20 Şubat 2012 yılıydı. Alayla-valayla İran’ın Tebriz şehrinde bir tanıtım ofisi açmış, Erzurum’un kültürel değerlerinin tanıtımı yapılacak, böylelikle iki şehir arasında kaynaşma ve de yakınlaşma hedeflenmişti. Tebriz ve Erzurum Büyükşehir Belediyeleri arasında imzalanan, 'Kardeş şehir' protokolü kapsamında tahsisi gerçekleşen tanıtım ofisinin inanılacak gibi değil ama, aktif kullanılamadı, bugün yerinde yeller esiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimi, her ne hikmetse o protokolü görmemezlikten geldi, Tebriz’i hem de en iyi yerinde açılan o ofisi de kaderine terketti. Hele gazeteci arkadaşımız, eşi de İranlı olan Mahmut Akdağ’ın ‘’Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilen ofis hem de Tebriz’in en işlek caddesindeydi. Açılışta ben de vardım’’ dedi de o zaman iyicene hayıflandım.
***
O günlerde ulusal basında da sükse yapan ve haber olan o ofis bugün niye kaldırılmış, anlamış değilim. Erzurum’a İran’dan turist çekelim, kış turizmini geliştirelim düşüncesi güme gitmiş, niye gitmiş, biri anlatsa da aydınlansak bari. Tebriz’i niye çizdik, merak ediyorum doğrusu. İşin garibi de Tebriz’de ki Büyükşehir tahsis ve o dönem başkan vekili Eyüp Tavlaşoğlu’na teslim edilen ofisin kapalı tutulduğunu da İran İslam Cumhuriyeti’nin Başkonsolosu Sajad Sultanzadeh’ten duyuyorum. Doğrusu o da çok üzülmüş bu duruma ve buna bir çözüm bulunmasını istiyor. Samimiyetine ve bir Türk dostu olduğuna yürekten inandığım Başkonsolos, aynı konuda çuvaldızı kendilerine de batırdı ve ‘’Erzurum Tebriz’de ki ofisi kapalı tutunca sanırım bizimkiler de buna alındı Erzurum Tebrizkapı Kültür Sanat Çarşısı’ndaki ofisi daha açıp kullanmıyor’’ dedi. Gel de şimdi içerleme. Gel de şimdi Erzurum’da kış turizminin gelişmesi için yapılan çabaları samimi bul!
--
TRT Çocuk’tu TRT Dede oldu!
Eysan Karaca, TRT Erzurum İl Müdürlüğü’nde yayın şefi. Ona biz belki de minyonluğundan ötürü yakın arkadaşları olarak öteden beri ‘’TRT Çocuk’’ deriz. O da zaten o günden beridir ona alışmıştır ki olumsuz bir tepkisi yoktur hiç. Bu ismi de ona Köşk Köyünün sevilen muhtarı Durali Gökkaya ağabey koymuştu. Sanırım tam da o ismi koyduğu zamanlar TRT Çocuk kanalının yayına girdiği zamanlardı. Ben onu tanıdığımda gerçekten de kurumun en genç çalışanlarından biriydi. Biraz da TRT Çocuk tanımı ona bir anlamda ‘cuk’ oturuyordu. Yıllar ne de çabuk geçmiş. Hafta sonu TRT Erzurum Radyosu’nda bir spor proğramına konuk olarak gittiğimde sordum da anladım onca yılın geçmişliğini. ‘’Şu anda Erzurum’da kurumun en kıdemlisi benim’’ dedi. Hayretler içinde kaldım. Eysan Karaca tam 33 yıldır TRT’de çalıştığını söyledi ve kendisinden uzun süre çalışan bulunmadığını belirtirken çok şaşırdım. TRT Çocuk gitmiş yerine TRT Dede gelmiş meğer! Zaten Karaca aynı zamanda da bir dede. Torununu ne kadar sevdiğini, ona ne denli düşkün olduğunu da yakından bilirim. Artık emeklilik hayalleri de kurmaya başlayan Eysan’ın şu an Erzurum’da kurumun en kıdemli olması da aslında bana yaşlandığımın en bariz hatırlatması oldu..
--
Asırlık bu kasa tam 1 ton!
