tatlı sert uyarılarının da etkisiyle taşınma gerçekleşti. Evet. Koskoca PTT Erzurum’da artık eski hapishanenin olduğu Yenikapı semtinde Erkal Grup’a ait yeni yapılan 3 katlı binanın birinci katında kirada oturacak.
10 yılı bir aşkın süredir Erzurum Gazeteciler Cemiyeti lokali olarak da hizmet veren lokal ile birlikte 60 yıllık bina boşaltıldı ve yakında yıkılarak kentsel dönüşüm alanı kapsamına dahil edilecek. Şaşırdım mı, evet! PTT gibi bir kurumun bugüne kadar bir B planının olmaması, onca taşınmazı ve de arsası bulunmasına rağmen kendisine ait bir hizmet binası yaptırılmamış olması hem tuhaf hem de koca bit ayıptır. Bugün bir çoğu da PTT’den neredeyse bir asır sonra kurulmuş olan kırımların dahi kendine ait hizmet binaları varken, PTT idarecilerinin bugünü düşünüp bir hizmet binası yaptırmamış olmasını elbette yadırgarım. Binanın depreme dayanaksız olduğunu sağır sultanlar bile duymuşken, ayda 120 bin liraya kirada hizmet vermek kendilerine ait bir binalarının olmaması kurum amirlerinin bugüne kadar hep günlük yaşadıkları hissini uyandırdı. Özellikle son 20 yılda çalışan buradaki müdürler işini bilmeyen esnaf gibi geldi bana. TT olmak meşhur ya son zamanlarda. Bu defa PTT bana göre TT oldu. Bunu nasıl becerdiler doğrusu merak ettim. Bari ‘bir süre kirada oturacağız, yeni binamız yapılıyor’ diyen bir PTT’ci çıksa diye de dua da etmiyor değilim. Bu benim son kararımdır.
En azından dayatılan ezberleri sildim attım..
Buhara’ya bir teşekkür borcum vardı, peşinen ödedim!
Yıllardır Buhara Hastanesi’nin tek tabanca olmasına hayıflanır, nedense de hotular dururuz.
Sanki başka özel hastanelerin açılmasını o engelliyormuş diye ağzımıza geleni de söyler, yöneticilerine demediğimizi bırakmayız.
Hem Buhara Hastanesine silah zoruyla gidiliyormuş gibi şehirde dezenformasyon yapan da kimse değil, bizzat hep biz olmuşsuzdur.
Farklı klinikleriyle hem de bir devlet hastanesi mantığıyla 24 saat sağlık hizmeti veren bu hastaneyi, onca ekmek yedirdiği bu yörenin insanına da faydalı tarafını görmez, durduk yere vur Allah vur ederiz.
Birilerinin ekmeğiyle oynamışlarmış gibi acayip kızgınlık duyarız, neredeyse açığını bulmak için can atar dururuz.
Ama ben mevcut binalarının yanında yeni taşındıkları merkezi görünce Buhara ile ilgili tüm düşüncelerimizin birer ezberden öte bir şey olmadığını anladım.
Olduğu yerde kalabilir, bu bana yeter mantığıyla hareket edebilirlerdi.
Sizi bilmem ama, vicdanım beni çok tahrik ediyor, susamıyorum artık.
Milyonlarca lira para harcanarak daha modern bir sağlık merkezi haline dönüştürülen Buhara’ya bu defa bir teşekkür borcumuz olduğuna inandım.
Hastane fiziki şartlarını bu kadar iyileştiren bir hastane yönetimine sitem değil, teşekkür yakışır aslında.
En azından ben kendi adıma hastane yönetiminin başındaki isim olan Dr.Serdar Kömeç’e teşekkür ettim, o yükü sırtımdan attım.
İşleri kolay gelsin, kazançları bol olsun.
Gözler doldu, gönüller hoş oldu!
Hep de farkındalık oluşturan işlere imza atan Yıldızkent Nafizbey Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, bu defa anlamlı bir kısa tiyatro oyunu ile gönülleri fethetti. Osmanlı rus harbinin sembollerinden Nenehatun ile başlayan, 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir ile biten yakın tarihin kronolojisini anlatan duygulu bir kısa oyun, okulun sahnesinde gerçekleşti. Liseli oyuncuların profesyonel oyunculara taş çıkartırcasına sergiledikleri oyun, izleyicilere duygulu anlar yaşattı. Fotoğraf ve müzikler ile süslenen oyunda genç liseliler, oyunculukları ile dakikalarca alkışlandı. Oyunu izleyenlerden Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar, Devlet Tiyatroları Erzurum Müdürü Sezai Yılmaz, Mümtaz Turhan Anadolu Lisesi Müdürü Ümit Gergit ile birlikte okulun müdürü Ayhan Akbulut’un gözlerinin dolduğu ve gözyaşı akıttıkları gözlendi.
Vekil aday adayları sanmam ki söz almadan yola çıkmış olsunlar..
Mutfakta illa ki biri var!
14 Mayıs’ta yapılacak olan 28.dönem milletvekili genel seçimi için hergün yeni bir aday adayı ile tanışıyor, karşılaşıyoruz. AK Parti başta olmak üzere MHP, CHP ve İYİ Parti’de adaylık için müracaatlar devam ederken, her bir aday adayının mutlaka Ankara’da bir destekçisi olduğunu sanıyoruz. Özellikle Genel merkezde aday tespitinde etkili olacak olan isimler ile temas halinde olduğunu bildiğimiz aday adayları, adaylıklarının ancak bu şekilde garanti olacağına inanıyor. Ben sanmıyorum ki özellikle Ankara’da güvendikleri bir isim olmasın. Mutlaka bir isimden işaret almış olmalılar ki aday adaylık müracaatında bulundular.
Bu belki şimdilik Genel başkanlar düzeyinde olmasa bile kesinlikle genel başkan yardımcıları veya MKYK üyeleri kanalıyla bir intisaplık sözkonusu. Konuştuğum çoğu aday adayı isim vermese bile mutlaka bir arkası olduğuna ve ona da çok güvendiğine inanıyor. Vekillik için aday adayı olanların bir çoğunun da sadece genel başkan, başkan yardımcıları veya MYK üyeleriyle değil, partilerin ağır toplarıyla da temas halinde. Çoğusu da genel başkanlara sözünün geçeceğine inanan isimler. Bu arada, milletvekili adaylıkları için her ne kadar her yerde olduğu gibi Erzurum’da da temayül olsa dahi, yine son kararın genel merkezler tarafından verileceğine inanıyor ama temayülü de prestij meselesi görüyorlar.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Seviyorsan nazlanmaya hakkın yok. Naz çekmeye talip olacaksın ( İmam-ı Rabbani)
DUVARIN DİLİ : Deli deliyi çeker!