Otel değil, yol yanlış yere yapılmış!
Gülmek geldi içimden!
Geçen hafta Palandöken Kış Turizm Merkezine çıkarken yolun sol tarafında yola sıfır yapılan otel ile ilgili bir yazı yazmış ve bu garabet timsali otel için yolun değiştirileceğinin haberini vermiştim. PUSULA Gazetesi’nde de manşetten verilen bu yol değişikliği haberi üzerine o otelin hissedarlarından biri beni aradı ve ilginç bir bilgi aktardı. Hem de o otelin yeraldığı havadan çekilen bir görseli de beraberinde watsaptan paylaşarak.. Yakından da tanıdığım bu kişi, esasında otelin yapıldığı yerin doğru olduğunu, yolun çok önceden yanlış yapıldığını söyledi. ‘’Öncelikle söyleyeyim, otelin hissedarı yeni oldum. Aslında doğru olan yapılıyor. Yol 2011yılında yapılırken yanlış yerden verilmiş. Bizim otel arsası üzerinden yok geçmiş. Şimdi o yanlış düzeltiliyor’’ diyen arkadaşa, ne yalan söyleyeyim sadece güldüm. O anm içimden geldi, sadece güldüm. Söylediği doğru olabilir mi, evet! Bu, böylesine imar yanlışlıklarının sıklıkla görüldüğü ülkemizde olası bir şey. Ama dedim ya. İbrahim Polat’ın ismini taşıyan ve önümüzdeki günlerde yeri değiştirileceğine artık kesin gözü ile bakılan yol belki de önceden yanlış yerde yapılmış. Kimbilir?
O’nun da hayat hikayesi öyle yazılmış..
Kamera önü olmadı, size kamera arkası verelim!
Zafer Sarıkaya, tıpkı Murat Balkuş gibi, Cevdet Özçelik gibi, Fuat Özalpoğlu, Ahmet Turunç gibi, Semih Yetimoğlu gibi profesyonel olarak tiyatrodan para kazanacak, ün yapacağına inandığım adamlardan biriydi. Ellem Gullem Kabera’da Murat ve Fuat ile harikaydılar bir kere. Müthiş bir yetenekti, Erzurum’a dar geliyordu. Tiyatrocu doğmuştu sankide. Sahne bir adama bu kadar mı yakışırdı. Her rolün hakkını veriyordu. Her izlediğimde çok güldürüyordu beni. Onun oynadığı çoğu oyunu seyretmiş biri olarak da doğal olarak beklentim çok büyüktü. Süper ligde olmalıydı. Kabuğunu kırmalı, kendini bir şekilde İstanbul’a atmalıydı düşünürdüm hep. Daha büyük sahnelerde olmalı, daha büyük yerlerde, daha kalabalıklara hitap etmeliydi. Bir tiyatrocu olarak herşeyi tamamdı ama bir tek eksiği vardı. Tıpkı diğerleri gibi. Elinden tutacak birisi! Bulamadı o kişiyi, tutamadı o eli. Olmadı, hayallerim yıkılıyordu bir kere daha, Zafer Sarıkaya’yı umduğum yerde bulamıyordum. Ama o Zafer, bugün sahneler olmasa da televizyon dünyasında bir yer bulmuş kendine. Yıllar önce çok sevdiği anneciğinin vefatından sonra Erzurum’dan ayrılmış, İstanbul’a gitmişti.
***
Artık başarıya giden yolun ilk adımla gerçekleşeceğini bilen bir adam vardı. Kolları sıvamış, işe koyulmuştu. Eşi ile birlikte çıktığı yolda, adı gibi büyük bir Zafer’e ulaşmış. Kamera önü olmamış ama kamera arkası olmuş. Olsundu. Buna da şükür. Şişli Perpa’da ‘ 4k pro medya adını verdiği bir şirketi sayesinde yayın dünyasında var olmanın mutluluğunu yaşıyor. Tabi bundan en çok da ben memnun oluyorum. Anahtar teslim televizyon kurulumu yapan bir şirketin başında olan Zafer, radyo, web tv ve uzaktan eğitim stüdyoları ile ticaret yapıyor ve sahasında en iyilerden. Şirketi, televizyonlara sıfır malzeme satışı gerçekleştiriyor. Bir profesyonel tiyatrocu olarak sanatçı beklediğim Zafer’i yine kendisine yabancı olmayan bir sektörde görüyor olmak, hemşehrisi olarak elbette beni gururlandırıyor. İstanbul’da hikayesi olan adamlardan biridir Zafer. Yolu açık olsun.
Sahi, o özgün projeye ne oldu?
İtti-bitti-kül oldu!
