Evet…
Hayat devam ediyor…
Bütün bunlar, kimilerine göre sadece iktidar karşıtı, Türkiye düşmanı ideolojik efektler ya da komplolardır; öte yandan kimileri de belki bunları dünyamızı karartan gerçek etkenler olarak görür; ama eğer siyasal dürüstlük çerçevesinde nesnel davranışlar geliştirmek ve önce kendi dünyamızı daha aydınlık bir yere dönüştürmek niyetindeysek hangi kesime mensup olursak olalım, her halükârda toplumu meşgul eden tüm sorunları ortadan kaldırmak zorundayız.
Çözebilmek için de önce onların varlığını kabul etmemiz gerekiyor tabii…
Şimdi başlayan yeni süreç, yüzleşmek ve aşmak zorunda olduğumuz sorunlarımız açısından çok büyük önem taşıyor.
***
Beklentilerden sosyo-politik duruma dönerek bitirelim.
Bu halk oylamasının çok önemli altı sonucu var:
1: Türkiye’de Anayasa ve yönetim biçimi değişikliği bakımından işin artık bittiğini düşünmek, matematik ve hukuk böyle dese de, sosyolojik açıdan yanlış olur ve hatalar doğurur. Aksi düşünce Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın 16 Nisan akşamı ‘balkon konuşmasında’ dile getirdiği ‘Bu seçimin kaybedeni yoktur’ beyanıyla çelişir.
2: Bu sonuçlarla halktan ülkeyi yönetenlere bir uyarı yapıldığı ya da AKP’nin kurulduğu tarih olan 14 Ağustos 2001’den bugüne ilk dikkate değer eleştirinin ve dolayısıyla yeni beklentilerin dile getirildiği muhakkaktır.
3: MHP ve Sayın Devlet Bahçeli, Halk oylamasında ‘Evet’ sonucu çıkmasında tahminlerin ilerisinde kilit bir rol oynamıştır. O halde MHP, bundan sonraki süreçler bağlamında da çok önemli bir sorumluluk üstlenmiştir.
4: Bununla birlikte Adana ve Mersin gibi MHP’li belediye başkanlarının yönettiği -dolayısıyla denebilir ki MHP’nin çok güçlü olduğu- illerde ‘Hayır’ çıktı. Aslında büyük haritada tüm partiler açısından ‘renkler değişti’. Bu durum, özellikle MHP’deki parti içi muhalefetin de tahminlerin ilerisinde etkili olduğunu göstermektedir.
5: Öte yandan 16 Nisan’da iktidar seçimi değil, halk oylaması yapıldı. AKP, bütün açık, gizli, dik, yatay, diyagonal tablo okumalarında hâlâ Türkiye’deki en güçlü parti. Aldığı uyarıya rağmen böyle. Çözüm politikalarını da yine bu partinin oluşturması beklenecektir.
6: Ve öyle ya da böyle, halk oylamasını izleyen sabah her şey yeniden başladı. Bundan sonraki ilk istasyon -tabii eğer Hükumet bir erken seçim kararı almazsa- 2019 seçimleridir…
Bu altı sonucu görmezden gelmek, yeni tartışmalar doğurabilir.
*: 18 Nisan Salı günü yayımlanacak bu yazıyı gazeteye gönderdiğim gün (pazartesi sabahı) itibariyle YSK, halk oylamasının resmi sonuçlarını henüz açıklamamıştı. Bu yazıda kullanılan veriler, halk oylamasnın ertesi gün -dün- saat 09.00 itibariyle ulusal basında yer alan veri ve rakamlardır.
Hayat devam ediyor…
- Önümüzde ‘sınır güvenliğimizle ve toprak bütünlüğümüzle’ ilgili çözüm bekleyen çok önemli sorunlar, çok iyi yönetilmesi gereken süreçler var. Dünyayı ıskalamamamız gerekiyor!
- ‘Eğitim ve ekonomi alanında’ aşmamız gereken son derece ciddi ve öncelikli sıkıntılarımız var. Bunları öteleme, erteleme lüksümüz yok!
