Erzurum’un Palandöken ilçesine bağlı Yıldızkent semtinde bulunan ve yapımı yeni sonlanan TOKİ konutlarının çok yakınında bulunan yüksek gerilim hattı, tehlike saçıyor.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’un Palandöken ilçesindeki Yıldızkent semtinde binlerce vatandaşın konut sahibi olduğu TOKİ Evleri’ne çok yakın bir mesafede yüksek gerilim hattı bulunuyor. Çevrede yaşayanlar için tehlike arz eden yüksek gerilim hattının birçok zararı bulunduğunu belirten Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Köksal Erentürk, “Onu yapana, evi alana, iskan verene ne denir bilemiyoruz. Orası şehri besliyor. Büyük ihtimalle 154 ya da 380 bin volt var” dedi.
Şehir içi elektrik iletiminde kullanılan yüksek gerilim hatları, yakınında bulunan yaşam alanları için büyük tehlike arz ediyor. Yüksek gerilim hatları normal şartlarda, şehir dışında kurulurken insan sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde yapılıyor. Fakat emlak sektörünün büyük bir hızla gelişmesi ve beraberinde gelen konut projelerinin şehir merkezinden uzaklaşması sebebi ile yüksek gerilim hattının geçtiği arsalara da konut inşa ediliyor. Buda insanlar için büyük bir tehlike yaratıyor. Ev sahibi olmak isteyenlerin proje alanı için incelemede bulunması, yüksek gerilim hattının geçip geçmediğini kontrol etmesi gerekiyor.
Yasal düzenleme eksik
Türkiye’de bu konuda yasal bir düzenlemenin eksikliğinden söz eden Prof. Dr. Köksal Erentürk, “Yüksek gerilim şebekeleri 35kV – 154kV arasındaki hatlardır. Bu şebekeler taşıdıkları gerilim seviyelerine göre güvenlik mesafelerine sahiptirler. Ülkemizde maalesef ağaçlarla bir net mesafe tanımlanmış iken yerleşim ve bina yapımı için net bir ölçü henüz bir standart olarak tanımlanmamıştır. Yasal net düzenleme ağaçlar için var, konut için ise net bir standart yok. Net bir ifade yok. Elektrik mühendisleri odasının bir yaklaşımı var ama yasal bir düzenleme yok. İsveç ve Norveç’te elektrik iletim hatlarının olduğu yerlerde yerleşim göremezsiniz. Kanserin en az olduğu yerler de buralardır. Fakat Avustralya’da bu mesafeler tanımlanmış. 275,000 V (275 kV) için 25 metre, 132,000 V (132 kV) için 20 metre, 132,000 V (132 kV) için ise 15 metre olarak verilmektedir” diye konuştu.
Kansere neden olabilir
Bu akıma maruz kalanların uzun vadede kansere yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erentürk, “Öncelikle eğer bu hatlar bir koruma örgüsü ile çerçevelenmemiş ise direk üzerinde olabilecek kaçaklar veya ayna etkisi ile elektrik çarpmalarına maruz kalınabilir. Ayrıca alternatif akım taşıyan iletkenler Amper yasası gereğince etraflarında gerilim endüklerler. Ülkemizde de elektrik enerjisi alternatif olarak üretilip iletilip dağıtılmaktadır. Yani etrafındaki canlılar üzerinde özellikle tuz ve sudan oluşmuş insan vücudunda gerilim endüklerler. Endüklenen bu gerilim bizim üzerimizde küçük çok küçük akımlar akmasına sebep olurlar. Akan bu akım çok düşük ısı oluşumlarına sebep olur. Bu ısı artışı hücrelerde kontrolsüz hücre büyümelerine yani kansere sebep olur. Buna kısaca Faraday Yasası denir” ifadelerini kullandı.
