Hz. Davud: İlim sahibi bir zattı. Sanatkârdı. Kavminin hem peygamberi hem de hükümdarıydı. O, bütün işlerinde o hep Allah’a yönelirdi. Yönetirken heva ve hevesine uymadı; adalet üzere bir yönetim ortaya koydu. Milletine, Allah’ın gösterdiği yoldan sapmanın çetin bir azabı gerektirdiğini kuvvetlice vurgulardı. (Sâd 17), (Sâd 26)
Hz. Süleyman: O da babası Davut (as) gibi peygamber ve yöneticiydi. Duygu, düşünce, tutum ve davranış bakımından insanlara örneklik eden güzel bir kuldu. Yönetimde adildi, hukuk davalarını hakkaniyet içinde görürdü. Elindeki her şeyi nasip ve lütuf olarak görür ve Allah’tan bilirdi. Doğrusu o, daima Allah’a yönelir ve bağışlanma dilerdi. Kendisine tabiat güçlerine ve cin gibi varlıklara hükmetme bilgisi verildi; bu güçleri insanların hidayeti ve iyiliği yolunda kullandı. Hz. Süleyman âlemlerin Rabbi olan Allah’a tam olarak teslim olmuştu. Şükreder ve asla nankörlük etmezdi. Şöyle dua ederdi: ‘Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.’ (Sâd 30), (Neml 16, 19, 44)
Hz. Eyyub: Uzun yıllar hastalıkla boğuştu, ‘Sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diyerek Allah’ın merhametine sığındı ve sabretti. Rabbimiz onun bu özelliğini şu ayetle bildirdi: ‘Gerçekten biz Eyyub’u sabırlı bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Daima Allah’a yönelirdi.’ (Sâd 44), (Enbiya 83)
Hz. Lokman: Şükreden bir peygamber ve Allah kuluydu, Hz. Lokman. Rabbimiz bu durumu şu ayetle vurguladı: ‘Andolsun biz Lokman’a: Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye layıktır.’ Hz. Lokman oğlu özelinde hepimize şu öğütte bulundu: ‘Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür. Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.’ (Enbiya 83), (Lokman 13,16)
Hz. Lût: Hikmet ve ilim verilen bir peygamberdi, Hz. Lût. Salih bir kuldu. Hayâsızlık, tiksinti veren bir alışkanlık ve fesatçılık olan homoseksüel bir toplumla, sabırla mücadele etti. İman edip çirkin amellerine tövbe etmeyince, kavminin üzerine, Rabbimiz şiddetli esen bir rüzgâr yöneltti; azgın kavim taş yağmuruna tutularak helâk edildi. (Kamer 34), (Ankebût 30)
Hz. İbrahim: O, Allah teâlâyı tanıyan ve dosdoğru bir Müslümandı. Allah teâla Hz. İbrahim’i dost edinmişti. Rabbimiz buyuruyor: ‘Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.’; ‘İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah’a vermiş biri idi.’; ‘İbrahim, gerçekten Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi…’ Kavmi için daima mağfiret diledi. (Âl-i İmrân 67), (Nisa 125), (Tevbe 114), (Hûd 75), (Nehl 120), (Meryem 47)
Hz. İsmail: ‘İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de iyilerdendir.’; ‘İsmail’i, İdris’i ve Zülkif’i de (yadet). Hepsi de sabreden kimselerdendi.’; ‘(Resûlüm!) Kitap’ta İsmail’i de an. Gerçekten o, sözüne sadıktı, resûl ve nebiydi.’ (Sâd 48), (Enbiyâ 85), (Meryem 54)
Hz. Süleyman: O da babası Davut (as) gibi peygamber ve yöneticiydi. Duygu, düşünce, tutum ve davranış bakımından insanlara örneklik eden güzel bir kuldu. Yönetimde adildi, hukuk davalarını hakkaniyet içinde görürdü. Elindeki her şeyi nasip ve lütuf olarak görür ve Allah’tan bilirdi. Doğrusu o, daima Allah’a yönelir ve bağışlanma dilerdi. Kendisine tabiat güçlerine ve cin gibi varlıklara hükmetme bilgisi verildi; bu güçleri insanların hidayeti ve iyiliği yolunda kullandı. Hz. Süleyman âlemlerin Rabbi olan Allah’a tam olarak teslim olmuştu. Şükreder ve asla nankörlük etmezdi. Şöyle dua ederdi: ‘Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.’ (Sâd 30), (Neml 16, 19, 44)
Hz. Eyyub: Uzun yıllar hastalıkla boğuştu, ‘Sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diyerek Allah’ın merhametine sığındı ve sabretti. Rabbimiz onun bu özelliğini şu ayetle bildirdi: ‘Gerçekten biz Eyyub’u sabırlı bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Daima Allah’a yönelirdi.’ (Sâd 44), (Enbiya 83)
Hz. Lokman: Şükreden bir peygamber ve Allah kuluydu, Hz. Lokman. Rabbimiz bu durumu şu ayetle vurguladı: ‘Andolsun biz Lokman’a: Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye layıktır.’ Hz. Lokman oğlu özelinde hepimize şu öğütte bulundu: ‘Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür. Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.’ (Enbiya 83), (Lokman 13,16)
Hz. Lût: Hikmet ve ilim verilen bir peygamberdi, Hz. Lût. Salih bir kuldu. Hayâsızlık, tiksinti veren bir alışkanlık ve fesatçılık olan homoseksüel bir toplumla, sabırla mücadele etti. İman edip çirkin amellerine tövbe etmeyince, kavminin üzerine, Rabbimiz şiddetli esen bir rüzgâr yöneltti; azgın kavim taş yağmuruna tutularak helâk edildi. (Kamer 34), (Ankebût 30)
Hz. İbrahim: O, Allah teâlâyı tanıyan ve dosdoğru bir Müslümandı. Allah teâla Hz. İbrahim’i dost edinmişti. Rabbimiz buyuruyor: ‘Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.’; ‘İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah’a vermiş biri idi.’; ‘İbrahim, gerçekten Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi…’ Kavmi için daima mağfiret diledi. (Âl-i İmrân 67), (Nisa 125), (Tevbe 114), (Hûd 75), (Nehl 120), (Meryem 47)
Hz. İsmail: ‘İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de iyilerdendir.’; ‘İsmail’i, İdris’i ve Zülkif’i de (yadet). Hepsi de sabreden kimselerdendi.’; ‘(Resûlüm!) Kitap’ta İsmail’i de an. Gerçekten o, sözüne sadıktı, resûl ve nebiydi.’ (Sâd 48), (Enbiyâ 85), (Meryem 54)