Stres, insan vücudunda birçok hastalığa yol açıyor. Strese uzun süreli maruz kalınmasının kalp ve kalp damar hastalıklarına neden olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, “Uzun süreli streslerde damarların ve kalbin gereğinden fazla kasılması nedeniyle ani kalp krizleri oluşuyor” dedi.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Özel Buhara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, psikolojik stresin önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekti. Yapılan araştırmalara göre aşırı stresin, kızgınlığın ve depresyonun kalp krizi riski 2.5 kat artırdığı belirten Dr. Uğurlu, stres yönetiminin hayati önem taşıdığını söyledi.
Stres ve kalp krizi arasındaki ilişkiyi anlatan Dr. Uğurlu, “Strese uzun süreli maruz kalınması kalp ve kalp damar hastalıklarına neden olabiliyor. Uzun süren geçmeyen bir stres kanda adrenalin ve kortizon dediğimiz hormonu arttırıyor. Bunlar damarların iç tabakasına zarar veren hormonlardır. Uzun süren streslerde damarlar içindeki kanın akışkanlığını etkileyerek kalp ve damar hastalıklarının oluşumuna yatkınlık sağlıyorlar. Uzun süreli streslerde damarların ve kalbin gereğinden fazla kasılması nedeniyle ani kalp krizleri de oluyor” dedi.
Duygularınızı uçlarda yaşamayın
Duyguları uçlarda yaşamamak gerektiğini söyleyen Dr. Uğurlu, aşırı üzüntünün vücutta meydana getirdiği değişikliklerden bahsetti. Duygu durum değişikliklerinin kalp ritmini değiştirdiğini aktaran Dr. Uğurlu, “Duyguları uçlarda yaşamamak gerekir. Duygu yoğunluğu anında genelde aşırı salgılanmayan ‘katekolamin’ hormonlarının yüksek düzeyde salgılanmasına neden olur. Bu maddeler, ritim bozukluğuna yol açar. Kalbin şiddetli kasılmasına neden olur ve ani kalp ölümü gerçekleşir. Aşırı duygulanmanıza neden olan olaydan sonraki 4 ile 8 gün boyunca kendinize çok dikkat etmelisiniz” diye konuştu.
Depresyon riski 4 kat artırıyor
Depresyonda halinin kalp sağlığı açısından iyi olmadığına değinen Dr. Uğurlu, “Kalp krizi sonrasında depresyon şikayeti varsa, depresyonda olmayan bir kalp krizi hastasına göre ölüm riski dört kat artar. Depresyondaki hastaların, kalp krizi geçirme riski çok daha yüksektir. Buna bir de kızgınlık ve heyecan duyguları eklenirse, durum çok daha vahimleşir. Mesela; kalp krizi geçiren hastaların yüzde 50’sinde kriz öncesi depresyon görülür. Depresyon belirtileri arasında uykusuzluk, hassasiyet, aşırı alkol tüketimi, sürekli yorgunluk ve özgüven eksikliği gibi durumları gösterebiliriz. Bu hallerin baş gösterdiği zamanlarda mutlaka hekim desteği alması gerekir” ifadelerini kullandı.
Kızgınlık hali en zararlısı
“Kızgınlık duygusu, kalp sağlığı açısından en zararlı olanıdır” diyen Dr. Uğurlu, şunları söyledi: “Aşırı kızgınlık iki saat içinde kalp krizi geçirme olasılığını körükler. Saldırganlık veya kızgınlık, kolesterolden ve sigaradan daha tehlikeli bir risk faktörüdür. Kızgınlığın kaynağını belirleyip, bunu karşı tarafla konuşup halletmek en doğrusudur. Kızgınlığı etrafındakilere yansıtmak, yangının sıçrayıp büyümesi gibi kötü duyguyu yayar ve daha da yoğunlaştırır. Kızgınlık sonucu tansiyon yükselir, nefes daralır, kalp atış hızı artar, damarlarımız salgılanan hormonlar ile kasılır, kalbe daha az kan gider. Bunlar azaltılmalı veya giderilmeye çalışılmalıdır.”
