
Doğuda Kingan Dağları, batıda Hazar Denizi, kuzeyde Sibirya, güneyde Hindikuş ve Karanlık Dağları ile çevrili bölgeye Orta Asya adı verilmektedir. Anadolu’yu yurt edinmeden önce anavatan olarak belirlediğimiz ve uğrunda nice canlar verdiğimiz coğrafyanın adıdır Orta Asya. Bozkırın sert iklimi Uygurlara kadar göçebe bir hayatın sürmesine neden olmuş ve kalıcı eserler bırakılamamıştır. İklim, nüfus artışı, iç çekişmeler, dış baskılar, mera ve otlak alanların yetersizliği, hayvan hastalıkları ve bağımsız yaşama arzusuyla yeni yerler arama düşüncesi Türklerin Orta Asya’dan farklı bölgelere göç etmelerine neden olmuştur. Bu göçler Türklerin çeşitli coğrafyalara dağılması ve Türk tarihinin bir bütün halinde incelenmemesinin temel sebebidir. Orta Asya’dan göç etmeyenler Asya Hun, Köktürk, Kutluk ve Uygur adıyla devletler kurarlarken, göç edenler Avrupa Hun, Macar, Avar, Bulgarlar adıyla tarih sahnesinde yer almışlardır. Türk kültürü Orta Asya’nın dışında yayılırken, farklı kültürleri etkilemiş ve onlardan etkilenmiştir. Bu süreçte milli kimlik ve benliklerini koruyanlarda olmuş, Türklük özelliğini kaybedenlerde çıkmıştır.
Orta Asya’da kalıp, Türk tarihine damgasını vuranlar ise Asya Hun Devletimiz olmuştur. Asya Hunlar, Teoman tarafından kurulmuş ve tarihi kesin olarak bilinen ilk devletimiz olmuşlardır. Toprak Ana ve Türk memleketlerinin yüreği kutsal belde ÖTÜKEN devletin başkenti olmuş, tarih yeniden şekillenmiştir. Teoman, oğlu Mete Han ile yaptığı mücadeleyi kaybederken, Türk tarihinde yepyeni bir dönem başlamıştır. Esir olarak verilip, esaretten kendi imkânlarıyla kurtulup MÖ.209’da sahneye Mete Ha çıkmış, tarihin ender gördüğü bir kahraman olarak adını tarihin tozlu sayfalarına yazdırmayı başarmıştır. Onlu askeri teşkilatı sistemini kurarak ordu sisteminde devrim yapmış, kendinden sonra gelen dünya devletleri de bunu örnek alarak ordularını düzenlemişlerdir. Mete Han’ın askeri alanda ortaya koyduğu en önemli adımlardan biride ıslık çalan okları kullanmasıdır. Islık çalan oklar savaşta düşmanın dikkatinin dağılmasına neden olmuş ve zafer kazanılması kolaylaşmıştır. Mete Han, atları da renklerine göre tasnif etmiş ve savaşta askerlerin saf tutmaları bu renkli atlara göre olmuştur. Onlu askeri sistem, ıslık çalan oklar ve atların renklere göre tasnif edilmesi Mete Han’ın askeri yönden güçlü bir karakter olduğunun da ispatıdır. Mete Han, Türk tarihinde tüm Türkleri bir bayrak altında toplamayı başarmış ve Turan idealine ulaşmıştır. Milli kimliği korumaya özen gösteren ve kıraç dahi olsa vatandan bir karış toprağın verilemeyeceği tüm dost ve düşmana bundan asırlarca önce haykıran ismin karşılığı Mete Han’dır. Tarihçiler Mete Han’ın, Oğuz Kağan olduğuna inanır, onu Türk tarihinde ayrı bir yere koyarlar. Mete Han’ın ayrı bir yere konulmasında en önemli adımı ise ikili teşkilat sistemini ilk uygulayan kişi olmasıdır. Devlet yönetimini kolaylaştırmak amacıyla ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırmıştır. Bu sistem Mete gibi güçlü liderler döneminde ülkeyi yönetirken kolaylık sağlarken, hanın zayıfladığı anlarda ise devletin yıkılmasına neden olmuştur. İkili teşkilat sistemi, Köktürk, Kutluk, Uygur ve Karahan Devletleri tarafından da kullanılmıştır. Dış politikada millet menfaatini ön plana alan Mete Han, Çin’e yaptığı seferler sonucunda büyük zaferler elde etmiş ve Çin’i dize getirmiştir. Neden, Çin’i topraklarına katmadın sorusuna ise, Mete, milli, benliğimizi korumak için diye cevap vermiştir. Mete Han, kalabalık Çin nüfusu içinde Türklerin asimile olacağı korkusuna kapılmış ve ekonomik tedbirler almayı yeterli görmüştür. Mete Han ile ilgili anlatılan bir anı bu düşüncenin temel dayanağıdır. Mete Han, dalgındır ve derin düşünceler içinde tek başına bir tepede durmaktadır. Vezirleri, Mete Han’ın bu halini anlayamaz ve tedirgin olurlar. İçlerinden biri tüm olacakları göze alarak Mete Han’ın yanına gider. Han’ım sizleri son günlerde dalgın ve düşünceli görüyoruz, bu halenize sebep nedir? Mete Han, bir süre bekler ve daha sonra vezirine döner ve şu cevabı verir: “Çin’i düşünüyorum.” Vezir şaşkındır. Han’ı bu kadar düşüncelere sevk eden Çin’den korkması mıdır? Şimdiye kadar Mete Han’ın böyle bir korkusu olmamıştı ki, şimdi böyle bir şey olsun diye bu seferde vezir düşünmeye başlamıştır.
