
“İnananlar için, yeryüzünde ve kendi içlerinde nice kesin ibretler var; görmüyor musunuz?” (Zariyat 20, 21)
Allah, âlemde ne varsa onları insanda tevhid etti.
İnsanın dışı dünya gibidir içi de ahret yurdu gibi…
İnsanın dışında yıldızlı gökler varsa içinde de gönül gökleri bulunuyor.
Yeryüzü yoğundur, beden de yoğun; gökyüzü latiftir, ruh da latif...
Toprakta ne varsa; ateş, hava, su… İnsanda da onlar vardır.
Can ve cennet kelimesi birbirine karşılıktır; birinde ne varsa diğerinde de onlar vardır.
Gönül, cennete benzer; ilahi sevgi gönlün burağı, akıl tubası, cömertlik kevseri; İdris ihsanı, Rıdvan ise Allah’ın rızasıdır.
Cennetin dört ırmağı vardır; dördü de insanda akmaktadır: Su, temiz yaratılışa, helal şarap gönülle bilmeye, süt ilme, yumuşaklık da bal ırmağına benzemektedir.
Cehennem, yerin derinliklerinde, cennet ise göklerde gizlenmiş. Her ikisi insanda tevhid etmiştir; insanın kötü huyları cehenneme benzer, iyi huyları ise gönlü cennet kılmıştır.
Dünyada gündüz varsa insanda da marifet ve ehliyet gündüzü vardır, insandaki bilgisizlik ise geceye karşılıktır.
Arşa karşılık insanda can ve gönül, Ferşe karşılık su ve toprak...
Dünyanın yazına karşılık gönülde safalar, dünyanın kışı yerine ruhta cefalar ve eziyetler.
Dünyada kuru yaş, sayısız nimetin canları gökten gelirken vücutları ise yerden çıkmaktadır...
İnsandaki ilim ve marifet nereden geliyor? Onların harfleri gönülden, manaları da candandır.
“Bu dünyada kör olan kimse ahrette de kördür; üstelik yolunu iyice şaşırmıştır.” (İsra 72)
Tevhidin eşsiz varlığı insanın dışı ilim içi hikmetlerle doludur. Kim, dünyadayken, içindeki dışındaki ayetlerden okuyup anlayıp Allah’ı bulmuşsa o, tevhide ermiştir; ahrette Allah’a kavuşacak onlardır.
‘Bizzat Hakk’ın nuru sende, gerçekten canın da onunla diridir.’
“Kendini bilen Rabbini bilir.”
Göz, kulak, ten, ağız, dil, akıl, hafıza, hayal… İçindeki dışındaki har bir varlık, insana, tevhid eğitimi yapmakta ve insanı kendi sırlarına aşina kılmaya çalışmaktadır.
Dıştaki her varlığın kapısı insan gönlüne açılmaktadır, gönlün sultanı olan ruh ise tevhid hazinelerinin evidir; kapının anahtarı iman, besmele, amel-i salih ve derin tefekkürdür.
Can evinin kapısını açıp içine giren insana, tevhid eri, mümin, kâmil insan denir.
Allah, âlemde ne varsa onları insanda tevhid etti.
İnsanın dışı dünya gibidir içi de ahret yurdu gibi…
İnsanın dışında yıldızlı gökler varsa içinde de gönül gökleri bulunuyor.
Yeryüzü yoğundur, beden de yoğun; gökyüzü latiftir, ruh da latif...
Toprakta ne varsa; ateş, hava, su… İnsanda da onlar vardır.
Can ve cennet kelimesi birbirine karşılıktır; birinde ne varsa diğerinde de onlar vardır.
Gönül, cennete benzer; ilahi sevgi gönlün burağı, akıl tubası, cömertlik kevseri; İdris ihsanı, Rıdvan ise Allah’ın rızasıdır.
Cennetin dört ırmağı vardır; dördü de insanda akmaktadır: Su, temiz yaratılışa, helal şarap gönülle bilmeye, süt ilme, yumuşaklık da bal ırmağına benzemektedir.
Cehennem, yerin derinliklerinde, cennet ise göklerde gizlenmiş. Her ikisi insanda tevhid etmiştir; insanın kötü huyları cehenneme benzer, iyi huyları ise gönlü cennet kılmıştır.
Dünyada gündüz varsa insanda da marifet ve ehliyet gündüzü vardır, insandaki bilgisizlik ise geceye karşılıktır.
Arşa karşılık insanda can ve gönül, Ferşe karşılık su ve toprak...
Dünyanın yazına karşılık gönülde safalar, dünyanın kışı yerine ruhta cefalar ve eziyetler.
Dünyada kuru yaş, sayısız nimetin canları gökten gelirken vücutları ise yerden çıkmaktadır...
İnsandaki ilim ve marifet nereden geliyor? Onların harfleri gönülden, manaları da candandır.
“Bu dünyada kör olan kimse ahrette de kördür; üstelik yolunu iyice şaşırmıştır.” (İsra 72)
Tevhidin eşsiz varlığı insanın dışı ilim içi hikmetlerle doludur. Kim, dünyadayken, içindeki dışındaki ayetlerden okuyup anlayıp Allah’ı bulmuşsa o, tevhide ermiştir; ahrette Allah’a kavuşacak onlardır.
‘Bizzat Hakk’ın nuru sende, gerçekten canın da onunla diridir.’
“Kendini bilen Rabbini bilir.”
Göz, kulak, ten, ağız, dil, akıl, hafıza, hayal… İçindeki dışındaki har bir varlık, insana, tevhid eğitimi yapmakta ve insanı kendi sırlarına aşina kılmaya çalışmaktadır.
Dıştaki her varlığın kapısı insan gönlüne açılmaktadır, gönlün sultanı olan ruh ise tevhid hazinelerinin evidir; kapının anahtarı iman, besmele, amel-i salih ve derin tefekkürdür.
Can evinin kapısını açıp içine giren insana, tevhid eri, mümin, kâmil insan denir.