Tehlike kışın artıyor
Yağmurlu ve karlı havalarda riskin artacağına dikkat çeken Prof. Dr. Erentürk şöyle konuştu; “Kesinlikle kalkması gerekir. Diyelim ki yağmurlu bir havada damlalar yan yana dizildiler ve iletim hattı ile bina birleşti. Bu sefer konutu elektrik çarpa, küçük ama olası bir ihtimal. Dolayısıyla büyük bir yangına sebep olur. Yağmurlu ve karlı havlarda böyle bir iletim hattı oluşabilir. Yol tamamlaması da olabilir. Araçla gidiyorsanız sonra eve gitseniz dahi elektrik çarpabilir. Babaannemin bir lafı vardır; ‘aklınız yok yok burnunuzun deliği de mi yok’ diye. Onu yapana, evi alana, iskan verene ne denir bilemiyoruz. Orası şehri besliyor. Büyük ihtimalle 154 ya da 380 bin volt var. Birkaç bin amperle birleşince megabatlar düzeyindeki güce denk geliyor. Yenişehir’in enerjisi oradan karşılanıyor.”
Vicdanen bakın
Konutlara ruhsat verilmeden önce tüm enerji firmaları ile bir araya gelinmesi gerektiğinin altını çizen Erentürk, “Bir binaya ruhsat verilmeden önce enerji firmaları ile bir araya gelinip irdelenmesi gerekiyor. Belediyenin tek başına ruhsat veriyor olması buna sebep oluyor. Bunlar bir araya gelip nereden hangi hat geçiyor bakıp belirlemesi lazım. Bunu dile getirdik ama anlatamadık. Orada topraklama illaki yapılmıştır. Fakat bir süre sonra özelliğini kaybediyor. Sadece insan değil herhangi bir canlı temas etmeden dahi elektrik akımına kapılabilir. Burada oturanlar firmaya başvurup iletim hatlarının taşınmasını talep edebilirler. Red cevabı aldıkları takdirde mahkeme yoluna gitme hakları var, insan sağlığı ve can güvenliğini tehlikeye attıkları için. Kırsaldan böyle haberler okuyoruz. Olaya vicdanen bakmak gerek” ifadelerini kullandı.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’un Palandöken ilçesindeki Yıldızkent semtinde binlerce vatandaşın konut sahibi olduğu TOKİ Evleri’ne çok yakın bir mesafede yüksek gerilim hattı bulunuyor. Çevrede yaşayanlar için tehlike arz eden yüksek gerilim hattının birçok zararı bulunduğunu belirten Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Köksal Erentürk, “Onu yapana, evi alana, iskan verene ne denir bilemiyoruz. Orası şehri besliyor. Büyük ihtimalle 154 ya da 380 bin volt var” dedi.
Şehir içi elektrik iletiminde kullanılan yüksek gerilim hatları, yakınında bulunan yaşam alanları için büyük tehlike arz ediyor. Yüksek gerilim hatları normal şartlarda, şehir dışında kurulurken insan sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde yapılıyor. Fakat emlak sektörünün büyük bir hızla gelişmesi ve beraberinde gelen konut projelerinin şehir merkezinden uzaklaşması sebebi ile yüksek gerilim hattının geçtiği arsalara da konut inşa ediliyor. Buda insanlar için büyük bir tehlike yaratıyor. Ev sahibi olmak isteyenlerin proje alanı için incelemede bulunması, yüksek gerilim hattının geçip geçmediğini kontrol etmesi gerekiyor.