- Ulusal sınırlarımızın dışındaki dünyayla iletişimimize, kendimizi ifade etme zorunluluğumuza ve dünyanın ulusal tezlerimizi kabulünü sağlayabilmemize yönelik ‘diplomatik gereksinimlerimiz, söylem ve yöntem arayışlarımız’ var.
- ‘Bitme noktasına gelmiş turizm’ var…
- ‘İşsizliğin tüm karşı girişimlere rağmen korkunç tırmanışı’ var…
- ‘Hayat pahalılığı’ var…
Bütün bunlar, kimilerine göre sadece iktidar karşıtı, Türkiye düşmanı ideolojik efektler ya da komplolardır; öte yandan kimileri de belki bunları dünyamızı karartan gerçek etkenler olarak görür; ama eğer siyasal dürüstlük çerçevesinde nesnel davranışlar geliştirmek ve önce kendi dünyamızı daha aydınlık bir yere dönüştürmek niyetindeysek hangi kesime mensup olursak olalım, her halükârda toplumu meşgul eden tüm sorunları ortadan kaldırmak zorundayız.
Çözebilmek için de önce onların varlığını kabul etmemiz gerekiyor tabii…
Şimdi başlayan yeni süreç, yüzleşmek ve aşmak zorunda olduğumuz sorunlarımız açısından çok büyük önem taşıyor.
***
Beklentilerden sosyo-politik duruma dönerek bitirelim.
Bu halk oylamasının çok önemli altı sonucu var:
1: Türkiye’de Anayasa ve yönetim biçimi değişikliği bakımından işin artık bittiğini düşünmek, matematik ve hukuk böyle dese de, sosyolojik açıdan yanlış olur ve hatalar doğurur. Aksi düşünce Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın 16 Nisan akşamı ‘balkon konuşmasında’ dile getirdiği ‘Bu seçimin kaybedeni yoktur’ beyanıyla çelişir.
2: Bu sonuçlarla halktan ülkeyi yönetenlere bir uyarı yapıldığı ya da AKP’nin kurulduğu tarih olan 14 Ağustos 2001’den bugüne ilk dikkate değer eleştirinin ve dolayısıyla yeni beklentilerin dile getirildiği muhakkaktır.
3: MHP ve Sayın Devlet Bahçeli, Halk oylamasında ‘Evet’ sonucu çıkmasında tahminlerin ilerisinde kilit bir rol oynamıştır. O halde MHP, bundan sonraki süreçler bağlamında da çok önemli bir sorumluluk üstlenmiştir.
4: Bununla birlikte Adana ve Mersin gibi MHP’li belediye başkanlarının yönettiği -dolayısıyla denebilir ki MHP’nin çok güçlü olduğu- illerde ‘Hayır’ çıktı. Aslında büyük haritada tüm partiler açısından ‘renkler değişti’. Bu durum, özellikle MHP’deki parti içi muhalefetin de tahminlerin ilerisinde etkili olduğunu göstermektedir.
5: Öte yandan 16 Nisan’da iktidar seçimi değil, halk oylaması yapıldı. AKP, bütün açık, gizli, dik, yatay, diyagonal tablo okumalarında hâlâ Türkiye’deki en güçlü parti. Aldığı uyarıya rağmen böyle. Çözüm politikalarını da yine bu partinin oluşturması beklenecektir.
6: Ve öyle ya da böyle, halk oylamasını izleyen sabah her şey yeniden başladı. Bundan sonraki ilk istasyon -tabii eğer Hükumet bir erken seçim kararı almazsa- 2019 seçimleridir…
Bu altı sonucu görmezden gelmek, yeni tartışmalar doğurabilir.
*: 18 Nisan Salı günü yayımlanacak bu yazıyı gazeteye gönderdiğim gün (pazartesi sabahı) itibariyle YSK, halk oylamasının resmi sonuçlarını henüz açıklamamıştı. Bu yazıda kullanılan veriler, halk oylamasnın ertesi gün -dün- saat 09.00 itibariyle ulusal basında yer alan veri ve rakamlardır.