İşte vezirin durumunu gören Mete söze girer ve tüm sır perdesinin aralanmasına neden olur. “ Vezirim, benim düşünceli halimin nedeni Çin’den korkum değildir, bu kadar Çin öldürürsek onları nereye gömeceğim korkusudur. “ diye cevap verir. Hakikaten de dün olduğu gibi bu günde kalabalık nüfusu ile Çin, dünyanın en büyük gücüdür. Mete Han’ın ileri görüşü, Kubilay Han tarafından idrak edilememiş ve Çin’de devlet kuran Moğol asıllı Kubilay Devleti bir süre sonra asimile olarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Mete Hanı farklı kılanda zaten bu özellikleri değil midir?
Orta Asya’da kalıp, Türk tarihine damgasını vuranlar ise Asya Hun Devletimiz olmuştur. Asya Hunlar, Teoman tarafından kurulmuş ve tarihi kesin olarak bilinen ilk devletimiz olmuşlardır. Toprak Ana ve Türk memleketlerinin yüreği kutsal belde ÖTÜKEN devletin başkenti olmuş, tarih yeniden şekillenmiştir. Teoman, oğlu Mete Han ile yaptığı mücadeleyi kaybederken, Türk tarihinde yepyeni bir dönem başlamıştır. Esir olarak verilip, esaretten kendi imkânlarıyla kurtulup MÖ.209’da sahneye Mete Ha çıkmış, tarihin ender gördüğü bir kahraman olarak adını tarihin tozlu sayfalarına yazdırmayı başarmıştır. Onlu askeri teşkilatı sistemini kurarak ordu sisteminde devrim yapmış, kendinden sonra gelen dünya devletleri de bunu örnek alarak ordularını düzenlemişlerdir. Mete Han’ın askeri alanda ortaya koyduğu en önemli adımlardan biride ıslık çalan okları kullanmasıdır. Islık çalan oklar savaşta düşmanın dikkatinin dağılmasına neden olmuş ve zafer kazanılması kolaylaşmıştır. Mete Han, atları da renklerine göre tasnif etmiş ve savaşta askerlerin saf tutmaları bu renkli atlara göre olmuştur. Onlu askeri sistem, ıslık çalan oklar ve atların renklere göre tasnif edilmesi Mete Han’ın askeri yönden güçlü bir karakter olduğunun da ispatıdır. Mete Han, Türk tarihinde tüm Türkleri bir bayrak altında toplamayı başarmış ve Turan idealine ulaşmıştır. Milli kimliği korumaya özen gösteren ve kıraç dahi olsa vatandan bir karış toprağın verilemeyeceği tüm dost ve düşmana bundan asırlarca önce haykıran ismin karşılığı Mete Han’dır. Tarihçiler Mete Han’ın, Oğuz Kağan olduğuna inanır, onu Türk tarihinde ayrı bir yere koyarlar. Mete Han’ın ayrı bir yere konulmasında en önemli adımı ise ikili teşkilat sistemini ilk uygulayan kişi olmasıdır. Devlet yönetimini kolaylaştırmak amacıyla ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırmıştır. Bu sistem Mete gibi güçlü liderler döneminde ülkeyi yönetirken kolaylık sağlarken, hanın zayıfladığı anlarda ise devletin yıkılmasına neden olmuştur. İkili teşkilat sistemi, Köktürk, Kutluk, Uygur ve Karahan Devletleri tarafından da kullanılmıştır. Dış politikada millet menfaatini ön plana alan Mete Han, Çin’e yaptığı seferler sonucunda büyük zaferler elde etmiş ve Çin’i dize getirmiştir. Neden, Çin’i topraklarına katmadın sorusuna ise, Mete, milli, benliğimizi korumak için diye cevap vermiştir. Mete Han, kalabalık Çin nüfusu içinde Türklerin asimile olacağı korkusuna kapılmış ve ekonomik tedbirler almayı yeterli görmüştür. Mete Han ile ilgili anlatılan bir anı bu düşüncenin temel dayanağıdır. Mete Han, dalgındır ve derin düşünceler içinde tek başına bir tepede durmaktadır. Vezirleri, Mete Han’ın bu halini anlayamaz ve tedirgin olurlar. İçlerinden biri tüm olacakları göze alarak Mete Han’ın yanına gider. Han’ım sizleri son günlerde dalgın ve düşünceli görüyoruz, bu halenize sebep nedir? Mete Han, bir süre bekler ve daha sonra vezirine döner ve şu cevabı verir: “Çin’i düşünüyorum.” Vezir şaşkındır. Han’ı bu kadar düşüncelere sevk eden Çin’den korkması mıdır? Şimdiye kadar Mete Han’ın böyle bir korkusu olmamıştı ki, şimdi böyle bir şey olsun diye bu seferde vezir düşünmeye başlamıştır.
İşte vezirin durumunu gören Mete söze girer ve tüm sır perdesinin aralanmasına neden olur. “ Vezirim, benim düşünceli halimin nedeni Çin’den korkum değildir, bu kadar Çin öldürürsek onları nereye gömeceğim korkusudur. “ diye cevap verir. Hakikaten de dün olduğu gibi bu günde kalabalık nüfusu ile Çin, dünyanın en büyük gücüdür. Mete Han’ın ileri görüşü, Kubilay Han tarafından idrak edilememiş ve Çin’de devlet kuran Moğol asıllı Kubilay Devleti bir süre sonra asimile olarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Mete Hanı farklı kılanda zaten bu özellikleri değil midir?