Geçtiğimiz yıl (2020) aralık ayı ortalarıydı…
Covid-19 küresel salgınının henüz başlangıcında ortaya çıkan inanılmaz tabloyu sözle özetlemişti sevgili Şule Noyan. Ondan alıp bir kıyıya not etmişim.
Gün gün saymamışsınızdır muhtemelen ama Wuhan-Çin’de o ilk vakanın görüldüğü 2019 yılı aralık ayından bugüne, tamı tamına 614 gün geçmiş. Ülkemizde ilk vakanın görülmesinin ve eşzamanlı olarak okullarda bilindik, yüz yüze eğitim-öğretim düzeninin alt üst oluşundan sonraki 520’nci gün bugün.
Video ders, online ders, çevrimiçi, yüz yüze, hibrit, EBA, Zoom, Teams gibi yeni terimler arasında slalom yaparken sayısız sorunun iç içe geçtiği ve bizim bu arada en verimli çıkışı aradığımız; o arayış eşliğinde de öğretmenin, okulun ve yüz yüze eğitimin gerçek önemini anladığımız neredeyse bir buçuk yıldan söz ediyoruz…
Dile kolay!
Ama sadece eğitim değil tabii ki her şey ve her sektör, ekonomik ve sosyal yapının tamamı etkilendi küresel salgından.
Bitmedi. Etkilenmeye de devam ediyoruz.
★★
Burada kestim…
Ben dönüyorum tekrar Şule Noyan’ın aktardığı o derlemeye. Ama rakamları 2021 Ağustos’una göre güncelleyerek veriyorum:
İşitmişsinizdir mutlaka, dünyada gezegenindeki Coronavirüsün toplam ağırlığı sadece 1 gram kadarmış!
“Sadece 1 gramlık bu mikrobiyolojik örgüt:
Sadece yukarıdaki koyu yazılı yüklemleri tekrar okur musunuz?
Hapsetti, değiştirdi, tüketti, alt üst etti, düşürdü, değiştirdi, iflas ettirdi, sarstı, silkeledi, şaşkına çevirdi vs. vs…
Bütün dünyadan, bütün ülkelerden; İngiliz’den, Japon’dan, Amerikalıdan, Türk’ten, Arap’tan, Alman’dan, herkesten bahsediyoruz…
Ama gel gör ki ‘insan’…
Evet insan, 1 gram bile akıllanmadı!..
Bakın bir dışarıya; siyasete, öfkeye, kısır tartışmalara, hoşgörüsüzlüğe, anlayışsızlığa, insanın yakıp yıkma alışkanlığına, uluslararası çözümsüzlüklere, felaketler karşısındaki tutumlara, nasıl tehlikeli biçimde kamplara ayrıldığımıza, ayrıştırıldığımıza bir bakın…
Haksız mıyım?
★★
Ve şimdi…
Son tango!
Bilim insanlarının çok uzun zamandan beri tehlike çanlarını çaldığı bir başka şeyle yüzleşiyoruz. Hatta bunun için ‘Fragman bitti, esas film yeni başladı’ bile diyebiliriz:
Küresel ısınmanın yıkıcı etkileri !..
Zengin-yoksul ayırt etmeyen, küresel, korkunç, tolore edilemez, dayanılamaz, insanın -ve diğer canlıların- yaşam normlarının çok üzerinde, yok edici etkiler…
Devasa yangınlar, yok olan buzullar, bozulan küresel iklim dengesi, korkunç seller, anormal fırtınalar ve nihayet savaşları tetikleyebilecek kuraklık, kıtlık ihtimali, küresel istikrarsızlık…
Korkunç değil mi?
Ama bilim insanları, felaket tellallığı yapmıyorlar. Öyle basit medyum kehaneti değil paylaştıkları. Onlarınki ‘bilimsel öngörü’…
Bir de tabii ‘esas suçlunun tespiti’. Yargılansın diye…
Bizimki ne oluyor? Galiba ‘gafil uykusu’…
Bakalım nereye kadar sürer?
Gelecek yaz tarihe geçecek asıl felaketi yaşayabilirmişiz küresel ısınma bağlamında. Bitirmekte olduğumuz bu korkunç yazı bile arayabilirmişiz!
Belki orada, yanarken uyanırız!
Covid-19 küresel salgınının henüz başlangıcında ortaya çıkan inanılmaz tabloyu sözle özetlemişti sevgili Şule Noyan. Ondan alıp bir kıyıya not etmişim.
Gün gün saymamışsınızdır muhtemelen ama Wuhan-Çin’de o ilk vakanın görüldüğü 2019 yılı aralık ayından bugüne, tamı tamına 614 gün geçmiş. Ülkemizde ilk vakanın görülmesinin ve eşzamanlı olarak okullarda bilindik, yüz yüze eğitim-öğretim düzeninin alt üst oluşundan sonraki 520’nci gün bugün.
Video ders, online ders, çevrimiçi, yüz yüze, hibrit, EBA, Zoom, Teams gibi yeni terimler arasında slalom yaparken sayısız sorunun iç içe geçtiği ve bizim bu arada en verimli çıkışı aradığımız; o arayış eşliğinde de öğretmenin, okulun ve yüz yüze eğitimin gerçek önemini anladığımız neredeyse bir buçuk yıldan söz ediyoruz…
Dile kolay!
Ama sadece eğitim değil tabii ki her şey ve her sektör, ekonomik ve sosyal yapının tamamı etkilendi küresel salgından.
