Türk Milleti, çağlar ötesinden bugüne yolculuğunda olunmaz olanı olur yaparken dünyayı şaşkına çeviriyordu. Çok yayıldık, birlik olamadık ve zaman zaman da dağıldık. Bunda, geçmişin birikimlerini sürdürememek, güçlü düşmanların önümüze kurduğu tuzaklar etkili oldu. Bir şekilde batıdan geri kaldık. 1922 Temmuz’un da Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’de yaptığı konuşmasında bu süreci özetledi. Yabancıların eliyle bağımsızlık olmayacağının altını çizdi, biz geri gittiğimiz için BATI’nın yükseldiğini söyledi bize.
Türkiye, Osmanlı’nın son 3 asırda yaşadığı sorunları farklı biçimde Milli Şef dönemiyle yaşadı. Korku, güven eksikliği ile yanlış yerlere savruluş. Yanlış atılan adımlar, BATI’ya teslim edilen zihin-beyin, devletin bazı unsurları, sözde aydın ve entelejensiya bizi edilgen yaptı. Kurtulmaya çalıştıkça tepemize 1950 – 2000 arası birbiri ardına darbeler indi. İçeride kalan virüsler, ne yazık ki, fırsat buldukça bedeni zehirlemeye çalışıyor.
Türkiye, özellikle 2010 sonrası dönemde zehirli sarmaşıklardan kurtuluş için ciddi mücadele veriyor. Nihayetinde 15 Temmuz darbesi sonrası zehirli sarmaşıklar kısmen temizlendi. Daha temizlenmesi gereken unsurlar olduğu açık. Türk Devletinin bu mücadeleyi nihayete erdireceğine şüphem yok.
Türkiye, zararlı sarmaşıklardan kurtulurken ileriye dönük adımlar atmaya başladı. Bazen kocaman gibi görünen adımlar ne yazık ki içimizdeki bu millete güvenini yitirmişler için abartılı gelebiliyor. İnanmıyorlar millete, bunun için sürekli değersizleştirme politikalarına da alet olabiliyorlar.
Türkiye’nin geldiği noktada, en önemli adım uzay çalışmaları için atıldı. Türkiye bu işin altından kalkabilir mi? Türkiye'nin merakla beklediği "Milli Uzay Programı"nın detayları açıklandı. Sevinenler, umut besleyenler oldu. Bir kesimde de alay konusu" hazımsızlık" noktasına vardı.. "Daha yeni başladılar Ay'a gitmeyi düşünüyorlar" diyenler için geçmişimize bir yolculuk yapalım..
Aybüke hanımın yoğun çalışması ve katkılarıyla Uzay Programını ne kadar başarabiliriz, geçmişten gelen birikimlerimizle göz atarak bir bakalım.
İslam'da bilim, 8'inci yüzyıldan itibaren ivme kazandı ve yapılan araştırmalar dünya tarihine yön verdi. Bu dönemde Müslüman bilim insanlarının kaleme aldığı eserler, kaynak niteliğinde görülüp, ders kitabı olarak okutuldu.
Batı'nın kendi çalışmaları olarak sahiplendiği birçok yenilik, aslında asırlar önce Türk - İslam uygarlığında ortaya konulmuştu. Gelin, modern bilimin temellerini atan Müslüman bilim insanlarına daha yakından bakalım.
El Fergani, Güneş'in kendine özgü hareketi olduğunu ilk kez keşfeden, Türk ve Müslüman astronomdur. İslam dünyasının en önemli astronomu olan el Fergani, 9. yüzyılda Türkistan'ın Fergana bölgesinde doğdu.
İlk tahsilini de burada yapan Müslüman bilim adamı, astronomi eğitimini babasından aldı. Daha sonra devrin ilim merkezi olan Bağdat'a gitti. Batılılar Fergani'yi "Alfraganus" adı ile tanıdı.
Türkiye, Osmanlı’nın son 3 asırda yaşadığı sorunları farklı biçimde Milli Şef dönemiyle yaşadı. Korku, güven eksikliği ile yanlış yerlere savruluş. Yanlış atılan adımlar, BATI’ya teslim edilen zihin-beyin, devletin bazı unsurları, sözde aydın ve entelejensiya bizi edilgen yaptı. Kurtulmaya çalıştıkça tepemize 1950 – 2000 arası birbiri ardına darbeler indi. İçeride kalan virüsler, ne yazık ki, fırsat buldukça bedeni zehirlemeye çalışıyor.
Türkiye, özellikle 2010 sonrası dönemde zehirli sarmaşıklardan kurtuluş için ciddi mücadele veriyor. Nihayetinde 15 Temmuz darbesi sonrası zehirli sarmaşıklar kısmen temizlendi. Daha temizlenmesi gereken unsurlar olduğu açık. Türk Devletinin bu mücadeleyi nihayete erdireceğine şüphem yok.
Türkiye, zararlı sarmaşıklardan kurtulurken ileriye dönük adımlar atmaya başladı. Bazen kocaman gibi görünen adımlar ne yazık ki içimizdeki bu millete güvenini yitirmişler için abartılı gelebiliyor. İnanmıyorlar millete, bunun için sürekli değersizleştirme politikalarına da alet olabiliyorlar.
Türkiye’nin geldiği noktada, en önemli adım uzay çalışmaları için atıldı. Türkiye bu işin altından kalkabilir mi? Türkiye'nin merakla beklediği "Milli Uzay Programı"nın detayları açıklandı. Sevinenler, umut besleyenler oldu. Bir kesimde de alay konusu" hazımsızlık" noktasına vardı.. "Daha yeni başladılar Ay'a gitmeyi düşünüyorlar" diyenler için geçmişimize bir yolculuk yapalım..
Aybüke hanımın yoğun çalışması ve katkılarıyla Uzay Programını ne kadar başarabiliriz, geçmişten gelen birikimlerimizle göz atarak bir bakalım.
İslam'da bilim, 8'inci yüzyıldan itibaren ivme kazandı ve yapılan araştırmalar dünya tarihine yön verdi. Bu dönemde Müslüman bilim insanlarının kaleme aldığı eserler, kaynak niteliğinde görülüp, ders kitabı olarak okutuldu.
Batı'nın kendi çalışmaları olarak sahiplendiği birçok yenilik, aslında asırlar önce Türk - İslam uygarlığında ortaya konulmuştu. Gelin, modern bilimin temellerini atan Müslüman bilim insanlarına daha yakından bakalım.
El Fergani, Güneş'in kendine özgü hareketi olduğunu ilk kez keşfeden, Türk ve Müslüman astronomdur. İslam dünyasının en önemli astronomu olan el Fergani, 9. yüzyılda Türkistan'ın Fergana bölgesinde doğdu.
İlk tahsilini de burada yapan Müslüman bilim adamı, astronomi eğitimini babasından aldı. Daha sonra devrin ilim merkezi olan Bağdat'a gitti. Batılılar Fergani'yi "Alfraganus" adı ile tanıdı.