
Ülkemiz, güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmak amacıyla Fırat'ın doğusuna 'Barış Pınarı Harekatını' başlattı. Bu harekata, ABD, AB, Arap Birliği ve İsrail düşmanca bir tavırla karşı olduklarını açıkladılar.
Harekata dair değinmek istediğim asıl önemli konu belki fotomontaj, belki gerçek, belki de geçmiş yıllarda çekilmiş videolar olabilir. Her ne olursa olsun, sosyal medyada övünerek paylaşılan teröristlerin kafa kesme görüntüleri, yakın mesafeden ateş görüntüleri hiç hoş görüntüler değil. FETÖ, HDP, bazı sol örgütler gibi pek çok marjinal gruplar süreci ajite ediyorken, dünya ülkeleri Türkiye'ye karşı cephe açmışken ve her türlü bahaneye bakıyorlarken, koz verdiğimizin farkında değiliz. Zaten teröristlere karşı askerimizin gücü ortada ve o bölge yakın zamanda temizlenecek. Ama öfkemize hakim olmamız gerekiyor. Bu tarz videolara Türk halkının da, Türk askerinin de ihtiyacı yoktur.
Askerimiz, devletimiz, milletimiz bizim gözümüzde ne kadar güçlü olursa olsun, emperyalist güçler, dünyanın bir ucundan dibimize kadar gelmiş at oynatıyor. Ve onların izni olmadan Suriye'ye müdahale edemiyoruz, edemeyiz de. İşte dünya kamuoyunun yakından takip ettiği bu tür zor mücadelelerde, güç ve silahın yanında akıl ve mantıkla da hareket etmek gerekir.
Kendimizi kandıramayalım. ABD Başkanı Donald Trump izin vermeseydi, biz Suriye'ye giremezdik. "Kim engel olursa olsun, bildiğimizi yaparız", demekle olmaz bu işler. Brunson davasında, Trump'un bir tweetiyle ekonomimizin ne hale geldiğini gördük. Yani bu işler dengeleri gözetmeden yapılmaz. Şunu kabullenelim artık, 'dünya küçük bir köy', hâlini almış. ABD ile aramızda bir yay mesafesi kadar uzaklık var. Teröristlere 10 bin km uzaklıktan yüzlerce tır mühimmatı kolay bir şekilde göndermesi en güzel örnektir.
Geçmiş yıllarda gördük. Irak'ta, Suriye'de, Afkanistan'da, Filistin'de, Yemen'de yapmadıklarını bırakmadılar. Bize gelince insan hakları, demokrasi, hukuk, adalet, barış ve özgürlüklerden bahsediyorlar. Bizde operasyonun meşruluğunu ispatlamak için gerek içerde, gerekse dışarda büyük bir diplomatik mücadele veriyoruz. Çok şükür elimizde 3,5 milyon Suriyeliyi sınır dışı etme kozumuz var. Avrupa bu girişimden çok korkuyor. Yoksa Türkiye'nin kara kaşı, kara gözü çokta umurlarında değil.
ABD Başkanı Donald Trump'ın operasyonla alakalı attığı tehditkâr tweetler ve yaptığı yorumların ABD kamuoyunun gazını almaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Çünkü ABD'de bu operasyona Trump hariç herkes karşı ve Trump'un baskıları yumuşatmak için bazı tweetleri mecburiyetten paylaştığını düşünenlerdenim.
Bu süreçte beni en çok üzen Filistin ve KKTC oldu. Barış Pınarı Harekatıyla ilgili Arap Birliği, Türkiye'yi kınayan sonuç bildirgesi yayınladı. Dünyada Recep Tayyip Erdoğan'dan başka hiç bir destekçisi olmayan, uğruna siyasi hayatını dahi tehlikeye atmayı göze alan bir lidere, Katar gibi, Somali gibi hiç olmasa 'çekince' koymasını beklerdim. Ama Filistin, birilerinin uşağı Suudiler ve Mısır yönetimiyle aynı safta yer aldı. Türkiye olmasa bir kaşık suda boğulacak KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözleri ise yenilir, yutulur değil. Herkesin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı var. Galip olacak olan O’nun hesabıdır. Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır vardır. Biz bilmeyiz Allah bilir.
Son olarak bu günlerde ordumuzun 'Birlik ve motivasyon'a her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Operasyon siyasi malzeme yapılmamalı. Sağcısı solcusu, Kürdü Türkü, Alevisi ve Sunnisinin parti ayırt etmeksizin tek vücut olması gerekiyor. "Operasyonu destekliyorum ama", gibi cümlelerin 'ama'sı artık olmamalı.
