BİK Genel Kurulunun yönetmelik değişikliğinde yer alan, devleti ve milleti tehdit eden yayınların resmi ilan haklarının durdurulması kararıyla, gazete sahipleri veya tüzel kişi temsilcilerinin teröre kaynak aktarmasının önü kesilecek.
HABER MERKEZİ
Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan, bölücü ve yıkıcı yayınların resmi ilanlarının kesilmesi düzenlemesine ilişkin, “Bu düzenleme ile teröre kaynak aktarılmasının önü kesilmiş ve kontrol altına alınmış oluyor.” dedi.
BİK Genel Kurulunun, çalışmaları 1 yıl devam eden ve 5 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği”nde birçok yeni düzenlemeye gidildi.
Yönetmelikte, devleti ve milleti tehdit eden yayınların resmi ilan haklarının en fazla 60 gün süreyle durdurulması, gazete türleri ayrımının kaldırılması gibi birçok konu yer alıyor.
“Birçok konu özümsenerek karara bağlandı”
Yönetmelikteki değişikliklerle ilgili AA muhabirine açıklamada bulunan BİK Genel Kurulu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Arslan, bazı hükümlerin hemen, bazı hükümlerin de uyum süreci sonrasında yürürlüğe gireceğini söyledi.
BİK Genel Kurulunun 36 kişiden oluşan 3’lü sac ayağına oturan bir yapı olduğunu belirten Arslan, sendikacılar, basın temsilcileri, hukukçular ve hükümet temsilcilerinden oluşan üyelerle birçok konunun özümsenerek, tartışılarak karara bağlandığını ifade etti.
Yönetmeliğin 110. maddesinde; terör suçu ve anayasal düzene karşı suç işleyen gazete sahipleri hakkında dava açılması halinde, gazeteye yaptırım uygulanması hükmünün getirildiğini bildiren Arslan, şunları kaydetti:
“Yönetmeliğe göre gazete sahipleri, çoğunluk hissesine sahip olanlar ya da tüzel kişi temsilcileri hakkında Terörle Mücadele Kanunu’na aykırı davranmak ya da anayasal düzene karşı suçlardan dava açılmışsa, BİK’in 195 sayılı kanununun 49. maddesinde ön görülen azami süre olan 60 güne kadar resmi ilanları durdurulabilecek. Bir gazetenin sahibi, ortaklarının çoğunluğu ya da çalışanına terör suçundan dava açılmışsa, bu süre içerisinde resmi ilan verilmesi halinde bir anlamda terörün finansı gibi bir durum ortaya çıkıyordu. Bunu kabul etmek, hem kamu düzeni hem de hakkaniyet açısından mümkün değil. Çünkü resmi ilanlar, 78 milyonun gelirinden alınan vergilerle gazetelere verilmiş oluyor. Bu düzenleme ile teröre kaynak aktarılmasının önü kesilmiş ve kontrol altına alınmış oluyor.”
Arslan, maddenin ruhunun kişiye “Sen terör ve anayasaya karşı suçlarla kendini birleştirme”, yönetime ve kuruma da “sınırsız şekilde yaptırım uygulama” dediğini aktararak, “Kamuoyunda bu madde hakkında, ‘acaba basın özgürlüğüne kısıtlama getirir mi?’ endişesi vardı. Gaz ve fren mekanizmasını kullanmak suretiyle bir taraftan basın özgürlüğünü kısıtlamayan diğer taraftan da devletin ve milletin bütünlüğünü korumaya dönük son derece dengeli bir düzenleme oldu.” ifadelerini kullandı.
–“Terör suçlarına ilişkin davalar uzun sürüyor”
Terör suçlarına ilişkin davaların uzun sürdüğüne dikkati çeken Arslan, bu çalışmayla sınırlı süre ceza uygulanması sayesinde, mağduriyetlerin önüne geçecek tedbirin alındığını dile getirdi.
