Tarihi mekânlara gittiğim zamanlar hep aklıma gelen tek bir soru vardır. Neden bu eserlerimizi tanıtacak ve gelen misafirlere tarihi dokuyu doğru bir şekilde anlatacak rehberlerimiz yoktur? Bir tarih öğretmeni ve araştırmacı olarak dilimiz döndüğünce sahip olduğumuz tarihi değerleri ve mirası gelecek kuşaklara anlatmaya çalışıyoruz. Yeterli mi? Elbette buna verilebilecek cevap kocaman bir hayır. Gelen bazı kafilelere mihmandarlık yapan kişilerin anlattıklarını dinlediğimde ise ya ben bir şey bilmiyorum veyahut bunların bilgileri benim bildiklerimden farklı hissi her daim bende olmuştur. Çifte Minareli Medrese, Kale, Kale Mescidi, Tepsi Minare, Ebu İshak Türbesi, Ulu Camii, Üç Kümbetler, Gürcü Mehmet Paşa Camii, Mehdi Abbas Türbesi, Emir Şeyh Türbesi, Leblebici Yokuşu, Ahi Toman Baba Türbesi, Narmanlı Camii ve daha nice tarihi eserleri görmeye gelen misafirler çoğu zaman kendi imkânlarıyla dolaşmakta, rehberi olanlar şanslı, olmayanlar ise sadece fotoğraf çekip ardından gitmenin telaşındadır. Bir istisna şansları varsa tarihi eserlerle ilgili bilgisi olan biriyle karşılaşmış olmalarıdır. Bir de bu bilgi verenin yanlış yönlendirmesi ve bilgi eksikliği varsa gel o zaman bu işin içinde çık bakalım nasıl çıkabilirsin. Ulu Cami hakkında bilgisine başvurduğumuz nur yüzlü dedemiz dışında gerçekten tarihi eserler hakkında bilgi verebilecek donanıma sahip birilerini bu tarihi mekânlarımızda bulmak zordur. Hele birde gelen yabancı turistlere farklı lisanlarda bunları anlatacak kişi bulmak ise imkânsızdır. Son dönemlerde özellikle il Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün katkılarıyla tarihi eserlerin yanlarına asılan tanıtıcı levhalar biraz olsun içimizi rahatlatmıştır. En azından gelen misafirler o levhalardan doğru bilgilere ulaşabilmektedir. Bu tarz çalışmaların devamı tarihi mekânlarının tanıtılmasında büyük rol oynayacağı muhakkaktır. Yapılan çalışmalarda en büyük katkıyı sağlayan İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Sayın Cemal ALMAZ’IN bir tarihçi olması ise şehrimiz adına büyük bir şanstır.
Yıllardır savunduğumuz ve olmasını istediğimiz şey nedir? İlimizin iki önemli sosyal bilimler lisesi vardır. Bunlardan biri Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi, diğeri ise Yavuz Selim Sosyal Bilimler Lisesidir. İki okulumuzun da hazırlık sınıfları vardır ve dersler ağırlıklı olarak İngilizce işlenmektedir. İki eğitim yuvasında da İngilizce dersinin dışında yan dal olarak da almanca eğitimi verilmektedir. Kolaylıkla dil eğitimini alan ve konuşma becerisi kazanan gençler, aynı zamanda sosyal bilimci olarak da yetişmektedirler. Her yıl düzenli olarak ilimizde ki tarihi eserlere geziye götürülen gençler, milli ve manevi değerlerle yoğrulmaktadırlar. Okulda sosyal bilimler zümresi tarafından verilen ödevler ile de öğrencilerin tarih bilgisi pekişmekte ve böylelikle aidiyet duygusu gelişmektedir. Hatta gençler bu bilgi ve birikimlerini okul içinde ve dışında yazılı mecralarda değerlendirmektedir. Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi yıllık UKALA dergisi ve aylık çıkan VAKANÜVİST Dergisinde kalemi güçlü olan bu gençlere yer vermektedir. Yavuz Selim Sosyal Bilimler Lisesi ise EKSİ 25 dergisinde bu imkânı gençlere tanır. Tarih müzakereleri, tarihe yolculuk, edebiyatçılar aramızda etkinlikleri ile de Türk Telekom Sosyal Bilimler Lisesi, Nurettin Topçu’nun mektep tanımına uygun faaliyetlerini her yıl düzenli olarak geliştirerek devam ettirir.