Erzurum, özellikle ata sporlarımızdan olan cirit ile de öne çıkan bir şehirdir. Ancak, cirit ile Erzurum’u içine alan bir cümle kuracak olursak Ilıca ismi de illa ki bir şekilde geçer. Gerek kulüp ve gerekse sporcu sayısıyla bu spora öncü olan ilçelerimizden olan Ilıca, Aziziye Belediyesi’nin hizmet alanı içerisinde. Son yıllarda gerek TOKİ ve gerekse Belediye tarafından kentsel dönüşüm ile dönüşüme uğramaya başlayan bu nadide beldemizde ne var ki cirite zaman ve imkan esirgenmiş! Onca kulüp ve ciritçi ile anılan Ilıca’da bu anlamda bir projenin uygulanmamış olması özellikle belediyenin hesabına eksi puan olarak yazılmıştır. Kaldı ki daha önceleri hem de yine mevcut başkan Muhammet Cevdet Orhan zamanında hazırlanmış olan ve benim de arşivime aldığım eski bir proje hali halizırda dururken bu konuda kılların kıpırdamaması şaşkınlık yaratıyor. Alt tarafları tamamen modern at ahırlarından oluşan, üstü kapalı tribünün yeraldığı bu proje niye hayatiyete geçmemiş, en azından bu spor dalına ilgi duyan biri olarak bana çok garip geliyor. Zaten ilk gördüğümde bu özgün proje karşısında bile mutluluktan-heyecandan havaya uçmuştum. Yoksa böyle bir proje yoktu da, başka yerlerden almışım da ben mi arşivime koymuşum, bilgilendirilirse ayrıca memnun olurum. Ne oldu o projeye? Kestane, kebap, acele cevap! Bu benim son kararımdır.
Bu da benim ayıbım!
Kadim şehir Erzurum’da iz bırakan bir çok isim var elbette. Yakın tarihte her alanda çok isim gelmiş geçmiştir ama bazıları vardır ki isimleri kalın harflerle yazılıdır. Bu isimlerden biriydi Selahattin Babüroğlu. Daha çok eski Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlarından olduğu için ismi bilinen Babüroğlu, geçtiğimiz günlerde vefat etti ve Kocatepe camiinde kılınan öğlen namazı sonrasında Ankara Cebeci Asri Mezarlığında toprağa verildi. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Cevat Dursunoğlu, Cemal Gürsel, Rıfkı Danışman, Rıfkı Salim Burçak, Ömer Nasuhi Bilmen, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, İsmail Saip Sencer, Hüseyin Avni Ulaş, Orhan Şerifsoy, Reyhani gibi özellikle Cumhuriyet dönemi isimlerini daha sayamayacağım bir çok insanın doğduğu bu şehirden bir önemli isim daha göç etti dünyadan. Babüroğlu da tıpkı diğerleri gibi doğduğu şehirde bıraktığı eserleri ile unutulmayacaklar arasına girmiştir. 1923 doğumlu bu önemli isim, yakın siyasi tarihimizde bir çok hizmette anılan bir isim ama ne yazıktır ki çoğumuz da ancak öldükten sonra öğreniyor, farkediyoruz. Son 3 gündür yapılan yayınlardan okuduğum bilgilerin çoğunu ilk defa öğreniyor olmam en azından benim ayıbım.
Görüyorum ki Babüroğlu sadece Erzurumlu eski bir siyasetçi değil, bir çok özelliği ve görevi de olan bir şahsiyet. Kıymeti, tıpkı diğerleri gibi, yaşadığında değil, bugünden itibaren öldükten sonra anlaşılacaklardan.. İşte ben gibi çoğu Erzurumlunun da okuduğunda ‘’aa, ben de ilk defa duyuyorum’’ dediğim Babüroğlu’nun sonradan bildiğim görev ve özellikleri: Erzurum’un ilk kadın belediye meclis üyelerinden merhume Aliye Babüroğlu ve merhum Topçu Binbaşı Reşit Rüştü Babüroğlu’nun oğlu. Merhume Nebiye Altuğ ve Erzurum Belediyesi eski Başkanlarından ve Erezurum mebuslarından merhum Salim Altuğ’un damadı. İller Bankası eski Genel Müdürü. Türk Hava Yolları eski Genel Müdürü. İTÜ mühendisi. Cumhuriyet Senatosu üyesi. Hasankale’nin elektriğe kavuşmasını sağlayan kişi. 1963 yılında bakanlık görevinde iken Hasankale’de ki turistik oteli yaptıran şahsiyet. Daha sonra adını değiştirdiğimiz Cemal Gürsel Stadyumunun yapılmasını sağlayan devlet adamı. Ankara’da Erzurumlular Kültür Derneği kurucusu. ‘’Beni öldüğümde mezara dadaş kıyafetli gençler indirsin, tabutumu onlar taşısın’’ diyen halk oyunları aşığı, milli barcı.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork! (Necip Fazıl Kısakürek)
DUVARIN DİLİ : Nefret etmeye bile üşendiğim insanlar var!