Bitmedi. Etkilenmeye de devam ediyoruz.
★★
Burada kestim…
Ben dönüyorum tekrar Şule Noyan’ın aktardığı o derlemeye. Ama rakamları 2021 Ağustos’una göre güncelleyerek veriyorum:
İşitmişsinizdir mutlaka, dünyada gezegenindeki Coronavirüsün toplam ağırlığı sadece 1 gram kadarmış!
“Sadece 1 gramlık bu mikrobiyolojik örgüt:
- 3 milyar civarında insanı 1 yıldan uzun süre evine hapsetti.
- Diğer yandan Ozon tabakasını kısmen onardı.
- Petrol baronları durumdan pek memnun olmasa da 1 milyar ton petrolü depolarda tuttu.
- Ama buna karşın küresel olarak ekonomilerde 40 trilyon dolar kaynak tüketti.
- İyi olan bir şey daha: Dünya üzerindeki 45 sıcak çatışmayı dondurdu.
- Buna karşılık da 200 milyondan fazla insanı işsiz bıraktı.
- Dünya üzerinde on binlerce şirketi iflas ettirdi.
- Buna karşılık küresel ölçekteki hava kirliliğini çarpıcı biçimde (Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin NTV kanalıyla paylaştığı verilere göre en az %16 oranında) temizledi. Bunu normal koşullarda insanlara gönüllü biçimde yaptırmak neredeyse imkânsızdı.
- Ekonomiye yansıyan çöküşün asıl nedeni şu oldu: Salgın, üretim ve tüketimi, tarihin en alt seviyesine düşürdü. Bu da ekonomileri çökertti.
- Neredeyse bütün ülkeler kapılarını kapattı. Ve bu da dünya tarihinde bir ilk oldu…
- Her türlü trafiği en alt düzeye indirdi.
- Tüm borsaları alt üst etti.
- Dünyanın bütün siyasal, politik, kültürel gündemini değiştirdi.
- ‘Her şeyin en güçlüsü insan’ -ya da bizim kültürümüzdeki karşılığıyla eşref-i mahlukat insan- algısını yerle bir etti. Sükunetle birbirimize sarılmak yerine panik içinde birbirimizi ezdik adeta.
- Buna karşın bilimin önemini bir kez daha insanların adeta gözüne soktu.
- Temizlik, adeta evrensel bir mezhep gibi yeniden doğdu: İnsanoğlu, suya sabuna dokunmayı en üst düzeye çıkardı.
- Diğer yandan mavi gezegenin tamamını kırmızıya boyadı.
- Tüm dünyada iki milyarı aşkın öğrenci okuldan ya tamamen ya da kısmen koptu…
- Sadece 1 gramlık virüs, bir süreliğine de olsa bütün teknolojileri alt etti.
- Öte yandan bize mutlak adaleti öğretti: Bütün insanları eşitledi.
- Irk, din, dil ayrımı yapmadan dünyayı kelimenin tam anlamıyla sarstı, silkeledi.
- 7 milyar insanı şaşkına çevirdi…”
Sadece yukarıdaki koyu yazılı yüklemleri tekrar okur musunuz?
Hapsetti, değiştirdi, tüketti, alt üst etti, düşürdü, değiştirdi, iflas ettirdi, sarstı, silkeledi, şaşkına çevirdi vs. vs…
Bütün dünyadan, bütün ülkelerden; İngiliz’den, Japon’dan, Amerikalıdan, Türk’ten, Arap’tan, Alman’dan, herkesten bahsediyoruz…
Ama gel gör ki ‘insan’…
Evet insan, 1 gram bile akıllanmadı!..
Bakın bir dışarıya; siyasete, öfkeye, kısır tartışmalara, hoşgörüsüzlüğe, anlayışsızlığa, insanın yakıp yıkma alışkanlığına, uluslararası çözümsüzlüklere, felaketler karşısındaki tutumlara, nasıl tehlikeli biçimde kamplara ayrıldığımıza, ayrıştırıldığımıza bir bakın…
Haksız mıyım?
★★
Ve şimdi…
Son tango!
Bilim insanlarının çok uzun zamandan beri tehlike çanlarını çaldığı bir başka şeyle yüzleşiyoruz. Hatta bunun için ‘Fragman bitti, esas film yeni başladı’ bile diyebiliriz:
Küresel ısınmanın yıkıcı etkileri !..
Zengin-yoksul ayırt etmeyen, küresel, korkunç, tolore edilemez, dayanılamaz, insanın -ve diğer canlıların- yaşam normlarının çok üzerinde, yok edici etkiler…
Devasa yangınlar, yok olan buzullar, bozulan küresel iklim dengesi, korkunç seller, anormal fırtınalar ve nihayet savaşları tetikleyebilecek kuraklık, kıtlık ihtimali, küresel istikrarsızlık…
Korkunç değil mi?
Ama bilim insanları, felaket tellallığı yapmıyorlar. Öyle basit medyum kehaneti değil paylaştıkları. Onlarınki ‘bilimsel öngörü’…
Bir de tabii ‘esas suçlunun tespiti’. Yargılansın diye…
Bizimki ne oluyor? Galiba ‘gafil uykusu’…
Bakalım nereye kadar sürer?
Gelecek yaz tarihe geçecek asıl felaketi yaşayabilirmişiz küresel ısınma bağlamında. Bitirmekte olduğumuz bu korkunç yazı bile arayabilirmişiz!
Belki orada, yanarken uyanırız!