Bu tür suç iddiasıyla haklarında dava açılan asgari fikir işçisi kadrosundakilere ilişkin de tedbir alındığını anlatan Arslan, “Bu kişilerin, 5 gün içerisinde kadrodan çıkarılması gerekecek. Bu ‘Sen bunu iş yerinden at’ demek değil. ‘Benim sana resmi ilan verdiğim alanla ilgili kullanacağın asgari kadronun dışına bırak, ondan sonraki sorumluluk sana ait’ anlamına geliyor. Karar, gazete kapatma ya da işten çıkarma kararı değil. Birlik ve bütünlüğe karşı işlenen suçlarla ilgili açılan davalar konusunda tedbir uygulamasından ibaret.” diye konuştu.
–“Yönetmelik geleceğe dönük vizyon ortaya koyuyor”
Arslan, aynı zamanda akşam, ticari ve meslek gazeteleri gibi tanımlar yerine artık “siyasi gazeteler” anlamında bir toparlama yapıldığının altını çizdi.
Yönetmeliğin, günün ihtiyaçlarına cevap verip, geleceğe dönük vizyon ortaya koyduğunu vurgulayan Arslan, “Dili sadeleşmiş, anlaşılabilir hale gelmiş, kurum şubesi olan yerler ve valilik uygulamaları tekleştirilmiş, sektörün geleceğe dönük ihtiyaçlarını öngörmüş bir mevzuat yapıldı.” dedi.
–“Gazetelerin hayatiyetinin sona ereceği tartışmaları var”
Arslan, BİK mevzuatında çeşitli tarihlerde günün ihtiyacına göre köklü düzenlemeler yapıldığına değinerek, şöyle devam etti:
“Kurum şubesi olan yerler ile valiliklerin yetki alanındakiler arasında uyumsuzluklar söz konusuydu. Bu kapsamda mevzuat derlenmiş, toplanmış, uygulamalar birbirine eş güdümlü hale gelmiş oldu. Gazetelerin, internet haber sitesi kurmasını zorunlu hale getiren ve tıklanma sayısı ile girdikleri haberlere göre ek göstergeler ortaya koyan bir düzenleme yapıldı. Ben katılmasam da öngörülebilir bir süre içerisinde kağıt gazetelerin hayatiyetinin sona ereceği tartışmaları var. BİK Genel Kurulu, bu düzenleme ile gazetelerle internet haber mecralarını aynı bünyede toplayıp hem internet yasasına hazırlık yapmış oluyor hem de gazetelerin sitelerle markalaşmasını sağlıyor.”
HABER MERKEZİ
Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan, bölücü ve yıkıcı yayınların resmi ilanlarının kesilmesi düzenlemesine ilişkin, “Bu düzenleme ile teröre kaynak aktarılmasının önü kesilmiş ve kontrol altına alınmış oluyor.” dedi.
BİK Genel Kurulunun, çalışmaları 1 yıl devam eden ve 5 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği”nde birçok yeni düzenlemeye gidildi.
Yönetmelikte, devleti ve milleti tehdit eden yayınların resmi ilan haklarının en fazla 60 gün süreyle durdurulması, gazete türleri ayrımının kaldırılması gibi birçok konu yer alıyor.
“Birçok konu özümsenerek karara bağlandı”
Yönetmelikteki değişikliklerle ilgili AA muhabirine açıklamada bulunan BİK Genel Kurulu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Arslan, bazı hükümlerin hemen, bazı hükümlerin de uyum süreci sonrasında yürürlüğe gireceğini söyledi.
BİK Genel Kurulunun 36 kişiden oluşan 3’lü sac ayağına oturan bir yapı olduğunu belirten Arslan, sendikacılar, basın temsilcileri, hukukçular ve hükümet temsilcilerinden oluşan üyelerle birçok konunun özümsenerek, tartışılarak karara bağlandığını ifade etti.
