Erzurum’da açtığı klinikte, ‘Ebeveyn-Çocuk Etkileşimi Terapisi (PCIT)’ eğitimleri veren Prof. Dr. İsmail Seçer, canlı koçluk yöntemi ile ebeveyn-çocuk ilişkisini güçlendiriyor. Türkiye’de ilk kez uygulanan casus ayna yöntemi ile canlı koçluk yapan Prof. Dr. Seçer, ebeveyn-çocuk ilişkisini güçlendirecek eğitimler veriyor.
O yöntemi Türk kültürüne uyarladı
Atatürk Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olan Prof. Dr. İsmail Seçer, yurtdışında popüler olan PCIT’nin Türk kültürüne uyarlanması için çalışmalar yapıyor. İki yıl ABD’de, bir yıl da Almanya'da eğitim alan Prof. Dr. Seçer, Erzurum’da ki klinikte otizm, ritim bozukluğu, hiperaktivite, anksiyete, duygusal bozukluklar gibi 2-8 yaş çocuklarda yaygın görülen davranışsal sorunlar üzerine ebeveynleriyle birlikte çalışma yürütüyor.
Türkiye’de bir ilk
Dört kişilik ekiple yola çıkarak Türkiye’de bir ilki başardıklarını kaydeden Prof. Dr. İsmail Seçer, ‘Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Terapisi’ni (PCIT) şöyle anlatıyor: “ Öncelikle anne baba çocuğuyla beraber bize başvuruyor ve bizde terapiye uygun olup olmadığına karar veriyoruz. Daha sonra anneyi ve babayı eğitime çağırıyoruz ve terapide kullanacakları temel becerileri öğretiyoruz. Temel becerileri öğrendikten sonra anne, baba ve çocuk seansa birlikte geliyorlar. İlk önce anneyi çocukla birlikte seansa alıyoruz, baba bizim yanımızda seansı izliyor. Anne içeri girdikten sonra kulaklık, mikrofon sistemiyle eş zamanlı bir şekilde danışmanlık yürütüyoruz. Sonra annenin süresi bitince baba seansa dahil oluyor. Baba içeride, anne bu kez bizim yanımızda, eşini ve çocuğunu izliyor. Seans bittikten sonra hem anneyle hem babayla bugünkü seansta olup bitenleri genel hatlarıyla değerlendirdiğimiz ve aynı zamanda neye odaklanmaları gerektiğine ilişkin tavsiyelerde bulunarak gönderiyoruz”
Ebeveyn odaklı terapi
Ebeveyn- çocuk etkileşimli terapinin normal bir terapiden farkına değinen Prof. Dr. Seçer, “Geleneksel terapide ebeveynler çocuklarını psikoloğa götürürler ve çocukla bizzat uzman çalışır. Aile dışarıda kalır. Bu yöntemde ise ebeveynler sürecin ve terapinin tam merkezinde yer alıyorlar. Aslında en önemli farklılık da burada. Ebeveynler hem terapinin merkezinde yer almakta hem de terapi sürecinde anlık olarak terapistten düzeltme almaktadırlar. Biz buna eş zamanlı danışmanlık diyoruz. Terapiyi anlık olarak yönlendiriyoruz. Annenin ağzından çıkan her bir kelimeye terapist mutlaka bir dönüt veriyor. Ve böylece terapi süreci ilerledikçe annenin, babanın becerileri de güçleniyor ve çocuklarla nasıl etkileşim kuracaklarını öğreniyorlar” dedi.
Süreç değişkenlik gösterebilir
Terapi sürelerinin danışana göre değiştiğine de değinen Prof. Seçer, “Bu tarz terapi çeşitlerinde belli bir standart yok ama öyle ebeveynlerimiz var ki sekiz haftada her şeyi tamamlayabiliyor. Bazı ebeveynlerimiz ise yirmi haftada bitiriyor. Tamamen ebeveynlerin performansına bağlı. Terapinin sonuna gelindiğinde çocuk ve ebeveyn davranışlarındaki gelişmeyi görebiliyoruz. Çocukta otizm benzeri bir sorun varsa göz teması, konuşma becerileri ve sosyal teması çok ciddi bir şekilde güçleniyor. Hiperaktif çocuklarda uyum, söz dinleme gibi davranışlar ve aynı zamanda ciddi bir sakinleşme ortaya çıkıyor. Anksiyete problemine giren çocuklarda ise kendini ifade edebilme becerileri güçleniyor” diye konuştu.
