
Erzurum’un tarih yazan çocukları diye bir başlık atmış olsak herhalde bu başlıkta Özel Güneş Kolejinde son 4 yıldır kendi kitaplarını yazan çocukları söylemiş oluruz. Gerçekten de yaşları 10-11 arasında değişine yüzlerce öğrencim 100’ün üzerinde kitap yazarak tarih yazmışlardır. Her yıl giderek sayıları artan bu yazarlarım inşallah günün birinde edebiyat dünyasında adlarında söz ettireceklerdir. Geçen yıl kitap fuarında tüm şehre kendilerini kitaplarıyla tanıtan küçük yazarlarım bu yolda emin adımlarla yürümeye devam ediyorlar. İşte bu eğitim ve öğretim sezonunda da kaldığımız yerden devam ettirdiğimiz projeyle tarih yazmaya şu an itibariyle 54 yazarımla devam ediyoruz. İnşallah ilk yapılacak kitap fuarına yüzlerce yazarla katılmakta nihai hedefimizdir. 2022-2023 eğitim ve öğretim yılında yine 5. Sınıflarla başladığımız yolculuğumuzda ilk yazarlarımdan biri Serhat Eymen Beldağ olmuştur. Serhat derslerinde çalışkan, sorumluluk sahibi bir öğrencimdir. Serhat, istisnasız her derste pür dikkat öğretmenini dinleyen, notlar alan, okuyan, yazan, dinleyen ve anlatan bir öğrencidir Serhat. Yeri ve zamanında konuşmayı seven, sosyal bilimlerle beraber fen bilimlerine de ilgi gösteren Serhat, uzun süren bir çalışmanın sonucunda eserini yazmış ve bizlere değerlendirilmek ve ardından da basılmak üzere teslim etmiştir. “Babasının Yolunda” adını verdiği ilk eserle okuyucularına merhaba diyen Serhat’ın, ilerleyen yıllarda yapacağı meslekle beraber yazarlığı da birlikte götüreceğine olan inancım tamdır. Yazdığı ilk kitapla yazarlık serüveninde tek kalmayı düşünmeyen Serhat yazma çalışmalarına, okuyarak devam etmektedir. Bu süreçte en büyük desteği ise anne ve babasından alan Serhat, öğretmenlerinin de gözdesi olmayı başarmıştır. Bizlerde geleceğimizi emanet edeceğimiz gençler ve çocuklarımızla gurur duyuyor ve onların çalışmalarını canı gönülden destekliyoruz. İşte sizi Serhat Eymen Beldağ tarafından kaleme alınan eserden bir bölümle baş başa bırakıyorum, keyifli okumalar dilerim.

Artık çalışma yapacağı konuyu belirlemişti. Uzay alanında bir çalışma yapacaktı. Bu konuyu seçmesindeki en önemli etken babasını bu çalışmaları yaparken kaybetmesiydi. Kendisinin hedefi ise babasının başladığı çalışmaları bitirmek, babasının çalışmasını yaşatmak ve insanlık adına yararlı bir iş yapmaktı. Babasının laboratuvarına girince en son ki patlamadan dolayı etraf hep dağınık, kapkara ve çoğu kâğıdın kül olduğunu görünce gözyaşlarını tutamadı, sakinleştikten sonra laboratuvarı toplamaya başladı. En sonunda boyayı sürmeye başladığında fırça sürekli aynı yere takılıyordu. Dikkatli bakınca bir kapı kolu olduğunu gördü. Oda simsiyah olduğu için bu kolu fark etmemişti. Kolu çok zorlayınca bir kapı açıldı, içeride bir sürü panoya asılmış kâğıtlar, maketler, fotoğraflar ve çizimler ile dolu bir oda. Sevinçten havalara uçmuştu. Demek ki babası bütün önemli notları buraya saklamıştı. Hemen notlara, resimlere bakınmaya başladı. Çok değişik yazılar vardı. Tam odadan çıkacakken bir kâğıt gözüne takıldı. Kâğıdı okumaya başladı.
