İhsan Senir-Şeyma Tahir
Diktatör Beşar Esad’ın ülkeden kaçması ve 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi sonrasında Suriye’de yeni bir döneme girildi. Bu süreçte Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyelinin ülkelerine dönüş planları yaparken Erzurum’da yaşayan Suriyelilerin de akıbeti merak konusu oldu. Yıllar önce vatanlarını terk edip Türkiye’de yeni bir yaşam kurmaya çalışan Alhalabı ve Weshah aileleri de diğer Suriyeli vatandaşlar gibi buruk bir sevinçle viraneye dönen ülkelerine dönme peşindeler.
‘Guta Katliamı’ dönüm noktası
Esad’ın zulmünden kaçan ailelerden birisi de; 9 yıldan bu yana Erzurum’da yaşayan Alhalabı ailesi. Ailenin 43 yaşındaki reisi Hanı Alhalabı, Erzurum’da hem eğitim alıyor hem de açtığı küçük işyerinde ailesinin nafakasını çıkarmaya çalışıyor. Hanı Alhabalı, Lalapaşa Mahallesi’nde işlettiği 15 metrekarelik parfümeri dükkânında, 9 yıl boyunca vatanından uzakta yaşadıklarını Pusula Gazetesi’ne anlattı.
Hanı Alhalabı, Beşar Esad’ın, 21 Ağustos 2013 tarihinde, Şam'ın doğusundaki Guta bölgesine yapılan ve ‘Guta Katliamı’ olarak anılan sarin gazı saldırısı sonrasında ülkesini terk etme kararı aldığını belirterek, 2015 yılında eşi ve 3 çocuğuyla birlikte İdlip bölgesinden kaçak yollarla Türkiye’ye geçtiğini söyledi.
Türkiye’deki tanıdıklarının yönlendirmesiyle Erzurum’a gelmeye karar verdiğini anlatan Alhalabı, “Erzurum’a geldikten sonra mülteci kimliği aldım ve ailemle kalacak bir ev kiraladım. Ardından tanıdığım dostlarım aracılığıyla bir vakıfta 2 yıl süreyle çalıştım. Daha sonra bir kurs merkezinde yine 2 yıl Arapça dersleri verdim. Bu süre zarfında Türk vatandaşlığı alıp, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki eğitimime başladım. 2021 yılında mezun olup, tefsir alanında yüksek lisansa başladım. Yaklaşık 1 ay sonra da yüksek lisans diplomamı alacağım” dedi.
Erzurum’u çok seviyoruz
Erzurum’a geldikten sonra iki çocuğunun daha dünyaya geldiğini söyleyen Hanı Alhalabı, “Suriye’den gelirken, Muhammet Beşir (19), Abdullatif (18) ve Leyla (16) bizimleydi. Zeyntin (6,5) ve Alauttin (4) ise Erzurum’da dünyaya geldi. Şu anda 3 çocuğum lise öğrenimlerine devam ediyor, ikisi de anaokuluna gidiyor. Büyük çocuklarım; Muhammet Beşir ve Abdullatif ben istemesem de derslerinden arta kalan zamanlarında aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışıyorlar. Biz, ailecek Erzurum ve insanını çok seviyoruz. Erzurum’un havası soğuk ama insanı da o kadar sıcakkanlı ve yardımsever… Zor günlerimizde hep yanımızda oldular. Bu yüzden hiç batı illerine gitmeyi düşünmedik. Allah hepsinden razı olsun” diye konuştu.
Sevincimden 7 gün uyuyamadım
Erzurum’da yaklaşık 400 Suriyeli üniversite öğrencisi 60 kadar da Suriyeli ailenin yaşadığı anlatan Alhalabı, Esad rejiminin yıkıldığı haberini öğrendikten sonra 7 gün boyunca sevinçten uyuyamadığını söyledi. Suriye halkının Esad ve ailesinin zulmü yüzünden büyük acılar çektiğini anlatan Alhalabı, “Esad ailesi 50 yıl boyunca halkımıza büyük acılar çektirdi. Ailem 2013’te Guta katliamından sonra Mısır üzerinden Almanya’ya kaçtı. Annem, babam ve 2 kardeşim orada yaşıyor. Ben de 2015’te Türkiye’ye geldim. Türkiye bizim ikinci vatanımız. Yarın Umreye gideceğim. Ailem de Almanya’dan Umre’ye gelecek ve Mekke’de buluşup hasret gidereceğiz. Umre dönüşünde de eşim ve çocuklarımla birlikte Şam’a gideceğiz. Oradaki duruma göre gitmek veya kalmak konusunda bir karar vereceğiz” ifadelerini kullandı.
