Ramazan’da sağlıklı beslenmek için yemek seçimi ve yemek süresine dikkat edilmesi gerektiğini işaret eden Dyt. Seda Nasuhbeyoğlu, vücudun iftara kadar uzun süre aç kalması nedeniyle, kan şekerinde düşme yaşanmasının doğurabileceği risklere ve tatlı tüketiminde dikkat edilmesi gerekenlere dikkat çekti.
"Haftada 2 porsiyonu geçmeyin"
Ramazan’da uzun saatler aç kalınacağı için oluşacak kan şekeri düşüklüğü sebebiyle tatlı krizleri yaşanabileceğinin altını çizen Diyetisyen Seda Nasuhbeyoğlu, “Şeker hastalığınız yoksa haftada 2 porsiyonla sınırlı kalacak şekilde sütlü tatlılar tercih edilebilir. Ramazan ayında tatlı tüketmek istiyorsanız, diyet programınızdan 1 su bardağı süt, 1 dilim ekmek, 1 orta boy meyve hakkınızı eksilterek; haftada bir gün, 1 porsiyon sütlü bir tatlı, 1 porsiyon meyve tatlısı veya 1 porsiyon güllaç tüketebilirsiniz” ifadelerini kullandı. "Evde yapacağınız sütlü tatlıları tercih edin"
Tatlı tüketiminde göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktanın hazır satın almaktansa evde kendimizin yaptığı, içeriğini bildiğimiz sütlü tatlıların tercih edilmesi olduğunu vurgulayan Nasuhbeyoğlu, “İftarda aşırı şerbetli, yağda kızartılan hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. İftar sırasında veya hemen sonrasında tatlı tüketimi, sindirim problemlerine ve kan şekeri bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle iftardan en az 2 saat sonra tüketilmesi daha doğru olacaktır” diye konuştu. "Meyveli tatlılar posa ihtiyacını giderir"
Ramazan’da hangi tatlıların tüketilmesinin uygun olacağı hakkında açıklamalarda bulunan Dyt. Nasuhbeyoğlu, şunları söyledi: “Ramazan’da sütlaç, güllaç, muhallebi ve dondurma gibi sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Böylece enerjisi düşük, protein, kalsiyum ve fosfor içeriği yüksek beslenilmiş olur. Meyve ve sütün birleştiği tatlılar, taze mevsim meyveleriyle hazırlanan kompostolar ve kuru incir, kayısı, hurma, üzüm gibi kuru meyvelerle yapılan hoşaflar tatlı tüketiminde en doğru seçenek olacaktır. Meyvelerle hazırlanan tatlıların tercih edilmesi ayrıca günlük posa ihtiyacına da katkı sağlayacaktır.” İHA
Ramazan’da uzun saatler aç kalınacağı için oluşacak kan şekeri düşüklüğü sebebiyle tatlı krizleri yaşanabileceğinin altını çizen Diyetisyen Seda Nasuhbeyoğlu, “Şeker hastalığınız yoksa haftada 2 porsiyonla sınırlı kalacak şekilde sütlü tatlılar tercih edilebilir. Ramazan ayında tatlı tüketmek istiyorsanız, diyet programınızdan 1 su bardağı süt, 1 dilim ekmek, 1 orta boy meyve hakkınızı eksilterek; haftada bir gün, 1 porsiyon sütlü bir tatlı, 1 porsiyon meyve tatlısı veya 1 porsiyon güllaç tüketebilirsiniz” ifadelerini kullandı. "Evde yapacağınız sütlü tatlıları tercih edin"
Tatlı tüketiminde göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktanın hazır satın almaktansa evde kendimizin yaptığı, içeriğini bildiğimiz sütlü tatlıların tercih edilmesi olduğunu vurgulayan Nasuhbeyoğlu, “İftarda aşırı şerbetli, yağda kızartılan hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. İftar sırasında veya hemen sonrasında tatlı tüketimi, sindirim problemlerine ve kan şekeri bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle iftardan en az 2 saat sonra tüketilmesi daha doğru olacaktır” diye konuştu. "Meyveli tatlılar posa ihtiyacını giderir"
Ramazan’da hangi tatlıların tüketilmesinin uygun olacağı hakkında açıklamalarda bulunan Dyt. Nasuhbeyoğlu, şunları söyledi: “Ramazan’da sütlaç, güllaç, muhallebi ve dondurma gibi sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Böylece enerjisi düşük, protein, kalsiyum ve fosfor içeriği yüksek beslenilmiş olur. Meyve ve sütün birleştiği tatlılar, taze mevsim meyveleriyle hazırlanan kompostolar ve kuru incir, kayısı, hurma, üzüm gibi kuru meyvelerle yapılan hoşaflar tatlı tüketiminde en doğru seçenek olacaktır. Meyvelerle hazırlanan tatlıların tercih edilmesi ayrıca günlük posa ihtiyacına da katkı sağlayacaktır.” İHA
Hanımefendi, bakıyorum da siz de uzaylı sofrası hazırlamışsiniz .Burada saydıklarınizi ancak bu ülkede uzaylı gibi yaşayan, milli gelirin yüzde ellisini alan, krallar gibi yaşayan, 17 milyon mutlu azınlık yiyebilir. Bakınız ki bu ülkeyi ne hale getirdiler. Benim gibi bu devlete 36 yıl hizmet etmiş, emekli bir lise branş öğretmeni ile birlikte 53 milyon vatandaş, yıllardan beri yoksulluk sınırının altında, 15 milyon vatandaş da açlık sınırının altında yaşıyor, yani temel gıda maddelerini yiyemiyor,alamıyor. Şimdi siz hangi iftar sofrasından bahsediyorsunuz ? Neden bu insanlarla alay ediyorsunuz ?.. sizin o yazdıklarınızın isimlerini milyonlarca vatandaş sadece okuyor, alıp yiyemiyor. Daha siz hangi ve kimlerin diyetinden bahsediyorsunuz ?. İyisi mi siz ayrı bir şehir bulun , o mutlu obez azınlığı orada toplayıp siz anlatın onlar dinlesin. Kendi halinizle o dünyada yaşayın, bizlere karışmayın, böyle daha ideal ve realist olur.bakinizki bu vatanı ne hale getirdiler. Selamlar.