Ne zamandır merak edip duruyordum. Özellikle Yunus Yeşilyurt’un İşletme Müdürlüğüne getirilmesinden sonra farkındalık oluşturulan garda bir müze açılmış ve bir türlü görmemiştim. Cumhuriyeti de temsil eden son yüzyılın malzemelerinin teşhir edildiği müze, tam da tahmin ettiğim gibiydi. Manyetolu telefondan tren biletlerine kadar çeşitli malzeme ve ürünlerin tanıtıldığı garda en çok dikkatimi çeken de 1 tonluk kasa oldu. Erzurum Gar Müdürlüğü’ne ait neredeyse bir asırlık kasa, bir defa insangücü ile taşınabilecek cinsten değil. Gar İşletme Müdürü Yunus Yeşilyurt, 3 güne vinçler vasıtasıyla kasanın müzeye konulduğunu belirtirken, emin olun sadece 3 kişi dış kapağını açarken zorlandık. Tamamen demirden oluşan kasanın iç kısımlarındaki bölümleri de yine demirden. Bir defa hırsızlık yapacak hırsızın işi çok zor. Gördüğünde hemen farkediyorsunuz. Tren biletlerinden gelen paraların konulduğu kasa bana o dönemlerde muhtemel hırsızlıklara karşın devletin ne denli tedbirli olduğunu hatırlatmakla birlikte devlet malının ne denli kıymetli olduğunu da anlatıyor.
--
Borçtan yakınan başkanları anlamıyorum!
Anlamıyorum, çünkü kendisi de devrederken illa ki borçlu bir belediye devrediyor. En azından borçsuz bir belediye devreden bir başkan daha görmedim ben!
Anlamıyorum, çünkü hizmet yaparken illa ki kaynaklar yeterli olmuyor, belediye başkanları borçlanmak zorunda kalıyor.
Anlamıyorum, çünkü onlar da biliyor ki uzun vadeli hiçbir yatırım borçsuz yapılmıyor.
Anlamıyorum, çünkü bir önceki başkan bir sonraki başkan ve yönetimi zor durumda kalsın diye borç yapmıyor.
Anlamıyorum, çünkü mevcut başkan nasıl borçlu bir belediye devralıyorsa sonraki başkana da illa ki borçlu bir belediye bırakmak zorunda kalıyor.
Anlamıyorum, bütün bunları bildikleri halde işbaşına gelen her başkan illa da önceki dönemden borçlu olduklarını söylemek durumunda kalır ve eski başkanlarının moralini bozmakla birlikte kamuoyunu niye boşuna meşgul ederler?
--
Kağıtta şampiyon yazıyor!
Erzurum’da ki futbol kamuoyunda şöyle bir algı var.
Her halükarda BB Erzurumspor zirveye oynar, sezon bitmeden hem de direkt süper lige çıkar!
Bu algı niye vardır, çünkü aşağı yukarı geçen yılki iskelet kadro korunmuştur.
Bu algı niye vardır, çünkü geçen yıl küme düşülmesine rağmen fark yaratan oyuncuların çoğu takımda kalmıştır.
Her ne kadar Loman Gör ve Egemen Korkmaz gibi iki klas savunma oyuncusu gitmiş olsa bile yerlerine oyuncular alınmış, en azından teknik direktör Muzaffer Bilazer’in onayı ile alınmıştır.
Bu algı niye vardır, çünkü geçen sezon bu takımın en büyük sorunu gol sorunuydu. Onca pozisyona girilmesine rağmen gol atmakta zorlanan bir takım vardı. Golcü diye alınan Munsy, Thy ve Ofset de yaraya merhem olmamıştı. Ama şimdi Pote var. Ligi de iyi tanıyan bir golcü var ve bu yüzden Erzurum takımının o sorunu kafadan çözdüğüne inanılıyor.
Erzurum futbol kamuoyunda bu takımın süper lige çıkacağı algısı var, çünkü arkasında her yerde olmadığı kadar bir seyirci desteği var.
Bu algı niye vardır, çünkü tüm futbol otoriteleri de Erzurum takımının düşecek takım olmadığını söylüyor ve her fırsatta mavi-beyazlı kulübe methiyeler diziyordu.
Bu algı niye vardır, çünkü arkasında medya desteği de vardır, her medya kuruluşu BB Erzurum takımına karşı bir olumlu ittifak içindeydi.
O açıdan..
İşte o açıdan Erzurumspor’un işi belki de geçen sezondan da daha zordur.
Düşmeme mücadelesi ne kadar zorsa hele de onca kurt hocanın çalıştığı ve bir çok kulübün süper lig hedeflediği böyle bir ligde çıkmak zor oğlu zordur.
