
Tarihi kaynaklara göre 1254 yılında Moğolistan’a giderken Erzurum’da konakladığı bir handa sabah ölü bulunan ve zehirlendiği rivayet edilen 2. Alaaddin Keykubat, pasinler civarında defnedildi. Selçuklu sultanının annesi Gürcü Hatun ise vasiyeti üzerine oğlunun yanına gömüldü. Ancak kesin olarak defin yeri bilinmeyen 2. Alaaddin Keykubat’ın olduğu düşünülen mezar 2019 yılında açılmış, içerisinden üzerinde ‘Sultan Alaaddin’ yazılı sanduka da çıkmıştı.
6 yıl beklediler
Kemikler üzerinde yapılan DNA testleriyle de cenazelerden birinin yetişkin erkeğe, ikisinin yetişkin kadına ait olduğu geri kalan ikisinin ise erkek ve kız çocuğuna ait olduğu ve aralarında genetik yakınlık bulunduğu tespit edilmişti. Aralarında genetik yakınlık olduğu tespit edilen kemikler, Erzurum’a gönderilmesine rağmen resmi bir girişim olmadığı için yerlerine defnedilememişti. Tarihi kaynaklara göre de Sultan ve ailesine ait kemikler 6 yıldır muhafaza altında gömülmeyi bekliyorlardı.
Restorasyon çalışması yapıldı
Erzurum Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün çalışmasıyla yıllarca tutulan kemikler nihayet yerini buldu. Gerçekleştirilen restorasyonun ardından Ovaköy Mahallesi’nin köy mezarlığı içinde bulunan kümbette çalışma yapıldı. Etrafı taşlarla çevrilen ve içerisine Selçuklu sandukalarına benzer mezarlar yapıldı. Söz konusu kemiklerin sandukalarla beraber gömüldüğünü söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, “Orayı yapılan restorasyon çalışmasıyla türbe haline getirdik. 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun’a ait olduğu düşünülen kemikler sandukalarla birlikte defnedildi. Devlet töreni yapılmadı” dedi.
Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat, devlet adamı olması sebebiyle resmi bir karar verilmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nca devlet töreni ile defnedilmesi gerekiyor. 800 yıl sonra mezarından çıkarılan cenazelerin, 6 yıl boyunca bekletilmesinin ardından sessiz sedasız gömülmesi tepkilere neden oldu.
Sandukaların başındaki mezar taşları üzerine Selçuklu döneminde kullanılan kandil motifleri yapıldı. Mezar taşlarında ve seccadelerde kompozisyon açısından genellikle asmalı olarak işlenen kandil motifi anlam olarak “ilahi ışığı” sembolize ediyor.
2. Alaaddin Keykubat kimdir?
1239 yılında dünyaya geldi. II. Gıyâseddin Keyhusrev’in, Gürcü Kraliçesi Rusudan’ın Anadolu’da Gürcü Hatun diye bilinen kızı Thamara’dan doğan oğludur. Gıyâseddin Keyhusrev, Thamara’yı çok sevdiği ve bu eşi aynı zamanda soylu bir prenses olduğu için Keykubad’ı veliaht ilân etmiş ve emîrlerle devlet ricâlinin biatını almıştı. Fakat onun ölümünden (644/1246) sonra devlet adamları siyasî geleneğe uyarak büyük şehzade II. İzzeddin Keykâvus’u tahta çıkardılar. Aynı yıl Güyük Han’ın cülûs merasimine katılmak için İzzeddin Keykâvus’u temsilen Moğolistan’a giden ortanca şehzade IV. Kılıcarslan büyük kağanın verdiği bir yarlıkla döndü. Bu yarlıkta İzzeddin Keykâvus ile veziri Şemseddin Muhammed İsfahânî’nin azledildiği ve sultanlığa Kılıcarslan’ın getirildiği bildiriliyordu. Fakat Celâleddin Karatay üç kardeşi birden tahta çıkararak muhtemel bir buhranı önledi;
Kardeşi Alaaddin Keykubat’ı gönderdi
1254 yılında Mengü Han’ın toplantıya çağırdığı kurultaya katılmak için yola çıkan II. İzzeddin Keykâvus Sivas’a geldiğinde Celâleddin Karatay’ın ölüm haberini aldı ve kapıldığı büyük üzüntü sebebiyle Moğolistan’a gitmekten vazgeçip yerine küçük kardeşi 2. Alaaddin Keykubat göndermeye karar verdi, bu durumu bir mektupla Mengü Han’a bildirdi.
Bunlar, Moğollar’ın para ve mala karşı duydukları zaafı çok iyi bildikleri için Selçuklu tahtının sadece II. Alâeddin Keykubad’a tevcih edileceğinden ve kendilerine de önemli mevkiler verileceğinden emindiler; çünkü yanlarında çok kıymetli hediyeler götürüyorlar, bu sebeple de korkmadan konuşuyorlardı. Bu sözlerinden dolayı onlardan hiçbiri Keykubat’a refakat etmekten alıkonulmadı ve hepsi bu şekilde Erzurum’a vardı. İbn Bîbî, 2. Alaaddin Keykubat ve maiyetindekilerin Erzurum’da bir gece kalarak yemek yiyip içki içtiklerini, sonra da uyumak için odalarına çekildiklerini, fakat sabahleyin Keykubat’ın ölü bulunduğunu, ölüm sebebinin araştırıldığını, ancak anlaşılmadığını ve bunun üzerine birtakım dedikoduların çıktığını kaydeder (el-Evâmirü’l-?Alâ?iyye, s. 630). Aksarâyî ise Keykubat’ın sadece kendisinin sultan olarak döneceğinden kaygılanan ağabeyleri Keykâvus ve Kılıcarslan tarafından Lala Muslih vasıtasıyla öldürtüldüğünü söyler (Müsâmeretü’l-a?bâr, s. 39).
Erzurum’a, annesinin yanına defnedildi
Niğdeli Kadı Ahmed, 2. Alaaddin Keykubat’ın Erzurum’da annesi Gürcü Hatun’un yanına defnedildiğini yazmaktadır (el-Veledü’ş-şefîk, s. 298). Sultanın hastalanarak öldüğü ve naaşının Erzincan’a götürülüp orada toprağa verildiği de rivayet edilir. Keykubat’ın maiyetinde bulunanlardan çoğu Moğolistan’a varıp Mengü Han’ın katına çıkmışlar ve sundukları değerli armağanlardan dolayı istedikleri mevkilere ulaşmışlardır.
Manolya Bulut
Aklımız 1000yıl geride,