Haziran ayında yaptığım basın açıklamasında, dolandırıcıların yeni yöntemleri ile şifre, hesap ve kişisel bilgilere gerek duyulmadan bir link veya mesaj ile hesaplara erişilebildiğini, hesapta parası olanların paraları, kredi kartı olanların limitlerinin boşaldığı, bunların olmaması halinde ise kredi çekilerek vatandaşların mağdur edildiğini yazmıştım.
Mağdurun çekilen krediden 5 dakika sonra haberdar olması, kısa mesaj veya farklı bilgilendirme ile uyarılmaması nedeniyle bankaların, kredi kullanımı ve kredi kartı güvenliği noktasında tedbirlerinin yetersiz kaldığını belirtmiştim. Hatta geçmiş dönemlerde olduğu gibi tekrar ıslak imzaya geçilmesi gerektiğini vurgulamıştım.
Son günlerde internet bankacılığı kullanan vatandaşların hesaplarından kredi çekildiği ve birikimlerinin boşaltıldığına dair onlarca şikayet aldık. Banka ile görüşen mağdurlara yardımcı olunmadığı ve sadece savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerektiği yönünde tavsiyeler verildiğine dair bilgiler aldık.
Hak arama noktasında tüm yolları deneyen mağdur bir vatandaşa sevindirici haber Yargıtay 11. Hukuk Dairesinden geldi. Yargıtay, bankaların hesaplarda bulunan paranın güvenliğini tam olarak sağlamak zorunda olduğunu, etkili bir güvenlik önlemi geliştiremeyen bankaların müşterilerinin mevduatından sorumlu olduğuna hükmetti. Mağdurun üçüncü kişilerle iş birliği olmadığı sürece tüm kayıpların bankanın sorumluluğunda olduğunu da ekledi.
Bundan böyle bankaların mağdurlara, "krediye onay vermişsiniz, hesabını koruyamamışsınız, bankamızın sorumluluğu yoktur," gibi cevaplarda tüketiciler yargıya müracaat ederek mağduriyetlerini giderebilirler.
Banka, alışveriş, fatura ödeme, borç yatırma gibi tüm işlemlerin yapıldığı internet bankacılığında vatandaşların daha dikkatli olarak dolandırıcılara prim vermemeleri de büyük önem arz ediyor. Yakın arkadaş gönderiyorsa dahi alakası olmayan bir linkin tıklanmaması, bilinmeyen bir kaynaktan uygulama indirilmemesi gerekiyor. Telefona virüs bulaştığına dair en ufak bir şüphe duyuluyorsa geç kalmadan servise müracaat edilmeli ve o esnada mobil bankacılık hizmeti ‘kesinlikle’ kullanılmamalıdır. Çünkü Yargıtay’ın kararı tüketici lehine olsa dahi dolandırılan vatandaş aylarca hakem heyetinin, üst mahkemelerin sonucunu bekleyecek ve bu süreçte yıpranacaktır.
Son olarak Ticaret Bakanlığı tarafından tüketicileri yakından ilgilendiren bazı düzenlemelere gidildi. İlerleyen haftalarda tüm detaylarına ayrıntılı olarak değineceğim bu düzenlemede çok önemli olan iki konunun üzerinde duracağım.
Öncelikle telefonun garantisi bittikten sonra arıza yapmasından dolayı yetkili servise giden tüketiciye "telefon veya telefonun arızalı parçası üretilmediğinden üst model telefon verelim" deniliyor. Ancak üst model telefon verilirken 2 bin liraya alınan telefonun üzerine 6 bin lira talep ediliyor. Haliyle tüketiciler 6 bin lira üste vermeyerek yeni bir telefon almıyor ve elindeki telefonun arızası giderilmediğinden dolayı mağduriyet yaşanıyor. İşte bu sorunların önüne geçilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın 6502 sayılı Tüketici Kanununda yaptığı düzenlemede bir ürünün kullanım ömrü süresince, üretici ve ithalatçılardan zararların tazmini talep edebilecek.
İkinci konu ise Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru sınırı 15 bin 430 liradan 30 bin liraya çıkarıldı. Yani il, ilçe hakem heyetleri fark etmeksizin başvuru sınırı 30 bin liraya çıkarıldı. Ayrıca Tüketicilerin, tüketici mahkemesine erişiminin kolaylaştırılması amacıyla hakem heyeti kararlarına karşı yapılacak itirazlarda, kararı veren heyetin bulunduğu yerdeki mahkemenin yanı sıra tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu mahkeme de yetkili olacak.