Üniversite tarihinde ilk doktora bilim ödülü
PCIT alanı üzerinde uzun süredir çalıştıklarını dile getiren Seçer, geçtiğimiz yıl Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından her yıl düzenlenen en iyi tez çalışması ödülüne layık görüldüklerini de ifade etti.
Prof. Dr İsmail Seçer ve Florida Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cheryl B. McNeiln danışmanlığında hazırlanan "Ebeveyn Çocuk Etkileşim Terapisinin Türk Kültürüne Uyarlanarak Otizm Tanılı Çocuklar ve Tipik Gelişim Gösteren Çocuklar ile Ebeveynleri Üzerinde Etkinliğinin İncelenmesi" başlıklı tez çalışması ise Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sümeyye Ulaş’a üniversite tarihindeki ilk doktora bilim ödülünü getirdi.
Ücretsiz destek veriyorlar
İmkânı olmayan ailelere ücretsiz destek veren Prof. Seçer ve ekibi, aynı zamanda online olarak hem yurtiçi ve yurtdışında danışanlarına eğitimler de veriyor. Erzurum özelinde çok fazla otizm spektrum bozukluğu yaşayan danışanı olduğuna vurgu yapan Seçer, “Bu alanda acil bir ihtiyaç var biz de bütün yoğunluğumuzu özellikle de otizmli çocukları olan ailelere vermiş durumdayız. Çünkü hiperaktivitenin ne olursa olsun bir şekilde yönetilebilir tarafı var. O yüzden otizm spektrum bozukluğuyla bize başvuran ailelere daha fazla destek olmak istiyoruz. Aileler, çocukla nasıl etkileşim kuracağını öğrendikten sonra yaşanan gelişmeleri kendileri de görebiliyor” diye konuştu.
Önce ebeveyn sonra çocuk
Ailelere çocuklarının terapisti olmaları yönünde eğitim verdiklerini de ifade eden Seçer, “Çocuktan önce ebeveynlere eğitim veriyoruz. Ailelere çocuğunun kendi terapisti olmalarını öğretiyoruz. Anne babalara iletişim becerilerini üst düzeyde kullanana kadar eş zamanlı olarak danışmanlık yapıyoruz ve onları herhangi bir psikoloğa ihtiyaç duymayacakları noktaya getiriyoruz. Bu süreçte zaten aileler hem kendilerinde hem de çocuğundaki değişimlere yakından şahit oluyor. Bu tarz bir terapi uzun vadede hem ailenin hem de çocuğun toplum içerisindeki yerini daha da güçlendirmesine vesile oluyor. Bu sayede güçlü nesiller ve toplumlar yetişiyor” dedi.
Travmaya özel modül
Travmatize olmuş çocuklarla da çalıştıklarını söyleyen Seçer, özellikle istismar edilmiş, kötü muameleye maruz kalmış, aile içi şiddete tanık olmuş danışanlarına destek sağladığını ifade ederek, “İstismara uğramış çocuklarda ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Onlarda terapi farklılaşıyor ve üç aşamalı bir hal alıyor. Yani o çocuklarda travmaya özel bir modül söz konusu. O modülü de Almanya'da birlikte çalıştığımız bir hocayla birlikte tasarladık, geliştirdik ve bu çocuklar üzerinde etkililiklerini deniyoruz” diye konuştu.
Deprem desteği
6 Şubatta Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük depremin ardından pek çok çocuk ve ailesine terapi yaptığını ifade eden Seçer, “Depremden etkilenen çocuklara yönelikte PCIT yöntemini çok güçlü bir şekilde uyguluyoruz. Bu kapsamda TÜBİTAK destekli bir proje yürütüyoruz. Travma semptomları sergileyen çocuklarda PCIT aracılığıyla var olan belirtiler yavaş yavaş yok olmaya başlıyor. Böylece günlük hayata adapte olabiliyorlar” dedi.
Şeyma TAHİR