Türkiye, 1960’lardan bu yana askeri darbeler ve muhtıralar ile iktidarı ve yönü değiştirilmiş bir ülkedir. Her darbe ve muhtıranın hedefinde küresel güçlerin emrinden çıkan iktidarın cezalandırılması amaçlanmıştır. Türkiye, Ak Parti iktidarı ve Erdoğan ile özellikle 2010 sonrası küresel güçlere hayır demiştir. Türkiye artık Ankara’dan yönetilmektedir. Meselenin özü de budur.
Türk siyaseti bu mevzuda birlik ruhu vermekten uzakta kalmıştır. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu savunma pozisyonu almış, Meral Akşener, ‘önce bizi karşılarında bulurlar’ cümlesinin ardından ‘meram anlatma yöntemi doğru olmasa da dokunmayın’ demiştir.
Gece yarısı bildirisi yayınlayanlar, neredeyse her akşam tv ekranlarından hükümeti ağır biçimde eleştirmekteydiler. Montrö ve Kanal İstanbul üzerinden Erdoğan’ı demediklerini bırakmamaktaydılar. Yani bildirinin kastı bir meram bildirmekten ötedir.
Peki nedir?
Biliyorsunuz 15 Temmuz kanlı kalkışmasının ardından TSK’nın ihtiyacını karşılamak amacıyla Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Üniversitenin tedrisatı milli yani işin uzmanlarınca tarihi birikimden de yararlanarak hazırlandı. ABD, gölge CIA Strafor bir rapor yayınladı! Ne diyor bu rapor? Mealen “Türk Silahlı kuvvetlerinin öğrenci yetiştirme programına ABD destek olabilir. Subay ve Astsubayların eğitiminde ABD üniversitelerinde ve ABD değerleri ‘enjekte edilerek’ aktarılabilir. Müfredatınıza katkı sağlayalım”
Yani; bize yakın olabilecek, kontrol edebileceğimiz subayları yeniden istiyoruz!..
Türkiye’de ciddiye dahi alınmayan talepler sonrasında neler oldu?
Milli Savunma Üniversitesi’nin akademik personeline yönelik yıpratma kampanyası düzenlendi. Çarşaf çarşaf! Sözde bizim medya aracılığıyla!
Başka bir şey daha oldu! Askeri okullara ve TSK’ya girişte “irtica” ibareli ve ne olduğu belli olmayan ucube ifade çıkarılarak yerine “Terör bağlantısı” getirildi.
Tam bu günlerde iki subayın bir tarikat evinde ibadet görüntüleri sızdı!
İşte bu bildiriyi okuyacaksanız, bu gelişmeler üzerinden okuyacaksınız.
Gelin okuyalım!
"Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul” diye başlayan bildiride 104 emekli amiral, “… son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar .. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış... Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.”
“Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir.”
Türk siyaseti bu mevzuda birlik ruhu vermekten uzakta kalmıştır. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu savunma pozisyonu almış, Meral Akşener, ‘önce bizi karşılarında bulurlar’ cümlesinin ardından ‘meram anlatma yöntemi doğru olmasa da dokunmayın’ demiştir.
Gece yarısı bildirisi yayınlayanlar, neredeyse her akşam tv ekranlarından hükümeti ağır biçimde eleştirmekteydiler. Montrö ve Kanal İstanbul üzerinden Erdoğan’ı demediklerini bırakmamaktaydılar. Yani bildirinin kastı bir meram bildirmekten ötedir.
Peki nedir?
Biliyorsunuz 15 Temmuz kanlı kalkışmasının ardından TSK’nın ihtiyacını karşılamak amacıyla Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Üniversitenin tedrisatı milli yani işin uzmanlarınca tarihi birikimden de yararlanarak hazırlandı. ABD, gölge CIA Strafor bir rapor yayınladı! Ne diyor bu rapor? Mealen “Türk Silahlı kuvvetlerinin öğrenci yetiştirme programına ABD destek olabilir. Subay ve Astsubayların eğitiminde ABD üniversitelerinde ve ABD değerleri ‘enjekte edilerek’ aktarılabilir. Müfredatınıza katkı sağlayalım”
Yani; bize yakın olabilecek, kontrol edebileceğimiz subayları yeniden istiyoruz!..
Türkiye’de ciddiye dahi alınmayan talepler sonrasında neler oldu?
Milli Savunma Üniversitesi’nin akademik personeline yönelik yıpratma kampanyası düzenlendi. Çarşaf çarşaf! Sözde bizim medya aracılığıyla!
Başka bir şey daha oldu! Askeri okullara ve TSK’ya girişte “irtica” ibareli ve ne olduğu belli olmayan ucube ifade çıkarılarak yerine “Terör bağlantısı” getirildi.
Tam bu günlerde iki subayın bir tarikat evinde ibadet görüntüleri sızdı!
İşte bu bildiriyi okuyacaksanız, bu gelişmeler üzerinden okuyacaksınız.
Gelin okuyalım!
"Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul” diye başlayan bildiride 104 emekli amiral, “… son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar .. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış... Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.”
“Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir.”