Harekata dair değinmek istediğim asıl önemli konu belki fotomontaj, belki gerçek, belki de geçmiş yıllarda çekilmiş videolar olabilir. Her ne olursa olsun, sosyal medyada övünerek paylaşılan teröristlerin kafa kesme görüntüleri, yakın mesafeden ateş görüntüleri hiç hoş görüntüler değil. FETÖ, HDP, bazı sol örgütler gibi pek çok marjinal gruplar süreci ajite ediyorken, dünya ülkeleri Türkiye'ye karşı cephe açmışken ve her türlü bahaneye bakıyorlarken, koz verdiğimizin farkında değiliz. Zaten teröristlere karşı askerimizin gücü ortada ve o bölge yakın zamanda temizlenecek. Ama öfkemize hakim olmamız gerekiyor. Bu tarz videolara Türk halkının da, Türk askerinin de ihtiyacı yoktur.
Askerimiz, devletimiz, milletimiz bizim gözümüzde ne kadar güçlü olursa olsun, emperyalist güçler, dünyanın bir ucundan dibimize kadar gelmiş at oynatıyor. Ve onların izni olmadan Suriye'ye müdahale edemiyoruz, edemeyiz de. İşte dünya kamuoyunun yakından takip ettiği bu tür zor mücadelelerde, güç ve silahın yanında akıl ve mantıkla da hareket etmek gerekir.
Kendimizi kandıramayalım. ABD Başkanı Donald Trump izin vermeseydi, biz Suriye'ye giremezdik. "Kim engel olursa olsun, bildiğimizi yaparız", demekle olmaz bu işler. Brunson davasında, Trump'un bir tweetiyle ekonomimizin ne hale geldiğini gördük. Yani bu işler dengeleri gözetmeden yapılmaz. Şunu kabullenelim artık, 'dünya küçük bir köy', hâlini almış. ABD ile aramızda bir yay mesafesi kadar uzaklık var. Teröristlere 10 bin km uzaklıktan yüzlerce tır mühimmatı kolay bir şekilde göndermesi en güzel örnektir.
Geçmiş yıllarda gördük. Irak'ta, Suriye'de, Afkanistan'da, Filistin'de, Yemen'de yapmadıklarını bırakmadılar. Bize gelince insan hakları, demokrasi, hukuk, adalet, barış ve özgürlüklerden bahsediyorlar. Bizde operasyonun meşruluğunu ispatlamak için gerek içerde, gerekse dışarda büyük bir diplomatik mücadele veriyoruz. Çok şükür elimizde 3,5 milyon Suriyeliyi sınır dışı etme kozumuz var. Avrupa bu girişimden çok korkuyor. Yoksa Türkiye'nin kara kaşı, kara gözü çokta umurlarında değil.
ABD Başkanı Donald Trump'ın operasyonla alakalı attığı tehditkâr tweetler ve yaptığı yorumların ABD kamuoyunun gazını almaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Çünkü ABD'de bu operasyona Trump hariç herkes karşı ve Trump'un baskıları yumuşatmak için bazı tweetleri mecburiyetten paylaştığını düşünenlerdenim.
Bu süreçte beni en çok üzen Filistin ve KKTC oldu. Barış Pınarı Harekatıyla ilgili Arap Birliği, Türkiye'yi kınayan sonuç bildirgesi yayınladı. Dünyada Recep Tayyip Erdoğan'dan başka hiç bir destekçisi olmayan, uğruna siyasi hayatını dahi tehlikeye atmayı göze alan bir lidere, Katar gibi, Somali gibi hiç olmasa 'çekince' koymasını beklerdim. Ama Filistin, birilerinin uşağı Suudiler ve Mısır yönetimiyle aynı safta yer aldı. Türkiye olmasa bir kaşık suda boğulacak KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözleri ise yenilir, yutulur değil. Herkesin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı var. Galip olacak olan O’nun hesabıdır. Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır vardır. Biz bilmeyiz Allah bilir.
Son olarak bu günlerde ordumuzun 'Birlik ve motivasyon'a her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Operasyon siyasi malzeme yapılmamalı. Sağcısı solcusu, Kürdü Türkü, Alevisi ve Sunnisinin parti ayırt etmeksizin tek vücut olması gerekiyor. "Operasyonu destekliyorum ama", gibi cümlelerin 'ama'sı artık olmamalı.