Gülmek geldi içimden!
Geçen hafta Palandöken Kış Turizm Merkezine çıkarken yolun sol tarafında yola sıfır yapılan otel ile ilgili bir yazı yazmış ve bu garabet timsali otel için yolun değiştirileceğinin haberini vermiştim. PUSULA Gazetesi’nde de manşetten verilen bu yol değişikliği haberi üzerine o otelin hissedarlarından biri beni aradı ve ilginç bir bilgi aktardı. Hem de o otelin yeraldığı havadan çekilen bir görseli de beraberinde watsaptan paylaşarak.. Yakından da tanıdığım bu kişi, esasında otelin yapıldığı yerin doğru olduğunu, yolun çok önceden yanlış yapıldığını söyledi. ‘’Öncelikle söyleyeyim, otelin hissedarı yeni oldum. Aslında doğru olan yapılıyor. Yol 2011yılında yapılırken yanlış yerden verilmiş. Bizim otel arsası üzerinden yok geçmiş. Şimdi o yanlış düzeltiliyor’’ diyen arkadaşa, ne yalan söyleyeyim sadece güldüm. O anm içimden geldi, sadece güldüm. Söylediği doğru olabilir mi, evet! Bu, böylesine imar yanlışlıklarının sıklıkla görüldüğü ülkemizde olası bir şey. Ama dedim ya. İbrahim Polat’ın ismini taşıyan ve önümüzdeki günlerde yeri değiştirileceğine artık kesin gözü ile bakılan yol belki de önceden yanlış yerde yapılmış. Kimbilir?
O’nun da hayat hikayesi öyle yazılmış..
Kamera önü olmadı, size kamera arkası verelim!
Zafer Sarıkaya, tıpkı Murat Balkuş gibi, Cevdet Özçelik gibi, Fuat Özalpoğlu, Ahmet Turunç gibi, Semih Yetimoğlu gibi profesyonel olarak tiyatrodan para kazanacak, ün yapacağına inandığım adamlardan biriydi. Ellem Gullem Kabera’da Murat ve Fuat ile harikaydılar bir kere. Müthiş bir yetenekti, Erzurum’a dar geliyordu. Tiyatrocu doğmuştu sankide. Sahne bir adama bu kadar mı yakışırdı. Her rolün hakkını veriyordu. Her izlediğimde çok güldürüyordu beni. Onun oynadığı çoğu oyunu seyretmiş biri olarak da doğal olarak beklentim çok büyüktü. Süper ligde olmalıydı. Kabuğunu kırmalı, kendini bir şekilde İstanbul’a atmalıydı düşünürdüm hep. Daha büyük sahnelerde olmalı, daha büyük yerlerde, daha kalabalıklara hitap etmeliydi. Bir tiyatrocu olarak herşeyi tamamdı ama bir tek eksiği vardı. Tıpkı diğerleri gibi. Elinden tutacak birisi! Bulamadı o kişiyi, tutamadı o eli. Olmadı, hayallerim yıkılıyordu bir kere daha, Zafer Sarıkaya’yı umduğum yerde bulamıyordum. Ama o Zafer, bugün sahneler olmasa da televizyon dünyasında bir yer bulmuş kendine. Yıllar önce çok sevdiği anneciğinin vefatından sonra Erzurum’dan ayrılmış, İstanbul’a gitmişti.
***
Artık başarıya giden yolun ilk adımla gerçekleşeceğini bilen bir adam vardı. Kolları sıvamış, işe koyulmuştu. Eşi ile birlikte çıktığı yolda, adı gibi büyük bir Zafer’e ulaşmış. Kamera önü olmamış ama kamera arkası olmuş. Olsundu. Buna da şükür. Şişli Perpa’da ‘ 4k pro medya adını verdiği bir şirketi sayesinde yayın dünyasında var olmanın mutluluğunu yaşıyor. Tabi bundan en çok da ben memnun oluyorum. Anahtar teslim televizyon kurulumu yapan bir şirketin başında olan Zafer, radyo, web tv ve uzaktan eğitim stüdyoları ile ticaret yapıyor ve sahasında en iyilerden. Şirketi, televizyonlara sıfır malzeme satışı gerçekleştiriyor. Bir profesyonel tiyatrocu olarak sanatçı beklediğim Zafer’i yine kendisine yabancı olmayan bir sektörde görüyor olmak, hemşehrisi olarak elbette beni gururlandırıyor. İstanbul’da hikayesi olan adamlardan biridir Zafer. Yolu açık olsun.
Sahi, o özgün projeye ne oldu?
İtti-bitti-kül oldu!