“Sevgili Oğlum,
Hangi konuyu seçeceksin bilmiyorum ama uzay alanını seçtiysen zaten bu mektubu okuyorsundur. Bugün çok tehlikeli bir deney yapacağım. Bu deneyde tüpün içine biraz toz parçası bile kaçarsa laboratuvarda olağanüstü bir patlama gerçekleşecek. Bu deney yüzünden bütün levazımı, özel ve kullanışlı materyalleri ek odaya götürdüm. Kendine çok iyi bak. Seni çok seven baban…” Çok duygulanmıştı. Kesinlikle bu mektup ölene kadar aklından çıkmayacaktı. Mektubu alıp hemen cebine attı. Odaya daha dikkatli bakınca kâğıtlarda olan resim maketlerinin ta kendisiydi. Bu resim ve maketlerin bir alet, araç, icat olabileceğini düşündü. Sonra aklına uzaya çıkmak için bir araç olabileceği geldi. İlk başta saçma gelmişti. Fakat sonra gayet mantıklı bulmuştu. İnsanların yüzyıllarca yıl gitmek için can attığı uzaya gidebilecek bir araç yapılması gayet akıllıcaydı. Çalışmalara hemen başlamak istiyordu. Fakat daha bilgi kâğıtlarından hiçbirini okumadığı için ne yapabileceğini bilemiyordu. Kâğıtlara bakınca sayılar, harfler ve noktalama işaretleri ile karmakarışık yazılar yazıyordu. Sonradan eski anılarını hatırladı. Babası ona değişik harfler, sayılar ve noktalama işaretlerinin anlamları yazılı olan bir kâğıt verip ezberlemesini istemişti. Hemen eve gidip, evi didik didik aradı. Kendi odasında bulamayınca hemen babasının odasına gitti. Dolaptan masaya, çekmeceden kitaplığa her yeri o alfabe yazan kâğıdı bulmak için alt üst etmişti. Ama buna değmişti, çünkü o kâğıdı bulmuştu. Sevinçten gözünden yaşlar akıyordu. İçi huzurla dolmuştu. Bu kâğıdı incelemeye başladığında her bir işarete bir harf düşüyordu. Tam evden çıkacakken annesi ona yemek koyduğunu ve bugün daha kendisini yormamasını söylemişti.

Artık çalışma yapacağı konuyu belirlemişti. Uzay alanında bir çalışma yapacaktı. Bu konuyu seçmesindeki en önemli etken babasını bu çalışmaları yaparken kaybetmesiydi. Kendisinin hedefi ise babasının başladığı çalışmaları bitirmek, babasının çalışmasını yaşatmak ve insanlık adına yararlı bir iş yapmaktı. Babasının laboratuvarına girince en son ki patlamadan dolayı etraf hep dağınık, kapkara ve çoğu kâğıdın kül olduğunu görünce gözyaşlarını tutamadı, sakinleştikten sonra laboratuvarı toplamaya başladı. En sonunda boyayı sürmeye başladığında fırça sürekli aynı yere takılıyordu. Dikkatli bakınca bir kapı kolu olduğunu gördü. Oda simsiyah olduğu için bu kolu fark etmemişti. Kolu çok zorlayınca bir kapı açıldı, içeride bir sürü panoya asılmış kâğıtlar, maketler, fotoğraflar ve çizimler ile dolu bir oda. Sevinçten havalara uçmuştu. Demek ki babası bütün önemli notları buraya saklamıştı. Hemen notlara, resimlere bakınmaya başladı. Çok değişik yazılar vardı. Tam odadan çıkacakken bir kâğıt gözüne takıldı. Kâğıdı okumaya başladı.
“Sevgili Oğlum,
Hangi konuyu seçeceksin bilmiyorum ama uzay alanını seçtiysen zaten bu mektubu okuyorsundur. Bugün çok tehlikeli bir deney yapacağım. Bu deneyde tüpün içine biraz toz parçası bile kaçarsa laboratuvarda olağanüstü bir patlama gerçekleşecek. Bu deney yüzünden bütün levazımı, özel ve kullanışlı materyalleri ek odaya götürdüm. Kendine çok iyi bak. Seni çok seven baban…” Çok duygulanmıştı. Kesinlikle bu mektup ölene kadar aklından çıkmayacaktı. Mektubu alıp hemen cebine attı. Odaya daha dikkatli bakınca kâğıtlarda olan resim maketlerinin ta kendisiydi. Bu resim ve maketlerin bir alet, araç, icat olabileceğini düşündü. Sonra aklına uzaya çıkmak için bir araç olabileceği geldi. İlk başta saçma gelmişti. Fakat sonra gayet mantıklı bulmuştu. İnsanların yüzyıllarca yıl gitmek için can attığı uzaya gidebilecek bir araç yapılması gayet akıllıcaydı. Çalışmalara hemen başlamak istiyordu. Fakat daha bilgi kâğıtlarından hiçbirini okumadığı için ne yapabileceğini bilemiyordu. Kâğıtlara bakınca sayılar, harfler ve noktalama işaretleri ile karmakarışık yazılar yazıyordu. Sonradan eski anılarını hatırladı. Babası ona değişik harfler, sayılar ve noktalama işaretlerinin anlamları yazılı olan bir kâğıt verip ezberlemesini istemişti. Hemen eve gidip, evi didik didik aradı. Kendi odasında bulamayınca hemen babasının odasına gitti. Dolaptan masaya, çekmeceden kitaplığa her yeri o alfabe yazan kâğıdı bulmak için alt üst etmişti. Ama buna değmişti, çünkü o kâğıdı bulmuştu. Sevinçten gözünden yaşlar akıyordu. İçi huzurla dolmuştu. Bu kâğıdı incelemeye başladığında her bir işarete bir harf düşüyordu. Tam evden çıkacakken annesi ona yemek koyduğunu ve bugün daha kendisini yormamasını söylemişti.