SOKULLU MEHMET PAŞA
Osmanlı Devletinde bir döneme ismini veren siyaset adamı, veziriazam Sokullu Mehmet Paşa, Balkanlarda dünyaya gelmiş, saraya alınmış üstün zekâsı ve kabiliyeti ile basamakları hızlı bir şekilde geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan sadrazamlık görevi III. Murat döneminde devam etmiş, bir divan toplantısı sırasında öldürülmüştür. Don-Volga, Süveyş ve İznik-Sapanca kanalı projelerinin mimari olmuş, Venedik elçisine verdiği cevap ile hafızalarımızda yer edinmiştir. “ Siz İnebahtı deniz savaşında bizim sakalımızı kestiniz, biz ise Kıbrıs’ta sizin kolunuzu kestik. Kesilen sakal daha gür gelir; fakat kesilen kol bir daha geri gelmez.” Sokullu Mehmet Paşa, Don-Volga Kanalı ile Karadeniz ve Hazar’ı birbirine bağlamak istemiş, onun bu projesini 1950’li yıllarda ondan 4 asır sonra Ruslar gerçekleştirmiştir. Kızıldeniz ile Akdeniz’i birleştirme projesi olan Süveyş Kanalını ise 1869 yılında Fransa açarak gerçekleştirmiştir. Geleceği okumak bu olsa gerek.
ALÂEDDİN KEYKUBAT
1077 yılında İznik merkezli olarak Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından temelleri atılan Anadolu Selçuklu Devletinin en parlak dönemini yaşatan hükümdarı Sultan Alaeddin Keykubat’tır. Döneminde devletin sınırları Aras boyların ve Van Gölüne kadar uzanmış, kurduğu güçlü donanma ile devletin hâkimiyeti Kırım’a kadar varmıştır. Âlimlere değer vermiş ve onları himayeleri altına almıştır. Asıl tehlikenin Moğollar olduğunu görmüş, Eyyubi ve Harzemşahlara ittifak teklifinde bulunmuştur. Ahlatı kuşatıp, ittifak teklifine olumsuz cevap veren Harzemşahlar ile 1230 yılında Yassıçemen Savaşı yapmış ve zafer kazanmıştır. Başkent Konya’da hayata bir suikast sonucu veda etmiş, oğlu II. GıyaseddinKeyhüarev zamanı politikaları attığı adımların ne kadar doğru olduğunu göstermiş, Moğollar 1243 yılında Kösedağ Savaşında Anadolu Selçuklu Devletini yenerek, yıkılış sürecini de başlatmıştır.
AZİZ SANCAR
Türk tarihinde dönem noktası, çalışma ve azmin sonucu, başarının zirve noktası Nobel ödüllü Aziz Sancar’dır. Zekânın sadece genetik olmadığını, asıl zeki insanların çalışan insanlar olduğu teziyle ortaya koyan Güneydoğu da Mardinli bir fakir ailenin ilmen zengin çocuğu Aziz Sancar’dır. 2015 yılında DNA’nın onarılmasıyla ilgili kimya dalında ödülünü alırken bu ödülünü Türk milleti ve Atatürk devrimleri adına alıyorum diyecek kadar da milliyetçi bir portredir. Aldığı ödülle yetinmeyen kaldığı yerden çalışmaya devam eden çalışkan karınca lakabını hak eden saygın bir bilim adımıdır. O aldığı ödülü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağışlayacak kadar cömert bir vatan evladıdır. Aziz Sancar ben çalıştım ve başardım diyecek gençlere örnek bir rol modeldir. O eserini Anıtkabir de sergiletirken aslında şunu demek ister: “Çalıştıktan sonra ulaşamayacağın hedef yoktur.”
“Gereği kadar öğrenin, aşırıya kaçmak yaratıcılığı öldürüyor. Okumanın yanı sıra düşünmek için de kendinize zaman ayırın, eğitim ve araştırma için yurt dışına çıkın; ama sonra muhakkak ülkenize geri dönün.”
EVLİYA ÇELEBİ
XVII. yüzyıldan günümüze büyük seyyah Evliya Çelebi’nin hayatını şöyle özetlediği dilden dile söylenir: “Hak peygamberi rüyamda çok görmek isterdim. Her namazda dua eder, gece yatağa girmeden rabbimde hep bu dileğimin gerçekleşmesini dilerdim. Bir gün nasip olunca o cihan güneşi rüyada bize bir isteğim var mı sorusuna Şefaat Ya Resul Allah yerine seyahat Ya Resul Allah demiş olduk ve düştük yollara.” Yola düşen Evliya Çelebi, Balkanlardan Anadolu’ya, Anadolu’dan Kızıldeniz’e, Edirne’den, Kars’a, Bağdat’tan Basra’ya, Erzurum’dan Mısır’a gezmedik yer bırakmaz, gittiği yerleri yazar, çizer ve not eder. Sonunda SEYAHATNAME diye bir eser çıkar ortaya, şahit olur o döneme ve dönemin insanına.
