Ramazan ayı nedeniyle uzun süreli açlık, tansiyon ve kan şekeri sorunlarına yol açabiliyor. Normal beslenme düzeni bozulduğu için metabolizma hızının yavaşladığını bildiren Diyetisyen Fadime Figen Karahan, açlığın meydana getirebileceği rahatsızlıklara dikkat çekti.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Erzurum Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Fadime Figen Karahan, Ramazan ayında kan şekeri düşmesine ve tansiyona dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Ramazan ayında normal beslenme düzeninin bozulduğunu, iftar ve sahur ile öğün sayısının sınırlandırıldığını anlatan Karahan, bu 2 öğün arasında yaşanılan açlık sonucu metabolizma hızının yavaşladığını aktardı. Uzun süreli açlığın meydana getirebileceği rahatsızlıklara dikkat çeken Karahan, “Vitamin ve mineral yetersizlikleri oluşabilir, kan şekeri dengemiz bozulabilir, tansiyon sorunları yaşayabiliriz. Ramazanda bu tür sorunların önüne geçmek için öncelikle sahurdaki yemek tüketimimize dikkat etmemiz gerekmektedir” dedi.
Halsizlik ve baş ağrısı en sık rastlanan sorunlar
Ramazan ayının uzun yaz günlerine denk gelmesiyle uzayan açlık süresinin sonucu baş ağrısı ve halsizliğin en sık görülen sorunlardan biri olduğunu söyleyen Karahan, “Bunlarla baş edebilmek için iftardan sahura kadar olan sürede beslenmeye dikkat etmek gerekir. Yüksek proteinli gıdalar tüketmek daha uzun süre tok kalınmasına yardımcı olur. Süt ürünleri ve yumurta bunun için iyi bir tercihtir. Protein alımının meyve ve sebzelerle desteklenmesiyle de hem tokluk hissi artırılabilir hem de vücudun vitamin ve mineral takviyesi sağlanmış olur” diye konuştu.
Tahıl ürünü olarak lif oranı yüksek gıdalar seçilmeli
Tahıl ürünü olarak da lif oranı yüksek olan çavdar ekmeği ya da kepekli makarnanın tercih edilmesi gerektiğini bildiren Karahan, iftarda tüketilecek iftariyelikten sonra muhakkak yemeğe çorba ile başlanması gerektiğine değindi. Çorbanın ardından 10-15 dakikalık bir sindirim arası verilmesi gerektiğini vurgulayan Karahan, “Ana yemekte hafif besinler tercih edilmeli, bol yağlı ya da yağda kızarmış yemekler yerine, fırınlanmış, ızgara veya haşlanmış ürünler tüketilmelidir. Makarna, pilav veya börekten sadece bir tanesi tercih edilmeli ve bunlarla birlikte pide, ekmek ve tatlı gibi yoğun karbonhidrat içeren gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle iftar sonrası tatlı yemekten kaçınılmalı, mümkün olduğunca posa ve vitamin içeren meyve tüketimi arttırılmalıdır. Mutlaka tatlı tüketilecek ise tercih sütlü tatlılardan yana yapılmalıdır. Tatlıdan sonra çay veya kahve yerine, hazmı kolaylaştıracak olan adaçayı ya da rezene çayı gibi bitki çayları tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.
Sıvı tüketimi çok önemli
Sıvı tüketimine de kesinlikle önem verilmesi gerektiğini söyleyerek çay ve kahvenin su kaybına neden olduğuna ve bunların yerine su tercih edilmesi gerektiğine dikkat çeken Karahan, tek seferde yüksek miktarda su tüketmek yerine sahur süresi boyunca yavaş yavaş su içilmesi gerektiğini anlattı.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Erzurum Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Fadime Figen Karahan, Ramazan ayında kan şekeri düşmesine ve tansiyona dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Ramazan ayında normal beslenme düzeninin bozulduğunu, iftar ve sahur ile öğün sayısının sınırlandırıldığını anlatan Karahan, bu 2 öğün arasında yaşanılan açlık sonucu metabolizma hızının yavaşladığını aktardı. Uzun süreli açlığın meydana getirebileceği rahatsızlıklara dikkat çeken Karahan, “Vitamin ve mineral yetersizlikleri oluşabilir, kan şekeri dengemiz bozulabilir, tansiyon sorunları yaşayabiliriz. Ramazanda bu tür sorunların önüne geçmek için öncelikle sahurdaki yemek tüketimimize dikkat etmemiz gerekmektedir” dedi.
Halsizlik ve baş ağrısı en sık rastlanan sorunlar
Ramazan ayının uzun yaz günlerine denk gelmesiyle uzayan açlık süresinin sonucu baş ağrısı ve halsizliğin en sık görülen sorunlardan biri olduğunu söyleyen Karahan, “Bunlarla baş edebilmek için iftardan sahura kadar olan sürede beslenmeye dikkat etmek gerekir. Yüksek proteinli gıdalar tüketmek daha uzun süre tok kalınmasına yardımcı olur. Süt ürünleri ve yumurta bunun için iyi bir tercihtir. Protein alımının meyve ve sebzelerle desteklenmesiyle de hem tokluk hissi artırılabilir hem de vücudun vitamin ve mineral takviyesi sağlanmış olur” diye konuştu.
Tahıl ürünü olarak lif oranı yüksek gıdalar seçilmeli
Tahıl ürünü olarak da lif oranı yüksek olan çavdar ekmeği ya da kepekli makarnanın tercih edilmesi gerektiğini bildiren Karahan, iftarda tüketilecek iftariyelikten sonra muhakkak yemeğe çorba ile başlanması gerektiğine değindi. Çorbanın ardından 10-15 dakikalık bir sindirim arası verilmesi gerektiğini vurgulayan Karahan, “Ana yemekte hafif besinler tercih edilmeli, bol yağlı ya da yağda kızarmış yemekler yerine, fırınlanmış, ızgara veya haşlanmış ürünler tüketilmelidir. Makarna, pilav veya börekten sadece bir tanesi tercih edilmeli ve bunlarla birlikte pide, ekmek ve tatlı gibi yoğun karbonhidrat içeren gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle iftar sonrası tatlı yemekten kaçınılmalı, mümkün olduğunca posa ve vitamin içeren meyve tüketimi arttırılmalıdır. Mutlaka tatlı tüketilecek ise tercih sütlü tatlılardan yana yapılmalıdır. Tatlıdan sonra çay veya kahve yerine, hazmı kolaylaştıracak olan adaçayı ya da rezene çayı gibi bitki çayları tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.
Sıvı tüketimi çok önemli
Sıvı tüketimine de kesinlikle önem verilmesi gerektiğini söyleyerek çay ve kahvenin su kaybına neden olduğuna ve bunların yerine su tercih edilmesi gerektiğine dikkat çeken Karahan, tek seferde yüksek miktarda su tüketmek yerine sahur süresi boyunca yavaş yavaş su içilmesi gerektiğini anlattı.