Mağdurun çekilen krediden 5 dakika sonra haberdar olması, kısa mesaj veya farklı bilgilendirme ile uyarılmaması nedeniyle bankaların, kredi kullanımı ve kredi kartı güvenliği noktasında tedbirlerinin yetersiz kaldığını belirtmiştim. Hatta geçmiş dönemlerde olduğu gibi tekrar ıslak imzaya geçilmesi gerektiğini vurgulamıştım.
Son günlerde internet bankacılığı kullanan vatandaşların hesaplarından kredi çekildiği ve birikimlerinin boşaltıldığına dair onlarca şikayet aldık. Banka ile görüşen mağdurlara yardımcı olunmadığı ve sadece savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerektiği yönünde tavsiyeler verildiğine dair bilgiler aldık.
Hak arama noktasında tüm yolları deneyen mağdur bir vatandaşa sevindirici haber Yargıtay 11. Hukuk Dairesinden geldi. Yargıtay, bankaların hesaplarda bulunan paranın güvenliğini tam olarak sağlamak zorunda olduğunu, etkili bir güvenlik önlemi geliştiremeyen bankaların müşterilerinin mevduatından sorumlu olduğuna hükmetti. Mağdurun üçüncü kişilerle iş birliği olmadığı sürece tüm kayıpların bankanın sorumluluğunda olduğunu da ekledi.
Bundan böyle bankaların mağdurlara, "krediye onay vermişsiniz, hesabını koruyamamışsınız, bankamızın sorumluluğu yoktur," gibi cevaplarda tüketiciler yargıya müracaat ederek mağduriyetlerini giderebilirler.
Banka, alışveriş, fatura ödeme, borç yatırma gibi tüm işlemlerin yapıldığı internet bankacılığında vatandaşların daha dikkatli olarak dolandırıcılara prim vermemeleri de büyük önem arz ediyor. Yakın arkadaş gönderiyorsa dahi alakası olmayan bir linkin tıklanmaması, bilinmeyen bir kaynaktan uygulama indirilmemesi gerekiyor. Telefona virüs bulaştığına dair en ufak bir şüphe duyuluyorsa geç kalmadan servise müracaat edilmeli ve o esnada mobil bankacılık hizmeti ‘kesinlikle’ kullanılmamalıdır. Çünkü Yargıtay’ın kararı tüketici lehine olsa dahi dolandırılan vatandaş aylarca hakem heyetinin, üst mahkemelerin sonucunu bekleyecek ve bu süreçte yıpranacaktır.
Son olarak Ticaret Bakanlığı tarafından tüketicileri yakından ilgilendiren bazı düzenlemelere gidildi. İlerleyen haftalarda tüm detaylarına ayrıntılı olarak değineceğim bu düzenlemede çok önemli olan iki konunun üzerinde duracağım.
Öncelikle telefonun garantisi bittikten sonra arıza yapmasından dolayı yetkili servise giden tüketiciye "telefon veya telefonun arızalı parçası üretilmediğinden üst model telefon verelim" deniliyor. Ancak üst model telefon verilirken 2 bin liraya alınan telefonun üzerine 6 bin lira talep ediliyor. Haliyle tüketiciler 6 bin lira üste vermeyerek yeni bir telefon almıyor ve elindeki telefonun arızası giderilmediğinden dolayı mağduriyet yaşanıyor. İşte bu sorunların önüne geçilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın 6502 sayılı Tüketici Kanununda yaptığı düzenlemede bir ürünün kullanım ömrü süresince, üretici ve ithalatçılardan zararların tazmini talep edebilecek.
İkinci konu ise Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru sınırı 15 bin 430 liradan 30 bin liraya çıkarıldı. Yani il, ilçe hakem heyetleri fark etmeksizin başvuru sınırı 30 bin liraya çıkarıldı. Ayrıca Tüketicilerin, tüketici mahkemesine erişiminin kolaylaştırılması amacıyla hakem heyeti kararlarına karşı yapılacak itirazlarda, kararı veren heyetin bulunduğu yerdeki mahkemenin yanı sıra tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu mahkeme de yetkili olacak.