Erzurum, özellikle ata sporlarımızdan olan cirit ile de öne çıkan bir şehirdir. Ancak, cirit ile Erzurum’u içine alan bir cümle kuracak olursak Ilıca ismi de illa ki bir şekilde geçer. Gerek kulüp ve gerekse sporcu sayısıyla bu spora öncü olan ilçelerimizden olan Ilıca, Aziziye Belediyesi’nin hizmet alanı içerisinde. Son yıllarda gerek TOKİ ve gerekse Belediye tarafından kentsel dönüşüm ile dönüşüme uğramaya başlayan bu nadide beldemizde ne var ki cirite zaman ve imkan esirgenmiş! Onca kulüp ve ciritçi ile anılan Ilıca’da bu anlamda bir projenin uygulanmamış olması özellikle belediyenin hesabına eksi puan olarak yazılmıştır. Kaldı ki daha önceleri hem de yine mevcut başkan Muhammet Cevdet Orhan zamanında hazırlanmış olan ve benim de arşivime aldığım eski bir proje hali halizırda dururken bu konuda kılların kıpırdamaması şaşkınlık yaratıyor. Alt tarafları tamamen modern at ahırlarından oluşan, üstü kapalı tribünün yeraldığı bu proje niye hayatiyete geçmemiş, en azından bu spor dalına ilgi duyan biri olarak bana çok garip geliyor. Zaten ilk gördüğümde bu özgün proje karşısında bile mutluluktan-heyecandan havaya uçmuştum. Yoksa böyle bir proje yoktu da, başka yerlerden almışım da ben mi arşivime koymuşum, bilgilendirilirse ayrıca memnun olurum. Ne oldu o projeye? Kestane, kebap, acele cevap! Bu benim son kararımdır.
Bu da benim ayıbım!
Kadim şehir Erzurum’da iz bırakan bir çok isim var elbette. Yakın tarihte her alanda çok isim gelmiş geçmiştir ama bazıları vardır ki isimleri kalın harflerle yazılıdır. Bu isimlerden biriydi Selahattin Babüroğlu. Daha çok eski Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlarından olduğu için ismi bilinen Babüroğlu, geçtiğimiz günlerde vefat etti ve Kocatepe camiinde kılınan öğlen namazı sonrasında Ankara Cebeci Asri Mezarlığında toprağa verildi. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Cevat Dursunoğlu, Cemal Gürsel, Rıfkı Danışman, Rıfkı Salim Burçak, Ömer Nasuhi Bilmen, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, İsmail Saip Sencer, Hüseyin Avni Ulaş, Orhan Şerifsoy, Reyhani gibi özellikle Cumhuriyet dönemi isimlerini daha sayamayacağım bir çok insanın doğduğu bu şehirden bir önemli isim daha göç etti dünyadan. Babüroğlu da tıpkı diğerleri gibi doğduğu şehirde bıraktığı eserleri ile unutulmayacaklar arasına girmiştir. 1923 doğumlu bu önemli isim, yakın siyasi tarihimizde bir çok hizmette anılan bir isim ama ne yazıktır ki çoğumuz da ancak öldükten sonra öğreniyor, farkediyoruz. Son 3 gündür yapılan yayınlardan okuduğum bilgilerin çoğunu ilk defa öğreniyor olmam en azından benim ayıbım.
Görüyorum ki Babüroğlu sadece Erzurumlu eski bir siyasetçi değil, bir çok özelliği ve görevi de olan bir şahsiyet. Kıymeti, tıpkı diğerleri gibi, yaşadığında değil, bugünden itibaren öldükten sonra anlaşılacaklardan.. İşte ben gibi çoğu Erzurumlunun da okuduğunda ‘’aa, ben de ilk defa duyuyorum’’ dediğim Babüroğlu’nun sonradan bildiğim görev ve özellikleri: Erzurum’un ilk kadın belediye meclis üyelerinden merhume Aliye Babüroğlu ve merhum Topçu Binbaşı Reşit Rüştü Babüroğlu’nun oğlu. Merhume Nebiye Altuğ ve Erzurum Belediyesi eski Başkanlarından ve Erezurum mebuslarından merhum Salim Altuğ’un damadı. İller Bankası eski Genel Müdürü. Türk Hava Yolları eski Genel Müdürü. İTÜ mühendisi. Cumhuriyet Senatosu üyesi. Hasankale’nin elektriğe kavuşmasını sağlayan kişi. 1963 yılında bakanlık görevinde iken Hasankale’de ki turistik oteli yaptıran şahsiyet. Daha sonra adını değiştirdiğimiz Cemal Gürsel Stadyumunun yapılmasını sağlayan devlet adamı. Ankara’da Erzurumlular Kültür Derneği kurucusu. ‘’Beni öldüğümde mezara dadaş kıyafetli gençler indirsin, tabutumu onlar taşısın’’ diyen halk oyunları aşığı, milli barcı.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork! (Necip Fazıl Kısakürek)
DUVARIN DİLİ : Nefret etmeye bile üşendiğim insanlar var!