Son zamanlarda gezi ayaklanması gibi bir kalkışma planını örgütleme çabaları var. Özellikle sosyal medyada, "sokağa çıkma zamanı geldi", "başka çare kalmadı", "geziyi mumla ararsınız" gibi söylemler dikkat çekiyor. Öncelikle şunu belirteyim, aklından gezi ayaklanması gibi bir kalkışma geçirenler varsa, iyi bilsinler ki FETÖ Terör Örgütü üyelerinden daha beter hale gelirler. Çünkü devlet bu tür girişimlere en küçük bir taviz vermeyecektir.
Sokağa çıkanların masum bir yürüyüş yapmadıklarını geçmiş yıllarda pek çok kez gördük. Sanki muz cumhuriyetinde yaşıyormuşuz gibi araçların ateşe verilmesinden, kaldırımların sökülmesinden, bankamatiklerin yağmalanmasından medet umanlar var. Bu kişilerinde demokrasi, cumhuriyet, insan haklarını dillerinden düşürmeyenler olması dikkat çekiyor.
Konuşmak, anlatmak, bilgilendirmek varken marjinal ayaklanmalardan medet umanlar, bu ülkede bundan böyle seçimle gelenin ancak seçimle gideceğini anlamalılar.
Ben tüketici haklarını savunan Sivil Toplum Kuruluşu temsilcisiyim. Demokratik ortamda hükümetin yanlış politikalarını; gerek sosyal medyadan, gerek köşe yazılarımla, gerekse basın açıklamalarım ile binlerce kişiyle paylaşarak aktarıyorum. Uzun zamandır işçi haklarını, elektrik, doğalgaz ve gıda zamlarını, EYT mağdurlarını, esnafı, tüketiciyi pek çok kez yazdım, yeri geldi eleştirdim. Bu güne kadar kimse bana "niye yazıyorsun, niye eleştiriyorsun" demedi. Herkes mevcut hükümetin yanlış politikaları varsa yazsın, dile getirsin. Artık sosyal medya diye bir gerçek var. Gazetede yazmaya, televizyona çıkmaya gerek kalmadan herkes kanuni sınırlar içinde istediğini yazıyor. Ancak yazacak, çizecek tek bir kelamı olmayanlar, çözümü sokakta aramayı seçiyor. Bu ülke darbe günlerini, gazete manşetlerini, sokak gösterilerini artık geride bıraktı. Hükümetin politikalarını beğenmeyenler seçim günü oy veremezler. Halk kimi tercih ederse o parti iktidar olur. Cumhuriyetin ve demokrasinin temeli de budur.
Gezi Parkı benzeri olaylar ve sonrasında yaşanacak gelişmelerin ülkeye getireceği parasal maliyet hepimizin cebinden çıkıyor. Suriyelilere 40 milyar harcandığı için sokağa çıkmayı düşünenler, ülke ekonomisine 167,9 milyar dolar maliyeti olan Gezi'yi neden hiç konuşmazlar. Bu nedenle uç grupların, Alman Vakıf'larının ve bazı iş adamlarının mali desteğiyle bir kaos yaratma çabasına yeltenenler, devletin sert gücüyle karşılaşacaklarını unutmamalıdır.
Sokağa çıkanların masum bir yürüyüş yapmadıklarını geçmiş yıllarda pek çok kez gördük. Sanki muz cumhuriyetinde yaşıyormuşuz gibi araçların ateşe verilmesinden, kaldırımların sökülmesinden, bankamatiklerin yağmalanmasından medet umanlar var. Bu kişilerinde demokrasi, cumhuriyet, insan haklarını dillerinden düşürmeyenler olması dikkat çekiyor.
Konuşmak, anlatmak, bilgilendirmek varken marjinal ayaklanmalardan medet umanlar, bu ülkede bundan böyle seçimle gelenin ancak seçimle gideceğini anlamalılar.
Ben tüketici haklarını savunan Sivil Toplum Kuruluşu temsilcisiyim. Demokratik ortamda hükümetin yanlış politikalarını; gerek sosyal medyadan, gerek köşe yazılarımla, gerekse basın açıklamalarım ile binlerce kişiyle paylaşarak aktarıyorum. Uzun zamandır işçi haklarını, elektrik, doğalgaz ve gıda zamlarını, EYT mağdurlarını, esnafı, tüketiciyi pek çok kez yazdım, yeri geldi eleştirdim. Bu güne kadar kimse bana "niye yazıyorsun, niye eleştiriyorsun" demedi. Herkes mevcut hükümetin yanlış politikaları varsa yazsın, dile getirsin. Artık sosyal medya diye bir gerçek var. Gazetede yazmaya, televizyona çıkmaya gerek kalmadan herkes kanuni sınırlar içinde istediğini yazıyor. Ancak yazacak, çizecek tek bir kelamı olmayanlar, çözümü sokakta aramayı seçiyor. Bu ülke darbe günlerini, gazete manşetlerini, sokak gösterilerini artık geride bıraktı. Hükümetin politikalarını beğenmeyenler seçim günü oy veremezler. Halk kimi tercih ederse o parti iktidar olur. Cumhuriyetin ve demokrasinin temeli de budur.
Gezi Parkı benzeri olaylar ve sonrasında yaşanacak gelişmelerin ülkeye getireceği parasal maliyet hepimizin cebinden çıkıyor. Suriyelilere 40 milyar harcandığı için sokağa çıkmayı düşünenler, ülke ekonomisine 167,9 milyar dolar maliyeti olan Gezi'yi neden hiç konuşmazlar. Bu nedenle uç grupların, Alman Vakıf'larının ve bazı iş adamlarının mali desteğiyle bir kaos yaratma çabasına yeltenenler, devletin sert gücüyle karşılaşacaklarını unutmamalıdır.