Tüm dünya ülkelerini etkisi altına alan Covid-19 salgınından dolayı ülkemizde üç haftalık kapanmanın doğru ancak uygulamanın yanlış olduğunu örnekleri ile bir kez daha belirtmek istiyorum.
Öncelikle Türkiye genelinde 16 milyon kişi kapanmadan muaf tutuldu. Bu nasıl tam kapanma ki çocukları ve yaşlıları çıkarın geri kalanlar zaten kısıtlamaya tabi değiller.
Geç kalınmış uzun süreli tam kapanmanın turizm mevsimini kurtarma amaçlı olması ve turizmi kurtarayım derken 'ülkede yardımsız, desteksiz bırakılan pek çok esnafın batmasına neden olunacağı' uygulamanın önemli yanlışlarındandı.
Tam Kapanma açıklaması yapıldıktan sonra şehirler arası seyahatlerin artması ve büyük şehirlerden tatil beldelerine akın edilmesi kapanmanın önemine, tedbirlere ve çekilen bu kadar çileye ciddi anlamda gölge düşürdü.
Pazartesi gününden bu güne kadar hafta içi sokaklar ve caddelerin kalabalık bir şekilde aktif olması "tam kapanma değil, sektörel kapanma" dedirtti. Bunun yanında sokak ve mahalle aralarında dolaşımın serbest, ana yollardan geçişlerin yasak olduğu garip bir tam kapanma sürecinden geçtik hala böyle devam ediyoruz.
Pazar günü zincir marketler kapalı, mahalle bakkalları açıktı. Hepimiz bakkalların tatmin edici bir şekilde iş yapmasını isteriz. Ancak bir kolanın zincir marketlerde kalitesine göre 5 lira ile 7 lira arasında olduğu, bakkallarda ise 9 lira olduğu veya bir paket makarnanın 3 lira olduğu gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Enflasyon oranlarının yüzde 50'lerde olduğu, pek çok işyerinin kapalı ve işsizlerin arttığı günümüz şartlarında tüketiciler 50 kuruşun hesabını yapar olduğundan, zincir marketlerin alanlarını sınırlandırma çalışmaları tüketicilerin masraflarını daha fazla artıracağını pazar günü uygulamalı olarak bir kez daha anlamış olduk.
Tam kapanma sürecinde Kongre Caddesi'nde ki küçük bir tuhafiye, konfeksiyon veya beyaz eşya satıcısının kapalı olması, zincir marketlerin bu satışlarda açık olması küçük esnaflara uygulanan en önemli haksızlıktı. İçişleri Bakanlığı tarafından 81 İl Valiliğine 'Market Tedbirleri' konulu genelgede, "marketler temel ihtiyaçların dışında satış yapamayacak," denilmesi geç kalınmış ve önceden planlanması gereken bir uygulamaydı.
Garson, tezgâhtar, çaycı gibi işsizlerin yanında zaten geçimini zar zor sağlayan, hamallardan seyyar satıcılarına, kâğıt toplayıcılarından ayakkabı boyacılarına kadar bu süreçte yoğun şikayetler aldık. Bu kişiler, "hiç olmazsa karnımızı bir şekilde doyuruyorduk, şimdi mübarek ramazan ayında yardıma muhtaç bırakıldık," şeklinde muzdarip olduklarını dile getirdiler.
Son olarak pazartesi günü Yakutiye Belediyesi tarafından, muhtarlar aracılığı ile 200 liralık yardım kartı dağıtımında ki kalabalık tam bir kaos ortamıydı. Aşırı talep ve hengâme nedeniyle polis çağırılması ihtiyaçlı kişilerin ne kadar fazla ve zor durumda olduğunun kanıtı gibiydi. Ayrıca yardım kartı tek bir marketten alışveriş yapılacak şekilde dağıtılmıştı. Sonraki gün o markete mahşeri kalabalık şeklinde akın edilmesinden dolayı meydana gelen bulaş riski hesap edilmeliydi.
Öncelikle Türkiye genelinde 16 milyon kişi kapanmadan muaf tutuldu. Bu nasıl tam kapanma ki çocukları ve yaşlıları çıkarın geri kalanlar zaten kısıtlamaya tabi değiller.
Geç kalınmış uzun süreli tam kapanmanın turizm mevsimini kurtarma amaçlı olması ve turizmi kurtarayım derken 'ülkede yardımsız, desteksiz bırakılan pek çok esnafın batmasına neden olunacağı' uygulamanın önemli yanlışlarındandı.
Tam Kapanma açıklaması yapıldıktan sonra şehirler arası seyahatlerin artması ve büyük şehirlerden tatil beldelerine akın edilmesi kapanmanın önemine, tedbirlere ve çekilen bu kadar çileye ciddi anlamda gölge düşürdü.
Pazartesi gününden bu güne kadar hafta içi sokaklar ve caddelerin kalabalık bir şekilde aktif olması "tam kapanma değil, sektörel kapanma" dedirtti. Bunun yanında sokak ve mahalle aralarında dolaşımın serbest, ana yollardan geçişlerin yasak olduğu garip bir tam kapanma sürecinden geçtik hala böyle devam ediyoruz.
Pazar günü zincir marketler kapalı, mahalle bakkalları açıktı. Hepimiz bakkalların tatmin edici bir şekilde iş yapmasını isteriz. Ancak bir kolanın zincir marketlerde kalitesine göre 5 lira ile 7 lira arasında olduğu, bakkallarda ise 9 lira olduğu veya bir paket makarnanın 3 lira olduğu gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Enflasyon oranlarının yüzde 50'lerde olduğu, pek çok işyerinin kapalı ve işsizlerin arttığı günümüz şartlarında tüketiciler 50 kuruşun hesabını yapar olduğundan, zincir marketlerin alanlarını sınırlandırma çalışmaları tüketicilerin masraflarını daha fazla artıracağını pazar günü uygulamalı olarak bir kez daha anlamış olduk.
Tam kapanma sürecinde Kongre Caddesi'nde ki küçük bir tuhafiye, konfeksiyon veya beyaz eşya satıcısının kapalı olması, zincir marketlerin bu satışlarda açık olması küçük esnaflara uygulanan en önemli haksızlıktı. İçişleri Bakanlığı tarafından 81 İl Valiliğine 'Market Tedbirleri' konulu genelgede, "marketler temel ihtiyaçların dışında satış yapamayacak," denilmesi geç kalınmış ve önceden planlanması gereken bir uygulamaydı.
Garson, tezgâhtar, çaycı gibi işsizlerin yanında zaten geçimini zar zor sağlayan, hamallardan seyyar satıcılarına, kâğıt toplayıcılarından ayakkabı boyacılarına kadar bu süreçte yoğun şikayetler aldık. Bu kişiler, "hiç olmazsa karnımızı bir şekilde doyuruyorduk, şimdi mübarek ramazan ayında yardıma muhtaç bırakıldık," şeklinde muzdarip olduklarını dile getirdiler.
Son olarak pazartesi günü Yakutiye Belediyesi tarafından, muhtarlar aracılığı ile 200 liralık yardım kartı dağıtımında ki kalabalık tam bir kaos ortamıydı. Aşırı talep ve hengâme nedeniyle polis çağırılması ihtiyaçlı kişilerin ne kadar fazla ve zor durumda olduğunun kanıtı gibiydi. Ayrıca yardım kartı tek bir marketten alışveriş yapılacak şekilde dağıtılmıştı. Sonraki gün o markete mahşeri kalabalık şeklinde akın edilmesinden dolayı meydana gelen bulaş riski hesap edilmeliydi.