Esasında hiçbir kulüp çalıştırıcılığı tecrübesi olmayan Muzaffer Bilazer, omuzuna büyük bir yük almıştır ve o yükün altından kalkmak zorundadır.
Hele de kağıt üzerinde şampiyon bir takımda çalışmak zorunda kalmıştır ki, dilerim başarılı olur.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Uğrunda ölemeyeceğin şey için hayatta kalmaya değmez ! (Martin Luther King)
DUVARİZMALAR: Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz Usta
***
O günlerde ulusal basında da sükse yapan ve haber olan o ofis bugün niye kaldırılmış, anlamış değilim. Erzurum’a İran’dan turist çekelim, kış turizmini geliştirelim düşüncesi güme gitmiş, niye gitmiş, biri anlatsa da aydınlansak bari. Tebriz’i niye çizdik, merak ediyorum doğrusu. İşin garibi de Tebriz’de ki Büyükşehir tahsis ve o dönem başkan vekili Eyüp Tavlaşoğlu’na teslim edilen ofisin kapalı tutulduğunu da İran İslam Cumhuriyeti’nin Başkonsolosu Sajad Sultanzadeh’ten duyuyorum. Doğrusu o da çok üzülmüş bu duruma ve buna bir çözüm bulunmasını istiyor. Samimiyetine ve bir Türk dostu olduğuna yürekten inandığım Başkonsolos, aynı konuda çuvaldızı kendilerine de batırdı ve ‘’Erzurum Tebriz’de ki ofisi kapalı tutunca sanırım bizimkiler de buna alındı Erzurum Tebrizkapı Kültür Sanat Çarşısı’ndaki ofisi daha açıp kullanmıyor’’ dedi. Gel de şimdi içerleme. Gel de şimdi Erzurum’da kış turizminin gelişmesi için yapılan çabaları samimi bul!
--
TRT Çocuk’tu TRT Dede oldu!
Eysan Karaca, TRT Erzurum İl Müdürlüğü’nde yayın şefi. Ona biz belki de minyonluğundan ötürü yakın arkadaşları olarak öteden beri ‘’TRT Çocuk’’ deriz. O da zaten o günden beridir ona alışmıştır ki olumsuz bir tepkisi yoktur hiç. Bu ismi de ona Köşk Köyünün sevilen muhtarı Durali Gökkaya ağabey koymuştu. Sanırım tam da o ismi koyduğu zamanlar TRT Çocuk kanalının yayına girdiği zamanlardı. Ben onu tanıdığımda gerçekten de kurumun en genç çalışanlarından biriydi. Biraz da TRT Çocuk tanımı ona bir anlamda ‘cuk’ oturuyordu. Yıllar ne de çabuk geçmiş. Hafta sonu TRT Erzurum Radyosu’nda bir spor proğramına konuk olarak gittiğimde sordum da anladım onca yılın geçmişliğini. ‘’Şu anda Erzurum’da kurumun en kıdemlisi benim’’ dedi. Hayretler içinde kaldım. Eysan Karaca tam 33 yıldır TRT’de çalıştığını söyledi ve kendisinden uzun süre çalışan bulunmadığını belirtirken çok şaşırdım. TRT Çocuk gitmiş yerine TRT Dede gelmiş meğer! Zaten Karaca aynı zamanda da bir dede. Torununu ne kadar sevdiğini, ona ne denli düşkün olduğunu da yakından bilirim. Artık emeklilik hayalleri de kurmaya başlayan Eysan’ın şu an Erzurum’da kurumun en kıdemli olması da aslında bana yaşlandığımın en bariz hatırlatması oldu..
--
Asırlık bu kasa tam 1 ton!
Ne zamandır merak edip duruyordum. Özellikle Yunus Yeşilyurt’un İşletme Müdürlüğüne getirilmesinden sonra farkındalık oluşturulan garda bir müze açılmış ve bir türlü görmemiştim. Cumhuriyeti de temsil eden son yüzyılın malzemelerinin teşhir edildiği müze, tam da tahmin ettiğim gibiydi. Manyetolu telefondan tren biletlerine kadar çeşitli malzeme ve ürünlerin tanıtıldığı garda en çok dikkatimi çeken de 1 tonluk kasa oldu. Erzurum Gar Müdürlüğü’ne ait neredeyse bir asırlık kasa, bir defa insangücü ile taşınabilecek cinsten değil. Gar İşletme Müdürü Yunus Yeşilyurt, 3 güne vinçler vasıtasıyla kasanın müzeye konulduğunu belirtirken, emin olun sadece 3 kişi dış kapağını açarken zorlandık. Tamamen demirden oluşan kasanın iç kısımlarındaki bölümleri de yine demirden. Bir defa hırsızlık yapacak hırsızın işi çok zor. Gördüğünde hemen farkediyorsunuz. Tren biletlerinden gelen paraların konulduğu kasa bana o dönemlerde muhtemel hırsızlıklara karşın devletin ne denli tedbirli olduğunu hatırlatmakla birlikte devlet malının ne denli kıymetli olduğunu da anlatıyor.
