Kâbesiz Mekke düşünülebilir mi…
Hz İbrahim olmadan Urfa,
Ya da , Ayasofya-Süleymaniye olmadan İstanbul…
Nilüfer-Muradiye ve Yeşil Türbesiz Bursa olabilir mi?...
Konya denince akla Mevlâna,
Hacıbayram’la Ankara,
Hacı Bektaş’la Kırşehir gelir.
Yunus’la tüm Anadolu ve daha nice yaşadıkları şehri şereflendiren Alp-erenler...
Hepsi kültürümüzün ve kimliğimizin birer parçası...
Düşününüz , Anadolu’da ilk üniversite niteliğindeki Yakutiye ve Çifte Minareli Medrese olmadan Erzurum olabilir mi...
***
Erzurum binlerce yıllık kültür ve tarih mirasının barındıran önemli bir kent…
Bu özelliğiyle kadim bir kent…
Kimliğimizin birer parçası konumundaki bu eserler yapı teknikleriyle de ecdadımızın mimari alanda ulaştığı seviyeyi gösteriyor.
Çifte Minareli Medresenin muhteşem taş işçiliğinin yanı sıra Ulu Caminin teknolojik özellikleri göz kamaştırıyor…
Tam dokuz asırdan bu yana duvarlarında Kur’an sesi çınlıyor ve müminler alnını secdeye vuruyor Ulu Cami’de...
Yaklaşık beş bin kişinin namaz kılabildiği Ulu Camii, geçen asırlar süresince bir doğal afet yaşamasına karşın dim dik ayakta ve bu günün belki de depreme en çok dayanıklı binalarından bile daha dayanıklı…
*
Günümüzde zaman dilimi hassas cihazlar ile ölçülüyor.
Ancak Ulu caminin yapıldığı tarihte namaz saatleri güneşin konuluna göre ayarlanmakta idi… Bu gün bazı camilerimizin duvarlarına işlenen güneş saatleri ile namaz vakitleri tespit edilmekte idi…
Doğru mudur bilmiyorum ama, halk arasındaki inanışa göre, Ulu Caminin mimarı bu zaman dilimini binanın pencereleri ile halletmiş. Pencereler öylesine yerleştirilmiş ki, güneşin doğuşu ile birlikte ışık huzmesinin pencerelerden yansıması ile birlikte namaz vakitleri tespit edilir olmuş…
***
Gazetemizin dünkü manşetinde Güzel Sanatlar Öğretim Üyesi Prof. Haldun Özkan Hoca, Erzurum’un Tarihi Değerleri konulu konferansta, kültür mirası tarihi eserlerimizle ilgili doğru bilinen yanlışları ve tarih mirasımıza karşı ilgisizliğimizi anlattı.
Kültür ve medeniyetimizde önemli yere sahip olan, kentlere hayat veren kültür mirasları aynı zamanda bulundukları şehrin kimliğidir de.
Bunlara dokunursanız, ya da iyi bakmazsanız kimliksiz kalırsınız.
Yeniden modern ve çağdaş bir şehir inşa etmek kimlik kazandırır mı?
Öyle zannediyorum ki hayır...
Sadece geniş caddeli, beton yığınlarıyla süslü binalar zinciri o kadar...
Hz İbrahim olmadan Urfa,
Ya da , Ayasofya-Süleymaniye olmadan İstanbul…
Nilüfer-Muradiye ve Yeşil Türbesiz Bursa olabilir mi?...
Konya denince akla Mevlâna,
Hacıbayram’la Ankara,
Hacı Bektaş’la Kırşehir gelir.
Yunus’la tüm Anadolu ve daha nice yaşadıkları şehri şereflendiren Alp-erenler...
Hepsi kültürümüzün ve kimliğimizin birer parçası...
Düşününüz , Anadolu’da ilk üniversite niteliğindeki Yakutiye ve Çifte Minareli Medrese olmadan Erzurum olabilir mi...
***
Erzurum binlerce yıllık kültür ve tarih mirasının barındıran önemli bir kent…
Bu özelliğiyle kadim bir kent…
Kimliğimizin birer parçası konumundaki bu eserler yapı teknikleriyle de ecdadımızın mimari alanda ulaştığı seviyeyi gösteriyor.
Çifte Minareli Medresenin muhteşem taş işçiliğinin yanı sıra Ulu Caminin teknolojik özellikleri göz kamaştırıyor…
Tam dokuz asırdan bu yana duvarlarında Kur’an sesi çınlıyor ve müminler alnını secdeye vuruyor Ulu Cami’de...
Yaklaşık beş bin kişinin namaz kılabildiği Ulu Camii, geçen asırlar süresince bir doğal afet yaşamasına karşın dim dik ayakta ve bu günün belki de depreme en çok dayanıklı binalarından bile daha dayanıklı…
*
Günümüzde zaman dilimi hassas cihazlar ile ölçülüyor.
Ancak Ulu caminin yapıldığı tarihte namaz saatleri güneşin konuluna göre ayarlanmakta idi… Bu gün bazı camilerimizin duvarlarına işlenen güneş saatleri ile namaz vakitleri tespit edilmekte idi…
Doğru mudur bilmiyorum ama, halk arasındaki inanışa göre, Ulu Caminin mimarı bu zaman dilimini binanın pencereleri ile halletmiş. Pencereler öylesine yerleştirilmiş ki, güneşin doğuşu ile birlikte ışık huzmesinin pencerelerden yansıması ile birlikte namaz vakitleri tespit edilir olmuş…
***
Gazetemizin dünkü manşetinde Güzel Sanatlar Öğretim Üyesi Prof. Haldun Özkan Hoca, Erzurum’un Tarihi Değerleri konulu konferansta, kültür mirası tarihi eserlerimizle ilgili doğru bilinen yanlışları ve tarih mirasımıza karşı ilgisizliğimizi anlattı.
Kültür ve medeniyetimizde önemli yere sahip olan, kentlere hayat veren kültür mirasları aynı zamanda bulundukları şehrin kimliğidir de.
Bunlara dokunursanız, ya da iyi bakmazsanız kimliksiz kalırsınız.
Yeniden modern ve çağdaş bir şehir inşa etmek kimlik kazandırır mı?
Öyle zannediyorum ki hayır...
Sadece geniş caddeli, beton yığınlarıyla süslü binalar zinciri o kadar...