Siyasi partileri dikkate almadan değerlendirme yapabilmek kolay görünmüyor. Türkiye’de iki ayrı akım mevcut. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı bileşenleri. Türkiye’de iç siyasi tabanın bir bölümünü ne yazık ki terör örgütleri rahat bir şekilde manipüle edebilmektedir. Siyasetin bu çıkmazdan kurtulması, terör tuzağından kurtarılması önemli bir mesele olarak önümüzde durmaktadır.
Türkiye’de büyük orman yangınları bir anlamda Erdoğan’ın tasfiye edilmesi heyecanını ortaya çıkardı. Siyaseten, seçimlerle Erdoğan’ı yenemeyeceğine inanan bir siyasi anlayış ne yazık ki Biden’in seçilmesiyle birlikte “demokrasi ihracı” talebinde bulunma gafletine düşebildiler. Sözde bir gazetecinin “Erdoğan’ı seçimlerle yenemezsiniz! Büyük bir felaket, askeri yenilgi, deprem, büyük sel felaketi ve yangınlar bunu sağlayabilir” açıklamaları iç cephenin geldiği nokta açısından acınılacak bir durumdur.
Milletin yüreğini yakan ve aynı anda çıka(rıla)n yangınlar birliğe değil de ayrılığa konu olabildi. Yangın felaketini en iyi FETÖ’nün kullandığı görüldü. ABD ve Avrupa’daki firari FETÖ’cüler yangın noktasında muhalif kesimleri net olarak yönlendirmeyi başardı. Özellikle sosyal medyada somutlaşan örnekleriyle belirdi.
Türk Devleti açık konuştu!
Yangın gündemi nedeniyle büyük ihtimalle dikkatinizden kaçmış olabilir. 5 Ağustos tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararları dikkate değerdi. Alınan kararlar, muhataplara net olarak ikaz niteliği taşıyor. Özellikle 3. Maddenin altını çizelim;
“1. Dünyadaki pek çok yer ile birlikte ülkemizde de etkili olan ve ciddi kayıplara yol açan orman yangınlarına karşı yürütülen mücadele gözden geçirilmiş; hadisenin tabii seyri yanında ülkemiz içindeki ve dışındaki dezenformasyon kampanyaları dâhil olmak üzere güvenlik boyutu da değerlendirilerek bu çerçevede alınan ve alınabilecek ilave tedbirler görüşülmüştür.
2. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere, millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar ile hudut güvenliğine yönelik alınan ilave önlemler hakkında kurula bilgi sunulmuştur.
3. Türkiye’nin bütün iyi niyetli uyarılarına rağmen, uluslararası hukukun hilafına PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünü insanlığa karşı suç teşkil eden eylemleri ile bölgemizdeki barış ve istikrarı hedef alan saldırılarını himaye ederek sürdürmeye teşvik eden ülkeler şiddetle kınanmıştır.
Terörizmi bir dış politika aracı olarak kullanan ve terör örgütleri ile gayrimeşru ilişkiler tesis eden devletlere, bu tutumlarının kendi topraklarında da yıkıcı neticeler ortaya çıkarmasının kaçınılmaz olduğu hususu hatırlatılmıştır.
4. 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı gösterilen millî direnişin beşinci yıl dönümünde fetullahçı terör örgütü ile mücadele kapsamında atılan adımlar değerlendirilmiş; bu ihanet şebekesini yurt içindeki ve yurt dışındaki bütün unsurlarıyla birlikte bertaraf etmeye matuf faaliyetlerin, devletimizin tüm kurum ve imkânlarıyla tavizsiz ve kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır.
5. Kıbrıs meselesinde Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyeti tarafından ortaya konulan eşit, egemen, bağımsız iki devletli çözüm iradesinin Ada’daki her iki toplumun da barış, huzur ve refahına katkı sağlayacağı belirtilmiş; meseleye taraf olan aktörler, uzlaşmaz yaklaşımlarında ısrar etmek yerine çözümün parçası olmaya davet edilmiştir.