Tüm bunlardan sonra beklentimiz nedir? CORONAVİRÜS’TEN sonra tüm alanların yeniden tanımlandığı bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığımızın tıpkı meslek lisesi öğrencilerine verilen staj uygulamasının sosyal bilimler lisesi öğrencilerine de tanınmasıdır. Son sınıf öğrencilerine yönelik olarak böyle bir karar alınırsa haftanın belli günlerinde gençler böylelikle sınavdan kısmen de olsa uzaklaşacak ve hayatın içine yeniden dâhil olacaktır. Öğrencilerimizin sosyal iletişim becerileri artacak ve kendilerini değerli hissedeceklerdir. Belli bir ücretin verilmesi ise onlarda daha farklı duyguların yaşanmasına ön ayak olacaktır. Atılacak bu adımla yerel tarih bilinci gelişirken, şehre gelen yabancılarında doğru bilgilerden beslenmesinin önü de açılmış olacaktır. Şu an itibariyle tabyalar ve bir iki yer dışında o da istenilirse bilgi paylaşımında tarihi mekânlarda birilerini bulmak zordur. Bir Urfa bir Van gibi farklı dillerde mekânların tarihini anlatacak çocuklarda olmadığına göre yetkililerden çağrımıza olumlu yanıt verileceğini biliyoruz. Özellikle kale ve çevresinde atılan adımlar ve yapılan güzel çalışmalar bizi umutlandırmaktadır. Bu bölgenin bir tarih koridoru olmasında emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Asırlık bir yatırım yapılmış ve tarih gün yüzüne çıkmıştır. İşte şimdi bu güzellikleri anlatacak mihmandarlara ihtiyacımız var. Bu da içimizde ta yanı başımızda ki Sosyal Bilimler Liselerimizde yetişmektedir. Son olarak neden sosyal bilimler liseleri diğer liseler olmaz mı? Elbette olur, olmalıdır da; fakat sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin özellikle dil eğitimlerinin uzun sürmesi onları bir adım daha öne almaktadır.
Yıllardır savunduğumuz ve olmasını istediğimiz şey nedir? İlimizin iki önemli sosyal bilimler lisesi vardır. Bunlardan biri Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi, diğeri ise Yavuz Selim Sosyal Bilimler Lisesidir. İki okulumuzun da hazırlık sınıfları vardır ve dersler ağırlıklı olarak İngilizce işlenmektedir. İki eğitim yuvasında da İngilizce dersinin dışında yan dal olarak da almanca eğitimi verilmektedir. Kolaylıkla dil eğitimini alan ve konuşma becerisi kazanan gençler, aynı zamanda sosyal bilimci olarak da yetişmektedirler. Her yıl düzenli olarak ilimizde ki tarihi eserlere geziye götürülen gençler, milli ve manevi değerlerle yoğrulmaktadırlar. Okulda sosyal bilimler zümresi tarafından verilen ödevler ile de öğrencilerin tarih bilgisi pekişmekte ve böylelikle aidiyet duygusu gelişmektedir. Hatta gençler bu bilgi ve birikimlerini okul içinde ve dışında yazılı mecralarda değerlendirmektedir. Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi yıllık UKALA dergisi ve aylık çıkan VAKANÜVİST Dergisinde kalemi güçlü olan bu gençlere yer vermektedir. Yavuz Selim Sosyal Bilimler Lisesi ise EKSİ 25 dergisinde bu imkânı gençlere tanır. Tarih müzakereleri, tarihe yolculuk, edebiyatçılar aramızda etkinlikleri ile de Türk Telekom Sosyal Bilimler Lisesi, Nurettin Topçu’nun mektep tanımına uygun faaliyetlerini her yıl düzenli olarak geliştirerek devam ettirir.
Tüm bunlardan sonra beklentimiz nedir? CORONAVİRÜS’TEN sonra tüm alanların yeniden tanımlandığı bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığımızın tıpkı meslek lisesi öğrencilerine verilen staj uygulamasının sosyal bilimler lisesi öğrencilerine de tanınmasıdır. Son sınıf öğrencilerine yönelik olarak böyle bir karar alınırsa haftanın belli günlerinde gençler böylelikle sınavdan kısmen de olsa uzaklaşacak ve hayatın içine yeniden dâhil olacaktır. Öğrencilerimizin sosyal iletişim becerileri artacak ve kendilerini değerli hissedeceklerdir. Belli bir ücretin verilmesi ise onlarda daha farklı duyguların yaşanmasına ön ayak olacaktır. Atılacak bu adımla yerel tarih bilinci gelişirken, şehre gelen yabancılarında doğru bilgilerden beslenmesinin önü de açılmış olacaktır. Şu an itibariyle tabyalar ve bir iki yer dışında o da istenilirse bilgi paylaşımında tarihi mekânlarda birilerini bulmak zordur. Bir Urfa bir Van gibi farklı dillerde mekânların tarihini anlatacak çocuklarda olmadığına göre yetkililerden çağrımıza olumlu yanıt verileceğini biliyoruz. Özellikle kale ve çevresinde atılan adımlar ve yapılan güzel çalışmalar bizi umutlandırmaktadır. Bu bölgenin bir tarih koridoru olmasında emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Asırlık bir yatırım yapılmış ve tarih gün yüzüne çıkmıştır. İşte şimdi bu güzellikleri anlatacak mihmandarlara ihtiyacımız var. Bu da içimizde ta yanı başımızda ki Sosyal Bilimler Liselerimizde yetişmektedir. Son olarak neden sosyal bilimler liseleri diğer liseler olmaz mı? Elbette olur, olmalıdır da; fakat sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin özellikle dil eğitimlerinin uzun sürmesi onları bir adım daha öne almaktadır.