Batı açısından Doğu’nun, Doğu halklarının ifade ettiği tek şey; “Sömürü unsuru” olmalarıdır. Bu çarkı kırıp çıkmak isteyen ise küresel güçler için “şeytan” dır ve yok edilmelidir. İran’da Başbakan Musaddık’ın başına gelenler, Türkiye’de yaşanan darbeler aynı amaç uğruna gerçekleşmiş araçlardır. Batıyı durdurmanın bir yolu yok mu? Sosyalist Tatar aydını Mirseyit Sultan Galiyev, batının kendi içerisinde çökmesinin yolunun batı ile her türlü ilişkinin kesilmesi ile gerçekleşeceği inancındadır. Ama BATI, doğu halklarını kullanmanın bir yolunu mutlaka bulmuştur.
Sultan Galiyev, Türklerin kurtuluşunu da Sosyalist Turan Birliğinde görmektedir. Batıya karşı fikirlerimi daha çok etkili oldu, yoksa ‘Turan’ birliği düşünceleriyle mi daha çok ilgilidir bilinmez, Galiyev, Stalin tarafından yok edilen bir Türk aydını olarak tarihe geçecektir.
Batı, kendisine karşı bağımsız hareketleri hiç haz etmez. Böyle bir düşünce yok edilmelidir. Türk siyasi tarihine bakıldığında örnekleriyle çok sık karşılaştığımızı görürüz. Johnson mektubu en acı örnektir. 1974 Kıbrıs çıkarması ile uğradığımız ambargo başka bir örnektir. Demirel’in 7 defa iktidardan uzaklaştırılmasının altında izlenmek istenen bağımsız politikalar vardır.
1974 yılında Anti-Amerikan Ecevit-Erbakan koalisyonunun Kıbrıs’a asker çıkarması, Türkiye’ye ağır ekonomik ambargonun başlatılması ile sonuçlandı. Kıbrıs’ı işgalden kurtaran Türkiye’de paranın değeri aşırı derecede düştü, enflasyon ise yüzde 100’ü geçti. Pek çok zorunlu ihtiyaç maddesi bulunamaz oldu.
1980 darbesi
Afganistan ve İran'da sorun yaşayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuğu ve darbeye her türlü desteği verdiği biliniyor. Dönemin ABD Başkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar başardı" cümlesi Kenan Evren ve arkadaşlarından böyle bir darbenin dört gözle beklendiğinin bir kanıtı niteliğindeydi.
Türkiye’yi tamamen değiştiren müdahale sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi.
1980 sonrası yola sokulan Türkiye, 2000’lere doğru özellikle TSK içerisinde gerçeği gören subayların karşı koymaları nedeniyle ABD ciddi sorunlar yaşadı. 2003, ABD karşıtı TSK için belirgin dönemdi. Bedelini; Ay Işığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davalarıyla fazlasıyla ödediler. ABD’nin çocukları hesabı fena sormuştu.
Küresel güçler ile MİLLİ Devletin kavgası sürüyordu. Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin çocuklarının önlerini kesmek için gerekli bütün hamleleri yapıyordu. FETÖ 2013’te 17/25 Aralık operasyonlarını devreye koymuştu. Tutmadı, ama ABD’nin çocukları hiç durmadı. FETÖ, geniş bir sahada operasyon yürütüyordu. Türk Devleti bütün operasyonları karşıladı. MİT tırları hesaplanan en büyük operasyondu.
Hendek operasyonu, El Bab operasyonu, 15 Temmuz darbe kalkışması, Zeytin Dalı Harekatı Türk Devleti ile Küresel Güçlerin en güçlü karşılaşmaları oldu. Türkiye, eski düzenden çıkmış, bütün hareketlere anında karşılık verebiliyordu.