6. Ermenistan’ın saldırgan söylem ve eylemlerini terk ederek güney Kafkasya’da uzun bir süreden sonra ortaya çıkan barış ve istikrar fırsatını değerlendirmesi gerektiği ifade edilmiş; Ermenistan yönetimine, taahhütlerine sadık kalarak bölge ülkeleri ile iş birliği geliştirme çağrısında bulunulmuştur.
kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.”
Türkiye’de büyük orman yangınları bir anlamda Erdoğan’ın tasfiye edilmesi heyecanını ortaya çıkardı. Siyaseten, seçimlerle Erdoğan’ı yenemeyeceğine inanan bir siyasi anlayış ne yazık ki Biden’in seçilmesiyle birlikte “demokrasi ihracı” talebinde bulunma gafletine düşebildiler. Sözde bir gazetecinin “Erdoğan’ı seçimlerle yenemezsiniz! Büyük bir felaket, askeri yenilgi, deprem, büyük sel felaketi ve yangınlar bunu sağlayabilir” açıklamaları iç cephenin geldiği nokta açısından acınılacak bir durumdur.
Milletin yüreğini yakan ve aynı anda çıka(rıla)n yangınlar birliğe değil de ayrılığa konu olabildi. Yangın felaketini en iyi FETÖ’nün kullandığı görüldü. ABD ve Avrupa’daki firari FETÖ’cüler yangın noktasında muhalif kesimleri net olarak yönlendirmeyi başardı. Özellikle sosyal medyada somutlaşan örnekleriyle belirdi.
Türk Devleti açık konuştu!
Yangın gündemi nedeniyle büyük ihtimalle dikkatinizden kaçmış olabilir. 5 Ağustos tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararları dikkate değerdi. Alınan kararlar, muhataplara net olarak ikaz niteliği taşıyor. Özellikle 3. Maddenin altını çizelim;
“1. Dünyadaki pek çok yer ile birlikte ülkemizde de etkili olan ve ciddi kayıplara yol açan orman yangınlarına karşı yürütülen mücadele gözden geçirilmiş; hadisenin tabii seyri yanında ülkemiz içindeki ve dışındaki dezenformasyon kampanyaları dâhil olmak üzere güvenlik boyutu da değerlendirilerek bu çerçevede alınan ve alınabilecek ilave tedbirler görüşülmüştür.
2. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere, millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar ile hudut güvenliğine yönelik alınan ilave önlemler hakkında kurula bilgi sunulmuştur.
3. Türkiye’nin bütün iyi niyetli uyarılarına rağmen, uluslararası hukukun hilafına PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünü insanlığa karşı suç teşkil eden eylemleri ile bölgemizdeki barış ve istikrarı hedef alan saldırılarını himaye ederek sürdürmeye teşvik eden ülkeler şiddetle kınanmıştır.
Terörizmi bir dış politika aracı olarak kullanan ve terör örgütleri ile gayrimeşru ilişkiler tesis eden devletlere, bu tutumlarının kendi topraklarında da yıkıcı neticeler ortaya çıkarmasının kaçınılmaz olduğu hususu hatırlatılmıştır.
4. 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı gösterilen millî direnişin beşinci yıl dönümünde fetullahçı terör örgütü ile mücadele kapsamında atılan adımlar değerlendirilmiş; bu ihanet şebekesini yurt içindeki ve yurt dışındaki bütün unsurlarıyla birlikte bertaraf etmeye matuf faaliyetlerin, devletimizin tüm kurum ve imkânlarıyla tavizsiz ve kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır.
5. Kıbrıs meselesinde Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyeti tarafından ortaya konulan eşit, egemen, bağımsız iki devletli çözüm iradesinin Ada’daki her iki toplumun da barış, huzur ve refahına katkı sağlayacağı belirtilmiş; meseleye taraf olan aktörler, uzlaşmaz yaklaşımlarında ısrar etmek yerine çözümün parçası olmaya davet edilmiştir.
6. Ermenistan’ın saldırgan söylem ve eylemlerini terk ederek güney Kafkasya’da uzun bir süreden sonra ortaya çıkan barış ve istikrar fırsatını değerlendirmesi gerektiği ifade edilmiş; Ermenistan yönetimine, taahhütlerine sadık kalarak bölge ülkeleri ile iş birliği geliştirme çağrısında bulunulmuştur.
kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.”