Hayatının her alanında Müslümanlara örnek olan Peygamberimiz, (SAV) üslubu ve asırlara ışık tutan bilgeliği ile cahiliye döneminde her insanın idrak edemeyeceği konuları izah etmiş, akıllardaki soruları gidermiştir.
Bir göçebe Arap, Müslüman olma niyetiyle gelmiştir; fakat henüz kararı kesin değildir. Netleştirmek için Hz. Muhammed (asv)'e sorar.
“İnsanları neye çağırıyorsun?”
“Yalnız Allah’a ibadet etmeye. O Allah ki, başın bir derde girdiğinde O’nu çağırırsın, seni kurtarır. O Allah ki, bir kuraklık olduğunda O’nu çağırırsın. Yeri yeşertir. O Allah ki, çölde yolunu şaşırdığında O’nu çağırırsın, yolunu buldurur.”
Gelen adamın bütün soru işaretleri silinmiştir. Çünkü Hz. Muhammed (asv) davet ettiği dini onun anlayacağı şekilde anlatmıştır.
Bazen Olur
Bir arkadaşı kimseye açamadığı büyük bir sıkıntıyı Hz. Muhammed (asv)'e getirir:
“Ey Allah'ın Elçisi! Karım bir çocuk doğurdu, teni esmer. Ben ise beyazım?..”
Hz. Muhammed (asv) sorunu anlamıştır. Nezaketi daha ileri gidilmesine izin vermez. Arkadaşının sözünü bitirmesini beklemeden bir soru sorar:
“Senin develerin var mı?”
“Evet, var.”
“Peki, renkleri nedir?”
“Genellikle kırmızı”
“İçlerinde boz renkli de olur mu?”
“Evet, bazen olur.”
“O boz renk nereden gelmiştir?”
“Herhalde atalarından birine çekmiştir.”
“Karının doğurduğu çocuk da belki atalarından birine çekmiştir.”
Arkadaşı tatmin olmuş bir vicdan ve mutlu bir yüz ile yanından ayrılır.
Saadet Asrından
Abdullah b. Ebi Katade’den (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmektedir:
Ben Cuma günü guslederken babam yanıma geldi ve şöyle dedi: 'Senin bu guslün cünüplükten dolayı mı yoksa Cuma namazı için mi? Çünkü ben Rasûlullah (s.a.)’ı şöyle buyururken dinledim:' “Cuma günü gusleden bir kimse diğer Cumaya kadar tertemiz olur.” [İbnHuzeyme, Sahih, III, 129-130; İbnHibban, Sahih, II, 263; Hakim, Müstedrek, I, 182]