
Bugün ki yazımızda çocukluğumuzda yaşadığımız vergi iadesi ve fiş hikâyemize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Vergi iadesini doldurmaya başladığımız masanın üzerinde zarf, tükenmez kalem, hesap makinesi ve fişler çoktan yerini alırdı. Çok önceden tasnife tabi tutulmuş fişler sırasıyla vergi iade zarfında ilgili olduğu yere yazılırdı. Zarfı yazmaya başladığımızda bazen silik çıkan fişler moralimizi bozardı. Ne kadar uğraşmış olsak da silik fiş üzerinde ki yazan oranı tespit etmemiz mümkün olmazdı. Zarfı yazarken tükenmez kalem vazgeçilmez yardımcımız idi. Zira fişler kurşunkalemle doldurulmazdı. Fişler yazılırken tükenmez kalemin mürekkebi parmağımıza bulaşırdı. Olsun bu bizim için çok önemliydi. Zira okulda öğretmenimiz parmağımızı sorduğunda vergi iadesini doldurduğumuzu övünerek söylerdik. Hey gidi günler hey. Vergi iade zarfını doldurma işi çoğu zaman hafta sonları olurdu. İşimiz uzun görevimiz kutsiydi. Bazı yıllar öğleden sonra bazı yıllar ise ama genellikle de akşamüzeri vergi iade zarfını doldurmaya başlardık. Çoğu zaman bu iş bir günde bitmezdi. Birden fazla gün fiş doldurma mesaimiz olurdu. Fişler özenle zarfın üzerinde yer alan sütüne yazılırdı. Aynı işletmeye ait olan fişlerin altına denden işareti koyulur ve hızlı hareket ederdik. Babalarımız okur bizlerde yazardık. Babalarımız evde yoksa zarfı yazma için evin diğer okuryazarı işe koyulurdu. Bayağıda yorulurduk ama bunu belli etmemeye çalışırdık. Bir anlık gafletimizin nelere mal olacağını çok iyi bilirdik. Vergi iade zarfına bazen de yanlış yazardık. Bu durumda paniklerdik. Çoğu zaman bunu kimselere söylemez ne olacak diye beklerdik. Ben en son yazılanların toplanması aşamasını beklerdim. Elimizde hesap makinesi fişler alt alta üst üste toplanır sonuç ilgili yere yazılırdı. Hesap makinemiz yoksa bakkaldan ödünç alınırdı. O zamanlar herkeste hesap makinesi bulunmazdı. Çocukların okulda kullandıkları ise işi görmeye yeterli gelmezdi. Bakkaldan alınamamışsa yine komşuya müracaat edilirdi. Tüm fişlerin yazımı tamamlandıktan sonra vergi iade zarfı kapatılmaz bir süre beklenirdi. Eksik varsa tamamlanmaya çalışılır, fazla varsa ihtiyacı olanlara verilmek üzere bir kenara ayrılırdı. Oranın tutturulması çok önemliydi. Eksik vergi iadesi verildiği yıllarda olurdu. Birçok kimseye haber verilmiş olsa bile fiş bulunmazdı. Bazen de vergi iadesi teslim edildikten sonra fiş bulunması olurdu. Bu durum bizleri çok üzerdi. Vergi iadesi fişleri tamamlandıktan sonra kapatılır ve ilgili yere teslim edilirdi. Ocak ayından itibaren ise de maaşlara yansır memurlar bir nebze de olsa rahatlardı. Maaş hesaplanırken vergi iadesinden gelecek olan mutlaka izah edilirdi.
Vergi iadesi zarfı evimizde tamamlandıktan sonra artık bizler tecrübeli olurduk. Akrabalarımızdan veyahut konu-komşulardan fişleri doldurmak üzere bizleri davet edenler olurdu. Ne de olsa bizler okuma ve yazma bilen aynı zamanda vergi iadesi doldurmuş aranan elemanlar idik. Çağırdıklarında ise koşarak gider üzerimize düşeni yapardık. Fişleri düzer, zarfı alır yanımızda ise tükenmez kalem götürürdük. Ev halkının bizlere ikramları ise çok olurdu. Sohbet ede ede zarfı doldurur, mutlu olarak evimize geri dönerdik. O kadar çok dua alırdık ki bu gün o duaların etkisinin ben devam ettiğine inanıyorum. O anlarda en mutlu olanlar bizlerdik. Özgüvenimiz artar, paylaşmayı öğrenir, yardımlaşmanın hazzına varırdık. Bu işten aslında en karlı çıkanlar bizlerdik. Darda kalana yardımın ne demek olduğunu, okuma ve yazmanın kıymetini herhalde daha somut yaşayacağımız başka anlar yoktur. Bir vergi iadesi ve fiş bile bize hayatı öğretiyormuş. Tabi biz bunu yıllar sonra anladık.
Vergi iadesi zarfı evimizde tamamlandıktan sonra artık bizler tecrübeli olurduk. Akrabalarımızdan veyahut konu-komşulardan fişleri doldurmak üzere bizleri davet edenler olurdu. Ne de olsa bizler okuma ve yazma bilen aynı zamanda vergi iadesi doldurmuş aranan elemanlar idik. Çağırdıklarında ise koşarak gider üzerimize düşeni yapardık. Fişleri düzer, zarfı alır yanımızda ise tükenmez kalem götürürdük. Ev halkının bizlere ikramları ise çok olurdu. Sohbet ede ede zarfı doldurur, mutlu olarak evimize geri dönerdik. O kadar çok dua alırdık ki bu gün o duaların etkisinin ben devam ettiğine inanıyorum. O anlarda en mutlu olanlar bizlerdik. Özgüvenimiz artar, paylaşmayı öğrenir, yardımlaşmanın hazzına varırdık. Bu işten aslında en karlı çıkanlar bizlerdik. Darda kalana yardımın ne demek olduğunu, okuma ve yazmanın kıymetini herhalde daha somut yaşayacağımız başka anlar yoktur. Bir vergi iadesi ve fiş bile bize hayatı öğretiyormuş. Tabi biz bunu yıllar sonra anladık.