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Özel Buhara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yavuz Uğurlu, psikolojik stresin önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekti. Yapılan araştırmalara göre aşırı stresin, kızgınlığın ve depresyonun kalp krizi riski 2.5 kat artırdığı belirten Dr. Uğurlu, stres yönetiminin hayati önem taşıdığını söyledi.
Stres ve kalp krizi arasındaki ilişkiyi anlatan Dr. Uğurlu, “Strese uzun süreli maruz kalınması kalp ve kalp damar hastalıklarına neden olabiliyor. Uzun süren geçmeyen bir stres kanda adrenalin ve kortizon dediğimiz hormonu arttırıyor. Bunlar damarların iç tabakasına zarar veren hormonlardır. Uzun süren streslerde damarlar içindeki kanın akışkanlığını etkileyerek kalp ve damar hastalıklarının oluşumuna yatkınlık sağlıyorlar. Uzun süreli streslerde damarların ve kalbin gereğinden fazla kasılması nedeniyle ani kalp krizleri de oluyor” dedi.
Duygularınızı uçlarda yaşamayın
Duyguları uçlarda yaşamamak gerektiğini söyleyen Dr. Uğurlu, aşırı üzüntünün vücutta meydana getirdiği değişikliklerden bahsetti. Duygu durum değişikliklerinin kalp ritmini değiştirdiğini aktaran Dr. Uğurlu, “Duyguları uçlarda yaşamamak gerekir. Duygu yoğunluğu anında genelde aşırı salgılanmayan ‘katekolamin’ hormonlarının yüksek düzeyde salgılanmasına neden olur. Bu maddeler, ritim bozukluğuna yol açar. Kalbin şiddetli kasılmasına neden olur ve ani kalp ölümü gerçekleşir. Aşırı duygulanmanıza neden olan olaydan sonraki 4 ile 8 gün boyunca kendinize çok dikkat etmelisiniz” diye konuştu.
Depresyon riski 4 kat artırıyor
Depresyonda halinin kalp sağlığı açısından iyi olmadığına değinen Dr. Uğurlu, “Kalp krizi sonrasında depresyon şikayeti varsa, depresyonda olmayan bir kalp krizi hastasına göre ölüm riski dört kat artar. Depresyondaki hastaların, kalp krizi geçirme riski çok daha yüksektir. Buna bir de kızgınlık ve heyecan duyguları eklenirse, durum çok daha vahimleşir. Mesela; kalp krizi geçiren hastaların yüzde 50’sinde kriz öncesi depresyon görülür. Depresyon belirtileri arasında uykusuzluk, hassasiyet, aşırı alkol tüketimi, sürekli yorgunluk ve özgüven eksikliği gibi durumları gösterebiliriz. Bu hallerin baş gösterdiği zamanlarda mutlaka hekim desteği alması gerekir” ifadelerini kullandı.
Kızgınlık hali en zararlısı
“Kızgınlık duygusu, kalp sağlığı açısından en zararlı olanıdır” diyen Dr. Uğurlu, şunları söyledi: “Aşırı kızgınlık iki saat içinde kalp krizi geçirme olasılığını körükler. Saldırganlık veya kızgınlık, kolesterolden ve sigaradan daha tehlikeli bir risk faktörüdür. Kızgınlığın kaynağını belirleyip, bunu karşı tarafla konuşup halletmek en doğrusudur. Kızgınlığı etrafındakilere yansıtmak, yangının sıçrayıp büyümesi gibi kötü duyguyu yayar ve daha da yoğunlaştırır. Kızgınlık sonucu tansiyon yükselir, nefes daralır, kalp atış hızı artar, damarlarımız salgılanan hormonlar ile kasılır, kalbe daha az kan gider. Bunlar azaltılmalı veya giderilmeye çalışılmalıdır.”