Beklentiler !!
Beklentiler !!!
Beklentiler !!!!
Sosyal medya platformlarında, eş dost, arkadaş, hısım, akraba, aile, komşu, iş arkadaşı vs ne kadar kişinin etrafında iletişim içerinde olduğu çevresi varsa üçüncü kişiler veya sosyal medya üzerinden genelde sitem, minnet, vefasızlık, nankörlük, kadir kıymet bilmezlik gibi beklentilerin cevapsız kalındığını ifade edilen içerikli mesajlar paylaşılmakta, bazen de ilişkiler tamir edilmez boyutlara ulaşılmışsa daha ötesine götürülerek Allaha ve ahirete Mahkeme-i Kübra’ya havale edilmektedir. Yazımızın devamında sosyal iletişim kaynaklı problemlerimize kalıcı çözümler adına Kuran ve Sünnet ahlakı bağlamında çözümlerle hem bu dünya hem de ahiret hayatımıza yönelik ebedi başarıya götürecek bir takım ilkeleri özetlemeye çalışacağım. Bazı insanlar ay gibidir bir yüzleri aydınlık ve parlak diğer yüzleri ise zifiri karanlıktır. Hüsnü zan düsturuyla hareket etmekle memuruz. Hayat gün geliyor insanların yaptıklarına sabretmenin ötesinde, bazen de görmezden gelmeyi öğretiyor. Bizler ebedi başarı için Kuranın ve Sünnetin insan mutluluğu adına ortaya koyduğu ilkelerine kulak vermek durumundayız.
Çözümler;
- Beklentimiz insandan ise (Bu insan en yakınından ve en uzağına kadar insan için geçerli olan zalim ve nankör vasfı unutmamalıyız. (İbrahim 34)
- Sevgide de nefrette de orta yol ölçüsü esas alınmalı
- Senin yaptığın iyilikleri, sana yapılan kötülükleri unutup aynı şekilde,
- Sana yapılan iyilikleri, senin yaptığın kötülükleri unutmadan ilişkilere öyle devam edilmeli,
- Her zerrenin hassas terazilerde tartılacağı iyilik ve kötülük adına ne varsa bir bir ortaya döküleceği Mahkeme-i Kübra hatırdan çıkartılmamalı,
- Her an bir imtihanla baş başa kalabileceğimizi belki de bu olay veya bu kişi bizim kazanacağımız veya kaybedeceğimiz imtihanımızdır düşüncesi hakim olmalı,
- Bazen de her olayın ve sebebinin peşine düşülmemeli teslimiyetçi olunmalı, olaylar kader planı içerisinde düşünülmeli,
- İnsanlık tarihinin en çok sıkıntı çekenlerinin Peygamberler ve Allah dostlarının olduğu hiç akıldan çıkartılmamalı ,
- Nefsi meselelerde bazen duymamak, görmemek ve ilgilenmemek gibi tutumlar, Allah dostlarının ahlakı olduğu hususu, zihinde canlı tutulmalı,
- Her söze cevap verme ihtiyacı duyulmamalı, söylenen söze ve söyleyene bakılmalı,
- Duygusallık ve öfke durumlarında ani karar alma durumlarından uzak durulmalı,
- Empati kurulmalı , Kendine reva görmediğin bir tutumu başkasına da reva görmemelisin
İlişkilerimizin en temelinde Allah için sevmek Allah için buğzetmek olmalı bu maddeleri çoğaltabiliriz fakat işin temel özeti bu maddeler olarak düşündüğümden yazımı bu maddelerle iktifa ediyorum. Sonuçta ise hayat finalimizde eğer bu cümleye muhatap olursak "Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin CENNETE, derler.”ise Zümer,73) Rabbimizin başarı ölçüsü bu diğerleri ise kıyl-u kaldır. Hakk için yaşayıp hak uğrunda mücadele etmek bizlerin kurtuluş reçetesidir. Hilalden Helalden Gönülden olanlara..
FIKIH KÖŞEMİZ
Şifâ niyetiyle Kur’an okumak ve okutmak caiz midir?
Kişinin maddi, manevi ve ruhi rahatsızlıklardan kurtulması için tıbbi tedavi yöntemlerine başvurması temel ilkedir. Bunun yanında Allah Teâlâ’ya dua etmesi de uygun olur. Şüphesiz Kur’an mü’minler için şifa ve rahmettir (İsrâ, 17/82). Dolayısıyla gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde yer alan dualar ve sureler, belirli sayılarla sınırlanmayarak okunabilir. Bu okumaya rukye denir. Sahabenin rukye olarak Fatiha suresini okuduğu ve Rasûlüllah’ın da bunu onayladığı bilinmektedir (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an 9).
Aslolan, duayı insanın kendisinin okumasıdır. Ancak, iyi ve takva sahibi bir insan olduğuna inandığı diğer müminlerden de kendisine dua etmesini isteyebilir. Hz. Âişe’den (r.a.) söyle rivâyet edilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s.) hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi: Ey Allah’ım, ey insanların Rabbi, şu hastalığı gider, şifâ ver, şifâ veren Sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifâ ver.” (İbn Mâce, Tıb, 35, 36).