Yasal düzenleme eksik
Türkiye’de bu konuda yasal bir düzenlemenin eksikliğinden söz eden Prof. Dr. Köksal Erentürk, “Yüksek gerilim şebekeleri 35kV – 154kV arasındaki hatlardır. Bu şebekeler taşıdıkları gerilim seviyelerine göre güvenlik mesafelerine sahiptirler. Ülkemizde maalesef ağaçlarla bir net mesafe tanımlanmış iken yerleşim ve bina yapımı için net bir ölçü henüz bir standart olarak tanımlanmamıştır. Yasal net düzenleme ağaçlar için var, konut için ise net bir standart yok. Net bir ifade yok. Elektrik mühendisleri odasının bir yaklaşımı var ama yasal bir düzenleme yok. İsveç ve Norveç’te elektrik iletim hatlarının olduğu yerlerde yerleşim göremezsiniz. Kanserin en az olduğu yerler de buralardır. Fakat Avustralya’da bu mesafeler tanımlanmış. 275,000 V (275 kV) için 25 metre, 132,000 V (132 kV) için 20 metre, 132,000 V (132 kV) için ise 15 metre olarak verilmektedir” diye konuştu.
Kansere neden olabilir
Bu akıma maruz kalanların uzun vadede kansere yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erentürk, “Öncelikle eğer bu hatlar bir koruma örgüsü ile çerçevelenmemiş ise direk üzerinde olabilecek kaçaklar veya ayna etkisi ile elektrik çarpmalarına maruz kalınabilir. Ayrıca alternatif akım taşıyan iletkenler Amper yasası gereğince etraflarında gerilim endüklerler. Ülkemizde de elektrik enerjisi alternatif olarak üretilip iletilip dağıtılmaktadır. Yani etrafındaki canlılar üzerinde özellikle tuz ve sudan oluşmuş insan vücudunda gerilim endüklerler. Endüklenen bu gerilim bizim üzerimizde küçük çok küçük akımlar akmasına sebep olurlar. Akan bu akım çok düşük ısı oluşumlarına sebep olur. Bu ısı artışı hücrelerde kontrolsüz hücre büyümelerine yani kansere sebep olur. Buna kısaca Faraday Yasası denir” ifadelerini kullandı.
Tehlike kışın artıyor
Yağmurlu ve karlı havalarda riskin artacağına dikkat çeken Prof. Dr. Erentürk şöyle konuştu; “Kesinlikle kalkması gerekir. Diyelim ki yağmurlu bir havada damlalar yan yana dizildiler ve iletim hattı ile bina birleşti. Bu sefer konutu elektrik çarpa, küçük ama olası bir ihtimal. Dolayısıyla büyük bir yangına sebep olur. Yağmurlu ve karlı havlarda böyle bir iletim hattı oluşabilir. Yol tamamlaması da olabilir. Araçla gidiyorsanız sonra eve gitseniz dahi elektrik çarpabilir. Babaannemin bir lafı vardır; ‘aklınız yok yok burnunuzun deliği de mi yok’ diye. Onu yapana, evi alana, iskan verene ne denir bilemiyoruz. Orası şehri besliyor. Büyük ihtimalle 154 ya da 380 bin volt var. Birkaç bin amperle birleşince megabatlar düzeyindeki güce denk geliyor. Yenişehir’in enerjisi oradan karşılanıyor.”
Vicdanen bakın
Konutlara ruhsat verilmeden önce tüm enerji firmaları ile bir araya gelinmesi gerektiğinin altını çizen Erentürk, “Bir binaya ruhsat verilmeden önce enerji firmaları ile bir araya gelinip irdelenmesi gerekiyor. Belediyenin tek başına ruhsat veriyor olması buna sebep oluyor. Bunlar bir araya gelip nereden hangi hat geçiyor bakıp belirlemesi lazım. Bunu dile getirdik ama anlatamadık. Orada topraklama illaki yapılmıştır. Fakat bir süre sonra özelliğini kaybediyor. Sadece insan değil herhangi bir canlı temas etmeden dahi elektrik akımına kapılabilir. Burada oturanlar firmaya başvurup iletim hatlarının taşınmasını talep edebilirler. Red cevabı aldıkları takdirde mahkeme yoluna gitme hakları var, insan sağlığı ve can güvenliğini tehlikeye attıkları için. Kırsaldan böyle haberler okuyoruz. Olaya vicdanen bakmak gerek” ifadelerini kullandı.