Ekonomik saldırılar
Askeri operasyonlar, darbe girişimiyle yola sokulamayan Türkiye için sırada ekonomik saldırılar vardı. Yurtdışı operasyonlarla ekonomik açıdan Türkiye’nin kırılganlıklarından da faydalanarak ağır hasar vermeye çalıştılar. Buna karşın seçimlerde küresel güçlere kafa tutan Cumhur İttifakı yüzde 52 oranında oy almayı başardı.
Ama BATI yola getirme çabasından hiç vaz geçmeyecek. İçeride kullanabileceği uygun araçlar bulduğu sürece.
Sultan Galiyev, Türklerin kurtuluşunu da Sosyalist Turan Birliğinde görmektedir. Batıya karşı fikirlerimi daha çok etkili oldu, yoksa ‘Turan’ birliği düşünceleriyle mi daha çok ilgilidir bilinmez, Galiyev, Stalin tarafından yok edilen bir Türk aydını olarak tarihe geçecektir.
Batı, kendisine karşı bağımsız hareketleri hiç haz etmez. Böyle bir düşünce yok edilmelidir. Türk siyasi tarihine bakıldığında örnekleriyle çok sık karşılaştığımızı görürüz. Johnson mektubu en acı örnektir. 1974 Kıbrıs çıkarması ile uğradığımız ambargo başka bir örnektir. Demirel’in 7 defa iktidardan uzaklaştırılmasının altında izlenmek istenen bağımsız politikalar vardır.
1974 yılında Anti-Amerikan Ecevit-Erbakan koalisyonunun Kıbrıs’a asker çıkarması, Türkiye’ye ağır ekonomik ambargonun başlatılması ile sonuçlandı. Kıbrıs’ı işgalden kurtaran Türkiye’de paranın değeri aşırı derecede düştü, enflasyon ise yüzde 100’ü geçti. Pek çok zorunlu ihtiyaç maddesi bulunamaz oldu.
1980 darbesi
Afganistan ve İran'da sorun yaşayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuğu ve darbeye her türlü desteği verdiği biliniyor. Dönemin ABD Başkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar başardı" cümlesi Kenan Evren ve arkadaşlarından böyle bir darbenin dört gözle beklendiğinin bir kanıtı niteliğindeydi.
Türkiye’yi tamamen değiştiren müdahale sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi.
1980 sonrası yola sokulan Türkiye, 2000’lere doğru özellikle TSK içerisinde gerçeği gören subayların karşı koymaları nedeniyle ABD ciddi sorunlar yaşadı. 2003, ABD karşıtı TSK için belirgin dönemdi. Bedelini; Ay Işığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davalarıyla fazlasıyla ödediler. ABD’nin çocukları hesabı fena sormuştu.
Küresel güçler ile MİLLİ Devletin kavgası sürüyordu. Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin çocuklarının önlerini kesmek için gerekli bütün hamleleri yapıyordu. FETÖ 2013’te 17/25 Aralık operasyonlarını devreye koymuştu. Tutmadı, ama ABD’nin çocukları hiç durmadı. FETÖ, geniş bir sahada operasyon yürütüyordu. Türk Devleti bütün operasyonları karşıladı. MİT tırları hesaplanan en büyük operasyondu.
Hendek operasyonu, El Bab operasyonu, 15 Temmuz darbe kalkışması, Zeytin Dalı Harekatı Türk Devleti ile Küresel Güçlerin en güçlü karşılaşmaları oldu. Türkiye, eski düzenden çıkmış, bütün hareketlere anında karşılık verebiliyordu.
Ekonomik saldırılar
Askeri operasyonlar, darbe girişimiyle yola sokulamayan Türkiye için sırada ekonomik saldırılar vardı. Yurtdışı operasyonlarla ekonomik açıdan Türkiye’nin kırılganlıklarından da faydalanarak ağır hasar vermeye çalıştılar. Buna karşın seçimlerde küresel güçlere kafa tutan Cumhur İttifakı yüzde 52 oranında oy almayı başardı.
Ama BATI yola getirme çabasından hiç vaz geçmeyecek. İçeride kullanabileceği uygun araçlar bulduğu sürece.