“Yapılan iyilikleri asla unutmayacağız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye halkı için ayrı bir anlam ifade ettiğini vurgulayan Hanı Alhalabı, “Sayın Erdoğan sadece Suriye halkı için değil, dünya üzerindeki bütün mazlum coğrafyalarda yaşayanların dertlerini kendine dert ediniyor. Onlara yardım elini uzatmak için bütün gücünü kullanıyor. Necip Türk milletinden ve Sayın Erdoğan’dan Allah razı olsun. Bize dar günümüzde kucak açtı. Zalim Esad’ın zulmünden korudu. Bizim için yapılan iyilikleri asla unutmayacağız” diye konuştu.
Erzurum’da roman yazdı
Hani Alhalabı, şimdiye kadar 5 kitap kaleme aldığını, bunların dördünü Şam’da birini de Erzurum’da yazdığını ifade etti. Şam’da yazdığı kitapların din edebiyatı, 2020 yılında Erzurum’da yazdığının ise roman türünde olduğunu belirten Alhalabı, “Tadhiyatlentemut - Ölümsüz Fedakârlıklar” ismini verdiği romanla ilgili şunları söyledi; “Bu roman, Suriyelilerin zulüm ve istibdat yönetimi altında yaşadıkları trajediyi ve özgürlük uğruna verdikleri fedakârlıkları konu alıyor. Kitapta ayrıca, Allah Teâlâ’nın ümmete bahsettiği mutlu sona işaret edilerek; Firavun, Hâmân, Kisrâlar, Romalılar ve Moğollar gibi zalim ve despot yönetimlerin bir gün mutlaka tarihten silinip gideceği yazıyor”
Weshah ailesi de Türkiye’ye sığınanlardan
23 yaşındaki Saad Weshah ve ailesi de Suriye’nin Humus şehrinden kaçıp Türkiye’ye sığınan milyonlarca sığınmacıdan sadece birisi. 10 yıldır Erzurum’da yaşayan Weshah, Atatürk Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünde üçüncü sınıf öğrencisi. Ailesi ve dokuz kardeşiyle Esad rejiminden kaçan Saad Weshah, diğer kardeşlerinin de farklı şehirlerde öğrenim gördüğünü ifade ederek, her birinin eğitimlerine devam ettiğini belirtti.
Türk milletinin yaptıklarını unutamayız
Vatanlarının kurtuluşuna sevindiklerini ve bu zaferi yıllardır beklediklerini dile getiren Weshah, büyüdükleri bu topraklara da minnetlerini ise şöyle ifade ediyor: “Türk milletinin bizlere yaptıklarını asla unutamayız, Allah razı olsun. 10 yıldır burada yaşıyoruz, eğitim görüyoruz. Ülkemize geri dönmek istiyoruz fakat ne evimiz var ne de yaşayabileceğimiz bir ortam. Yarıyıl tatilinde Humus’a gidip topraklarımızı görmek istiyorum. Bizlerin vatanımıza geri dönmesi için birkaç yıla ihtiyacımız var. Sonrasında gidişata bakacağız”
“Bu vatana bir faydamızın dokunsun istiyoruz”
Okuyup eğitim gördükleri ve sığındıkları Türkiye’ye faydalarının olmasını istediklerini ifade eden Weshah, “Bu vatana bir faydamızın dokunsun istiyoruz. Ben ve kardeşlerim bu ülkede eğitim aldı. Okullarımız bittikten sonra hem burada hem de kendi vatanımızda hizmetlerde bulunmak istiyoruz. Bize yapılan iyiliği asla unutamayız ve karşılığını vermemiz gerekiyor. Suriye’de arkadaşlarımla, kardeşlerimle vatanımızda yeni bir düzen kurmamız, orayı yeniden inşa etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“Ölümle baş başa kaldık”
Ölümle baş başa kaldıkları için ülkelerini terk ettiklerini ifade eden Weshah, “Ben Suriye’den ayrıldığımda 13 yaşındaydım. Ölümle baş başa kaldık ve başka çaremiz kalmadı, ilk olarak Mersin’e gittik. Daha sonra ben ve kardeşlerim sınavlara girerek üniversite eğitimi için faklı şehirlere dağıldık. Geçen süre zarfında hepimiz hem okuyup hem çalıştık, ekmeğimizi taştan çıkardık. Babam ise meyve sebze satarak ailemizi geçindirdi” dedi
Anne ve babası ile birlikte kardeşlerinin Mersin’de yaşadığını anlatan Weshah, “Anne ve babamın yaşları epey ilerledi bizimle beraber oradan oraya gelmeye güçleri yetmiyor. Bu yüzden ara ara ben ve kardeşlerim onları görmeye gidiyoruz. Ailemle beraber yakın zamanda Humus’a gideceğiz ve oradaki duruma bakacağız. Sonrasında nerede kalacağımıza kara vereceğiz. Kesinlikle ne ora ile ne de Türkiye ile bağımızı koparacağız” diye konuştu.
HABER MERKEZİ