Dönemin MHP MYK Üyesi ve Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, MHP Kars İl Başkanlığı’nın düzenlediği bir iftar programında yaptığı konuşma davalık olmuştu.
Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu kastederek, “Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin bölgedeki planlarını yerine getirebilmek için Türk askeri dahil devletin bütün imkanları kullanılabildiği gibi, Türk devlet geleneğini ayaklar altına alan bir takım uygulamalar yapıyor. Dün Kaddafi’den ödül alabilmek için çadırının kapısında bekleyen Sayın Erdoğan, onun verdiği ödül ile şereflendiğini söyleyen Sayın Başbakan, bugün Kaddafi’nin muhaliflerini desteklemek üzere ’Amerika’nın posta beygiri gibi’ habire Dışişleri Bakanını gönderiyor” demişti.
Ahmet Davutoğlu ise kişilik haklarına saldırı olduğu iddiasıyla Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 10 bin TL’lik tazminat davası açtı. 2013 yılında tazminat davasında karar çıktı. MHP’li Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nun Ahmet Davutoğlu’na 2 bin TL ödemesine karar verildi.
Yargı sürecinden sonuç alamayan MHP’li Mustafa Hidayet Vahapoğlu, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi ise kararını vererek “Amerika'nın posta beygiri” ifadesinin tek başına ele alınmaması, bütünlük içerisinde değerlendirilmesine işaret etti. Kararda, “İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, yargı giderlerinin başvurucuya ödenmesine oy birliğiyle karar verildi” denildi.
Siyasetçiler arasında geçmesi gerekçe
Kararda, “Görüldüğü üzere başvurucu, muhalefet partisinde görev alan aktif bir siyasetçi olarak hükümetin ve Dışişleri Bakanı olan davacının yürütmekte oldukları dış politikadaki tutarsızlıkları hedef almıştır. Bu nedenle başvurucunun sözlerini sebepsiz, kişisel bir saldırı amacıyla sarf ettiği de değerlendirilmemiştir” ifadelerine yer verildi.
Söz konusu kararda yer alan şu ifadelerde ise olayın siyasetçiler arasında geçtiği için eleştiri sınırlarının daha geniş olabileceği eklenerek, “Mevcut başvuru konusu olaylar halka mal olmuş kişiler olarak hareket eden siyasetçiler arasında geçtiği için kabul edilebilir eleştiri sınırları sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında daha geniştir. Bu sebeple davacının kendisine yönelik eleştirilere sıradan insanlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir” denildi.
Manolya Bulut