Merhum Galip Erdem Ülkücüleri kandaki akyuvarlara benzetir. "Akyuvarlar, her hastalığın kaynağı münasebetsiz mikroplara karşı en kuvvetli silâhlarımızdır. Neler yapmaz, ne fedakârlıklara katlanmazlar ki! Biz çaylarımızı yudumlar ve keyfimize bakarken, hatta renkli rüyalar içinde uyurken sevgili akyuvarlar, daima tetiktedirler; gözlerini hiç kırpmazlar. Çünkü bir anlık gafletin önce hastalanmamıza ve gerekli tedbirler tam sırasında alınmadığı takdirde, ölmemize yol açacağını bilirler. Akyuvarlar için vücudumuz: Her hücresi, uğruna ölünmesi gereken kutsal bir vatandır. Tehlikeli mikroplar, yani düşman askerleri vatan topraklarına girince, akyuvarlar derhal öne atılır, kahramanca dövüşürler. Şaka değil, yaman bir kavgadır bu!... (1974)
Mehmet Yalçın Yılmaz hocam hatırlatmış, “Yakın tarihimizin en kritik dönemi 2010-2016 yıllarıdır. Siyasi parti genel başkanlarına operasyonlar, kaset kumpasları, 7 Şubat MİT krizi, paralel yargının 17-25 Aralık operasyonu, Hendek terörü, 15 Temmuz ihaneti... Bu hadiseleri yaşayan sıradan bir ulus-devlet parçalanıp giderdi. Millet bu badireleri nasıl atlattı günlük muhakeme ile idrak etmek zor elbette. Öyleyse kolektif hafızamıza bakalım ve yakın tarihin bize verdiği mesajı deşelim.
Cumhur İttifakı iki siyasi liderin kaderlerinin kesiştiği bir döneme tekabül eder. Erdoğan ve Bahçeli siyasi olgunluklarının zirvesinde buluştular. Milletin karşı karşıya kaldığı tehlikeler onları buluşturdu. İki siyasetçi geçmişe sünger çekerek Türkiye rüyasında buluştular. İki devlet adamının ortak vizyonu Türkiye'yi 2023'e hazırlamak ve gelecek yüzyılın temel rotasını belirlemekti. Onların bu yolculuğunu herkesin benimsemediğini söyleyebiliriz.
Siyasi tarihimizde 1975-1977-1979 ve 1991'de gerçekleşen Erbakan-Türkeş buluşmalarından hazzetmeyenler olmuştu. 15 Temmuz öncesi başlayan yakınlaşmanın Yenikapı'da somutlaştığını biliyoruz. Erdoğan ve Bahçeli'nin inşa ettiği Cumhur İttifakı'nın küresel siyasette nereye oturduğunu görenler bugün bu birlikteliği bozmak isteyenlerin küresel uzantılarını çabucak deşifre edecektir.
Türklerin Türkistan'a yaklaştığı bir asırdayız. Türk dünyasında iş birliğinin Karabağ'da meyvesini verdiği zamanlardayız. Hazar kaynaklarına ulaşan bir Türkiye var bu asırda. Bu adımlar kolay atılmadı. Ve hiç de kolay olmayacak.
Tarih bize şunu öğretti ki Türkler içerde sıkıştıklarında birbirleriyle mücadele ettiler. Dışarıya aktıklarında ise genişlediler ve büyüdüler. Türk milliyetçiliğini içeriye hapsetmek, yabancı düşmanlığına indirgemek ve Avrupa'daki hareketlere benzetmek isteyenler var. Kısacası kutsal mirasa konmak isteyen kargalar var.
Devlet Bahçeli, gençleri sokaktan, kaostan uzak tutmak ve korumak için elinden geleni yapmış bir lider. İpekle sarılmış çelik yürekli gençleri muhafaza etmek ve sosyal medyada kaynatılan tuzaklardan uzak tutan bir tecrübeye sahip. Devlet Hoca'nın MHP tabanını sokaktan niçin uzak tuttuğunu anlamak hiç de zor değil.
Bir de açıkça Erdoğan'ın Güney Doğu'dan oy alabilmesi için MHP'den kurtulmasını telkin edenler var. Hedefte Cumhur İttifakı var. Yani Türkiye'nin yeni yüzyıldaki vizyonu. Nitekim Cumhur İttifakı'ndan (önce ve sonra) ayrılanların buluştuğu masalara iyi bakın. Dikkatle dinleyin, farklı perdeden aynı şarkıyı söylemeye çalışıyorlar.