Beklentiler !!!
Beklentiler !!!!
Sosyal medya platformlarında, eş dost, arkadaş, hısım, akraba, aile, komşu, iş arkadaşı vs ne kadar kişinin etrafında iletişim içerinde olduğu çevresi varsa üçüncü kişiler veya sosyal medya üzerinden genelde sitem, minnet, vefasızlık, nankörlük, kadir kıymet bilmezlik gibi beklentilerin cevapsız kalındığını ifade edilen içerikli mesajlar paylaşılmakta, bazen de ilişkiler tamir edilmez boyutlara ulaşılmışsa daha ötesine götürülerek Allaha ve ahirete Mahkeme-i Kübra’ya havale edilmektedir. Yazımızın devamında sosyal iletişim kaynaklı problemlerimize kalıcı çözümler adına Kuran ve Sünnet ahlakı bağlamında çözümlerle hem bu dünya hem de ahiret hayatımıza yönelik ebedi başarıya götürecek bir takım ilkeleri özetlemeye çalışacağım. Bazı insanlar ay gibidir bir yüzleri aydınlık ve parlak diğer yüzleri ise zifiri karanlıktır. Hüsnü zan düsturuyla hareket etmekle memuruz. Hayat gün geliyor insanların yaptıklarına sabretmenin ötesinde, bazen de görmezden gelmeyi öğretiyor. Bizler ebedi başarı için Kuranın ve Sünnetin insan mutluluğu adına ortaya koyduğu ilkelerine kulak vermek durumundayız.
Çözümler;
- Beklentimiz insandan ise (Bu insan en yakınından ve en uzağına kadar insan için geçerli olan zalim ve nankör vasfı unutmamalıyız. (İbrahim 34)
- Sevgide de nefrette de orta yol ölçüsü esas alınmalı
- Senin yaptığın iyilikleri, sana yapılan kötülükleri unutup aynı şekilde,
- Sana yapılan iyilikleri, senin yaptığın kötülükleri unutmadan ilişkilere öyle devam edilmeli,
- Her zerrenin hassas terazilerde tartılacağı iyilik ve kötülük adına ne varsa bir bir ortaya döküleceği Mahkeme-i Kübra hatırdan çıkartılmamalı,
- Her an bir imtihanla baş başa kalabileceğimizi belki de bu olay veya bu kişi bizim kazanacağımız veya kaybedeceğimiz imtihanımızdır düşüncesi hakim olmalı,
- Bazen de her olayın ve sebebinin peşine düşülmemeli teslimiyetçi olunmalı, olaylar kader planı içerisinde düşünülmeli,
- İnsanlık tarihinin en çok sıkıntı çekenlerinin Peygamberler ve Allah dostlarının olduğu hiç akıldan çıkartılmamalı ,
- Nefsi meselelerde bazen duymamak, görmemek ve ilgilenmemek gibi tutumlar, Allah dostlarının ahlakı olduğu hususu, zihinde canlı tutulmalı,
- Her söze cevap verme ihtiyacı duyulmamalı, söylenen söze ve söyleyene bakılmalı,
- Duygusallık ve öfke durumlarında ani karar alma durumlarından uzak durulmalı,
- Empati kurulmalı , Kendine reva görmediğin bir tutumu başkasına da reva görmemelisin
İlişkilerimizin en temelinde Allah için sevmek Allah için buğzetmek olmalı bu maddeleri çoğaltabiliriz fakat işin temel özeti bu maddeler olarak düşündüğümden yazımı bu maddelerle iktifa ediyorum. Sonuçta ise hayat finalimizde eğer bu cümleye muhatap olursak "Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin CENNETE, derler.”ise Zümer,73) Rabbimizin başarı ölçüsü bu diğerleri ise kıyl-u kaldır. Hakk için yaşayıp hak uğrunda mücadele etmek bizlerin kurtuluş reçetesidir. Hilalden Helalden Gönülden olanlara..
FIKIH KÖŞEMİZ
Şifâ niyetiyle Kur’an okumak ve okutmak caiz midir?
Kişinin maddi, manevi ve ruhi rahatsızlıklardan kurtulması için tıbbi tedavi yöntemlerine başvurması temel ilkedir. Bunun yanında Allah Teâlâ’ya dua etmesi de uygun olur. Şüphesiz Kur’an mü’minler için şifa ve rahmettir (İsrâ, 17/82). Dolayısıyla gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde yer alan dualar ve sureler, belirli sayılarla sınırlanmayarak okunabilir. Bu okumaya rukye denir. Sahabenin rukye olarak Fatiha suresini okuduğu ve Rasûlüllah’ın da bunu onayladığı bilinmektedir (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an 9).
Aslolan, duayı insanın kendisinin okumasıdır. Ancak, iyi ve takva sahibi bir insan olduğuna inandığı diğer müminlerden de kendisine dua etmesini isteyebilir. Hz. Âişe’den (r.a.) söyle rivâyet edilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s.) hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi: Ey Allah’ım, ey insanların Rabbi, şu hastalığı gider, şifâ ver, şifâ veren Sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifâ ver.” (İbn Mâce, Tıb, 35, 36).