
”Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.” (Ra’d 4)
Ra’d suresinin 2-4 ayetleri şöyledir: “Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır.
Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O’dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.”
Güneş Sistemi’nde Güneş’e en yakın üçüncü gezegen olan dünya hayret verici bir mucizedir. Güneş Sistemi içinde dünyadan başka üzerinde hayat olan ikinci bir gezegen bulunmamaktadır. Geceleri ay ve yıldızlarla süslenmiş bu mavi gezegen bizim geçici, fakat kusursuz tasarlanmış, şahane evimizdir.
Yüzde 75’i su küreyle kaplı dünyamızın kalan kısmı toprak tabakasıdır ve bu toprak tabakasının yüzde 25’lik kısmı da taş kütlesidir. Yeryüzünü oluşturan büyük kara parçalarına kıta denilmiştir. Kabul edilen tasnife göre yedi kıta vardır ve şunlardır: Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika, Antarktika, Avrupa, Okyanusya (Avustralya).
Birbirinin devam olan yahut okyanuslarla ayrılan kıtaların ortak özellikleri hepsinin belli bir toprak ve su yapısına sahip olmasıdır. Fakat tüm kıtalarda muazzam bir bitki, hayvan ve insan çeşitliliği görülmektedir. Aynı su ile sulanan dünya topraklarının bu kadar çeşitliliği barındırması şaşkınlık vericidir. Hemen her bölgenin üzümü, armudu, kirazı, dutu, eriği, elması, buğdayı, arpası farklı lezzet, tat, koku ve görünüm çeşitliliği arz etmektedir. Ayrıca bazı kıtalarda yetişen bitki ve sebzeler diğer kıtalarda yetişmemektedir. Mesela tropikal iklimlerdeki bitki ve hayvan yapısı kuzey yarım küredeki bitki ve hayvan yapısından farklıdır. Beşeri sosyoloji de aynı çeşitliliği göstermektedir.
Her kıta bitki, maden, hayvan ve insan bakımından farklılıklar gösterir. İşte bu, Allah’ın yaratmasındaki eşsizliği bize gösterir. İnsan türünün yeryüzünde kurduğu medeniyetlerin kaynağı sahip oldukları farklı kıtalardır, denilebilir. Yeryüzü nimetleri insanların sosyalleşmesini, medeni bir toplum özelliği kazanmalarını temin etmiştir. Her yer taş olsaydı yahut her yer tropikal özelliklere sahip kılınsaydı ya da çöl ve vaha tipi bir yeryüzüne sahip olunsaydı büyük ihtimalle medeniyetimiz bugünkü kıvamında olmayacaktı. O halde yeryüzünü farkılı kıtalara bölen ve her kıtada aynı toprak ve su ile farklı bitki, hayvan ve insan yapılarına vücut veren Rabbimiz, bu çeşitlilikle, insanın tekâmülünü sağlamıştır. Diller, dinler, bilim, sanat, tarım ve hayvancılık, madencilik, sanayi ve ziraat vb. insani faaliyetlerin çeşitliliği kıtaların sunduğu imkân neticesi vücut bulmuştur denilebilir.
Sonuç: Bir dünyamız var; bu dünyanın her yanındaki ortak özellikler toprak ve su varlığıdır. Ayette ifade buyurulduğu üzere, aynı suyla sulanan, aynı özellikteki topraklarda muhteşem bir çeşitlilik söz konusudur. Hatta şu ifade edilebilir: Yeryüzü toprağında öyle muhteşem bir çeşitlilik vardır ki, bitki, hayvan ve insan türlerinin, tek tek her birinin kendine özgü bir davranışı, hareketi, rengi, kokusu, tadı, tuzu mevcuttur. Göreceli olarak, bu varlık yapılarının kimi kiminden kimi özellikleri bakımından farklılıklar gösterir ki, Rabbimiz bunu, ayetinde, birinin diğerine olan üstünlüğü şeklinde izah etmiştir. Rabbimiz dileseydi bu kadar çeşit insan, bu kadar çok dil, bu kadar çok bitki ve hayvan vs. yaratmazdı. Bu çeşitlilik olmasaydı insan yeryüzünde tekâmül edemeyecekti. Muhteşem çeşitlilik Rabbimizin kudretini, ilmini, işlerindeki hikmeti açık ederken bize de şu dersi vermektedir: Bu hikmetli düzen ancak Rabbimizin eşsiz bir eseri olabilir. Bu düzen, insanın ahret hayatına hazırlanması için meydana getirilmiştir. İçindekilerle birlikte dünya ve gökler, ancak var ve kadir olan bir ilahin hikmetli işlerindendir, başka türlüsü olamaz.