Erdoğan'a veya Bahçeli'ye yönelik hücumun nihai amacı Cumhur İttifakı'dır. Akl-ı selim, tecrübe, istişare onların bu badireleri birlikte atlatmalarını sağlıyor.
Galip Erdem niçin yazdı bilmiyorum akyuvarların önemini ancak herkes kıymetini bilsin. Yoksa Allah korusun bir hastalık anında mikroplar hücum eder sizi yatağa düşürür.(M. Yalçın Yılmaz/Star)
Mehmet Yalçın Yılmaz hocam hatırlatmış, “Yakın tarihimizin en kritik dönemi 2010-2016 yıllarıdır. Siyasi parti genel başkanlarına operasyonlar, kaset kumpasları, 7 Şubat MİT krizi, paralel yargının 17-25 Aralık operasyonu, Hendek terörü, 15 Temmuz ihaneti... Bu hadiseleri yaşayan sıradan bir ulus-devlet parçalanıp giderdi. Millet bu badireleri nasıl atlattı günlük muhakeme ile idrak etmek zor elbette. Öyleyse kolektif hafızamıza bakalım ve yakın tarihin bize verdiği mesajı deşelim.
Cumhur İttifakı iki siyasi liderin kaderlerinin kesiştiği bir döneme tekabül eder. Erdoğan ve Bahçeli siyasi olgunluklarının zirvesinde buluştular. Milletin karşı karşıya kaldığı tehlikeler onları buluşturdu. İki siyasetçi geçmişe sünger çekerek Türkiye rüyasında buluştular. İki devlet adamının ortak vizyonu Türkiye'yi 2023'e hazırlamak ve gelecek yüzyılın temel rotasını belirlemekti. Onların bu yolculuğunu herkesin benimsemediğini söyleyebiliriz.
Siyasi tarihimizde 1975-1977-1979 ve 1991'de gerçekleşen Erbakan-Türkeş buluşmalarından hazzetmeyenler olmuştu. 15 Temmuz öncesi başlayan yakınlaşmanın Yenikapı'da somutlaştığını biliyoruz. Erdoğan ve Bahçeli'nin inşa ettiği Cumhur İttifakı'nın küresel siyasette nereye oturduğunu görenler bugün bu birlikteliği bozmak isteyenlerin küresel uzantılarını çabucak deşifre edecektir.
Türklerin Türkistan'a yaklaştığı bir asırdayız. Türk dünyasında iş birliğinin Karabağ'da meyvesini verdiği zamanlardayız. Hazar kaynaklarına ulaşan bir Türkiye var bu asırda. Bu adımlar kolay atılmadı. Ve hiç de kolay olmayacak.
Tarih bize şunu öğretti ki Türkler içerde sıkıştıklarında birbirleriyle mücadele ettiler. Dışarıya aktıklarında ise genişlediler ve büyüdüler. Türk milliyetçiliğini içeriye hapsetmek, yabancı düşmanlığına indirgemek ve Avrupa'daki hareketlere benzetmek isteyenler var. Kısacası kutsal mirasa konmak isteyen kargalar var.
Devlet Bahçeli, gençleri sokaktan, kaostan uzak tutmak ve korumak için elinden geleni yapmış bir lider. İpekle sarılmış çelik yürekli gençleri muhafaza etmek ve sosyal medyada kaynatılan tuzaklardan uzak tutan bir tecrübeye sahip. Devlet Hoca'nın MHP tabanını sokaktan niçin uzak tuttuğunu anlamak hiç de zor değil.
Bir de açıkça Erdoğan'ın Güney Doğu'dan oy alabilmesi için MHP'den kurtulmasını telkin edenler var. Hedefte Cumhur İttifakı var. Yani Türkiye'nin yeni yüzyıldaki vizyonu. Nitekim Cumhur İttifakı'ndan (önce ve sonra) ayrılanların buluştuğu masalara iyi bakın. Dikkatle dinleyin, farklı perdeden aynı şarkıyı söylemeye çalışıyorlar.
Erdoğan'a veya Bahçeli'ye yönelik hücumun nihai amacı Cumhur İttifakı'dır. Akl-ı selim, tecrübe, istişare onların bu badireleri birlikte atlatmalarını sağlıyor.
Galip Erdem niçin yazdı bilmiyorum akyuvarların önemini ancak herkes kıymetini bilsin. Yoksa Allah korusun bir hastalık anında mikroplar hücum eder sizi yatağa düşürür.(M. Yalçın Yılmaz/Star)