‘Her galibi bir yenilgi bekler. En güçlü zannedilenler ve en büyük güce hükmettiği için zâlimleşenler bile gün gelir kendisinden daha güçlü olan biriyle karşılaşır ve onun önünde diz çöker’.
Mazlumları hayatta tutan ve her sabah, henüz güneş doğmadan onların gününü aydınlatan gerçek budur.
Unutma !
‘Paris’teki Patek Philippe mağazasından alınan 50 bin avroluk saat ile otogar büfesinden alınan 50 liralık saat aynı zamanı gösterir ve eğer insanın içinde huzur yoksa Boğaz’da malikânede yaşamasıyla Ümraniye’de gecekonduda yaşamasının hiçbir farkı yoktur’.
Bize ‘Dünyada adalet var’ dedirtebilen çok az şeyden biri de işte bu gerçektir.
Huzur, her şeyi ve her ortamı güzelleştirir. Bununla birlikte her toprakta, her iklimde yetişir. Yeter ki gerçekten istensin, yolu gözlensin, kapıyı çaldığında kıyafetine bakılmadan buyur edilsin.
Huzur hâlâ bedava…
Unutma !
Ferrari’nin en pahalı modeli de Doğan görünümlü Şahin de sonuçta arabadır ve ikisi de en nihayet insanı bir yerden başka bir yere götürür; Ferrari ile yolculuk edenlerin hep mutlu, Şahin ile yolculuk edenlerin ise hep mutsuz olduğunu ya da Ferrari ile her yolculuğun insanı her seferinde iyiliğe taşıdığını, bütün Şahin yolculuklarının ise bedbaht biçimde sona erdiğini iddia edebilir misin?
Edemezsin tabii.
Sahip olduğun şeyin değil, görme ve algılama biçiminin seni mutlu ya da mutsuz ettiğini, keza aynı şeylerin (görme, algılama biçiminin) seni zengin ya da yoksul kıldığını unutma !
Büyümek, insanı her zaman çocukken kurduğu o esnek, o akıl almaz, o gerçeklerden çok daha güzel hayallere yaklaştırmaz; aksine çoğu zaman hayallerinden koparır ve gerçeğin soğukluğuyla insanı usul usul katılaştırır.
Ama yine de istisnasız bütün çocuklar bir an önce büyümek ister. Onların gözünde büyümek, ‘lolipoplar dahil dünyadaki her şeye sahip olmak ya da her şeye izin verme yetkisine kavuşmaktır çünkü…
Bunun için bir an önce büyümek ister çocuklar.
Buna karşın zamanı durdurma isteği, kişinin artık yaşlanmaya başladığının ilk -ve en acıklı- göstergesidir.
Unutma !
‘İkna edilmişlerle yola çıkılmaz. Yola, inanmışlarla çıkılır.’
İyi bak etrafına ki yolculuk dediğimiz şey, otobüse, uçağa, otomobile binmekle ilgili sırf fiziksel bir şey değildir. Yerinden hiç kımıldamamış, doğduğu yerde ölmüş kimselerin bile yazgısıdır yolculuk etmek; dünden yarına, çocukluktan yaşlılığa, sıladan gurbete, ana rahminden toprağa…
Ama şu ‘yolculuk alegorisinde’ yola kiminle çıktığın, yolu kiminle aştığın, yolda ruhunu kimin ruhuyla karıştırdığın, zaferi ya da yenilgiyi kiminle birlikte kucakladığın; kiminle, neyi, ne kadar paylaştığın asıl önemli ayrıntıdır.
Daha doğrusu ‘hedeften sonraki en önemli’ ayrıntıdır.
Yolu onlar önemli kılar. Yolculuğuna onlar değer katar, mutluluk katar.
Tersi olursa (yola yanlış kişilerle çıkarsan) o zaman da yolu onlar önemsizleştirir, yolculuğunu onlar değersizleştirir ve senin açından çekilmez hale getirir…
Unutma !
‘Bütün ölüler için toprağa aynı büyüklükte çukur açılır. Kahramanlar için de sıradan insanlar için de…’
Tarihe atılan imza ne kadar görkemli, çukuru örten lahit ne kadar büyük olsa da her ölümlü, toprak olur sonunda.
Bize ‘Dünyada adalet varmış’ dedirten o çok az şeyden biri de budur.
Unutma !
‘Durmuş bir saatin bile günde iki kez doğru zamanı gösterdiği’ söylenir ki bu gerçektir.
Öyleyse her zaman ve her konuda en akla gelmez ihtimaller üzerine düşünmek gerek.
İhtimallerin meleği şeytan ve şeytanı da melek edebildiğini unutma !
‘Karanlığın en kesif anının tan ağartısına en yakın zaman olduğu’ söylenir.
Öyleyse gecenin sessizliğinden ve eylemsizliğinden korkma, bazen sadece derin bir uykunun da seni sabaha kavuşturabileceğini unutma !
Gece ve karanlık demişken…
Bir de ‘Karanlığa küfredeceğine bir mum yak’ denir.
O halde eğer her şeyi denedin ama bir türlü gözüne uyku girmiyorsa daha fazla zorlama bence. Kalk, ışığı aç. Bu, kibrit aramaktan, mum yakmaktan daha kolaydır. Sonra oku, yaz, bir şeyler yap…
İyi şeyler düşünmenin, bir şeyler yapmanın karanlığı dağıtacağını unutma !..
***
Ey zihnim, ey yüreğim, ey gönlüm…
Üçünüzü de çok yordum ben…
Biliyorum, iyileşmeye ve doğrulmaya, dirilip yeniden başlamaya muhtaçsınız şimdi. Onun için bütün bu tavsiyelerim sizedir. Sizi böyle darmadağın etmişken başkalarına tavsiyede bulunmak zaten haddim değil.