Ra’d suresinin 2-4 ayetleri şöyledir: “Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır.
Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O’dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.”
Güneş Sistemi’nde Güneş’e en yakın üçüncü gezegen olan dünya hayret verici bir mucizedir. Güneş Sistemi içinde dünyadan başka üzerinde hayat olan ikinci bir gezegen bulunmamaktadır. Geceleri ay ve yıldızlarla süslenmiş bu mavi gezegen bizim geçici, fakat kusursuz tasarlanmış, şahane evimizdir.
Yüzde 75’i su küreyle kaplı dünyamızın kalan kısmı toprak tabakasıdır ve bu toprak tabakasının yüzde 25’lik kısmı da taş kütlesidir. Yeryüzünü oluşturan büyük kara parçalarına kıta denilmiştir. Kabul edilen tasnife göre yedi kıta vardır ve şunlardır: Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika, Antarktika, Avrupa, Okyanusya (Avustralya).
Birbirinin devam olan yahut okyanuslarla ayrılan kıtaların ortak özellikleri hepsinin belli bir toprak ve su yapısına sahip olmasıdır. Fakat tüm kıtalarda muazzam bir bitki, hayvan ve insan çeşitliliği görülmektedir. Aynı su ile sulanan dünya topraklarının bu kadar çeşitliliği barındırması şaşkınlık vericidir. Hemen her bölgenin üzümü, armudu, kirazı, dutu, eriği, elması, buğdayı, arpası farklı lezzet, tat, koku ve görünüm çeşitliliği arz etmektedir. Ayrıca bazı kıtalarda yetişen bitki ve sebzeler diğer kıtalarda yetişmemektedir. Mesela tropikal iklimlerdeki bitki ve hayvan yapısı kuzey yarım küredeki bitki ve hayvan yapısından farklıdır. Beşeri sosyoloji de aynı çeşitliliği göstermektedir.
Her kıta bitki, maden, hayvan ve insan bakımından farklılıklar gösterir. İşte bu, Allah’ın yaratmasındaki eşsizliği bize gösterir. İnsan türünün yeryüzünde kurduğu medeniyetlerin kaynağı sahip oldukları farklı kıtalardır, denilebilir. Yeryüzü nimetleri insanların sosyalleşmesini, medeni bir toplum özelliği kazanmalarını temin etmiştir. Her yer taş olsaydı yahut her yer tropikal özelliklere sahip kılınsaydı ya da çöl ve vaha tipi bir yeryüzüne sahip olunsaydı büyük ihtimalle medeniyetimiz bugünkü kıvamında olmayacaktı. O halde yeryüzünü farkılı kıtalara bölen ve her kıtada aynı toprak ve su ile farklı bitki, hayvan ve insan yapılarına vücut veren Rabbimiz, bu çeşitlilikle, insanın tekâmülünü sağlamıştır. Diller, dinler, bilim, sanat, tarım ve hayvancılık, madencilik, sanayi ve ziraat vb. insani faaliyetlerin çeşitliliği kıtaların sunduğu imkân neticesi vücut bulmuştur denilebilir.
Sonuç: Bir dünyamız var; bu dünyanın her yanındaki ortak özellikler toprak ve su varlığıdır. Ayette ifade buyurulduğu üzere, aynı suyla sulanan, aynı özellikteki topraklarda muhteşem bir çeşitlilik söz konusudur. Hatta şu ifade edilebilir: Yeryüzü toprağında öyle muhteşem bir çeşitlilik vardır ki, bitki, hayvan ve insan türlerinin, tek tek her birinin kendine özgü bir davranışı, hareketi, rengi, kokusu, tadı, tuzu mevcuttur. Göreceli olarak, bu varlık yapılarının kimi kiminden kimi özellikleri bakımından farklılıklar gösterir ki, Rabbimiz bunu, ayetinde, birinin diğerine olan üstünlüğü şeklinde izah etmiştir. Rabbimiz dileseydi bu kadar çeşit insan, bu kadar çok dil, bu kadar çok bitki ve hayvan vs. yaratmazdı. Bu çeşitlilik olmasaydı insan yeryüzünde tekâmül edemeyecekti. Muhteşem çeşitlilik Rabbimizin kudretini, ilmini, işlerindeki hikmeti açık ederken bize de şu dersi vermektedir: Bu hikmetli düzen ancak Rabbimizin eşsiz bir eseri olabilir. Bu düzen, insanın ahret hayatına hazırlanması için meydana getirilmiştir. İçindekilerle birlikte dünya ve gökler, ancak var ve kadir olan bir ilahin hikmetli işlerindendir, başka türlüsü olamaz.