Hani içimizi çekerek çoğumuzun söylediği ve özlediği gibi ‘Ahhh, nerede o eski bayramlar…’
Aslında değişen biz ve zaman...
Eski bayramlar gibi olmasa da Bayram ziyâreti yapıp büyüklerimizin ellerini öptük ve doyasıya kucaklaştık, bizden küçüklere elimizi öptü ve harçlıklarını aldılar.
Tatlılar açıldı, birbirinden leziz yemekler, pastalar, çörekler yapıldı ve gelenlere ikram edildi.
Misafirlere ikram edilmek üzere şekerimizi, lokumumuzu, çikolata ve kahvemizi hazır ettik.
Çocuklar ayrıca düşünüldü...
Onlara özellikle Arife günü ikram edilmek üzere birbirinden alımlı bonbonlar, akideler, talihli şekerlemeler, fıstıklar ve diğer ikramlıklar gününden önce hazırlandı ve ikram edildi.
Telefonlara sarıldık ve uzaktaki yakınlarımızla hasret giderdik.
*
Arife günü ve Bayram Namazı sonrasında Kabir Ziyâret edildi ve Fatihalar gönderdik,
uzaktaki yakınlarımızı dualarımızla yad ettik...
Şehitlerimizle üzüldük ve Bayrama kavuşmuş olmakla sevindik.
*
Bayramın tek kötü tarafı Yerel Gazeteler çıkmayışıydı ve bizim televizyon ekranlarının tekrar programlarına hapsolmamızdı.
Ya yemek programlarını seyrettik veya aynı konukların bütün televizyon kanallarına bağlandığı, bir çoğunda konunun pek de farklı olmadığı programlara mahkum olduk.
Konuk olmadığı zamanlarda Nostalji Kuşağı adı altında yayınlanan eski, kötü ve ucuz yapımların yanı sıra; hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen, oyunculuklarından ziyade, salakça komedi anlayışlarıyla ön plana çıkmaya çalışan, toplumun tanımadığı tiplerin çevirdiği harcıalem filmleri seyrettik.
*
Pandemi tam olarak son bulmadı ama hissedilir şekilde azaldı.
Yine de sağlığımız için özellikle hijyen konusuna dikkat göstermek gerek.
*
Bizim bildiğimiz bayramlar; gönüllerin alındığı, küslerin barıştığı günlerdir.
Eskiden de en ağır eleştiriler nezaket dairesinde yapılır ve bayramlarda gönüller hoş edilirdi.
Her neyse…
Sevinciyle, hasretiyle bir bayram da böyle geçti.
Geride bıraktığımız ve artık eskimeye başlayan bayramınız kutlu olsun.
Aslında değişen biz ve zaman...
Eski bayramlar gibi olmasa da Bayram ziyâreti yapıp büyüklerimizin ellerini öptük ve doyasıya kucaklaştık, bizden küçüklere elimizi öptü ve harçlıklarını aldılar.
Tatlılar açıldı, birbirinden leziz yemekler, pastalar, çörekler yapıldı ve gelenlere ikram edildi.
Misafirlere ikram edilmek üzere şekerimizi, lokumumuzu, çikolata ve kahvemizi hazır ettik.
Çocuklar ayrıca düşünüldü...
Onlara özellikle Arife günü ikram edilmek üzere birbirinden alımlı bonbonlar, akideler, talihli şekerlemeler, fıstıklar ve diğer ikramlıklar gününden önce hazırlandı ve ikram edildi.
Telefonlara sarıldık ve uzaktaki yakınlarımızla hasret giderdik.
*
Arife günü ve Bayram Namazı sonrasında Kabir Ziyâret edildi ve Fatihalar gönderdik,
uzaktaki yakınlarımızı dualarımızla yad ettik...
Şehitlerimizle üzüldük ve Bayrama kavuşmuş olmakla sevindik.
*
Bayramın tek kötü tarafı Yerel Gazeteler çıkmayışıydı ve bizim televizyon ekranlarının tekrar programlarına hapsolmamızdı.
Ya yemek programlarını seyrettik veya aynı konukların bütün televizyon kanallarına bağlandığı, bir çoğunda konunun pek de farklı olmadığı programlara mahkum olduk.
Konuk olmadığı zamanlarda Nostalji Kuşağı adı altında yayınlanan eski, kötü ve ucuz yapımların yanı sıra; hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen, oyunculuklarından ziyade, salakça komedi anlayışlarıyla ön plana çıkmaya çalışan, toplumun tanımadığı tiplerin çevirdiği harcıalem filmleri seyrettik.
*
Pandemi tam olarak son bulmadı ama hissedilir şekilde azaldı.
Yine de sağlığımız için özellikle hijyen konusuna dikkat göstermek gerek.
*
Bizim bildiğimiz bayramlar; gönüllerin alındığı, küslerin barıştığı günlerdir.
Eskiden de en ağır eleştiriler nezaket dairesinde yapılır ve bayramlarda gönüller hoş edilirdi.
Her neyse…
Sevinciyle, hasretiyle bir bayram da böyle geçti.
Geride bıraktığımız ve artık eskimeye başlayan bayramınız kutlu olsun.