Osmanlı Devletinde bir döneme ismini veren siyaset adamı, veziriazam Sokullu Mehmet Paşa, Balkanlarda dünyaya gelmiş, saraya alınmış üstün zekâsı ve kabiliyeti ile basamakları hızlı bir şekilde geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan sadrazamlık görevi III. Murat döneminde devam etmiş, bir divan toplantısı sırasında öldürülmüştür. Don-Volga, Süveyş ve İznik-Sapanca kanalı projelerinin mimari olmuş, Venedik elçisine verdiği cevap ile hafızalarımızda yer edinmiştir. “ Siz İnebahtı deniz savaşında bizim sakalımızı kestiniz, biz ise Kıbrıs’ta sizin kolunuzu kestik. Kesilen sakal daha gür gelir; fakat kesilen kol bir daha geri gelmez.” Sokullu Mehmet Paşa, Don-Volga Kanalı ile Karadeniz ve Hazar’ı birbirine bağlamak istemiş, onun bu projesini 1950’li yıllarda ondan 4 asır sonra Ruslar gerçekleştirmiştir. Kızıldeniz ile Akdeniz’i birleştirme projesi olan Süveyş Kanalını ise 1869 yılında Fransa açarak gerçekleştirmiştir. Geleceği okumak bu olsa gerek.
ALÂEDDİN KEYKUBAT
1077 yılında İznik merkezli olarak Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından temelleri atılan Anadolu Selçuklu Devletinin en parlak dönemini yaşatan hükümdarı Sultan Alaeddin Keykubat’tır. Döneminde devletin sınırları Aras boyların ve Van Gölüne kadar uzanmış, kurduğu güçlü donanma ile devletin hâkimiyeti Kırım’a kadar varmıştır. Âlimlere değer vermiş ve onları himayeleri altına almıştır. Asıl tehlikenin Moğollar olduğunu görmüş, Eyyubi ve Harzemşahlara ittifak teklifinde bulunmuştur. Ahlatı kuşatıp, ittifak teklifine olumsuz cevap veren Harzemşahlar ile 1230 yılında Yassıçemen Savaşı yapmış ve zafer kazanmıştır. Başkent Konya’da hayata bir suikast sonucu veda etmiş, oğlu II. GıyaseddinKeyhüarev zamanı politikaları attığı adımların ne kadar doğru olduğunu göstermiş, Moğollar 1243 yılında Kösedağ Savaşında Anadolu Selçuklu Devletini yenerek, yıkılış sürecini de başlatmıştır.
AZİZ SANCAR
Türk tarihinde dönem noktası, çalışma ve azmin sonucu, başarının zirve noktası Nobel ödüllü Aziz Sancar’dır. Zekânın sadece genetik olmadığını, asıl zeki insanların çalışan insanlar olduğu teziyle ortaya koyan Güneydoğu da Mardinli bir fakir ailenin ilmen zengin çocuğu Aziz Sancar’dır. 2015 yılında DNA’nın onarılmasıyla ilgili kimya dalında ödülünü alırken bu ödülünü Türk milleti ve Atatürk devrimleri adına alıyorum diyecek kadar da milliyetçi bir portredir. Aldığı ödülle yetinmeyen kaldığı yerden çalışmaya devam eden çalışkan karınca lakabını hak eden saygın bir bilim adımıdır. O aldığı ödülü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağışlayacak kadar cömert bir vatan evladıdır. Aziz Sancar ben çalıştım ve başardım diyecek gençlere örnek bir rol modeldir. O eserini Anıtkabir de sergiletirken aslında şunu demek ister: “Çalıştıktan sonra ulaşamayacağın hedef yoktur.”
“Gereği kadar öğrenin, aşırıya kaçmak yaratıcılığı öldürüyor. Okumanın yanı sıra düşünmek için de kendinize zaman ayırın, eğitim ve araştırma için yurt dışına çıkın; ama sonra muhakkak ülkenize geri dönün.”
EVLİYA ÇELEBİ
XVII. yüzyıldan günümüze büyük seyyah Evliya Çelebi’nin hayatını şöyle özetlediği dilden dile söylenir: “Hak peygamberi rüyamda çok görmek isterdim. Her namazda dua eder, gece yatağa girmeden rabbimde hep bu dileğimin gerçekleşmesini dilerdim. Bir gün nasip olunca o cihan güneşi rüyada bize bir isteğim var mı sorusuna Şefaat Ya Resul Allah yerine seyahat Ya Resul Allah demiş olduk ve düştük yollara.” Yola düşen Evliya Çelebi, Balkanlardan Anadolu’ya, Anadolu’dan Kızıldeniz’e, Edirne’den, Kars’a, Bağdat’tan Basra’ya, Erzurum’dan Mısır’a gezmedik yer bırakmaz, gittiği yerleri yazar, çizer ve not eder. Sonunda SEYAHATNAME diye bir eser çıkar ortaya, şahit olur o döneme ve dönemin insanına.