--
Borçtan yakınan başkanları anlamıyorum!
Anlamıyorum, çünkü kendisi de devrederken illa ki borçlu bir belediye devrediyor. En azından borçsuz bir belediye devreden bir başkan daha görmedim ben!
Anlamıyorum, çünkü hizmet yaparken illa ki kaynaklar yeterli olmuyor, belediye başkanları borçlanmak zorunda kalıyor.
Anlamıyorum, çünkü onlar da biliyor ki uzun vadeli hiçbir yatırım borçsuz yapılmıyor.
Anlamıyorum, çünkü bir önceki başkan bir sonraki başkan ve yönetimi zor durumda kalsın diye borç yapmıyor.
Anlamıyorum, çünkü mevcut başkan nasıl borçlu bir belediye devralıyorsa sonraki başkana da illa ki borçlu bir belediye bırakmak zorunda kalıyor.
Anlamıyorum, bütün bunları bildikleri halde işbaşına gelen her başkan illa da önceki dönemden borçlu olduklarını söylemek durumunda kalır ve eski başkanlarının moralini bozmakla birlikte kamuoyunu niye boşuna meşgul ederler?
--
Kağıtta şampiyon yazıyor!
Erzurum’da ki futbol kamuoyunda şöyle bir algı var.
Her halükarda BB Erzurumspor zirveye oynar, sezon bitmeden hem de direkt süper lige çıkar!
Bu algı niye vardır, çünkü aşağı yukarı geçen yılki iskelet kadro korunmuştur.
Bu algı niye vardır, çünkü geçen yıl küme düşülmesine rağmen fark yaratan oyuncuların çoğu takımda kalmıştır.
Her ne kadar Loman Gör ve Egemen Korkmaz gibi iki klas savunma oyuncusu gitmiş olsa bile yerlerine oyuncular alınmış, en azından teknik direktör Muzaffer Bilazer’in onayı ile alınmıştır.
Bu algı niye vardır, çünkü geçen sezon bu takımın en büyük sorunu gol sorunuydu. Onca pozisyona girilmesine rağmen gol atmakta zorlanan bir takım vardı. Golcü diye alınan Munsy, Thy ve Ofset de yaraya merhem olmamıştı. Ama şimdi Pote var. Ligi de iyi tanıyan bir golcü var ve bu yüzden Erzurum takımının o sorunu kafadan çözdüğüne inanılıyor.
Erzurum futbol kamuoyunda bu takımın süper lige çıkacağı algısı var, çünkü arkasında her yerde olmadığı kadar bir seyirci desteği var.
Bu algı niye vardır, çünkü tüm futbol otoriteleri de Erzurum takımının düşecek takım olmadığını söylüyor ve her fırsatta mavi-beyazlı kulübe methiyeler diziyordu.
Bu algı niye vardır, çünkü arkasında medya desteği de vardır, her medya kuruluşu BB Erzurum takımına karşı bir olumlu ittifak içindeydi.
O açıdan..
İşte o açıdan Erzurumspor’un işi belki de geçen sezondan da daha zordur.
Düşmeme mücadelesi ne kadar zorsa hele de onca kurt hocanın çalıştığı ve bir çok kulübün süper lig hedeflediği böyle bir ligde çıkmak zor oğlu zordur.
Esasında hiçbir kulüp çalıştırıcılığı tecrübesi olmayan Muzaffer Bilazer, omuzuna büyük bir yük almıştır ve o yükün altından kalkmak zorundadır.
Hele de kağıt üzerinde şampiyon bir takımda çalışmak zorunda kalmıştır ki, dilerim başarılı olur.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Uğrunda ölemeyeceğin şey için hayatta kalmaya değmez ! (Martin Luther King)
DUVARİZMALAR: Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz Usta