Yönetmeliğin 110. maddesinde; terör suçu ve anayasal düzene karşı suç işleyen gazete sahipleri hakkında dava açılması halinde, gazeteye yaptırım uygulanması hükmünün getirildiğini bildiren Arslan, şunları kaydetti:
“Yönetmeliğe göre gazete sahipleri, çoğunluk hissesine sahip olanlar ya da tüzel kişi temsilcileri hakkında Terörle Mücadele Kanunu’na aykırı davranmak ya da anayasal düzene karşı suçlardan dava açılmışsa, BİK’in 195 sayılı kanununun 49. maddesinde ön görülen azami süre olan 60 güne kadar resmi ilanları durdurulabilecek. Bir gazetenin sahibi, ortaklarının çoğunluğu ya da çalışanına terör suçundan dava açılmışsa, bu süre içerisinde resmi ilan verilmesi halinde bir anlamda terörün finansı gibi bir durum ortaya çıkıyordu. Bunu kabul etmek, hem kamu düzeni hem de hakkaniyet açısından mümkün değil. Çünkü resmi ilanlar, 78 milyonun gelirinden alınan vergilerle gazetelere verilmiş oluyor. Bu düzenleme ile teröre kaynak aktarılmasının önü kesilmiş ve kontrol altına alınmış oluyor.”
Arslan, maddenin ruhunun kişiye “Sen terör ve anayasaya karşı suçlarla kendini birleştirme”, yönetime ve kuruma da “sınırsız şekilde yaptırım uygulama” dediğini aktararak, “Kamuoyunda bu madde hakkında, ‘acaba basın özgürlüğüne kısıtlama getirir mi?’ endişesi vardı. Gaz ve fren mekanizmasını kullanmak suretiyle bir taraftan basın özgürlüğünü kısıtlamayan diğer taraftan da devletin ve milletin bütünlüğünü korumaya dönük son derece dengeli bir düzenleme oldu.” ifadelerini kullandı.
–“Terör suçlarına ilişkin davalar uzun sürüyor”
Terör suçlarına ilişkin davaların uzun sürdüğüne dikkati çeken Arslan, bu çalışmayla sınırlı süre ceza uygulanması sayesinde, mağduriyetlerin önüne geçecek tedbirin alındığını dile getirdi.
Bu tür suç iddiasıyla haklarında dava açılan asgari fikir işçisi kadrosundakilere ilişkin de tedbir alındığını anlatan Arslan, “Bu kişilerin, 5 gün içerisinde kadrodan çıkarılması gerekecek. Bu ‘Sen bunu iş yerinden at’ demek değil. ‘Benim sana resmi ilan verdiğim alanla ilgili kullanacağın asgari kadronun dışına bırak, ondan sonraki sorumluluk sana ait’ anlamına geliyor. Karar, gazete kapatma ya da işten çıkarma kararı değil. Birlik ve bütünlüğe karşı işlenen suçlarla ilgili açılan davalar konusunda tedbir uygulamasından ibaret.” diye konuştu.
–“Yönetmelik geleceğe dönük vizyon ortaya koyuyor”
Arslan, aynı zamanda akşam, ticari ve meslek gazeteleri gibi tanımlar yerine artık “siyasi gazeteler” anlamında bir toparlama yapıldığının altını çizdi.
Yönetmeliğin, günün ihtiyaçlarına cevap verip, geleceğe dönük vizyon ortaya koyduğunu vurgulayan Arslan, “Dili sadeleşmiş, anlaşılabilir hale gelmiş, kurum şubesi olan yerler ve valilik uygulamaları tekleştirilmiş, sektörün geleceğe dönük ihtiyaçlarını öngörmüş bir mevzuat yapıldı.” dedi.
–“Gazetelerin hayatiyetinin sona ereceği tartışmaları var”
Arslan, BİK mevzuatında çeşitli tarihlerde günün ihtiyacına göre köklü düzenlemeler yapıldığına değinerek, şöyle devam etti:
“Kurum şubesi olan yerler ile valiliklerin yetki alanındakiler arasında uyumsuzluklar söz konusuydu. Bu kapsamda mevzuat derlenmiş, toplanmış, uygulamalar birbirine eş güdümlü hale gelmiş oldu. Gazetelerin, internet haber sitesi kurmasını zorunlu hale getiren ve tıklanma sayısı ile girdikleri haberlere göre ek göstergeler ortaya koyan bir düzenleme yapıldı. Ben katılmasam da öngörülebilir bir süre içerisinde kağıt gazetelerin hayatiyetinin sona ereceği tartışmaları var. BİK Genel Kurulu, bu düzenleme ile gazetelerle internet haber mecralarını aynı bünyede toplayıp hem internet yasasına hazırlık yapmış oluyor hem de gazetelerin sitelerle markalaşmasını sağlıyor.”