Mazlumları hayatta tutan ve her sabah, henüz güneş doğmadan onların gününü aydınlatan gerçek budur.
Unutma !
‘Paris’teki Patek Philippe mağazasından alınan 50 bin avroluk saat ile otogar büfesinden alınan 50 liralık saat aynı zamanı gösterir ve eğer insanın içinde huzur yoksa Boğaz’da malikânede yaşamasıyla Ümraniye’de gecekonduda yaşamasının hiçbir farkı yoktur’.
Bize ‘Dünyada adalet var’ dedirtebilen çok az şeyden biri de işte bu gerçektir.
Huzur, her şeyi ve her ortamı güzelleştirir. Bununla birlikte her toprakta, her iklimde yetişir. Yeter ki gerçekten istensin, yolu gözlensin, kapıyı çaldığında kıyafetine bakılmadan buyur edilsin.
Huzur hâlâ bedava…
Unutma !
Ferrari’nin en pahalı modeli de Doğan görünümlü Şahin de sonuçta arabadır ve ikisi de en nihayet insanı bir yerden başka bir yere götürür; Ferrari ile yolculuk edenlerin hep mutlu, Şahin ile yolculuk edenlerin ise hep mutsuz olduğunu ya da Ferrari ile her yolculuğun insanı her seferinde iyiliğe taşıdığını, bütün Şahin yolculuklarının ise bedbaht biçimde sona erdiğini iddia edebilir misin?
Edemezsin tabii.
Sahip olduğun şeyin değil, görme ve algılama biçiminin seni mutlu ya da mutsuz ettiğini, keza aynı şeylerin (görme, algılama biçiminin) seni zengin ya da yoksul kıldığını unutma !
Büyümek, insanı her zaman çocukken kurduğu o esnek, o akıl almaz, o gerçeklerden çok daha güzel hayallere yaklaştırmaz; aksine çoğu zaman hayallerinden koparır ve gerçeğin soğukluğuyla insanı usul usul katılaştırır.
Ama yine de istisnasız bütün çocuklar bir an önce büyümek ister. Onların gözünde büyümek, ‘lolipoplar dahil dünyadaki her şeye sahip olmak ya da her şeye izin verme yetkisine kavuşmaktır çünkü…
Bunun için bir an önce büyümek ister çocuklar.
Buna karşın zamanı durdurma isteği, kişinin artık yaşlanmaya başladığının ilk -ve en acıklı- göstergesidir.
Unutma !
‘İkna edilmişlerle yola çıkılmaz. Yola, inanmışlarla çıkılır.’
İyi bak etrafına ki yolculuk dediğimiz şey, otobüse, uçağa, otomobile binmekle ilgili sırf fiziksel bir şey değildir. Yerinden hiç kımıldamamış, doğduğu yerde ölmüş kimselerin bile yazgısıdır yolculuk etmek; dünden yarına, çocukluktan yaşlılığa, sıladan gurbete, ana rahminden toprağa…
Ama şu ‘yolculuk alegorisinde’ yola kiminle çıktığın, yolu kiminle aştığın, yolda ruhunu kimin ruhuyla karıştırdığın, zaferi ya da yenilgiyi kiminle birlikte kucakladığın; kiminle, neyi, ne kadar paylaştığın asıl önemli ayrıntıdır.
Daha doğrusu ‘hedeften sonraki en önemli’ ayrıntıdır.
Yolu onlar önemli kılar. Yolculuğuna onlar değer katar, mutluluk katar.
Tersi olursa (yola yanlış kişilerle çıkarsan) o zaman da yolu onlar önemsizleştirir, yolculuğunu onlar değersizleştirir ve senin açından çekilmez hale getirir…
Unutma !
‘Bütün ölüler için toprağa aynı büyüklükte çukur açılır. Kahramanlar için de sıradan insanlar için de…’
Tarihe atılan imza ne kadar görkemli, çukuru örten lahit ne kadar büyük olsa da her ölümlü, toprak olur sonunda.
Bize ‘Dünyada adalet varmış’ dedirten o çok az şeyden biri de budur.
Unutma !
‘Durmuş bir saatin bile günde iki kez doğru zamanı gösterdiği’ söylenir ki bu gerçektir.
Öyleyse her zaman ve her konuda en akla gelmez ihtimaller üzerine düşünmek gerek.
İhtimallerin meleği şeytan ve şeytanı da melek edebildiğini unutma !
‘Karanlığın en kesif anının tan ağartısına en yakın zaman olduğu’ söylenir.
Öyleyse gecenin sessizliğinden ve eylemsizliğinden korkma, bazen sadece derin bir uykunun da seni sabaha kavuşturabileceğini unutma !
Gece ve karanlık demişken…
Bir de ‘Karanlığa küfredeceğine bir mum yak’ denir.
O halde eğer her şeyi denedin ama bir türlü gözüne uyku girmiyorsa daha fazla zorlama bence. Kalk, ışığı aç. Bu, kibrit aramaktan, mum yakmaktan daha kolaydır. Sonra oku, yaz, bir şeyler yap…
İyi şeyler düşünmenin, bir şeyler yapmanın karanlığı dağıtacağını unutma !..
***
Ey zihnim, ey yüreğim, ey gönlüm…
Üçünüzü de çok yordum ben…
Biliyorum, iyileşmeye ve doğrulmaya, dirilip yeniden başlamaya muhtaçsınız şimdi. Onun için bütün bu tavsiyelerim sizedir. Sizi böyle darmadağın etmişken başkalarına tavsiyede bulunmak zaten haddim değil.