Ağrı'da yaşayan Abu Bekir Demir (64), lösemi hastası oğluna uyguladığı bal tedavisi olumlu sonuç verince manifaturacılık işini bırakıp, arıcılık yapmaya başladı.
Ağrı'da yaşayan Ebubekir Demir, 2004 yılında Lösemi olan oğlunun tedavisi için modern tıbbın yanında alternatif tıpta da çare aramaya başladı. Demir, bir yolculuk esnasında tanıştığı bir Hekimin tavsiyesi üzerine oğluna bal tedavisi uygulamaya başladığını söyledi. İlk etapta yaşadığı Ağrı’da lösemi hastası oğlunun tedavisi için hakiki bal bulmadığını kaydeden Demir, kendi imkânlarıyla ilk başta 20 kovan arı alıp bal üretmeye başladığını ifade etti. Aynı zamanda bitkisel ilaçlarla da ilgilenen Baba Demir, ürettiği bal ile birlikte bölgede yetişen bitkisel ilaçlardan hazırladığı karışımları lösemi hastası oğlu Ramazan Demir’e (39) yedirerek hastalığına şifa bulmayı başardığını dile getirdi.
Oğlunun lösemiyi bal tedavisi sayesinde yendiğini gören Demir, Ağrı merkeze bağlı Tezeren köyünde, uzun yıllar yaptığı manifaturacılık işini bırakarak arıcılık yapmaya başladı. Zamanla kovan ve arı sayısını arttıran Demir, bunların yanında da en küçük oğlu Danyal Demir’ide Arıcılık Meslek Yüksek Okuluna göndererek yaptığı işi daha da geliştirdi. Demir, ayrıca oğlunun bal tedavisi ile kanseri yendiği yönünde çıkan haberlerle birlikte duyan birçok hastanın da kendisine başvurduğunu ve diğer hastalarında da tedavilerine yardımcı olduklarını dile getirdi.
''Arılar doğadan ne topladıysa onu alıyoruz''
Baba Demir, oğlunun kanserden bal ile iyileştirdiğini duyan modern tıptan ümidini kesen Türkiye'den ve yurt dışından hasılaların talepleriyle çokça karşılaştıklarını söyleyerek ürettikleri balların diğer ballardan farklı olduğunu ve bu farkında yaylalarında bulunan endemik bitkilerin çeşitliliği olduğunu dile getirdi. Iğdır Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda yaylalarında bin 100 çeşit bitki olduğunun ortaya çıktığını belirten Demir, ''Bizim yaylamızda Iğdır Üniversitesinin araştırmasına göre bin 100 çeşit bitki var. Bunun 400 endemik bitkilerdir. Yani bu da basit bir olay değildir. Bizim yaylamızda kansere şifa olacak bitkiler çoktur. O yüzden bizim arılarımız o bitkilerden nektar alıp getirip bal yapınca kalite ortaya çıkıyor. Balımızın şifa değeri de o yüzden artıyor. Biz bazı seneler kovan başı 30 kilo bal elde ederken bazı seneler de 20 kilo alabiliyoruz. Arılar doğadan ne topladıysa onu alıyoruz. Ekstra bir şey yapmıyoruz. Dolayısıyla müşteri potansiyelimiz çok fazladır. Biz bin 200 ile bin 400 kovan arasında arı besliyoruz. Şu anda burayla birlikte üç yaylada kovanlarımız var. Yaylalarımız bal doludur. Hepside katkısızdır'' ifadelerini kullandı. iha
Ağrı'da yaşayan Ebubekir Demir, 2004 yılında Lösemi olan oğlunun tedavisi için modern tıbbın yanında alternatif tıpta da çare aramaya başladı. Demir, bir yolculuk esnasında tanıştığı bir Hekimin tavsiyesi üzerine oğluna bal tedavisi uygulamaya başladığını söyledi. İlk etapta yaşadığı Ağrı’da lösemi hastası oğlunun tedavisi için hakiki bal bulmadığını kaydeden Demir, kendi imkânlarıyla ilk başta 20 kovan arı alıp bal üretmeye başladığını ifade etti. Aynı zamanda bitkisel ilaçlarla da ilgilenen Baba Demir, ürettiği bal ile birlikte bölgede yetişen bitkisel ilaçlardan hazırladığı karışımları lösemi hastası oğlu Ramazan Demir’e (39) yedirerek hastalığına şifa bulmayı başardığını dile getirdi.
Oğlunun lösemiyi bal tedavisi sayesinde yendiğini gören Demir, Ağrı merkeze bağlı Tezeren köyünde, uzun yıllar yaptığı manifaturacılık işini bırakarak arıcılık yapmaya başladı. Zamanla kovan ve arı sayısını arttıran Demir, bunların yanında da en küçük oğlu Danyal Demir’ide Arıcılık Meslek Yüksek Okuluna göndererek yaptığı işi daha da geliştirdi. Demir, ayrıca oğlunun bal tedavisi ile kanseri yendiği yönünde çıkan haberlerle birlikte duyan birçok hastanın da kendisine başvurduğunu ve diğer hastalarında da tedavilerine yardımcı olduklarını dile getirdi.
''Arılar doğadan ne topladıysa onu alıyoruz''
Baba Demir, oğlunun kanserden bal ile iyileştirdiğini duyan modern tıptan ümidini kesen Türkiye'den ve yurt dışından hasılaların talepleriyle çokça karşılaştıklarını söyleyerek ürettikleri balların diğer ballardan farklı olduğunu ve bu farkında yaylalarında bulunan endemik bitkilerin çeşitliliği olduğunu dile getirdi. Iğdır Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda yaylalarında bin 100 çeşit bitki olduğunun ortaya çıktığını belirten Demir, ''Bizim yaylamızda Iğdır Üniversitesinin araştırmasına göre bin 100 çeşit bitki var. Bunun 400 endemik bitkilerdir. Yani bu da basit bir olay değildir. Bizim yaylamızda kansere şifa olacak bitkiler çoktur. O yüzden bizim arılarımız o bitkilerden nektar alıp getirip bal yapınca kalite ortaya çıkıyor. Balımızın şifa değeri de o yüzden artıyor. Biz bazı seneler kovan başı 30 kilo bal elde ederken bazı seneler de 20 kilo alabiliyoruz. Arılar doğadan ne topladıysa onu alıyoruz. Ekstra bir şey yapmıyoruz. Dolayısıyla müşteri potansiyelimiz çok fazladır. Biz bin 200 ile bin 400 kovan arasında arı besliyoruz. Şu anda burayla birlikte üç yaylada kovanlarımız var. Yaylalarımız bal doludur. Hepside katkısızdır'' ifadelerini kullandı. iha